HİKMET BAYDAR
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 18 Mayıs 2021 tarihli bültenine göre, belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarının 2021 yılının ilk üç ayında bir önceki yıla göre, bina sayısı yüzde 131.8, yüzölçümü yüzde 87.5, değeri yüzde 144.3, daire sayısı yüzde 105.6 arttı.
Son 3 yılın en iyi daire sayısı rakamına ulaşıldığını görüyoruz. Bir önceki yıla göre artış hızı yüzde 105.6. Yüzölçümü değerlerinde de son 3 yılın en iyi değeri yüzde 87.5 artışla yakalanmış durumda.
Bina sayısında bir önceki çeyreğe göre yüzde 131.8 artışla 32.832 değerine ulaşıldığını görüyoruz. Bir önceki çeyrekte bu rakam 14.165 idi. Diğer bir ilginç veri, değer değişimi. Bir önceki döneme göre değer değişimi yüzde 144.3 olarak gerçekleşti.
DEĞER ARTIŞI YÜZDE 144.3
Peki, bu istatistik verileri bize ne mesajlar veriyor?
Bina sayısı yüzde 131.8, daire sayısı yüzde 105.6 oranında artarken, yüzölçümün yüzde 87.5 artması, bir önceki döneme göre daha küçük yüzölçüme sahip bina ve dairelerin yapı ruhsatının alındığını gösteriyor. Değer artışının yüzde 144.3 artması ise dikkat çekici. Bu durum bize daha küçük dairelerin yapılmasına rağmen değerinin önemli oranda arttığını gösteriyor. Bu değer değişimi, piyasanın canlılığıyla alakalı değil. Daha çok inşaat malzeme değer değişimi ile yani maliyet enflasyonuyla ilgili.
Buradan inşaat sektörünün geniş ve büyük dairelerden daha küçük dairelere yöneldiğini, ancak maliyetlerden kaynaklanan bir fiyat yükselişiyle de karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Yüksek malzeme fiyatları mevcut sermayeyi eritiyor. Aynı parayla daha küçük işler yapılabilir.
Dolayısıyla, yeni inşaat maliyetleri, özellikle hammadde fiyat artışlarından dolayı oldukça yüksek seyredecek gibi görünüyor. 11 Aralık 2020 tarihli yazımızın son bölümünde verdiğimiz mesaj aynen gerçekleşmiştir. O zaman verdiğimiz mesaj, “Talep daralması ve gelen yüksek maliyet ile fiyatlara karşı senaryosunu iyi hazırlayamayanlar, gelecekte ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilir” idi. Şimdi artan maliyetlerle daha küçük daireler daha pahalı yapılabilir.
STOK POLİTİKASI İYİ YÖNETİLMELİ
İç talep bu üretimin verdiği fiyatları kabullenebilecek mi?
Onu sektör ciroları rakamlarının analizinde göreceğiz. Durgun bir piyasa, yasaklarla faaliyet gösteremeyen firmalar nedeniyle turizm gibi bazı sektörlerde gelirin olamaması, yüksek fiyatlara ayak uyduramamalarına sebep olabilir.
O zaman satış hedeflerinde sıkıntı olabilir. O yüzden 11 Aralık 2020 tarihli yazımızda altını çizdiğimiz, “2021 yılı likidite yönetiminin en önemli olduğu yıl olacak” sözümüzün altını ısrarla tekrar çiziyoruz. Çünkü fiyat artışlarına yüksek stokla giren işletmelerin öz kaynakları maliyet enflasyonuyla erimedi. O yüzden önceki yazılarımızda stok politikasının iyi yönetilmesi gerektiğini de belirtmiştik.
Bundan sonra faizlerde olası yükselişin kredi kullanım maliyetlerinde artışa yol açabileceğini, dolayısıyla maliyetlerin daha da şişebileceğini unutmamalıyız. O yüzden enflasyonda düşüşün sağlanması şart. Aksi halde hem krediye ulaşım zorlaşacak hem de maliyeti daha yüksek olacak.
21 Mayıs 2021 Cuma