HİKMET BAYDAR
29 Ekim 2021 günü itohaber.com köşemizde paylaştığımız ‘Piyasa beklentileri neler?’ başlıklı yazımızın üzerinden tam 1 ay geçti. Ekonomi ve kur ilişkisini bu yazımızda biraz daha açmak istedik. Çünkü birçok ekonomist ekonomiyi sadece kur hareketlerinden ibaret görerek ilginç ve acımasız yorumlar yapıyor.
Gayrisafi yurt içi hasıla, 2021 yılının 2. çeyreğinde yüzde 21.7 arttı. Hizmetler ise yüzde 45.8 arttı. GSYH, 2019’un 2. çeyreğinde 175.5 milyar dolar, 2020’nin 2. çeyreğinde 152.5 milyar dolar ve 2021’in 2. çeyreğinde 188.5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dolar bazında 2021’in 2. çeyreği, diğer iki yıla göre daha yüksek. Bu durumda ekonomi kötü denilebilir mi? 2021 yılı ocak-eylül döneminde belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarında bir önceki yılın aynı dönemine göre bina sayısı yüzde 59.5, yüzölçümü yüzde 36.4, değer yüzde 86.3 ve daire sayısı yüzde 33.4 artmışken bir daralmadan söz edebilir miyiz?
2021 yılı eylül ayında sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 8.9, imalat sanayinde yüzde 9.7 artmış iken ekonomi sıkıntılı demek mümkün mü? Kaldı ki, kapasite kullanım oranlarında da bir düşüş söz konusu değil.
Burada ciddi bir algı yönetimiyle ekonomiyi kurlarla özdeşleştirerek diğer olumlu tüm veriler bir kenara itiliyor. Bu sayede tüketici güveni gibi endeksler algı yönetiminin ne kadar da etkili olduğunu bize gösteriyor. Tüketici güven endeksi bir türlü 80 seviyelerinin üzerine çıkamıyor. Oysa 100 seviyesinin üzeri, tüketicinin pozitif bir düşüncede olduğunu gösterebilecek bir veridir.
ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK VE İSTİKRAR
Gelelim kurun olumsuz etkilerine; döviz fiyatları arttıkça ara malı ithalatı pahalı hale geliyor ve enflasyon oluşturuyor. Buna maliyet enflasyonu diyoruz. Şu an kurun etkisinden ziyade global hammadde tedarik sıkıntısı yaşanıyor ve fiyat yükselişleri çok daha etkili olduğundan ABD’de bile bazı ürünlerin fiyatları yüzde 30-50 arasında artmış. Buna bir de arzın talebi karşılamakta zorluk çekmesini de eklersek fiyatlardaki artış sebeplerinin tamamını konuşmuş oluruz.
Sanayici ve iş adamlarımız zaten kura karşı tedbirini almışlar ve kısa vadede döviz pozisyon fazlası olduğundan, kur yükselişinden fiilen negatif etkilenmiyorlar. Kurlardaki oynaklık nedeniyle fiyatlama sıkıntıları daha etkili oluyor. O yüzden kurda bir öngörülebilirliğin ve istikrarın sağlanması gerekiyor.
Kurdaki artışların bir diğer olumsuz etkisi, vadesi gelen dış borç ödemelerinin maliyetinin çok yükselmiş olmasıdır. 2021 yılı ekim ayına kadar kamu dış borç ödemesi 37 milyar dolara yakındır. Bu döviz ödemelerinin TL karşılığı kadar bir çıkış söz konusu. Kamunun ana gelir kaynağının vergiler olduğu da unutulmamalı. Kur artışı daha ağır vergi yükü demektir.
SANAYİ ÜRETİMİ VE DIŞ TİCARET
Bu arada son TCMB faiz indiriminde yaşananları da sizlerle paylaşmak istiyoruz. Piyasa, TCMB’nin politika faizinde 100 baz puan daha indirim yapmasını bekliyordu. TCMB, bu sefer beklendiği gibi davrandı ve politika faizini yüzde 16 seviyesinden yüzde 15 seviyesine indirdi. Piyasanın aralık ayında bir 100 baz puan daha indirim beklediğini de belirtelim. Faiz indirim kararı açıklanır açıklanmaz, dolar önce 10.50 seviyelerinden 11’e, oradan da 11.30 TL’ye yükseliverdi. Hareket 5 dakika içerisinde oldu. O zaman şu soruyu sormak lazım; TCMB beklenen hareketi yaptığı halde, neden 5 dakikada dövizi hızla yükselttiniz? Eğer yavaş hareket edilse bu kadar etkili olamayacaktı. Kısa sürede kuru ciddi yükseltmek mümkün. Çünkü piyasa derinliği buna imkan kılıyor. Şunu unutmamak lazım. Dolar 18 Aralık 2021 günü saat 16.30’da görülen 11.30 TL seviyelerinin üzerinde o hafta hiç tutunamadı.
Olumsuz etkilere devam edersek; kur yükselişleri TL sabit gelirli olan insanların gelirlerinin enflasyon karşısında erimesine neden oldu. O yüzden işçi, memur ve emeklilerin gelirlerinde ayarlama yapılması gerekiyor. İşte, kurun en önemli olumsuz etkisi de burada oldu. Buna bağlı olarak iç talepte zayıflama gerçekleştiğinden iç piyasaya çalışan firmalar da durgunluktan şikayet etmeye başladı. Sebebi de budur. Gerek sanayi üretimi gerekse dış ticaret sektörünün durumu son derece iyidir. Bahsettiğimiz aksaklıklar giderildiği takdirde, kurun ekonomimize olumsuz etkilerinin önemli bir bölümü bertaraf edilecektir.
Gelelim dış borçlara; bunları yeniden borçlanmayla ödeyerek borcu öteleyip ekonomiye zarar vermesini de engelleyebiliriz.
Kısacası, olumsuzlukların tamamına çözüm bulmak son derece kolaydır.
26 Kasım 2021 Cuma