TCMB tarafından açıklanan Ocak 2019 kapasite kullanım oranları hem sektörel bazda hem de genel olarak firmaların toplam kapasitenin ne kadarını üretimde kullandıklarını gösteriyor. Talep düşük veya mamul stoğu yüksekse üretici frene basarak kapasite kullanım oranını düşürüyor, eğer talep yüksek ve stok azalıyorsa üretimini artırıyor. Bu durumda da üretim kapasitesi artıyor.
Ocak 2019’da imalat sanayi kapasite kullanım oranı (1.753 işyerinin verdiği bilgilere göre) bir önceki aya göre 0.3 puan artarak yüzde 74.4 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, alışılagelmiş oranlara göre oldukça düşük.
2014 yılında ve 2015’in başlarında yüzde 74’lü seviyelerde olan imalat sanayi kapasite kullanım oranı, 2017’nin ortalarından sonra yüzde 80 seviyelerine kadar dayandı.
Söz konusu dönemden sonra genel olarak azalan bir trend içerisine girdi. Bu seviyeler, son yıllarda gördüğü en düşük seviyeler civarında.
REKABET ŞANSI
Daha detaya baktığımızda; tüketim malları imalatında kapasite kullanım oranının yüzde 72.4 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Tüketim malları üretimi talep değişimlerine çok duyarlı. Bunun sebebi bozulma riski nedeniyle stoğa üretim yapma isteğinin pek fazla olmaması. Tüketim malları üretimindeki düşük kapasite kullanım oranı iç talepteki zayıflığı açıkça ifade ediyor.
Ara malı üretiminde kapasite kullanımı yüzde 73.8 ile tüketim malı üreticilerine göre biraz daha yüksek. Böylece ara malı üretiminde verimlilik de daha yüksek gerçekleşmiş oluyor.
Dayanıklı tüketim malları imalatına baktığımızda yüzde 67.7 gibi oldukça düşük bir kapasitenin olduğunu gözlemliyoruz. Bu oran, dayanıklı tüketim malı üreten imalatçıların kapasitelerinin neredeyse yarısını kullandıklarını gösteriyor. Böyle bir yapıda firma maliyetleri yüksek olduğundan rekabet şansı da pek kalmaz.
CİROLARI AZALTIYOR
Kapasite kullanım oranınınson yılların en düşüğüne gelmesi,şu sorunları da beraberinde getiriyor:
- Ciroların azalması
- Ciro düşüşüne bağlı olarak tahsilatların azalması
- Ciro yapma ihtiyacı nedeniyle kâr marjının azalması, hatta bazen zararına satış
- Sabit giderlerin toplam giderler içerisindeki payının artması
- Tahsilat kalitesinin bozulması (vade uzaması, çek yazılma veya konkordato vb. sorunlar)
- Düşen ciro nedeniyle alınan kredilerin azaltılması talebi
- Geçmiş nakit akışına göre yapılan vadeli evraklarla ödemelerin karşılığını koyma imkanlarının daralması.
Bu sorunlar, profesyonel bir finansal yönetim yapılmaması nedeniyle firmaların sonunu getirebiliyor. Yanlış bir uygulama ve ciddi bir itibar kaybı demek olan konkordato gibi yanlış yollara sürükleyebiliyor.
FİNANS YÖNETİMİNİZ PROFESYONEL OLMALI
Son sözümüz; bazı giderler sorun oluşumunu engellemek için yapılır. O giderin yapılmasından vazgeçildiğinde çeki nasıl öderim diye kara kara düşünebilirsiniz. Siz siz olun, böyle dönemlerde finansmanın profesyonelce yapılmasını sağlayın ve uyarıları dikkatle dinleyin.
11 Şubat 2019 Pazartesi