Firmalar çalışırken sermaye yanında borç kaynak da kullanırlar. Sermaye konulması konusu şirketler için yasada öngörülen asgari tutarlar dışında, bazen firmanın kendi isteği ve tercihi doğrultusunda, bazen de ilgili regülasyon kurumunun talebi doğrultusunda yapılır. Bunun dışında işletme sermayesi açığına düşen firmalar, bu açığını öncelikle ortaklardan alacağı sermaye ile kapatmaya çalışırlar. Bu mümkün olmazsa o zaman öncelikle başvurulacak yöntem, şayet grup içi firmalardan atıl kaynak söz konusu ise bu kaynağa müracaat edilmesidir.
Grup içi borçlanmada da bir sınır söz konusu. Kurumlar Vergisi Kanunu’nda örtülü sermaye düzenlemesi var. Buna göre dönem başı öz varlığın üç katını aşan grup içi borçlanmalar örtülü sermaye sayılmıştır. Bunun vergi kanunları açısından karşılığı ise üç katı aşan borçlanmalar için hesaplanan adatın gider yazılamamasıdır. Alacaklı şirketin ise hesaplanan adatı her halükarda gelir kalemleri içerisinde göstermesi gerekir.
ÜÇ KATA KADAR BORÇLANMA
Uygulama bu şekilde ilerlerken geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sevk edilen bir kanun tasarısında; belli ki fiilen oluşan bir sıkıntı nedeniyle Ödünç Para Verme İşleri Kanunu’na bir madde eklenmek suretiyle grup şirketleri arasında borç verilebilir şeklinde bir yasa maddesi sevk edilmişti. Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında bu madde tasarı metninden çıkarıldı. Bize göre de doğru bir işlem yapıldı. Zira, yukarıda da belirttiğimiz üzere, Kurumlar Vergisi Kanunu açısından örtülü sermaye tanımı içerisinde üç kata kadar grup içi borçlanma yapılabilecek, ancak bunun için adat hesaplanması gerekecektir.
KAYIT DIŞI ENGELLENECEK
Mevzuat böyle iken Ödünç Para Verme İşleri Kanunu gerekçe gösterilerek yasal altyapısı olan bir uygulamayı tartışılır hale getirmek bizce doğru değildi. Ödünç Para Verme İşleri Kanunu’nda yasaklanması amaçlanan konu, bankacılık faaliyetleri yapabilme konusunda izni bulunmayan kurumların üçüncü kişilere borç vermelerinin ve özellikle de bunu kayıt dışı bir şekilde yapmalarının, eski deyimi ile tefeciliğin engellenmesidir. Oysa grup içi borçlanmada veya şirket ortağının şirkete borç vermesinde kanunun amacındaki yasaklamaya uygun bir durum söz konusu olmayıp, tam aksine grup içi borçlanmada üç kata ulaşmamaya özen gösterilmesi teşvik edilmektedir. Hal böyle olunca konunun bir kanun maddesi ile hele de Ödünç Para Verme İşleri Kanunu’nda bir düzenleme ile gündeme getirilmesi bugüne kadarki grup içi borçlanmaları bir anlamda tartışılır hale getirmesi söz konusu olacaktı. Maddenin geri çekilmesi ile artık bu böyle bir tartışmanın olamayacağı da açıklığa kavuşmuş oldu. Meclis iradesinin de bu yönde tecelli ettiği, yani böyle bir düzenlemenin ihtiyaç olmadığı kanaati yasama organınca da tescil edilmiş oldu.
HAKSIZ REKABETE NEDEN
Sonuç olarak, grup içi borçlanmalarda uygulamada adat hesaplanmak kaydıyla herhangi bir problem söz konusu değildir. Burada problem, dönem başı öz varlığının üç katını aşan bir borçlanma durumu söz konusu olduğunda hesaplanan adatın gider yazılamamasıdır. Esasen olağanüstü dönemlerde bu üç kat sınırının bile özellikle dövizli işlem yapan firmalar açısından yükseltilmesi gereği tartışılır bir durumdur. Ancak, yabancı yatırımcının Türkiye’ye yatırım yaparken çok cüzi bir öz kaynak, geri kalan tutarı ise borç olarak getirmek suretiyle bir haksız rekabete neden olması söz konusu olabileceği düşüncesi ile kanun koyucu zamanında böyle bir sınır koymuştur. Bu nedenle bu sınırın göz önünde bulundurulmasında yarar vardır. Hasılı önemli olabilecek bir tartışma yasama organından dönmüş oldu.
17 Aralık 2018 Pazartesi