tatil-sepeti
Genetik mutasyon sonucu ‘süper güce’ sahip insan

HABER: AYŞE BAŞAK Bilim dünyasının gündeminde sıra dışı bir gelişme var. Genetik bir mutasyon neticesinde ‘süper güçlere’ sahip bir insan konuşuluyor. Büyük yankı uyandıran buluş, kalça ameliyatı sırasında tesadüfen ortaya çıktı. AĞRI ACI HİSSETMİYOR İskoçya’da yaşayan bir kadın, neredeyse hiç ağrı veya acı hissetmiyor. Yaraları, ortalamaya göre çok daha hızlı iyileşiyor. Korku ve anksiyete seviyesi ise ortalamaya göre yok denecek kadar az! Bu kadın bir ‘süper insan’ olabilir mi? Genetik bilimciler şimdi bu kadının genlerini inceleyerek hastalardaki ağrı hissi ile mücadelede yeni yöntemler geliştirmek istiyorlar. Bu kadındaki genetik mutasyon ağrı, acı, yaraların çabuk iyileşmesi, korku ve anksiyete problemlerine yönelik buluşların önünü açar mı? TESADÜFEN ÖĞRENDİ 65 yaşında iken geçirdiği kalça ameliyatı sonrasında hiç acı hissetmediği tesadüfen ortaya çıkan Jo Cameron, doktorlar kendisine söyleyene kadar bu özelliğinin farkında değilmiş. Bu yaşa kadar Cameron’daki bu sıra dışı durumu başta ailesinin ve etrafındaki kimsenin fark etmemiş olması ziyadesiyle şaşırtıcı. Çünkü Cameron’un günlük hayatına dair anlattığı ayrıntılar inanılmaz. Çocuklarını doğururken hiç acı hissetmemiş ve bunu normal saymış. Örneğin ütü ya da yemek yaparken kolunu yaktığını ancak bir yanık kokusu alınca fark ediyormuş. Hayatı boyunca diş tedavilerinde olsun, varisinden ötürü geçirdiği operasyonlar olsun hiç acı hissetmemiş. Hatta dünyanın en acı biberi dahi olsa bir biberi hiç bir şey hissetmeden rahatlıkla yiyebileceğini de söylüyor. İKİ GENETİK FARKLILIK Cameron acı nedir, ağrı nedir bilmiyor. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Oxford Üniversitesi araştırmacıları tarafından incelenen Cameron’da iki adet genetik farklılık bulundu. FAAH adı verilen gende ve bu genin enzimini kontrol eden gende mutasyon tespit edildi. FAAH-OUT adı verilen bu gen, şimdiye kadar fonksiyonsuz kabul ediliyorken, FAAH’ın acı ile bağlantılı özellikleri baskıladığı tespit edildi. Bu müthiş bir buluş. Ancak acı hissetmek işin sadece bir kısmı. Bu gen aynı zamanda yaraların iyileşmesi ve anksiyete ile de alakalı. Zaten Cameron’dan gelen bilgiler de bunları doğruluyor. Yapılan testlerde Cameron’un yaraları olağanüstü hızla iyileştiği, anksiyete ve korku duygularının normal seviyenin çok altında olduğu görüldü. AYNI MUTASYON OĞLUNDA DA VAR Cameron’un annesi, kızı ve oğlu da incelendi. Annesi ve kızında bir genetik farklılık görülmese de aynı mutasyon oğlunda var. Ancak mutasyonun oğlunda Cameron’daki kadar etkili olmadığı tespit edildi. Ailenin anlattıklarına bakılırsa Cameron’un vefat eden babasında da aynı mutasyonun var olduğu sanılıyor. Taşınabilir projektör Çinli şirket Xgimi; MoGo isimli taşınabilir projektör geliştirdi. Projektör, muadillerinde olmayan pek çok özellik barındırıyor. 1080p çözünürlüğünde görüntü kalitesine sahip Android işlemcili projektörün Harmon Kardon hoparlörleri mevcut. Projektörü geliştiren ekipten Apoll Zhong, “MoGo çantanıza kolayca sığacak ve hafif” diyor. OYUN OYNANABİLİYOR Cihazdaki chromecast bağlantısı sayesinde oyunları kolayca duvara ya da perdeye yansıtabiliyorsunuz. Android ya da iOS ile çalışan herhangi bir cihazdan canlı görüntü aktarımı yapmaya imkanı mevcut. Ayrıca projektörün Google Asistanı da var. Bu özelliği bir Google Asistan kumandası ile taçlandırılmış. 146 x 105.5 x 94.5 milimetre boyutlarındaki cihazın ağırlığı 0.9 kilogram. 2 GB RAM’e ve 16 GB diske sahip. Bir şarj ile pilleri iki buçuk saatlik görüntü ve beş saatlik müzik yayını yapabiliyor. Kulaklık çıkışı olan projektör ile kimseyi rahatsız etmeden film izlemek mümkün. İnternet üzerinden fonlanması planlanan ürün için 349 dolara erken siparişler alınıyor. Teslimatların ise önümüzdeki ekim ayında yapılması planlanıyor.

09 Nisan 2019 Salı

Yeni dijital oyun platformu ‘Stadia’

HABER: AYŞE BAŞAK Google, oyun dünyasını baştan ayağa değiştirecek, dönüştürecek yeni teknolojiyi tanıttı. Game Streaming adı verilen bu teknoloji, kesintisiz bir veri akışı sayesinde tüm oyuncuların internet üzerinden aynı anda oyun oynayabilmesini sağlıyor. Neredeyse tüm cihazları bir oyun platformuna dönüştürüyor. Bir bulut üzerinden oynanacak oyunlarda kullanıcılar, oyunu indirip kurmuş olmak zorunda değil. Her şey canlı oluyor. FİLM İZLER GİBİ Peki, bu nasıl olacak? Tıpkı Netflix’ten film izler gibi ya da Spotify’dan müzik dinler gibi anlık veri akışı sayesinde olacak! Google bu sisteme Stadia adını verdi. İnternet hızları bütün dünyada hızla artarken bilgisayar oyunlarının geleceği bu olacakmış gibi görünüyor. Microsoft’un da çok benzer bir sistemi devreye koymaya hazırlandığı söyleniyor. SANİYEDE 60 KARE Stadia hakkında pek çok detay henüz açıklanmadı. Ancak veri akışının 4K video düzeyine kadar çıkacağını ve görüntülerin saniyede 60 kare olacağını biliyoruz. Video teknolojisinin HDR desteğini de içereceği söylendi. Üstelik Stadia’nın YouTube ile entegre olacağını biliyoruz. Örneğin bir oyunu canlı izleyen kimsenin, istediği anda oyunun içine dalıp oynamaya başlayabilmesi söz konusu. Ayrıca istenirse oyunun belli anlarına bağlantılar paylaşılabiliyor. Yani isteyen bir arkadaşını oyunda belli bir yere, belli bir zamana gönderip oyunun o zorluk-larıyla karşılaşmasını sağlayabiliyor. Google Assistant da bu sisteme dahil ediliyor. Bir başka özelliği ise farklı mekan tasarımlarının kullanılabilmesi ve bunların anlık olarak değiştirilebilmesi. Yani oyuncunun oyundaki dünyayı dönüştürebilmesi. Hangi oyunların bu platformda olacağını da bilmiyoruz. Söz konusu teknolojinin önümüzdeki aylar da piyasaya sürüleceği tahmin ediliyor. Beklerken şarj olacak Norveç’te taksiler müşteri beklerken elektrikli araçlarını şarj edecekler. Başkent Oslo, bu proje için Finlandiyalı temiz enerji firması Fortum ile birlikte çalışıyor. ABD’li Momentum Dynamics ise kablosuz şarj kısmını üstleniyor. Bu taksiler, dünyada en hızlı kablosuz şarj olma özelliğine sahip olacaklar. Kablosuz şarj işlemi, taksilerin müşteri beklediği yerde kendiliğinden meydana gelecek. Kablo ile şarj, çok daha hızlı ve verimli olurken böyle bir yöntemin benimsenmiş olmasının sebebi ise taksi şoförlerinin boş bir şarj istasyonu aramaktan kurtulup, günlük rutinleri içerisinde şarj işlemlerini de kolayca halledebilmeleri. Elbette havayı kirletmeyen, çevreci araçlar olmaları da çok önemli ve büyük fark oluşturacak. Projenin 2023’te uygulamaya geçirilmesi planlanıyor. Otomobil üreticilerine de bu projeye dahil olmaları için teklif götürülecek.

02 Nisan 2019 Salı

5G girişimcileri bu üste yetişecek

Bilişim ve telekomünikasyon alanında yeni teknolojiler geliştirilerek ülke ekonomisine katkı sağlamayı amaçlayan ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nde Ar-Ge faaliyetlerine başlandı. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök, merkezin temel amacının, bilişim ve telekomünikasyon alanında yeni teknoloji şirketlerinin ortaya çıkışını desteklemek ve küresel ölçekteki şirketlerin bölgeye yatırım yapmalarını cazip hale getirmek olduğunu ifade etti. ÖZGÜN ARAŞTIRMA ABD San Francisco’da ODTÜ Kuluçka Merkezi’nin bulunduğunu hatırlatan Kök, “Yıllar içinde Silikon Vadisi’nde gözlemlediğimiz modeli, bir anlamda Ankara’ya taşımış olduk” dedi. Kök; Bilişim İnovasyon Merkezi’nde yer alan öncü firmaların, ağırlıkla 5G ileri iletişim teknolojileri, bulut çözümler, büyük veri, nesnelerin interneti, sanayide dijital dönüşüm başta olmak üzere odaklı ve özgün araştırmalar yaptığını bildirdi. NİTELİKLİ İNSAN Kök, şöyle devam etti: “Aynı zamanda öğrencilerimize bilişim ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanımı, bu teknolojiler vasıtasıyla üretim yapabilmenin yolları, girişimcilik gibi konularda da eğitimler düzenlenmesi ve öğrencilerin bu yeni teknolojilere hakim olmalarına katkı sağlayacak organizasyonlar yapılması merkezimizin öncelikleri arasında. Bu bağlamda YÖK’ün başlattığı 100/2000 programı kapsamında, ülkemizin öncelikli alanlarında doktoralı insan kaynağını zenginleştirmeye yönelik nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye de bu merkezimizde destek vereceğiz.” Prof. Dr. Kök, merkezde aynı zamanda toplam 2 bin 500 metrekarede ‘CoZone’ adında ortak çalışma alanı kurulduğunu belirterek, “Bu alanın ana hedefi, inovasyonu artırmak, hem bölgesel hem de tüm ülke genelinde ekonominin büyümesine katkı sağlamak. Bu bölgede üniversitelerde lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, özellikle inovasyon konusunda kendi aralarında ve farklı bilişim firmalarıyla çalışarak, belirli alanlarda hem kendi girişimciliklerini geliştirme hem de şirketlerden destek alma imkanına sahip olacak” dedi. İLKLERİ BARINDIRIYOR Küresel teknoloji şirketlerini de barından bir ihtisas teknopark alanı olarak tasarlandı. Ankara-Eskişehir yolunda, Hacettepe, Bilkent üniversitelerinin güzergahında, ODTÜ MET yerleşkesinde 2 bin 500 metrekarede 70 milyon liralık yatırımla kuruldu. Merkezde, girişimciler için ilk kez 300 kişi kapasiteli ‘CoZone’ adında ortak çalışma alanı yer alıyor. Ortak çalışma alanları, üniversite öğrencilerinin buluşma merkezi olacak. Teknoloji geliştirme üzerine fikri olan bir girişimci, herhangi bir ofis kiralamadan tek başına ortak çalışma alanlarında fikrini geliştirerek, teknokent muafiyetlerinden yararlanabilecek. Start-up firmaları, ortak çalışma alanları sayesinde fikirlerini kısa sürede ürüne çevirebilecek. Merkezde yer alacak küresel yazılım ve teknoloji şirketleri ile büyük markaların etrafında geliştirilecek kuluçka alanlarında genç girişimciler yetişecek. Merkezdeki 42 teknoloji şirketinde, binin üzerinde araştırmacı istihdam ediliyor. Sadece Ar-Ge firmalarının değil, tüm iş disiplinleri ve farklı ölçeklerden şirket ile bireysel çalışanların bir arada olduğu yer olacak.

29 Mart 2019 Cuma

Daha hafif, daha sağlam, daha güvenli

HABER: AYŞE BAŞAK Amerika’nın Kaliforniya eyaletine bağlı Sacramento’da gerçekleşen Kuzey Amerika El Yapımı Bisiklet Fuarı’nda (NAHBS- North American Handmade Bicycle Show) Allite’nin geliştirdiği sıradışı bir bisiklet ilgi odağı oldu. Süper magnezyumdan üretilen bisiklet, kendi alanında bir çığır açacak, alıştığımız bisiklet deneyimini değiştirecek gibi görünüyor. Hatta, yakında bisikletlerin bu maddeden üretildiğini görebiliriz. HAFİF VE GÜVENLİ Nedir bu süper magnezyum? Ne işe yarar? Bisikletler bu maddeden üretildiğinde ne olur, ne değişir? Bilindiği üzere bisiklet tasarımında en çok dikkat edilen unsur, bisikletin hafif olması. Mümkün olduğunca hafif tasarlanan bir bisiklet aynı güç uygulandığında daha hızlı yol alır. Yani bisikletin hafif oluşu, aracın süratini de kullanan kişinin konforunu da en çok etkileyen unsur. Ancak bu noktada karşımıza güvenlik konusu çıkar. Bisikletin sadece hafif olması, hafif bir maddeden tasarlanması yetmez, hafif, sağlam ve güvenli olması gerekir. Bisikletin alacağı darbelere karşı dayanıklı ve uzun süreli kullanımda verimli olması büyük önem taşır. İşte bu yeni bisikletin üretildiği, ‘süper magnezyum’ diye adlandırılan madde, bu iki unsur açısından da büyük avantaj sağlıyor. Geçtiğimiz eylülde kamuoyuna duyurulan ve Kuzey Amerika El Yapımı Bisiklet Fuarı’nda 15-17 Mart 2019’da ilk kez sergilenen bu özel bisiklet, alüminyumdan üretilmiş bir bisiklete göre üçte bir oranında daha hafif. Hemen hafifliği ve sağlamlığı ile akla gelecek bir diğer madde olan titanyumdan üretilmiş bisiklete göre ise yüzde 50 oranında daha hafif. Çelikten üretilmiş bir bisiklet ile kıyaslandığında ise yüzde 75 oranında daha hafif. Güvenlik, sağlamlık açısından baktığımızda alüminyum bisiklet ile kıyaslarsak darbelere 20 kat daha dayanıklı. İnanılmaz değil mi? Üstelik bu bisiklet yüzde 100 geri dönüştürülebilir bir ürün.

25 Mart 2019 Pazartesi

7’den 70’e vazgeçilmezimiz ‘www’ 30 yaşında

HABER: İLKER BAŞÖZ World Wide Web (Dünya Çapında Ağ yani kısaca WWW), İnternet üzerinde yayınlanan birbirleriyle bağlantılı hiper-metin dokümanlarından oluşan bir bilgi sistemidir. Bu dokümanların her birine Web sayfası adı verilir ve Web sayfalarına İnternet kullanıcısının bilgisayarında çalışan Web tarayıcısı adı verilen bilgisayar programları aracılığıyla erişilir. Web sayfalarında metin, imaj, video ve diğer multimedya ögeleri bulunabilir ve diğer bağlantı ya da link adı verilen hiper-bağlantılar ile başka Web sayfalarına geçiş yapılabilir. Bu bilgileri günümüzde 7 den 70’e neredeyse herkes biliyor. Dünyada ilk Web sitesinin oluşturulmasından bu yana ise tam 30 yıl geçti. CERN’DE DOĞDU İnternet ve Web terimlerini birçoğumuz aynı yorumlasak da ikisi de ayrı olgulardır. Zira Web sadece İnternet üzerinde çalışan bir servistir. 1989 yılının mart ayında Tim Berners-Lee, World Wide Web (Dünya Çapında Ağ) fikrini ortaya çıkardığında Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü’nde (CERN) çalışıyordu. Berners-Lee’nin hayalinde “merkezi olmayan bir bilgi yönetimi sistemi” vardı. Bunun için internet tabanlı bir hipertext sistemi geliştiren Berners-Lee, bilgiye farklı bilgisayarlardan ulaşılmasını sağlayan bağlantılar oluşturdu. CERN, bu icadın yıldönümünü her sene 12 Mart’ta kutluyor. Google, World Wide Web yani “www” kısaltmasının hayatımıza girmesinin 30. yıldönümünü özel bir doodle hazırlayarak kutladı. Doodle’ı görenler ise World Wide Web nedir, nasıl bulundu, nasıl ortaya çıktı merak etmeye başladılar. Web kavramının mucidi Tim Berners-Lee bugün Dünya Çapında Ağ Konsorsiyumu’nun (W3C) başkanı. MIT ve Oxford Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi profesörü olarak görev yapıyor. TÜRKİYE’DE İNTERNET Türkiye’nin ilk internet ağı projesi ise 1991 yılında ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından başlatıldı. İlk internet bağlantısı da 12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na ait yönlendiriciler ve PTT’den sağlanan ­­64 Kbps kapasiteli kiralık hat kullanılarak gerçekleştirildi ve NSFNet ile bağlantı kuruldu.

21 Mart 2019 Perşembe