SALİH KESKİN
www.inovasyonuzmani.com
Konya’da faaliyet gösteren tarım makinaları üretici firmalarında yürüttüğümüz ‘inovasyon yönetimi’ çalışmalarında bazı ortak özellikleri ve fırsatları görmüş olmak, bu yazıyı yazmamıza sebep oldu.
Öncelikle şunu belirteyim, diğer sektörlerde olduğu gibi tarım makinaları sektöründe de Ar-Ge çalışmalarının yetersizliği, ekonominin katma değer yaratamamasına ve dolayısıyla ülkemizin ekonomik olarak değer kaybetmesine yol açıyor.
Analiz ve eğitim süreçleri uyguladığımız firmaların ortak özelliklerine göz atalım:
- Hemen hemen hepsi patron firması, tüm süreçlere patronun müdahalesi söz konusu.
- Daha çok aile bireylerinin yönetici olduğu şirket yapıları var.
- Ürün çeşitliliği ile büyüyen yani ‘yatay büyüyen’ firmalar.
- Hızlı büyüyorlar, ancak aynı seviyede kurumsallaşmayı sağlayamıyorlar.
- Hemen hemen hepsinde nitelikli eleman sıkıntısı had safhada.
- Sektörün gelişmesini çok yakından takip edemiyorlar.
- Yenilik yapan firmaları taklit ediyor ama yeniliği kendisi yapmayıp bunu riskli görüyorlar.
- Çok azında -neredeyse yüzde birinde- Ar-Ge departmanı var.
- İnovasyon ile Ar-Ge arasındaki fark çok bilinmiyor.
- İş yoğunluğunun yönetilememesi plansızlığı da beraberinde getiriyor.
- İş verimliliği beklenenin çok altında.
- İhracata ağırlık verilmiş fakat kârlılık çok düşük.
- Sektör kümelenmeyi tam olarak sağlayamadığı için kümelenmenin nimetlerinden de yararlanamıyor.
Bu özellikler, tarım makinaları sektörünü, bu alanda Ar-Ge ve inovasyon yapan dünya firmalarının fasoncusu haline getirmiş durumda.
Aslında son yıllarda kamu politikalarıyla Ar-Ge ve inovasyon uygulamaları artırılmış ve desteklenmiş durumda. Yani firmaların Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapması için en doğru zaman.
GÜNEY KORE ÖRNEĞİ
Firmalar asıl sıkıntıları büyüme sürecinde yaşarlar. Çünkü büyüme, kendi içinde birçok zorluk barındırır. Mesela paranın yönetimi, büyümeye uygun vizyonun gelişememesi, zorlukların başında gelir.
Durumu değiştirmek için dünyaya bakıp örnek almamız yeterli gelecektir aslında. Mesela, küresel çapta marka çıkaran ve sektörleri dünya liginde sıçratan ülkelerden Güney Kore bu süreci nasıl sağladı?
Sorunun cevabı, Güney Kore hükümetinin uyguladığı politikalarda gizli. Güney Kore hükümeti, statik karşılaştırmalı üstünlüklerden ziyade dinamik karşılaştırmalı üstünlükleri hedef aldı. Seçilen stratejik sektörlerde büyüyemeyen endüstriler, ‘bebek endüstriler’ olarak adlandırıldı ve koruma altına alındı.
Bugün önde olan birçok sektörün ‘bebek endüstriler’ içinde yer aldığını söyleyebiliriz. Bunun yanında Güney Kore, yine stratejik sektörlerde büyük ölçekli ‘chaebols’ diye adlandırılan firmaların kurulmasına izin verdi, cömert desteklerini sürdürdü ve hâlâ sürdürmeye devam ediyor. Chaebols uygulamasında hükümet çok farklı yöntemler izledi; başarılı olanları ödüllendirirken, başarısız olanları da cezalandırdı.
FIRSAT KAÇIRILMAMALI
Bizde ise Ar-Ge ve inovasyon politikalarının bu denli derinlikli olmadığını söyleyebiliriz. Yani bizim gibi ülkelerin işi kolay gözükmüyor. Çünkü gelişmiş ülkeler en yeni teknolojilerini ellerinde tutarak, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere daha eski teknolojileri transfer ederek, bizi kendi ihtiyaçlarımıza yönelik Ar-Ge çalışmaları yapmaktan alıkoyuyor. Bu durum da bizi sürekli o ülkelere bağımlı kılmış oluyor.
Şunu biliyoruz ki, üretim süreçlerinde yaratılan inovasyon, birçok sanayide rekabet koşullarını değiştiriyor ve yaşam kalitesini direkt etkiliyor.
Mesela, klasik üretim anlayışının oldukça maliyetli olduğunu biliyoruz. Yapılması gereken şey hem üretim süreçlerinde inovasyon yaparak maliyetleri aşağıya çekmek hem de ürün inovasyonları ile sektörde farkındalık yaratmaktır.
Tarım makinaları sektörünün acil şekilde beşeri sermayeye verilen önemi artırması ve üniversite ile işbirliği içinde küresel pazarın gelişimine entegre edilmesi gerekiyor. Sektör yapıları bir araya gelip, stratejik inovasyon alanları belirlenmeli. Tarım makinalarında yapılacak inovasyon, ülkemizi önemli bir makina ihracatçısı rolüne kavuşturacaktır.
03 Aralık 2021 Cuma