tatil-sepeti
tatil-sepeti
Giriş: 10.01.2025 - 09:22
Güncelleme: 10.01.2025 - 10:01
HİKMET BAYDAR

HİKMET BAYDAR

Ocak ayı enflasyon verisi açıklandı ve TÜFE rakamı beklentilerin de altında gelerek 2025 yılı planlananın gerçekleşebileceğine olan inancı da kuvvetlendirmiştir.

TÜİK verilerine göre Aralık 2024 ayında aylık bazda enflasyon yüzde 1.03 olarak, yıllık bazda ise yüzde 44.38 olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler piyasa öngörüsünden çok daha düşük verilerdir. 

Enflasyon verileri açıklandıktan sonra gelen yabancı yatımcı yorumlarında hem kur hedefleri hem de enflasyon beklentileri aşağı çekilmiştir. 2025 yılı enflasyon beklentileri yüzde 24-yüzde 30 bandında açıklanmaya başlanmış ancak yüzde 26 civarı beklentiler ağırlık kazanmıştır. Bu durum hem fiyatlama konusunda piyasanın daha rahat hareket etmesine imkan verirken hem de faizlerin düşürülmesi konusunda TCMB’nı da oldukça rahatlatmıştır. 250 baz puan faiz indiriminin ardından ocak ayı toplantısında tekrar aynı şekilde faiz indirimi gelme ihtimali de artmıştır. Şubat ayında toplantı olmaması, ocak ayı toplantısında agresif faiz indirimi ihtimalini de artırmaktadır.

Faiz indirimi geldiği zaman kredinin ucuzlayacağı veya daha kolay krediye ulaşılacağı düşünülmesin. Bunun için piyasaya krediye olan ihtiyaç ve kaynaklarla birlikte kamu sınırlamalarının da etkisini hesaba almak gerekiyor. Bankalara verilen büyüme hedefleri önemli bir sınırlayıcı etkiye sahiptir. Aksi halde bankalar karşılık ayırmak zorunda kalacaklar. Bu durumda kaynak olsa bile karşılık ayırmamak için limitin üzerinde büyüme sağlayacak tarzda kredi kullandırılmayacak, firmaları da bu kredilerden uzak tutmak için faiz oranlarında da hemen indirime gitmeyeceklerdir.

Burada kritik olan konu sanayi üretim verilerinin sürekli azalma yönünde açıklanmasıdır. En son TÜİK tarafından açıklanan verilere göre sanayi üretimi Ekim 2024 ayında da yüzde 3.1 azalmıştı. Ticari kredilerde büyüme hedefinin aşağı çekilmesi nedeniyle iç piyasa ticarete kaynak bulma konusunda rahat olamayacağından, iç piyasaya üretim yapanlar da satış yapamayız kaygısıyla üretimi düşürebilmektedirler.

O zaman hemen şu soru aklımıza gelmektedir; Bir yandan üretim daralırken, artan ihracat nedeniyle iç piyasa ihtiyacı olan mala ulaşmakta zorluk çekmeyecek mi? Bu zorluk akabinde ürünlere daha pahalı ulaşımın önünü de açmaz mı? İşte en önemli sorunumuz da budur. Çünkü sıkı para politikası iç talebi daraltmakla kalmıyor, iç talebe üretim yapan firmaların da üretimi azaltmasına yol açıyor gibi bir görüntü ortaya çıkmaktadır.

İhracat ve üretimin artması birlikte ele alınmalıdır. Verimli bir kapasitede üretim yapamayan ihracatta fiyat tutturamayabilir. Ancak üretimdeki daralma acil çözülmesi gereken bir sorundur.