Önce kurlardaki agresif hareketle tanışan, daha sonra yüksek kur maliyetinin yansıdığı enflasyonla şok olan ve akabinde reel faizlerin ayarlanmasıyla yüksek faizle karşılaşan reel sektör, hızlı bir şekilde girdiği yüksek maliyet ve yüksek faiz sarmalının içerisinde mücadelesini sürdürüyor.
Diğer piyasalarla kıyaslandığında tamamen ayrışmış olarak hareket eden Türk Lirası döviz kurları, en başında ekonomik verilerle alakalı olmayan bir tavır sergilerken, iktidarın yaptığı her aşağı yönlü veya rahatsız olduğuna dair açıklamalarla sert yukarı yönlü hareketleri adeta inadına yapmıştı. Konunun siyasi olduğu apaçık belliydi.
Bu gelişmeler tabi ki ekonomiyi zorlamaktaydı. Öyle oldu ki bazı firmalar fiyat listelerini bile geri çekip beklemeye geçtiler.
Bir yandan yüksek dalgalanmalar yaşayarak hem maliyet hem de fiyat çıkarmayı imkansız hale getiren kurlar, bir yandan yüksek faizler ciddi problem olmaya başlamıştı.
Uzunca bir süredir bu konuyla ilgili ısrarlı uyarılarımızı hatırlarsınız. O zamanlar sorunu çözmek çok kolaydı. Şimdi gelen endekslere baktığımızda ne reel sektörün ne de tüketicinin ekonomiye güveninin son derece olumsuz olduğunu görüyoruz. Örneğin TÜİK verilerine göre Eylül 2018’de tüketici güveni 59.3 (son 2 yılın en düşüğü), perakende sektörü güven endeksi 88.5, hizmet sektörü güven endeksi 79.4 ve inşaat sektörü güven endeksi 57.3 olarak gerçekleşti. İnşaat sektörü güven endeksiyle tüketici güven endeksi hemen hemen aynı. 100 oranının altı geleceğe yönelik karamsarlığı göstermektedir. 50 civarı rakamlar ise durumun ne kadar kötü olduğunu gösteriyor.
Bütün bunlar bir yana, bankalarda da davranış farklılıkları görüyoruz. Örneğin; limit artırımı konusunda son derece negatifler. Yani şirketlerin ihtiyacı olan ek krediyi teminat olsa bile karşılamaktan kaçınıyorlar. Bunun yanında daha da kötüsü, şirketlerin geri ödeyerek boşalttıkları kredi limitini boş tutarak yeniden kullanmaya izin vermeyebiliyor. Yüksek faiz yanında ekstra işlem komisyonları talep etmeleri de işin cabası.
Bu durumda şirketler aynı anda kaynak bulamama, yüksek faiz ve yüksek kurdan dolayı hızla yükselen maliyet problemiyle yüz yüze kaldılar.
Yükselen faizler farklı nedenlerle yükselen kurlara kısa vadede çözüm olamadı. Şimdi ise kurların düşmesi ithalatçıların zarar etmesi anlamına gelecek.
PROFESYONELCE YÖNETİLMELİ
Finansman yönetiminde geleceği iyi planlayamamış, nakit akımına hakim olamayan firmaları zor günler bekliyor olabilir. Profesyonel olma zamanı ve amatörce hareketlerin telafisi mümkün olmayabilir. Çünkü hem müşteri riski (default risk) hem fiyat riski (yüksek maliyetle elde kalma), hem düşük ciro riski (ödeme tahsilat dengesinin bozulması) gibi birçok risklerin profesyonelce yönetilmesi şart.
01 Ekim 2018 Pazartesi