Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı. Hem yurtiçi üretici fiyat endeksi hem de tüketici fiyat endeksi bazında konuya bir bakalım.
Enflasyon verileri sektör, harcama grubu ve benzeri gruplandırmalar içerisinde hem maliyet hem de piyasa fiyatlarında nasıl bir oynaklık olmuş onu göstermektedir. Bu durum sattığımız ürün fiyatları, maliyet değişimlerimiz konusunda bize önemli ipuçları vermektedir.
Bültene göre; Ekim 2018 ayında TÜFE aylık bazda yüzde 3.67 oranında artarak yıllık bazda yüzde 25.24 seviyelerine yükselmiş durumdadır. En yüksek artış aylık bazda yüzde 12.74 ile ayakkabı ve giyimdedir. Sezon değişikliğinin, geçen yılki fiyatlardan yüksek olmasının etkisi olabilir. Yıllık bazda en yüksek artış ise yüzde 37.92 ile ev eşyaları grubunda gerçekleşmiştir. Daha sonra tüm sektörleri etkileyen ulaştırma sektörü yüzde 32 ile yer almaktadır.
İl bazında baktığımızda en yüksek yıllık artışın Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye bölgelerinde olduğunu görüyoruz.
Eylül ayında yıllık bazda yüzde 24.52 olan TÜFE Ekim ayında yüzde 25.24 seviyesine yükselmiştir. Görüleceği üzere kurların gevşemesinin enflasyonu düşürücü bir etkisi henüz görülememiştir.
PEKİ ENFLASYON YÜKSELMEYE DEVAM EDECEK Mİ?
Bunun için maliyetleri ilgilendiren Yurt İçi ÜFE Ekim 2018 ayı rakamlarına bakalım; Yİ-ÜFE yıllık bazda yüzde 45.01 oranında artmış görünüyor. Bir önceki ay yıllık bazda artış yüzde 46.15 idi. Yani yıllık bazda 1.14 puanlık bir gevşeme söz konusudur. Bu şekilde bakınca önümüzdeki dönem enflasyonda düşüş olabilir umutları artabilir. Ancak yurt içi ÜFE rakamları 45 seviyelerinde. Hâlâ çok yüksek. O yüzden de TÜFE rakamlarına tam olarak yansımama ihtimali oldukça fazladır.
Önümüzdeki dönemlerde ÜFE yüksekliği TÜFE’nin yüksek konumunu sürdürmesine neden olabilir. O yüzden henüz enflasyon düşer diyemiyoruz.
Yurt içi ÜFE grafiğinden 2017 ve 2018 yıllarındaki genel durum açık bir şekilde görülebiliyor.
Tablo bize Yurt içi Üretici fiyatlarının yıllık bazda ne kadar yükseldiğini geçen yılla karşılaştırmalı olarak aylık değimlerle birlikte veriyor.
Ayrıca tablolar TÜFE değişimini aynı şekilde veriyor. Aradaki farka baktığımızda TÜFE’nin yükselme potansiyeli olduğu açıkça görülüyor. ÜFE’deki Ağustos ve Eylül ayındaki ciddi bozulmanın TÜFE’ye yansımaya devam edebileceğini söylemek pek de yanlış olmaz.
Burada kura bağlı maliyet enflasyonu söz konusu olduğundan, bu tür hareketler talep üzerinde ciddi olumsuz etkilere sahiptir. Talep daralması, miktar bazında ciro düşüklükleri, tutar bazında fiyatlamalardan kaynaklanan yüksek ciroları sürdürmek için gereken kaynak ihtiyacının artması ve bu ihtiyacın giderilmesindeki zorluklar nakit döngüde problem yaşama potansiyelini artırmaktadır.
Gerçekleri tüm açıklığıyla önümüze alıp, A ve B planları oluşturarak nakit sıkışıklığına yol açmayacak bir satış ve pazarlama politikasını uygulamak zorundayız. Aksi halde kredi limitleri tıkalı, taahhütlerini ödemede zorlanan bir firma konumuna kolayca düşebiliriz.
12 Kasım 2018 Pazartesi