www.inovasyonuzmani.com
Günümüz iş dünyasında bir fırsat alanını her dakika kaçırıyoruz: Düşünmeye zaman ayırmak.
Hâlbuki bu konu, işletmelerin başarılı bir şekilde var olması ve rekabetin üstesinden gelebilmeleri için oldukça önemli sayılmalı.
Özellikle patronlar, müdürler ve diğer yöneticiler için düşünmeye zaman ayırmak daha da önemli. Kaptan kamarasındakilerin görevi çok net: Fırtınayı görüp tedbir almak ve fırsatları yakalamak!
Geleceğin kahramanı tabii ki patronlar! Bu noktada dikkat etmemiz gereken şey, patronların birer antrenör gibi saha dışında kalmaları ve soğukkanlı bir şekilde maçı yönetmeleridir. Ne yazık ki, ülkemizde ‘heyecana kapılıp sahaya dalan patron’ modeli oldukça yaygın. Hâlbuki dünya genelinde başarıya ulaşmış işletmelerdeki ideal patron, zamanının büyük kısmını 20, 50, hatta 100 yıllık planlar yapmaya, şirket vizyonunu gerektiğinde revize etmeye, müşteri ve çalışanlarına kulak vermeye ayırır.
Müdürler, günlük işlerin belirli kısımlarını astlarına devrederek kendilerine yaratıcı zaman oluşturmalı ve böylece işlerin daha verimli şekilde yürütülmesine katkı sağlamalı.
70-20-10 KURALI
Bir de çalışanlar var! Onlar inovasyonun tam kalbi!
Dünyada inovasyonun asıl kaynağı olarak kabul edilen çalışanların, yaratıcı fikirlerin geliştirilmesi için belli periyotlarla işlerine ara verip düşünmeye zaman ayırmaları gerekir. Çalışanlara düşünmek için tanınan boş zamanlar, onların yaratıcılığını tetikler ve işletmeye katma değer sağlar. “Boş zaman inovasyonun anasıdır” deyişi, bu bağlamda oldukça anlamlı.
Dünyanın başarılı firmalarının uyguladığı 70-20-10 kuralı, çalışanların düşünmeye zaman ayırmasının ne kadar önemli olduğunu açıkça gösterir. Bu firmalar, günlük mesailerinin yüzde 70’ini yaptıkları işe, yüzde 20’sini yeni fikirler geliştirmeye ve yüzde 10’unu da boş zamana ayırır.
Sonuç çarpıcıdır: Yüzde 20’lik dilimde geliştirilen fikirler, bu firmaların cirolarının yüzde 50’den fazlasını gerçekleştirir.
FİRMALARIN ‘DÜŞÜNME ZAMANLARI’
Dev firmalar, çalışanlarına mesai içerisinde düşünme zamanı tanıyarak büyümüşlerdir.
Örneğin Google, çalışanların ilgi alanlarına yönelik projeler üzerinde düşünmeleri için ‘Yüzde 20 zaman projesi’ni uyguluyor. Gmail, Google News ve AdSense gibi daha birçok başarılı proje, bu düşünme zamanının birer ürünü olarak doğmuş.
3M firması, çalışanlarının yaratıcı fikirlerini geliştirmelerine olanak sağlayan ‘3M ve serbest zaman’ uygulamasını benimsemiş. Bu uygulama sayesinde, çalışanlar serbest zamanlarda ilgi çekici projeler üzerinde çalışabilir ve yeni keşifler yapabilir.
Bir de Starbucks’ın ‘Üçüncü yer’ konsepti var! Konsepti yorumlayan Starbucks CEO’su, şirketin başarısı için borçlu olduğu projelerinin başında ‘düşünme zamanları’ uygulamasının geldiğini söylüyor.
‘Üçüncü yer’, kahve dükkanları, çalışan ve yönetici üçlüsünü ifade ediyor. Bu üçlü ile oluşturulan ‘düşünme zamanları’nda Starbucks’ın yeni ürünlerini geliştirmesi, müşteri deneyimini yapılandırması ve sürdürülebilir iş hedeflerine odaklanması amaçlanıyor.
Intuit firmasının ‘Kendine düşünme zamanı ayır’ yaklaşımı, diğer iyi örneklerden biri. Intuit’in eski CEO’su Brad Smith, çalışanların düşünme zamanlarına vakit ayırmalarını cesaretlendiren bir yaklaşımı benimseyerek ‘sessizlik ve düşünme zamanı’ alanları oluşturmuş. Bunun inovasyonu ve iş verimliliğini artırdığını, çalışanların daha odaklı ve yaratıcı hale geldiğini fark etmiş.
Son örnek, profesyonel dünyanın sosyal medya platformu LinkedIn…
Çalışanlarının ‘düşünme zamanı’ ayırmasını teşvik eden firmada her ay, ‘Hackdays’ adı verilen etkinlik yapılıyor. Etkinliklerin sonucunda birçok yeni özellik, uygulama ve hizmetin LinkedIn platformuna entegre edildiği ifade ediliyor.
Sonuç olarak, düşünmenin gücü sayesinde işin geleceğine dair bir yolculuğa çıkmak, iş dünyasında yeni ufuklara açılan kapıları aralamaktır.
07 Ağustos 2023 Pazartesi