Salih Keskin
www.inovasyonuzmani.com
Bir toplumu oluşturan fertlerin bir arada, uyumlu şekilde yaşaması ve sorunlarına yenilikçi çözümler sunulması için geliştirilen alanlar arasında sosyal inovasyon da vardır.
İlerlemiş ülkelerin ciddi yatırım yaptığı sosyal inovasyon alanı, etkisi “çarpıcı” olarak nitelendirilebilecek, tüm dünyaya ışık tutan çıktılara yol açmakta. Mesela bunlardan bir tanesi, Avustralya’da hayata geçirilen, huzurevleri ile yetimhanelerin birleştirilmesi projesi. Proje de müthiş, etkisi de.
Sosyal inovasyon yaparken ülkeler ve kurumlar toplumdan destek almaktan ve fertlerin fikirlerini sürece dâhil etmek için tüm teknolojileri seferber etmekten geri durmuyorlar.
Şehirlerimizin sorunları ya da fırsat alanları noktalarında şehir sakinlerinin tamamının söyleyecek en az bir sözü olduğunu biliyoruz. Buna rağmen yerel yönetimlerin ilgili şehrin ya da ilçenin geleceği hakkında bu söz sahiplerine fikir danıştıklarına nadiren denk geliyoruz.
İSTANBULLUNUN ZEKASI
İşte tam da bu noktadan yola çıkarak Master Koç Meral Dal ile birlikte “İstanbul Fırsat Biz Kepçe” programını hayata geçirdik. Bir televizyon kanalında yayımlanmaya başlamasıyla gördüğü yoğun ilgi, programın uzun süre ilgi göreceğinin de sinyali.
Bu inovatif programın temel amacı, İstanbul’un geleceği için İstanbulluların zekâsını harekete geçirmek.
Peki, neden İstanbul?
Çünkü İstanbul, pek çok açıdan dünyanın sayılı şehirlerinden birisi ve tabiri caizse ülkemizin dinamosu. Ayrıca şehrin fırsat alanları da çok çeşitli. Bizim odağımızda ise bu fırsatları nasıl harekete geçirebileceğimiz konusu var.
Ana mesajımız, “İstanbul için İstanbulluyla beraber yenilik yapmaya ve yaşama değişim katmaya çalışıyoruz. Bize katılın!”
Yani özetle, daha önce de değindiğimiz üzere, İstanbullunun zekâsını İstanbul için harekete geçiriyoruz.
TOPLU TAŞIMA
Programın ilk bölümünün teması, “Toplu taşımayı nasıl cazip hâle getiririz?” idi.
Verilere dayalı bir program yapmak amacıyla hem sokağa çıkıp hem de e-posta adresimizi paylaşarak İstanbullulardan sorduğumuz soruya dair fikirlerini iletmelerini istedik.
Soru şuydu:
“İstanbulluların arabasından inip toplu taşımaya binmesi için sen olsan ne yapardın? Yani toplu taşımayı nasıl daha çekici hâle getirirdin?”
Önerilerin sayısı bizi şaşırtmadı, desek yalan olur. Sayıca fazlalığın yanı sıra kalite de dikkate değerdi gerçekten. Demek ki İstanbulluların, kendilerine soru sorulduğunda paylaşabilecekleri birden çok fikri var.
Bunların tamamına yazımızda yer vermemiz imkânsız olsa da en azından kategorilere ayrılmış olarak bazılarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
“Toplu taşımayı nasıl cazip hâle getiririz?” sorusuna sokaktakilerin ve e-posta kanalıyla bize ulaşanların cevaplarından:
1. Toplu taşıma araçları içinde sanatçıların yer alması ve/veya sanatçıların/yazarların imzalarını bu araçlarda vermesi.
2. Toplu taşıma araçlarının içinin daha renkli hâle getirilmesi. En azından koltuklarının renklendirilmesinin kişilerin morali üzerindeki etkisi yüksek olacaktır.
3. İstanbul Kart dijital olduğu için artık kullanıcılarını tanıyor. Buradan yola çıkarak: Dijital bir maskotun otobüse ya da metroya girişte kullanıcılara ismiyle hitap ederek “Hoş geldin!” demesi (kişilerin izniyle), kişilere kendilerini özel hissettirecektir.
4. Toplu taşıma araçları içerisindeki ekranlar daha verimli kullanılmalı; kültürel ve sanatsal programları yayımlamalıdır. Bu bağlamda Şehir Tiyatroları’nın gösterim detayları, alt yazılı olarak 10-15 dakikalık periyotlarla yayımlanabilir.
5. İstanbullular hikâyelerini bir web sitesinde paylaşabilir ve bu yazılar, toplu taşıma araçlarındaki ekranlarda betimlemeli olarak paylaşılabilir (kişilerin izniyle). Bu, İstanbulluların şehre duydukları aidiyet hissini perçinleyecektir.
6. Sürekli toplu taşımayı tercih edenlerin telefon ve elektrik faturalarında indirim yapılmalıdır.
7. İstanbul Kart artık dijital bir kart; Belediyenin anlaşmalar yapmasıyla birlikte bu kart kullanılarak çeşitli alışverişlerde indirim alınabilir.
8. İstanbul Kart ile GSM operatörleri arasında anlaşma yapılarak toplu taşımayı sürekli kullananlara operatörlerin indirim yapması veya telefonlara kontör yüklenmesi sağlanabilir.
9. İstanbul Kartı en çok kullananlara “İstanbul mil” kazanma uygulaması yapılabilir.
10. Toplu taşımayı tercih edenler, seyahat esnasında İBB’nin sesli kitap uygulamasından yararlandırılmalıdır.
11. Araçlar içindeki ekranlarda eğitici ve bilgilendirici animasyonlara yer verilmelidir.
12. Duraklardaki yoğunluğu gösteren bir telefon uygulaması yapılabilir.
13. İstanbul Kart’ın bir prestij kart olarak konumlandırılması amacıyla çeşitli aktiviteler yapılabilir.
14. Aile olarak toplu taşımayı sürekli kullananlara indirimler yapılmalıdır.
15. Toplu taşımayı en çok kullanan 100 kişiye tatil hediye edilebilir.
16. Toplu taşıma araçlarına su sebili ve kahve makinesi konulabilir.
17. “En iyi” toplu taşıma aplikasyonu yapılarak halkın oylaması ile ayın en iyi şoförlerinin seçilmesi sağlanabilir.
18. Toplu taşıma araçlarının tavanları dâhil iç yüzeylerine İstanbul’un tarihî mekânlarının görselleri giydirilebilir ve böylelikle, turistler ile buraları görmeyenler için kültürel bir zenginlik sağlanabilir.
19. Otobüs ve metro içine hikâye otomatı konulmalıdır. Bu, herkesin okuma alışkanlığının artmasına yardımcı olacaktır.
20. Toplu taşımayı en çok kullananların İBB tesislerinden indirimli yararlanması sağlanmalıdır.
Programın ilk bölümünü İstanbullulardan aldığımız bu vb. yaratıcı fikirler ekseninde tamamladık. Şimdi, İstanbul halkı, yöneticilerden bu fikirlerini dikkate almalarını bekliyor.
Ve “İstanbul Fırsat Biz Kepçe” programı farklı konu başlıklarıyla devam edecek. İstanbul’un geleceğine, İstanbulluların yenilikçi fikirlerinin dâhil edilmesini sağlayacağız. Aslında gerçek şu ki yönetimlerin yapması gereken sosyal inovasyon çalışmasına biz soyunduk. Masaya yatırdığımız ve yatıracağımız konuların yetkililere ulaşması ümidiyle…
05 Mart 2021 Cuma