Son zamanlarda piyasalar Zarrab davasına iyice odaklanmış durumda. Söz konusu davadan Türkiye’ye ne gibi bir fatura çıkacağı ana gündem haline gelmiş durumda. Konuyla ilgili açıklamalar geldikçe piyasalarda buna bağlı oynaklıkların yaşanma riski de fazla.
ABD dönem dönem farklı ülkelere ait bankalara da çeşitli bahanelerle cezalar kesmiştir. Bu durumda Türk bankaları konudan ne kadar etkilenir zaman içerisinde göreceğiz. Konu hassas ve güvene dayalı iş yapan bankacılık sektörünü ilgilendirdiği için de spekülasyon yapmamaya özen göstermek gerekiyor. Burada bilmemiz gereken ABD’nin ceza kesmeyi sevdiği ve bunu her fırsatta herkese yaptığıdır. Mortgage krizinde de denetiminde aciz kaldığı sistemin cezasını kurumlara ağır şekilde fatura etmişti.
Konuştuğumuz ABD’de, ABD devletine göre suç sayılan bir olayın davası ve yaptırım ihtimalidir. Türkiye bundan ne kadar etkilenir ona iyi bakmak lazım.
Toplam ticaret hacmimizde ABD’nin ne kadar payı var? Bildiğim kadarıyla en fazla ticaret yaptığımız ülkeler arasında adı geçmiyor. Bir silah satışı yaparsa ancak o zaman adı geçen bir ülke konumunda. O yüzden ticaret hacmimizde ciddi bir sorun yaratabilecek yapı yok diyebiliriz. Burada önemli olan uluslararası kurumları kendi yaptırımlarına ortak ederek alanı genişletmesi potansiyelidir. Ambargo buna en açık örnek.
Dolar konusunda tedirgin olan bankaların dolar yerine Euro mevduata yönelmeleri ve dolar mevduat tutmamaları ABD riskini tamamen kaldırır. Konu sadece parite hareketi olup müşterileri yönlendirmeye bakar. FED yerine ECB’ye geçilmiş olur.
Burada üzerinde durmamız gereken asıl konu döviz sepetine karşı TL hareketinin uzun zamandır benzer hareketler yapması ve basamak basamak yükselmesidir.
Şubat 2012-Mayıs 2013 tarihleri arasında 2.05 civarında adeta çakılı kalan döviz sepeti birden gelen alımla 2.76’lara kadar yükseldi. Mayıs 2014-Şubat 2015 tarihleri arasında 2.55 seviyesinde kıpırdamadan duran sepet birden 3.26’lara fırladı. 2016 yılı Ekim ayına kadar da 3.20’lerde oyalandıktan sonra da 3.92’lere fırladı. En son Şubat-Ekim 2017 tarihleri arasında 3.80 seviyelerinde duran döviz sepeti birden 4.34’lere kadar yükseldi.
Görüleceği üzere bu hareket tarzı uzun zamandır var ve yeni bir konu değil. Burada önemli olan sağlıklı olmadığı bariz bir şekilde belli olan piyasanın sağlıklı hale gelmesi için alınması gereken tedbirlerdir. Şimdilik izlemede ve de sözüm ona sıkı para politikası uygulanıyor. Sıkı para politikası uygulanan ülkelerde o paraya ulaşmak zordur. Oysa döviz almak için TL bulmak son derece kolay ve ucuz.
Türk Lirası’na karşı işlem gören döviz piyasalarının ekonomik gerekçelerle hareket edebilecek, kısa vade arz ve talebin piyasa derinliğiyle daha sağlıklı ve mantıklı seviyelere gelmesi şart. Bunun için de denk ve fazla piyasa oyuncuları lazım. Sığ bir piyasaya bakarak seviye yorumu yapmak gözü kapalı atış yapmaktan farksızdır.
Önce bu sarmal durdurulmalıdır. Yükselişin sonu yok ancak her yükseliş daha fazla maliyet ve enflasyon demektir.
Son sözümüz: Yangın tatbikatınızı iyi yapın. Yangın gerçekten olduğunda tatbikat yapamazsınız. Tedbirli olmaktan kimseye zarar gelmez.
04 Aralık 2017 Pazartesi