Geleceği risk olarak görmek sadece bugünün insanına mahsus bir özellik değil. Her devirde insanlar, geleceği, gelişmeyi ve değişimi tehlike olarak görmüş. Bu da anlaşılan bir durum. Alışılmışın dışında olan her şey belirsizlik taşıdığı, mevcut olanı tehdit ettiği için istenmeyen bir durum.
Yüzyıllarca hayatımızı devam ettirebilmek için beden gücümüzü kullandık. Ve sonra buharlı makineler, içten yanmalı motorlardan sonra makineler, fiziksel enerjimizi kullanmadan tasavvur dahi edemeyeceğimiz miktarda enerji sağladı bize. Bugün makineler, insanların kas gücünün yapacağı işin yüzde 90’dan fazlasını devralmış durumda. Bu, hayatımızın yapısını tümden değişime uğrattı. Bugün kaslarımızı artık farklı amaçlar için kullanıyoruz; spor yapıyoruz vücudumuzu daha da güçlendirmek için. Saatlerce yürümek için ayaklarımızı kullanıyoruz, vücudumuzu daha da zinde tutmak için. Bir yüz yıl önceki insanın bunu anlaması mümkün değildi herhalde; hem bir yere gitmiyorsun, o zaman niye hararetli şekilde yürüyorsun!
İş yapma ve işe alırken aranan beceriler de toptan bir değişime uğruyor. Artık en yüksek IQ’lara veya yüksek EQ’ya (duygusal zekâ) sahip olanlar değil, daha yaratıcı ve farklı düşünme becerilerine sahip olan insanlar iş dünyasında aranan insanlar olmaya başladı.
Eskiden olduğu gibi çalışanları makinenin bir dişlisi gibi görüp sürekli aynı işi yapmalarını isteyenler artık bundan vazgeçecek; çünkü performanslarının yarısından daha fazlasını alamayacak. Çalışanları rahat bırakıp, özgürleşmelerinin ortaya çıkaracağı patlamaları beklemek en doğru yöntem…
Geleceğin firması olmanın yolu, bugüne meydan okumaktan geçer!
Dünün ekonomisi, satışı azami düzeye çıkarmaya odaklanmışken, yeni nesil ekonomi ise bireylerin yaratıcılığını maksimize edecek yöntemlere odaklanmış durumda.
Sadece talimatların uygulandığı, beynin tıpkı dosyalama sistemi gibi çalıştığı yer, sadece bir iş istasyonu demek. Dünyanın en hızlı büyüyen firmalarında durum değişti.
Yaratıcılığın gelişmesine imkân tanındığı ortamlar, çalışan kişilerin performansını zirvelere çıkarıyor.
Sanayi çağının dünya tarihinde oluşturduğu türbülans daha atlatılmadan, içinde bulunduğumuz bilgi çağına geçiş yaptık. Tam alışmaya başladık derken şimdi de dijitalleşme çağıyla karşı karşıyayız. Yakında yapay zekânın içinde olmadığı hiçbir şey kalmayacak; kullandığımız nesneler bizimle
iletişime geçecek.
GELECEKTEKİ ŞİRKETLERİN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ
- Çalışanların; ücret karşılığı belli sürede, belli yerde çalıştırılması yerine firmanın tüm süreçlerine dâhil edildiği bir yapı geliştirilecek.
- Çalışanın istediği fiziki, maddi ve sosyal tüm gereklerin temin edildiği bir firma yaklaşımına geçiş yapıyoruz. İş dünyası ‘Y’ neslini bu şartlarda çalıştırdı ama ‘Z’ neslini çalıştırması pek mümkün görünmüyor. Çalışma mekânlarının dekorunda bir devrime çok yakınız.
- Çalışanların mutlu olduğu işyeri, belli saatte gelip iş zamanını doldurup gidilen bir yer değil; eve gitmeyen ve işyerinde yatan kişilerin olduğu bir işyerine dönüşüyor.
- ‘Y’ neslinin performans verimliliğinin gece daha yüksek olduğu tespit edilince yeni akım ortaya çıkmakta gecikmedi: ‘Eve göndermeme eğilimi.’ Öyle eğlenceli ve renkli bir iş ortamı var ki, çalışanlar eve gitmeyip kendilerine tahsis edilen yerlerde kalıyor. Mesai takıntısı yok.
- Geleceğin firması, bilinen iş modelleri yerine dünyada kullanılan diğer iş modellerini araştırıp kendine farklı kombinler yapmayı deneyecek.
21 Ağustos 2017 Pazartesi