Prof. Dr. Ahmet KAVAS

Prof. Dr. Ahmet KAVAS

Diğer Yazıları


Sanayileşen ülkelerde çok çok erken başlayan taşradan kente göç, günümüz Afrika kıtasında bugünlerin gündemi… Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 17’sinin yaşadığı kıtada kente göç nedeniyle şehirlerde konut ihtiyacı her geçen gün katlanarak artıyor. Yılda 4.5 milyon kişinin kırsal kesimden şehirlere göç ettiği belirtiliyor.  

 

2050 yılına ulaşıldığında kıta nüfusu 2.5 milyarı geçecek ve bunun yarısına yakını olan 1 milyar 200 milyonu başta başkentlerin çevresindeki varoşlar olmak üzere diğer büyük şehirlerde yaşamak durumunda kalacak. Bu durum, Afrika ülkelerinde inşaat sektörünü tarihte görülmedik şekilde hareketlendirecek. Yeni ekonomik fırsatlar oluşacak.

 

Neredeyse tüm kıtalarda taşradan şehir merkezlerine yönelişin en fazla gözlemlendiği 20. yüzyılda, bu ivmenin en yavaş seyrettiği yer Afrika ülkeleriydi. Ancak şimdilerde bu gerçekle yüzleşmek zorunda kaldılar. 2050 yılı, bu kıta için bir anlamda inşaat alanında dayanıklı, toplumların tüm katmanlarını kapsayıcı büyük değişimlerin yaşanacağının işaretlerini fazlasıyla veriyor. Yeter ki, bir taraftan buna en çok ihtiyaç duyan devletler planlama anlamında gerekli tedbirlerini alsınlar, diğer taraftan bu alanda yeteri kadar birikimi bulunan diğer kıtalardaki yatırımcıların bir an evvel kendilerine sunulan projelere yakın alaka göstermelerini teşvik etsinler.

 

DÜNYANIN YÜZDE 17’Sİ

 

21. yüzyılın temel çıkmazları arasında sadece mevcut şehirlerin altyapı, elektrik, su, sağlık ve eğitim gibi acil ihtiyaçları sıkça dile getiriliyor. Belki de her geçen gün daha da fazla ihtiyacı hissedilen sosyal konut meselesi hem kıta yerlilerince hem de uluslararası toplumun ilgililerince takip ediliyor mu sorusuyla devamlı karşılaşmak mümkün. Dünya nüfusunun farklı verilere göre yaklaşık yüzde 17’si Afrika’da yaşıyor ki, bu da yaklaşık 1 milyar 450 milyon insana denk geliyor. Bunlar için büyük kamu binalarına, karayollarına, demiryollarına, limanlara, kongre merkezlerine ve üniversite binalarına ciddi kaynaklar aktarılıyor. Fakat buralarda çalışanlar ve aileleri için en zaruri ihtiyaç olan konut yapımı geleceğe matuf planlarda yer alsa da genelde farklı sebeplerle ya uygulanmıyor ya da geciktiriliyor.

 

İMARLI KONUTLAR

 

Kentleşme, maalesef yeni gelenlere gerekli barınma imkanı sunamadı. Mevcut ikamet edilen yerlerin bazı ülkelerde yüzde 90’ını geçen oranı hane sahiplerinin imarsız şekilde inşa ettikleri binalar. Senegal gibi bazı ülkelerde bu oran yüzde 80’e kadar iniyor. Bu da kıta genelinde imarlı konutların ortalama yüzde 10 seviyesinde kaldığını gösteriyor. Halen şehir nüfuslarının yüzde 60’tan fazlası kenar mahallelerde yaşıyor ki, bu da neredeyse 280 milyon kişinin normal şartların altında hayatlarını sürdürmesi demek. Şehir merkezleri adeta birer fanus gibi…  Nijerya’nın yeni başkenti Abuja’da veya Gana’nın başkenti Akra’da olduğu üzere gayet iyi inşa edilmiş binalar varsa da bunlar sınırlı. Fakat merkezden birkaç km uzaklaşınca birçok başkent veya büyük şehri çevreleyen varoş gerçeği kendini gösteriyor. 

 

2050 ÖNGÖRÜSÜ

 

2050 yılına gelindiğinde kıta nüfusu 2.5 milyarı geçecek ve bunun yarısına yakını olan 1 milyar 200 milyonu başta başkentlerin çevresindeki varoşlar olmak üzere diğer büyük şehirlerde yaşamak durumunda kalacaklar. Halen yıllık 4.5 milyon kişinin kırsal kesimden şehirlere göç ettiği biliniyor. 1990’lı yıllarda çok az telaffuz edilen sosyal konut konusu, 2000’li yıllarda devlet adamlarının en önemli gündemleri arasında yer alır oldu. Bir taraftan kökü tarihin derinliklerine uzanan yerleşim yerleri yanında sömürgecilik döneminde kurulan Mali’de Bamako, Çad’da Encemine, Kamerun’da Yaounde, Fildişi Sahili’nde Abidjan ya da Kenya’da Nairobi gibi birçok başkent kuruluş yıllarında tahmin edilen şehir sınırlarının çok ötesine geçtiler. Kolonyal sadece sömürge memurları için belli miktarda konut yapılıyordu. Bağımsızlık sonrasında da hedef devlet memurlarına lojman teminine yönelikti. Belki 5 veya 10 bin kişinin yaşayacağı şehirler planlanmıştı. Artık her biri milyonlarca insanın ömrünü geçirdiği ve durmadan taşradan göç çeker hale geldiler. Çok değil, 1990’lı yıllarda bile bu başkentlerin kahir ekseriyeti adeta devasa köy görünümündeki yerleşim yerleri idi. Ama artık buraları herkesin kafasına göre şekillendireceği yerleşim yerleri olarak kendi haline bırakılmıyor. Arsa fiyatları aşırı derecede değer kazanıyor. Haliyle şehir merkezleri, yakın çevreleri, hatta onlarca kilometre uzaklıktaki yeni yerleşim alanları ile ciddi kentsel dönüşüm alanları kuruluyor. Senegal’de Dakar’a 60 km mesafede kurulmakta olan Diamniadio isimli muhitte yakın zamanda 350 bin nüfuslu yeni bir şehir planlanıyor. Bunun benzerine belki on binlerce ifade edilenler de dahil neredeyse hemen her Afrika başkentinde rastlamak mümkün. 

 

ÜLKELERDE DURUM

 

Senegal’de yıllardır en az 100 bin adet sosyal konutun inşası hep gündemde tutuluyor. Çad’ın başkenti Encemine’nin sağlam ve uygun fiyata sosyal konut ihtiyacı yakın zamanın en çok bahsi geçen gündemi idi. Kenya’da önceki devlet başkanı Uhuru Kenyatta, 2022 yılına kadar 500 bin sosyal konutun ihtiyaç sahipleri için planlamasını yapmıştı. Yine 2019 yılında Mozambik’te 35 bin konutu Çin kredisi ile yapmaya karar verilmişti. Bu örnekleri tüm kıta ülkeleri için vermek mümkün. Libya’da Muammer Kaddafi’nin “Ev oturanındır” şeklinde dile getirdiği sosyal konut projesini belki imkânları sınırlı ülkelerde günümüzde uygulamak pek mümkün görülmüyor. Kaldı ki, çöl hayatına alışan Libyalıları bu binalarda kalmaya ikna etmek de uzun bir zaman almıştı. Özellikle petrol gelirleri ile zaten 5 milyon civarındaki halkı için yaptığı sosyal konutları onlara dağıtıp peşinden de herhangi bir ödeme istememesi, başka ülkelerde garipsense de sadece bu ülkeye mahsus çok uç bir örnekti. Yine de sosyal konut konusunda zengin devletlerin yoksul vatandaşları için bir fikir verebilir. 

 

HUKUKİ DÜZENLEME

 

Afrikalı devlet adamlarının kendi siyasi söylemleri içinde son yıllarda önemli yer tutan sosyal konut projelerinin başka kıtalarda da benzerlerine rastlanılıyor. Bunlar başlangıçta ihtiyaç sahipleri hedeflenerek yapılsalar da projeler tamamlanma aşamasındayken çoğunun orta ve üst sınıf tarafından sahiplenildiği görülüyor. Şehirlerin özellikle çevrelerindeki mahallelerdeki arsaların çok azının tapusu bulunuyor. Üzerlerine yapılan gecekondu ve benzeri imarsız yapıların kentsel dönüşüme girmeleri çok kolay olmuyor. Mutlaka bunu finanse edecek kredilerin temini, onları alarak uzun vadede ödeyecek kişilerin yeterli sayıda olması gerekiyor. Bazı aileler hiç alışık olmadıkları 5, 10 veya 20 yıl geri ödemeli ev edinmekten çekiniyorlar. Afrika devletleri, sosyal konut alanında gerekli hukuki düzenlemelerin ciddiyetine önem verip bunlara göre yapılanmalara gidilmesini artık çok önemsiyor. Fas Krallığı, sosyal konut meselesini 2000’li yılların başında ciddi şekilde devreye koyup 2004 yılında gecekondusuz şehirleşme projesi kapsamında 2018 yılına kadar yaklaşık 800 bin sosyal konut yaptı.

 

YABANCI YATIRIMCI YAKIN TAKİPTE

 

Sosyal konut büyük bir ihtiyaç ve şimdilerde bilhassa yabancı yatırımcılarca revaçta olup takip edilen projeler çok fazla. Afrika’nın geleceğinde de yaygın şekilde istihdam bu alanda kendini gösterecek. Yine yapı malzemeleri giderek kıymetleniyor ve pazar daha fazla malzemeye talebi artırıyor. Dahası inşaatların en zaruri maddesi çimento, bu kıtada en ucuz haliyle dünya piyasalarındakinden yüzde 200’i geçen ücretleri görebiliyor. Çad gibi sahili bulunmayan ülkelerde ise 5 katı fazla fiyatlara satıldığı görülüyor. Yapılacak konutlarda mümkün mertebe yerel malzemelerin oranının artması da sosyal konutları daha ucuz hale getirecektir. Kıta içinde de çok ciddi ücretlendirme farklılıkları var. Mesela 2011 yılında Fas’ta bir inşaatın maliyetinin metrekaresi 213 dolar iken, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde 865 doları buluyordu.

 

YURT DIŞI MÜTEAHHİTLİKTE İLK TECRÜBE AFRİKA’DAN

 

Türkiye için yurt dışında müteahhitlik denemesi, bilhassa 1980’li yıllarda ilk defa Afrika’da, daha doğrusu Libya’da, ardından Ortadoğu’da, Sovyetlerin yıkılmasından sonra Orta Asya ve tüm Rusya Federasyonu’nda genişleyerek şimdilerde dünyanın her yerinde ilk sırada yer alıyor. Afrika ülkelerindeki sosyal konut projeleri için TOKİ benzeri tecrübemizin yakından takip edildiği biliniyor. Bir taraftan müteahhitlik boyutu, diğer taraftan uygun fiyata ve sağlam inşaat malzemeleri üretimi ile Afrika’da birçoğunun planlamalarının yapıldığı sosyal konut sahasında Türkler için sadece Libya kapısı değil, hemen hemen 54 ülkenin kapıları açılmış durumda.


Afrika’da geleneksel inşaat tekniklerinin yanısıra modern teknolojiye uygun olarak 3D yazıcılarla da konut üretiliyor.

05 Haziran 2023 Pazartesi