S&P, Türkiye’nin kredi notunu hiç kimsenin beklemediği bir anda sürpriz bir şekilde yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altına indirdi ve diğer 2 ana derecelendirme kurumundan (Fitch ve Moody’s) sırasıyla 2 ve 1 kademe daha düşük bir seviyeye getirdi. Yurtiçi piyasaların tatil olduğu bir günde açıklama yapılması nedeniyle hemen tepki verilemedi. Daha sonraki günlerde ise hisse senetleri ve tahvillerde satış, dövizde alış baskısı oluştu.
Açıklamanın içeriğine baktığımızda; artan cari açık, bozulan kamu maliyesi, artan makroekonomik dengesizlikler ve TRY’deki değer kaybının finansal istikrarı olumsuz etkileyeceği gerekçeleri ön planda yer alıyordu.
Bütçe konusu önemli; çünkü mali politikaların genişleyici olması bütçe üzerindeki yükü artırıyor ve mevcut durum kredi notu üzerinde de risk oluşturuyor. Bütçenin yükünün artması, Hazine borçlanma gereğinin artması, faizlere de uzun dönemde yukarı yönlü baskı yapabilir. Son dönemde bütçe açığındaki artış ile beraber bu durumun Hazine nakit dengesine olumsuz etkileri çerçevesinde borçlanma yapma ihtiyacı artabilir.
Burada sorun analizlerin yanlı oluşu. AB tahvil alım programlarıyla piyasaya para sürerken ekonomiye likidite sokarak, ekonominin canlanmasını sağlamaya çalıştığında o bölge ülkelerinde benzer davranış olmamıştı. Türkiye de haklı olarak yeri geldiğinde bütçede genişletici politikalar uygulayabilir. Burada da amaç ekonomiyi canlandırmak.
Seçim öncesi birden bu acele neden? O yüzden açıklamayı samimi bulmuyoruz.
Kaldı ki S&P, Hazine Müsteşarlığı tarafından talep edilmediği halde “unsolicited” yani dış kapının dış mandalı şeklinde, “yüzsüzce” Türkiye hakkında ahkam kesiyor. S&P denilen ne amaca hizmet ettiği belli ve yanlı kredibilitesi bitmiş bir kuruluşun bu tarz analizi sadece Türkiye’nin yolunu kesmeye yöneliktir. Bunda da başarılı olması mümkün değil. Artık yatırımcılar Türkiye ile ilgili kararlarını bu kurumlara bakarak vermiyorlar. Sadece fonlar mevzuat gereği bu notlara göre yatırım yaptıklarından Türkiye’den çıkmak zorunda kalıyorlar. Onlar da zaten daha önceki not indirimleriyle çıkmışlardı. Çünkü iki rating kuruluşunun yatırım yapılabilir notu gerekiyordu ve o şart ortadan kalkmıştı.
S&P’nin bu hareketiyle bazı maksatlı kişi ve kuruluşlar tahvil satarak faizleri yükseltirken, döviz alarak da Türk Lirası’na değer kaybettirmeye çalışacaklardır.
Bunun yanında borsada da fiyatları düşürme çabalarını göreceğiz.
Bu maksatlı hareketler S&P not indirimiyle de ilişkilidir.
Bu hareketi yapan fonların Türkiye’de faaliyette bulunması yasaklanmalı ya da varlıkları bloke edilerek detaylı bilgi istenmelidir. Bu arada bilinmesinde fayda var. Yurtdışı kurumlar fon sahiplerini açıklamıyorlar. Yani bazı hırsız ve finansal dolandırıcılar bu sayede korunuyor.
Bu durumda bizler neler yapmalıyız? Öncelikle likidite olarak elimizi kuvvetli tutmalıyız. Yani nakde sıkışık olmaktan kaçınmalıyız. Ayrıca çok kısa vadeli değil uzun vadeli bir perspektifle nakit dengemizi kurmalıyız.
Kur ve faiz riskine karşı çok dikkatli olmalıyız.
07 Mayıs 2018 Pazartesi