tatil-sepeti
Salih KESKİN

Salih KESKİN

Diğer Yazıları

 

Dijital sistemler ve yapay zekayla insanın ortak çalışması olarak adlandırabileceğimiz Endüstri 5.0 devriminin etkilerini daha yeni yeni görmeye başlıyoruz. Yapay zeka örümceklerinin her yanımızı sarmasına hazır olalım! 

 

Endüstri 5.0’ın ayak seslerinden biri, 3D yazıcılar ile gıda üretiminin başlaması... 

 

Haber şöyle: “Japonya’daki Osaka Üniversitesi’ndeki bilim insanları, dünyaca ünlü Wagyu sığır eti üretti. 3D biyo-basım tekniğiyle yapılan üretim, farklı canlı hücre tipleri kültüründen üretilerek, istenilen hayvanın doku yapısına dönüştürüldü. İki tür kök hücreden elde edilen et, sashi dokusu yani mermerimsi dokuya sahip.”

 

Ülkemize henüz gelmese de üretilen yapay etten yapılan hamburgerlerin satıldığı fast food lokantaları birçok ülkede faaliyet göstermeye başladı. 

 

Hatta daha ileri gidersek, e-posta ile birbirinize yemek yollayabilmeniz artık mümkün hale gelecek; arkadaşınızın yolladığı yemeği kendi yazıcınızdan çıkartıp yiyebileceksiniz! 

 

SIRADA ENDÜSTRİ 6.0 VAR…

 

5. Endüstri devrimi, robotların giderek daha akıllandığı ve üretimdeki emeğin neredeyse yok denecek kadar azalacağı bir dönemi işaret ediyor. 

 

Mesela ChatGPT ile yakında düşünmemize bile gerek kalmayabilir… ChatGPT, OpenAI tarafından geliştirilen ve diyalog konusunda uzmanlaşmış bir prototip yapay zeka sohbet robotu. Olumsuzlukları bir yana, tarihin hiçbir döneminde böyle bir imkân elde edilmedi.

 

Endüstri 6.0’ı (benim değerlendirmemle) ‘insan zekasının dijital sistemlerin denetimine girmesi ve hatta yapay zeka destekli sistemlerin insan beyninin içine yerleştirilerek birlikte çalışması’ olarak düşünebiliriz. 

 

Yani her rakamdan sonra gelen yeni bir sıfır, insana ait özelliklerin biraz daha makinalara devredilmesinin bir sonraki evresini temsil ediyor gibi...

 

20-30 sene sonra, örneğin Endüstri 8.0’a ulaştığımızda, yarı robotik bir insan tipiyle karşı karşıya kalmamız hiç sürpriz olmayacak.

Merakımı cezbeden şey, bize sunulan bu geleceği tam olarak anlayabiliyor muyuz? Yoksa insan beyninin elektronik sistemlerle kontrol edileceği, yönlendirileceği bir geleceği şimdiden kabul mü ettik?

 

BİR ŞEYLERİ GÖZDEN KAÇIRIYORUZ

 

Bilinen bir hikâye vardır. İki ülke arasında bir sınır noktasında geçer hikâye…

 

Sınırdan geçmek isteyen genç bir adam bisikletiyle arama noktasında durdurulur. Muhafız, bisikletin arkasındaki karton kolide ne olduğunu sorar.

 

Kolide kum vardır. Kumun içini iyice eşeleyen muhafız bir şey bulamayınca geçişe izin verir. Bu şekilde 6 ay boyunca haftanın nerdeyse 5 günü aynı kişi yine bisikleti ve içinde kum olan karton koliyle sınırdan geçiş yapar. Her seferinde koli iyice aranır ama içinde sadece kum vardır. 

 

Muhafız, bir gün şehirde dolaşırken kafede bisikletli adamı görür; yanına gidip merak ettiği soruyu sorar: “6 ay boyunca ülkeye bisikletle kum geçirdiniz, merakımı bağışlayın ama sebebini sorabilir miyim?”

 

Genç adam hiç beklemeden şu cevabı verir: “Yanılıyorsunuz ben kum değil, bisiklet geçiriyordum!”

 

Çoğu zaman belli bir noktaya o kadar odaklanırız ki, önümüzden geçen asıl şeyi gözden kaçırır, hemen yanındakini görmez oluruz.

 

Buna ‘yakın mesafe miyopluğu’ da diyebiliriz.

 

Firmalar olarak belli konulara da fazla odaklanabiliyoruz. Ama acaba neyi gözden kaçırıyoruz?

 

Gözden kaçırdığımız şey, eski çalışma ve iş yapma kültürümüzün bizi geride bırakan ‘asıl’ şey olduğudur. Bunu göremediğimiz ve bu kültürü değiştir(e)mediğimiz sürece önümüze gelen her türlü yeni teknolojiyi kendimize uyarlamak ve adapte etmek durumunda kalacağız. Halbuki değişimi bizim yapabileceğimiz bir bakış açısını kazanmanın yolunu aramalıydık. En azından bundan sonra aramalıyız…

 

Sonuç olarak, bu yeni sürece hazırlanmak için neler yapabiliriz ve acaba yapay zekanın değil, insanın belirleyici olacağı bir geleceğin inovasyonlarını hep birlikte inşa edemez miyiz?

08 Mayıs 2023 Pazartesi