Fed tarife nedeniyle oluşabilecek enflasyonist etkinin henüz tam olarak hissedilmediğini ifade etti. Yani FED yönetiminde tarifelerin enflasyon üzerindeki baskı beklentisi devam ediyor. Bunun etkisi ise, Trump’ın ısrarları ve hakarete varan eleştirilerine rağmen, faizlerin indirilmemesi şeklinde oldu.
ABD Dolar Endeksi, doların başlıca para birimlerinden oluşan bir sepet karşısındaki gücünü takip eder. DXY ilk olarak 1973 yılında ABD Federal Rezervi tarafından ABD dolarının küresel para birimleri karşısında iki taraflı ticaret ağırlıklı ortalama değerini sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. ABD Doları Endeksi, ABD doları diğer para birimlerine kıyasla "güç" (değer) kazandığında yükselir. Endeksi hesaplamak için aşağıdaki altı para birimi kullanılır:
Euro (EUR) yüzde 57.6 ağırlık, Japanese Yen (JPY) yüzde 13.6 ağırlık, Pound Sterling (GBP) yüzde 11.9 ağırlık, Canadian Dollar (CAD) yüzde 9.1 ağırlık, Swedish Krona (SEK) yüzde 4.2 ağırlık, Swiss Franc (CHF) yüzde 3.6 ağırlık.
Dolayısıyla doların değer kazanması veya değer kaybetmesi bu paralar karşısındaki ağırlığına göre tespit ediliyor.
Şu aralar dolar endeksi 97’li seviyelerde. ABD faizlerinin rekor yüksek olduğu bir dönemde doların diğer paralara karşı önemli değer kaybetmesi artık faizlerin bile dolarda kalmaya yetmediğini bize göstermiyor mu? EURUSD paritesinin 1.17791 olması da doların değer kaybını açıkça gösteriyor. USDJPY paritesinin bile 147’lerden 144’ler seviyesine düşmesi doların değer kaybı anlamına geliyor.
Bu aralar gerçekleşen önemli bir çelişkiyi de sizlerle paylaşacağız;
DOLAR TÜM DÜNYA’DA DEĞER KAYBEDERKEN, NEDEN ALTIN VE PETROLE KARŞI DEĞER KAZANDI?
İşte kritik çelişki de burada. Altın dolardan çıkışı simgeleyen bir enstrüman ve ABD’nin borçlarının çevrilemeyeceği nedeniyle düşen notunda olduğu gibi, dolara güven zedelendikçe altına talep gelmiş ve altın prim yapmıştı. ABD’nin İran’ı tekrar bombalarım tehdidi gölgesinde ABD tahvillerine bile satış gelirken altından dolara geçişi ifade eden altındaki değer kaybı ciddi bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor.
Petrol fiyatları da İran’ın Hürmüz boğazını kapatırım tehdidine rağmen, savaşın bittiğini satın alarak düşüşe geçmiştir. Bu durum büyüme hedeflerinin global anlamda aşağı çekildiği mevcut dönemde zaten talepteki zayıflama beklentisiyle düşüyor şeklinde yorumlansa da söz konusu bahane normal piyasa koşullarında geçerlidir. Oysa savaş tehdidinin devam ettiği İsrail’in Gazze katliamının devam ettiği şu dönemde savaşın yayılma riski bile fiyatları yukarı itebilecekken sadece global talep daralmasına odaklanmak, hiç arz sıkıntısı olmayacakmış gibi davranmak ilginç.
Çünkü, petrol fiyatlarının yükselmesi ABD’nin maliyet enflasyonu yaşamasına sebep olacaktır. Altın fiyatlarının yükselmesi ise dolardan kaçışı daha fazla tetikleyebilir. O yüzden ABD ekonomisi için her ikisinin de düşmesi gerekiyor.
Şimdi şu soruyu sorabiliriz: Altın ve petrol fiyatları arz/talebe göre belirleniyor mu gerçekten? Yoksa bazı fonlar burada fiyatları baskılıyor olmasın?