tatil-sepeti
Osman ARIOĞLU

Osman ARIOĞLU

Diğer Yazıları

Özelge daha bilinen adıyla mukteza, mükelleflerin vergilemeye ilişkin tereddüte düştükleri bir konuda Vergi İdaresi’nden yazıyla açıklama talep etmeleri üzerine verilen görüşlerdir. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 413. maddesinde kanunun yürürlüğe girdiği yıllardan bu yana yer alan bir hükümdür. Öteden beri bilinen şekliyle özelgenin mükellefe sağladığı koruma, özelge verilen konuda tarhiyat istenilmesi halinde kanun hükmü gereği ceza uygulanmasını engellemesiydi. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kurulduğu 2005’e kadar özelgelerle ilgili yaygın olan uygulama mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine veya defterdarlığa yazı ile başvurusu üzerine defterdarlıklarca açıklama yapılması şeklinde yürüyordu. Bu nedenle de aynı konuda farklı defterdarlıklarca verilen birbirinden farklı özelgelere sıklıkla rastlanıyordu. 2003’te bu çelişkileri gidermek amacıyla VUK 413. maddesinde bir değişiklik yapılarak sirküler uygulaması da sisteme konulmuş oldu. Sirküler uygulamasının amacı belirtilen bu çelişkileri ortadan kaldırmak ve uygulama birliğini sağlamak üzere sıklıkla sorulan sorulara ilişkin idari görüşün daha genel nitelikli bir metinle mükelleflere duyurulmasıydı.

Sirküler ve özelgelerin hukuki niteliklerinin güçlendirilmesi konusunda esas kapsamlı düzenleme ağustos 2010’da yayınlanan 6009 sayılı kanunla yapıldı. Bu kanunla VUK 413. maddesi yeniden düzenlendi ve özelgelerin GİB merkezi tarafından üç kişilik bir komisyon tarafından düzenlenmesi benzer konularda ise taşra teşkilatının da özelge verebileceği hükme bağlandı. Aynı kanunla yanılma halini düzenleyen VUK 369. maddesi de yeniden düzenlenerek genel tebliğ veya sirküler ile daha önce vergilendirilmeyen bir konuda görüş değişikliği yapılarak vergilenir hale getirilmesi durumunda bu değişiklik genel tebliğ veya sirkülerin yayınlandığı tarihten sonraki dönemler için geçerli olacağı hükme bağlanmış oldu. İlk bakışta vergi kanunla konulur veya kaldırılır Anayasa hükmüne aykırı olduğu değerlendirilse de bu düzenleme son derece önemli ve mükellef hukukunu koruyan etkili ve olumlu bir düzenleme olmuştur.

Aynı kanunun ile incelemede uyulacak esaslar hakkındaki düzenlemelerin yer aldığı VUK 140. maddesinde de kapsamlı değişiklik yapılarak vergi inceleme elemanlarının sirkülerle düzenlenen bir konuda sirkülere aykırı rapor yazamayacakları hükme bağlandı.

646 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile vergi inceleme birimlerinin tek çatı altında toplanması sonrası kurulan Vergi Denetim Kurulu (VDK) bünyesinde rapor düzenleme ve okuna prosedürlerinin yönetmenliklerle belirli kriterlere bağlanılması sonrası vergi incelemelerinde her inceleme elemanının idari görüşler aksine kendisi bu görüşe katılmıyor diye rapor düzenlemesinin önüne geçilmesi amaçlandı. İnceleme elemanı öncelikle katılmadığı görüşü, öneri raporuna bağlaması gerekir hale getirildi. İdarece verilen ve internette yayınlanan özelgelerin de kamuya açık olmaları nedeniyle esasen bir nevi sirküler mahiyeti taşıdığı inceleme elemanlarınca ve okuma komisyonlarınca dikkate alınmaları gerektiği bariz hale getirilmiş oldu.

Yapılan bu kapsamlı düzenlemeler sonrasında verilen özelgelerin mükellef hakkında sadece ceza uygulamasını önleyen bir mahiyetin ötesinde idari görüş değişmeden tarhiyat da yapılmasını engelleyen daha kapsamlı bir hale geldiğini belirtmeliyiz.
Uygulamada halen rapor okuma komisyonlarının zaman zaman yeterli inisiyatif almadıkları ve özelgeler aksine düzenlenen raporlara dayalı tarhiyatların yapılabildiği görülse de her geçen gün bu komisyonların daha etkin hale gelmeleri sonucunda mükellef hukukunda önemli bir koruma sağlanmış olacaktır.

Sonuç olarak GİB internet sitesinde yayınlanan özelgeler uygulamanın gelişmesiyle birlikte bir nevi sirküler gibi sonuç doğuracak ve her geçen gün mükellef hukuku bakımından koruyuculuk vasfı daha da artacaktır.

02 Kasım 2015 Pazartesi