Son zamanlarda kurlarda ciddi oynaklıklar oluyor. Dolar yakın zamanda 3.63 TL seviyesindeyken birden 3.98 TL, Euro ise 4.20 TL seviyesindeyken 4.66 TL seviyesine geliverdi.
Kurlardaki bu yukarı hareketin reel ekonomiye çok ciddi etkileri var.
Bunlardan en önemlilerini şöyle sayabiliriz:
- Yükselen kurlarla beraber ithalat ödemesi mevcut kurla yapılacağından, yüksek kurlar maliyetlere girmeye başlar.
- Yükselen maliyetler akabinde maliyet enflasyonunu tetikler ve yukarı yönlü fiyat ayarlamaları başlar. Bunu yapamayan şirketler ise teker teker kapanır.
- İster ithalat yapsın ister yapmasın, döviz kredisi kullanan firmalar kredi taksitlerini mevcut yüksek kurdan dönerek yapacaklarından fonlama maliyeti çok yükselir. Bu durum maliyet enflasyonun daha da fazla olmasını sağlar.
- İhracatçılar satış siparişi alacağı zaman karşı taraf mevcut kurları dikkate alarak fiyat indirimleri talep etmeye başlar ve birçok firma bu talebi geri çevirmez. Dolayısıyla döviz bazlı fiyatlarda indirime gidilir.
- Kurlardaki bu hareket, TL verip dövize geçerek o ülke pozisyonlarının kapatıldığı izlenimi ve özellikle faizli enstrümanlara satış getirir. O yüzden gerek Eurobond gerekse yurtiçi tahvil fiyatları düşer.
- Düşen tahvil fiyatlarıyla birlikte faizler yükselmiş olur. Bu durum yeni bir maliyet enflasyonu yaratır. Alternatif getiri arttığı için mevduat maliyeti artan bankalar kredi faizlerini yukarı çeker.
- En sonunda yüksek maliyetler nedeniyle önünü göremeyen reel sektör finansal getiri sarhoşluğuyla parasını yatırıma yöneltmek yerine sıcak para gibi hareket etmeye başlar. Böylece yatırımlar yavaşlarken yatırıma gidecek para ise spekülatörlerin kucağına gider.
Sonuç olarak enflasyonist bir ortamda yüksek faiz azalan yatırım girdabına düşüldüğünden tüm makroekonomik beklentiler olumsuza döner. Sistem beklentilerle yönetildiğinden negatif oluşan havayla birlikte ülke olarak fakirleşiriz.
Yarınını tahmin edemeyen yarına yatırım yapamaz.
28 Kasım 2017 Salı