30 yıl sonra dünyada her dört kişiden biri Afrika’da yaşıyor olacak. 2060 yılında1.1 milyar insan Afrika orta sınıfını oluşturacak ve uygun fiyata kaliteli, besleyici ve gıda güvenliğine sahip daha iyi seviyede bir hayat talep edecek. Yıllık işlenmiş gıda ithalatı 120 milyar dolara doğru yol alan Afrika gıda sanayi, yatırımcıları için adeta bir altın madeni niteliğinde.
Gelecek 30 yılda Afrika gıda sanayi için 1 trilyon dolarlık yatırım öngörülüyor. Halen kıtanın yıllık gıda açığını karşılamak için 2025 yılına kadar 100 milyar dolarlık yatırım tahmin ediliyor ve mevcut ürünlerin işlenebilmesi için yıllık 25 milyar dolarlık ek yatırım gerekiyor. Yerelde fabrikalaşma sayesinde gıda sanayinin yüzde 400 oranında büyümesi bekleniyor.
Prof. Dr. Ahmet Kavas
Gıda, dünya durdukça vazgeçilemeyecek en temel ihtiyaç maddesi olarak kalacak. Şimdilerde 2050 yılı için düzenleme yapanları ciddi şekilde düşündürüyor.
9 milyara ulaşması tahmin edilen tüm kıtaların nüfusunun mevcut kaynakların muhafazası ile beslenemeyeceği herkesçe malum. Böyle bir süreçte insanlığın geleceğinde hangi kıta daha önemli olacak tartışmalarında, dikkatler ister istemez Afrika’ya çevriliyor. Sebebi çok basit: Henüz her türlü imkanı en az tüketilen kıta konumunda. Günümüzde tüketim maddeleri arasında oranı yüzde 10’a denk gelen gıdaya herkesin ulaşabilmesi için toplam bütçesi 9.2 trilyon doları bulacak gıda sanayinin etkin ve verimli çalışması kaçınılmaz. 2020 yılında nüfusu 1.5 milyara doğru ilerleyen Afrika’nın 2030’da 2 milyar ve 2050’de ise 2.5 milyarı aşacağı öngörülüyor. Asya’dan sonra en kalabalık devasa bir coğrafya ve her beş kişiden biri burada yaşıyor. 30 yıl sonra ise dünyada her dört kişiden birine sahip olacak. 2060 yılında 1.1 milyar insanı, orta sınıfı oluşturacak ve uygun fiyata kaliteli, besleyici ve gıda güvenliğine sahip daha iyi seviyede bir hayat talep edecek. Şimdilerde Lagos, Kahire ve Kinşasa gibi nüfusları 10 milyonu aşan şehirlerin sayılarının artması, planlamacıları bu şehirlere yeterli gıda temininde ciddi şekilde endişelendiriyor.
GIDA DEKLARASYONU
2003 yılında 44 Afrika ülkesi, Mozambik’in başkentinde kabul ettikleri Maputo Deklarasyonu çerçevesinde yıllık bütçelerinin yüzde 10’unu doğrudan ziraata ve gıda sanayine ayırma kararı aldı. Aradan geçen 10 yılda Afrika’da Kalkınma İçin Yeni İşbirliği (NEPAD) verilerine göre 12 kıta ülkesi bunu başarıyla uyguladı. 13 ülkede yüzde 5 ila yüzde 10 arasında tutarak ciddi ilerleme gösterdi. Özellikle bu alanda sanayileşme stratejik konuma gelmek durumundaydı. Hanelerdeki tüketim maddelerinin yüzde 14’e yakınını işlenmiş veya doğrudan gıda ürünleri oluşturuyor. İster istemez bu alana yapılacak her türlü yatırım, modası geçmeyen bir iş kolu konumunda. Günümüz Afrika’sında mevcut insan kitlesini beslemek için 320 milyar dolar seviyesinde bir alanı kapsayan gıda ürünleri ve sanayi yatırımlarını, önümüzdeki yıllarda gerekli ihtiyaca cevap verebilmek için 1 trilyon dolarlık bir seviyeye yükseltmek zorunda. Bir taraftan Dünya Bankası, diğer taraftan Afrika Kalkınma Bankası canhıraş şekilde elde ettikleri veriler ışığında gereken tedbirleri alıp değerlendirmekten başka çareleri yok. Halen kıtanın yıllık gıda açığını karşılamak için 2025 yılına kadar 100 milyar dolar civarında yatırım tahmin ediliyor ve mevcut ürünlerin sanayilerde işlenebilmesi için her yıl 25 milyar dolarlık ek yatırım gerekiyor. Özellikle uluslararası yabancı şirketlerin yerel ortaklarla gerçekleştirecekleri yatırımların verimliliği üzerinde duruluyor.
ARAZİ KAPMA YARIŞI
Uluslararası kuruluşlar kadar Afrika’nın farklı ülkelerinde etkinlik kurmak isteyen devletler de 2009 yılından bu yana kıtada en masum ifade ile satılık veya kiralık geniş arazilere talipler.
Arazi kapma savaşının sömürgecilik dönemini aratmayacak boyutlara vardığı bir gerçek. Sadece bu uygulamanın hissedilir şekilde olduğu 11 yıl önce, satılma veya kiralama yoluyla dünyada 60 milyon hektar ekilebilir bereketli arazi el değiştirdi. Bunun üçte ikisi oranındaki 40 milyon hektarı, Sahraaltı Afrika’da adeta tamamına yakını kıta dışından ülkelerce sahiplenildi. Bu süreç hâlâ genişleyerek devam ediyor. Çünkü bir milyar hektardan fazla ekilebilir arazisinin 250 milyon hektara yakını, henüz zirai herhangi bir kullanıma açılmamış ya da çok az kullanılmış durumda. Tüm kıtalardakiler dahil şimdiye kadar hiç işlenmemiş ekilebilir bereketli arazilerin yarıdan biraz fazlası Afrika’da. Mesele verimli toprakların kapışılması ile sınırlı kalsa, kiraya veren veya satan ülkeler bundan gelir elde ediyor diye kabullenenler bulunabilir. Gerçi bulunduğu mekâna göre bir hektarının (10 bin m2) 100 dolar gibi komik bir rakama kiralanması, oynanan siyasi oyunların gelecek için tehlike çanlarını çaldıracak boyutta olduğu görülür. Şayet burada modern teknolojinin tarım aletleri ve de ilaçların hemen devreye sokulmasıyla bu sınırlı getirisinden çok çevreye vereceği tahribatla neleri götüreceği de ciddi endişelere sebep oluyor.
ÜRÜNLER İŞLENİYOR
21. yüzyılda Afrika, gıda sanayi yatırımcıları için adeta bir altın madeni niteliğinde. En fazla 30 yıl içinde 1 trilyon dolarlık toplam yatırım hacmi kaçınılmaz görünüyor. Çok değil, 20 yıl öncesine kadar tamamına yakını madenlerden ibaret yeraltı zenginlikleri kadar en az onlar gibi değerli her türlü meyve ve sebzesi de işlenmemiş hammadde olarak ihraç ediliyordu. Şimdilerde bu sanayi kolu için gerekli ürünlerin yerinde işlenmesi, taşınması, dağıtımı, pazarlanması ve tüketimi yeni alanların sayısını artırıyor. Zengin ülkeler, mevcut kaynakların ve enerjinin çoğunu tüketiyor. Ama bunların istifadesinde müracaat edilen yer fakirlikle boğuşturulan ülkelerin kıtası Afrika. Burada üretilen ürünler diğer kıtalara taşınıyor, çoğu ciddi yatırım gerektirmeyen belli sınaı işlemlerden sonra işlenmiş tüketim maddesi olarak Afrikalıların kullanımına sunuluyor. Bilhassa gıda sanayi bu coğrafya için artık kaçınılmaz bir alan oldu. Yeni teknolojik zirai aletler ve yerelde fabrikalaşma sayesinde yüzde 400 oranında büyümesi beklenen gıda sanayi, Afrikalılara büyük bir nefes aldıracak.
EN İYİ BESLENEN 10 ÜLKEDEN 9’U AFRİKA’DA!
Beslenmek çok tüketmek değil, sağlıklı gıda almak olup bunda da tüketilen meyve ve sebzelerin oranı belirleyici konumda. Cambridge Üniversitesi tarafından 1990-2010 yılları arasını kapsayan dönemde ve 90 ülkede sağlıklı beslenme üzerine yapılan araştırmada, en iyi beslenen 10 ülkenin dokuzunun Afrika’da olduğu sonucuna varılmış. Sebebi ise insan vücudunun ihtiyaç duyduğu kadar ve kendi yapısına uygun yerel besin ağırlıklı tüketmesi sonucuna varılmış. Haliyle önemli olan kıta ülke insanlarına alışık olmadıkları işlenmiş gıda ürünü ihraç etmek yerine yerel gıda sanayine ağırlık verilmesi en uygun tercih olacaktır.
YABANCI YATIRIM YÜZDE 7 SEVİYESİNDE
Geçmiş yıllarda Afrikalılar sadece zirai ürün yetiştirip ihraç edenler olarak bilinirdi. Şimdilerde ise tahıl işleme, tavukçuluk, balıkçılık, et ve süt ürünleri, şekerleme ve kahve gibi pek çok alanda yüzlerce milyon dolarlık cirosu olan yerel şirketler var. Sayıları da her gün artıyor ve onlarca entegre tesise sahip dev şirket bulunuyor. Ancak bu yeterli değil. Çünkü özellikle yabancı yatırımda Afrika henüz yüzde 7 seviyesinde iken, bu oran Asya’da yüzde 78’leri buluyor. Önemli olan yatırımcıların ilgilendikleri alanlarda yerel halkın tüketim alışkanlıklarına göre kendilerine şekil vermeleri. Yerelde yetiştirilen ürünler, yerelde işlenip, ihtiyacı kadarı da yerelde tüketime ayrılıp fazlasının ise ihraç edilmesi önemli bir çözüm. Bunun uzun vadeli olması için birim üretimin artırılması gerekiyor. Avrupa’da hektar başına 5.5 ton olan üretim, Afrika’da hektar başına 1.2 ton seviyesinde.
AVRUPALI MEŞHUR MARKALAR AFRİKA’DA YERİNDE ÜRETİYOR
Afrika, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da dünyanın gıda ambarı olma özelliğini giderek artan tehditlere rağmen koruyacak. İklim değişikliği, çevre kirliliği, artan şehir nüfusları, artan enerji ihtiyacının karşılanamaması, kuraklık, artan talebe cevap vermek için su kaynaklarının fazlaca kullanımı, çeşitli zirai hastalıklara ve zararlı böceklere karşı kullanılan ilaçların özellikle arılar başta olmak üzere tabii dokuyu tahrip etmesi ise telafisi zor sonuçlar doğuracak. Büyük gıda sanayi kollarının doğduğu Afrika’da, özellikle Avrupa ülkelerinin meşhur markaları yerinde üretim yapıp pazar paylarını her geçen sene artırıyor. Bu, onlar için hem taşıma ve gümrük masraflarını azaltıyor hem de yerelde ucuz iş gücü imkânı veriyor. Ama sonuçta bu sanayi kolu, tüm sektörler içinde oranı yüzde 60 seviyesini bulan on binlerce insana da istihdam sunduğu için tercih ediliyor. Bilhassa ülkelere göre binlerce üretici, pazar ve müşteri aramadan ürününü doğrudan fabrikaya veriyor. Yerelde elde edilen ürünler, dışarıdan getirilenler yanında çok ekonomik oluyor. Kıtadaki ana kayıp ise bilinçli yapılmadığı için yüzde 35’lere kadar varan hasat zamanı ürün zayiatı.
GIDA İTHALATI 120 MİLYAR DOLARA GİDİYOR
Kıtalar arası gıda sevkiyatının tüm verileri tam ortaya konabilse Afrika’nın bu anlamda kilit bir konumda olduğu ve dünya gıda güvenliğinde ciddi bir yer tuttuğu fark edilir. Ama hep üreten değil, tüketen bir pazar konumunda tutuldu. 2015 yılında bile kıta ülkeleri sadece işlenmiş gıdada toplam 50 milyar doları aşan ithalat yaptı. Böyle giderse 2030’da bunun hacmi 120 milyar doları bulacak.
27 Kasım 2020 Cuma