tatil-sepeti
Pazarlamanın yolu e-muhabbette

HABER: ADEM ORHUN Kuruldukları ilk yıllarda bireysel paylaşım alanları olan sosyal medya siteleri, kullanıcı sayısının artmasıyla milyonlarca kişinin aynı ‘şey’i paylaştığı, aynı konuyu tartıştığı platformlar haline geldi. En popülerleri Facebook ve Twitter olan bu siteler, artık sosyal paylaşımlardan öte kitlesel haberleşme aracı, şikayet kanalı, kampanya ve propaganda alanı olma özelliklerinin hepsine sahip durumda. MİLYARLARIN DÜNYASI Sosyal medya sitelerindeki paylaşımların yapacağı etkiye dair potansiyeli, kullanıcı sayısına bakarak anlamak mümkün. Dünya çapında 1.8 milyar kişi sosyal medya ağlarını kullanıyor. Facebook’un kullanıcı sayısı 1.3 milyarı geçti. Üstelik kullanıcıların yüzde 68’i hesaplarına mobil ortamda ulaşıyor. Twitter’ın ise aylık aktif kullanıcı sayısı temmuzda 316 milyona ulaştı. Fotoğraf paylaşım sitesi Instagram’ın kullanıcı sayısı da yakın rakamlarda. Google Plus, Linkedin ve Pinterest de milyonları buluşturuyor. MOBİLDE 32 MİLYON KİŞİ Türkiye’de ise 40 milyon adet sosyal medya hesabı bulunuyor. Mobil internet kullananların sayısı 32 milyon. Bunca insan, elinin altındaki internette saatler geçiriyor. Türkiye’de internette geçirilen süre günde ortalama 4.5 saati aşıyor. Bunun yaklaşık 3 saati ise sosyal medyada geçiyor. Bu yeni dönemde, web dünyası ve sosyal ağlar aracılığıyla özel çevremizle iletişimimiz ve paylaşımımızda dönüşüm yaşarken, başka bir değişim, tüketici kimliğimizde gerçekleşiyor. Bireyler artık şirketlerin ve kurumların sunduğu ürün ve hizmetleri ‘şekillendirmeye’ başladı. Evet, patronun ne üreteceğini, nasıl pazarlayacağını artık tüketici belirliyor. Üstelik bu tüketici yeni kuşaklar, yeni çağın ‘sahibi’ konumunda. KUŞAKLAR FARKLI Y kuşağı denilen 90’lı yılların gençleri, sosyal medyanın en çok kullanıldığı mobilde de oldukça aktif. Bugünün çok bilen, X kuşağına göre daha rahat şartlarda yetişmiş, pazarlama taktiklerinden ve dünyadaki gelişmelerden haberdar bu kuşağın, tercihleri ve paylaşımları da yakından takip edilmeli. Zira bu kuşak, çevresindekilerin önerilerine kulak verirken, diğer bireylerin de satın alma davranışlarını etkiliyor. Y kuşağı üyelerinin yarısı, arkadaşlarının onaylamadığı bir ürün ya da hizmeti satın almayacaklarını belirtiyor. MECRALAR DEĞİŞTİ Müşterinin ne istediğini bilmek, ona tam zamanında ulaşmak artık çok önemli hale geldi. Sosyal medya üzerinden paylaşılanları takip etmek kadar; geçen zamanda oluşan büyük veriyi analiz edip, ona göre adımlar atmak da kritik önem taşıyor. Markaların bir nevi dijital evi olan web siteleri tek başına yeterli değil artık. Profesyonel e-mail ile pazarlama çözümlerinin yanı sıra sosyal ağları kullanmak için para ve vakit harcamak gerekiyor. Bu platformlardaki reklamlar geleneksel medyadaki reklam ve ilanlar kadar önemli. Önümüzdeki yıl sosyal medya sitelerindeki reklamlara 25 milyar dolar harcanacağı tahmin ediliyor. Elektronikten hızlı tüketim mallarına, ulaşımdan turizme kadar birçok sektördeki firmalar sosyal medyada yeni pazarlama yöntemlerini kullanıyor. Örneğin turizmde rezervasyon, tüketici ürünlerinde online satışlar, sosyal medya paylaşımlarına kaymaya başladı. VERİ TABANI ÖNEMLİ Sosyal medya üzerindeki paylaşımlardan elde edilen verinin analiz edilmesi, buradan çıkarılan sonuçlara göre pazarlama stratejisinin ve süreçlerinin uygulanması satış hacmini artırdığı gibi uzun vadede ciddi tasarruf da sağlıyor. Veri tabanlı pazarlama da denilen bu yöntem, müşteriyi, tercihlerini, alışkanlıklarını belirlemeyi sağlıyor. Müşterisini tanıyan ve onun gerçekte ne istediğini bilenler, sadakat ve rekabet avantajı kazanıyor. TWİTTER’DA PAZARLAMA ARAÇLARI Twitter Analytics: Bu araçla Twitter’da ayrıntılı analiz yapılıyor. Paylaşımlar, kullanıcılara ait öğeler analiz ediliyor. Müşteriler hakkında detaylı bilgi topluyor. Kimin ne paylaştığını, o kişinin hangi konulara ilgi duyduğunu ortaya koyuyor. Tweetails: Kullanıcıların attığı tweetlerden son 1.000 kelimeyi analiz ediyor. Bunun sonucunda toplanan veriler istatiksel bir şekilde sunuluyor. Trends 24: Son bir gün içinde nelerin ‘trend’ olduğunu saat saat gösteriyor. PeerIndex: Ulaşılmak istenen hedef kitle hakkında ayrıntılı bilgi topluyor. Verimi artırmak için kime ne satılması gerektiği konusunda rehberlik ediyor. Etkinlik, izleyici, kurum şeklinde üç ana dalda inceliyor. Müşteriler hakkında dikkat çekici özellikleri sıralıyor. Twitonomy: Görsel verileri analiz etmek için kullanılıyor. Tıklama sayılarını analiz edip istatistikleri tabloya dönüştürüyor. Takip edilen kişilerin fikirleri bu araç ile izlenebiliyor. Linklerinizde tıklanma oranları takip edilebiliyor. Takip ettiğiniz kişilerin sizi izlemesini de anahtar kelime ve hashtags ile sağlayabilirsiniz. Twitter Counter: Twitter üzerinden ulaşmak istediğiniz kişileri sınıflandırabiliyorsunuz. Cinsiyet, yaş gibi kriterlere göre grupluyor. Popülerlik oranını göstererek, hedef kitlenizi en iyi şekilde belirlemenizi sağlıyor. Doğru ürünü doğru kişiye satmanıziçin rehber oluyor. Y KUŞAĞI ESAS KİTLE Sanal dünyadan mobil dünyaya geçerken yaşanan değişimde pazarlama çözümleri üreten Avusturyalı Emarsys firmasının Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör, ticarette sosyal medyanın önemine dikkati çekti. Her biri müşteri adayı olan internet kullanıcılarının alışkanlıklarının kökten değiştiğini belirten Erdör, “Bu mecralarda gerçekleştirdiğimiz eylemler neticesinde kendimizle ilgili birçok veriyi de farkında olmadan ardımızda bırakıyoruz” dedi. Erdör, burada sosyal medya takibinin ve veri analizinin önemini vurguladı. Ancak elde edilen bütün veriye ve istatistiklere rağmen sosyal medya yönetimi ve iletişimiyle ilgili bir adım daha öteye gitmek gerektiğini belirten Erdör, “İş dünyası ve markalar için büyük önem taşıyan ve 2020 yılı itibariyle harcama gücünün büyük bölümüne sahip olacak Y kuşağının davranış kalıplarını ve beklentilerini bilmek oldukça önemli durumda” dedi. Erdör’ün dikkati çektiği potansiyel müşteri grubu, sosyal medya verilerinin ve geleceğin pazarlama yöntemlerinin önemini ortaya koyuyor. Hatta Y kuşağından sonrası da var. Şirketler, sosyal medyayı yaşamlarının merkezine koyan Y neslinin davranışlarını ve beklentilerini anlayamazlarsa, teknolojinin içinde doğan Z kuşağına dokunamayacaklar. EĞLENCELİ ALIŞVERİŞ İSTİYORLAR Dünya nüfusunun yüzde 25’ini, Türkiye nüfusunun ise yüzde 35’ini Y kuşağı tüketiciler oluşturuyor. Markaları, kendilerinin bir yansıması olarak gören Y kuşağı tüketicilerin beklenti ve yaklaşımlarına göz atıldığında şu özellikler dikkati çekiyor: * Çabuk sıkılan ve kararları hızlı değişen Y kuşağı için alışveriş, ihtiyaçların temin edilmesinden çok sosyal bir aktivite. Markaların, Y nesline eğlenceli alışveriş imkanı sunması önem taşıyor. * Sosyal medya, web siteleri, arama motorları, arkadaş önerileri, aile ve ürün inceleme web siteleri, Y kuşağının satın alma davranışlarını etkileyen faktörlerin başında geliyor. Y kuşağı sürekli sorguluyor ve araştırıyor. * Online satış özelliği, mobil web sayfası, mobil aplikasyonlar, Y kuşağı için önemli tercih sebebi. * Y kuşağı, denediği ürün ve hizmetler hakkında yorum yaparak şikayet ya da övgü belirtmeyi seviyor. * Fikirlerine değer verildiğini görmek Y kuşağının kalbini kazanmakta önemli. * Y kuşağı, kişiye özel iletiler gönderen markalara daha yakın duruyor.

25 Ağustos 2015 Salı

Avuç içi kadar projeksiyon

HABER: AYŞE BAŞAK Projeksiyon cihazları uzun süredir hayatımızda. Günlük hayatın bir parçası haline gelen bu cihazlar hem ofisler hem de okullar için artık vazgeçilmez. Kimileri de projeksiyon cihazlarını evinde film izlemek için kullanıyor. Nerede, ne maksatla kullanılıyor olurlarsa olsunlar, bu cihazlar uzunca bir süre adeta mobilya gibi aynı noktada duruyordu. Hatta pek çoğu tavana asılır, bulunduğu yere vidalanarak sabitlenirdi. Elbette bu her seferinde ayarlarıyla oynamamak için bulunmuş bir yöntemdi. Ancak son dönemde küçük, taşınabilir projeksiyon cihazları piyasayı sallayıp, popüler oldu. AĞIRLIĞI 270 GRAM LG, taşınabilir projeksiyon kavramını Minibeam Nano ile zirveye taşımış durumda. Bu cihaz sektördeki en hafif ve en küçük ebatlardaki projeksiyon. Sadece 270 gram ağırlığında olan cihaz 108x103x44 milimetre boyutlarında. Yani avuç içi kadar. Rahatlıkla küçük bir el çantasına sığdırıp yanınızda taşıyabilirsiniz. Mobiliteye o kadar önem verilmiş ki, elektrik olmayan bir yerde bile çalıştırabiliyorsunuz! 3.800 mAh pilleri tam olarak şarj olmuşlarsa iki saat gösterim yapabiliyor. Elbette bir adaptör ile prize takmanız da mümkün. FİYATI 349 DOLAR Çözünürlüğü 854x480. Bu 16-9 ekran anlamına geliyor. Kendi üzerinde 1 W gücünde hoparlörleri de bulunuyor. Cihazı Wi-Fi ile herhangi bir akıllı cihaza bağlayabilirsiniz. Ayrıca bir USB girişi var ve buradan direkt film oynatabiliyor! HDMI opsiyonu da mevcut. Lambasının günde sekiz saatlik kullanımla 10 yıl dayanabileceği bildiriliyor. (30 bin saat.) Tüm bu özelliklerinin yanında cihazın fiyatının da 349 dolar olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

20 Ağustos 2015 Perşembe

Her işi gören klavye

HABER: AYŞE BAŞAK Dizüstü bilgisayar ilk çıktığında TouchPad henüz icat edilmemişti. Bilgisayar faresi (mouse) kullanmak mecburiydi. Touchpad’i dokunmaya duyarlı, fare (mouse) görevi yapan bu küçük yüzeyi kullanmaya alışmak pek çokları için zaman aldı. Parmaklarınızı bu ‘kolaylık’ üzerinde gezdirmek tuhaf geldi. Ya fazla hızlıydı ya çok yavaştı. Bazılarımız reddettik. “Bağlarım fareyi, bildiğim gibi kullanırım” tutumunu ise kısa bir zaman sonra terk ettik. Çünkü zorundaydık. Bu da yerleşecek, kendine sağlam bir yer edinecek harika buluşlardan biriydi çünkü. Hatta zamanla dokunmatik alan genişleyecek artık fare işaretçisi kullanmadan direkt parmağımızla tıklayacaktık PARMAKLA YÖNETİLİYOR TouchPad kısa tarihinde artık yerini dokunmatik ekranlara bırakır gibi olsa da hâlâ değerli. Piyasada geniş yer bulamasa da projeksiyon klavye, katlanabilen hatta rulo haline kıvrılabilen cihazlar da mevcut. Ancak Moky klavye, farklı yaklaşıma sahip bir ürün. Seul merkezli firmanın geliştirdiği klavyenin tamamı TouchPad olma özelliği taşıyor. Yani tuşların üzerinde parmaklarınızı dolaştırarak işaretçiyi yönetiyorsunuz. Bunun için kızılötesi lazer sensörleri kullanan ürün ile normal bir TouchPad ile yapılan her şeyi yapabiliyorsunuz. Yani tıklama, kaydırma, taşıma, sürükle bırak gibi tüm işlemler aynı şekilde yapılıyor. DAHA AZ YER KAPLIYOR Elbette klavyenin tuşlarının TouchPad olabilmesi sayesinde klavyenin tasarımı kompakt bir hal alıyor. Daha az yer kaplıyor ve elbette fareye de gerek olmadığından çok küçük bir alanda her işinizi gören bir ürüne dönüşüyor. Moky klavyenin alüminyum çerçevesi var. Katlanabilen kapağı akıllı telefon, tablet gibi ürünleri yaslamak için tasarlanmış. Şarj edilebilen pilleri bir şarj ile üç ay kullanım imkanı sunuyor. Bluetooth ile iletişim kuran ürünün iOS, Android ve Windows versiyonları bulunuyor. Fiyatı 69 dolar Şu anda internet üzerinden fon toplayan üreticiler Moky klavyeyi piyasaya 69 dolar fiyatla sunmaya hazırlanıyor.

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Akıllı saatte rekabet ‘kadran’ çatlatıyor

HABER: İLKER BAŞÖZ Sahibinden.com’da artık antika tabir edilen hesap makineli saatler 200 TL’ye kadar alıcı bulabiliyor. Bugünün akıllı saatlerinin fiyatlarıise 40 dolardan, yani yaklaşık 100 liradan başlıyor. Tüm teknoloji ve hatta saat markaları akıllı saat fırtınası estiriyor. Sony SmartWatch 3, Apple Watch, Android Wear, Garmin Vivoactive, LG Watch Urbane, Samsung Gear S, Pebble Time, Huawei Watch, Quadro Smart Watch, Guess Connect, Moto 360, Montblanc TimeWalker Urban Speed e-strap arasında büyük bir rekabet yaşanıyor. BİR YILDA 4 KAT ARTIŞ 2014 yılında dünya çapında yaklaşık 7 milyon adet akıllı saat satışı gerçekleştirildi. 2015’te bu rakamın yüzde 400 civarında artması ve yaklaşık 30 milyon adet akıllı saatin kullanıcılara ulaştırılması bekleniyor. Statista’nın paylaştığı verilere göre geçen yılın akıllı saat pazarı lideri 1.2 milyon adet satışla Samsung oldu. Ancak 2015 yılında tüm dengelerin değişeceği öngörülüyor. Şu anda satışta bulunan akıllı saatlerin ortalama fiyatı 500 TL ile 700 TL civarında. Apple Watch modellerinin fiyatı aralığı ise bin 200 TL ile 50 bin TL arasında değişiyor. AKILLI ÖZELLİKLER Akıllı saatler navigasyondan kalori ve kalp atışı ölçmeye, müzik çalmadan fotoğraf çekmeye ve fitness uygulamalarına kadar pek çok özellik sunuyor. Akıllı telefonlar gibi uygulamaları telefon üzerinden saatinizde çalıştırabiliyor. Saatlerin batarya kullanımı 3-10 gün arasında değişiklik gösteriyor. ENGELLİLERE VE YAŞLILARA UYGULAMA İsviçreli ilaç şirketi Novartis, akıllı saatlerde kullanılan ViaOpta uygulamasının yeni özelliklerini açıkladı. Uygulama engelli ve yaşlıların hayatını kolaylaştırıyor. Özellikle de görme engelliler uygulama ile şehir içinde rahatlıkla yön bulabiliyorlar. BANKALAR SIRAYA GİRDİ Gelişmekte olan akıllı saat pazarının farkına varan Türk bankaları akıllı saatlerde kullanılmak üzere uygulama yarışına girdi. İlki gerçekleştiren Akbank, Akbank Direkt Mobil uygulamasını geliştirdi. Apple Watch için geliştirilmiş olan uygulama ile güncel döviz kurlarına hızlıca ulaşabilir, hesap ve kart bilgilerini kolayca görüntüleyebilir, en yakın şube ve ATM’leri bulabilir, bankacılık işlemlerinizle ilgili bildirimleri anlık takip edebilirsiniz. PİLİ 6 AY DAYANACAK Swatch CEO’su Nick Hayek, 2016’da çıkacak olan yeni bir akıllı saat serisi için ‘devrimsel bir batarya’ üzerinde çalıştıklarını ve bu saatlerin en önemli satış avantajlarının 6 aylık pil ömrü olacağını söyledi.

05 Ağustos 2015 Çarşamba

Balık tutmanın ‘havalı’ yolu

HABER / AYŞE BAŞAK Balıkçılara balık sürülerini bulmak ve takip etmek için yardımcı olan cihazları biliriz. Sonar denilen bu cihazlar, ses dalgalarını kullanarak su altını tararlar. Son yılların en popüler ürünlerinden drone yani insansız hava aracını da artık bilmeyen kalmadı. Bu araçların da su geçirmeyen, suya düşse de batmayan, suya konup kalkabilen modelleri geliştirildi. Dolayısıyla bu ikisini bir tek cihazda birleştirmek zor olmamalıydı! ABD’de San Diego’da yaşayan mucit Daniel Marion, balıkların yerini tespit eden bir drone geliştirdi: AguaDrone. 100 METREDEN SİNYAL Cihazın alt kısmı değiştirilebilir şekilde tasarlanmış. Bu araç için özel olarak üretilmiş sonar cihazını bu bölüme takıyorsunuz. Balık tutma olasılığı olan bir yere gidip insansız hava aracını su yüzeyindeki farklı noktalara konduruyor, balıkları suyun altında taramasını sağlıyorsunuz. Sonar cihazı su ile temas anında çalışıyor. Havadayken lüzumsuz yere çalışarak enerji tüketmiyor. Suyun 40 metreye yakın bir derinlikte taranması ile ortaya çıkan görüntüler sizin mobil cihazınızın ekranına geliyor. AguaDrone bu iş için Wi-Fi sinyali kullanıyor. 100 metreye yakın uzaklığa kadar sinyallerini ulaştırabiliyor. KUMANDAYA GEREK YOK Balık bulunduğu anda kullanıcı “eve dön” tuşuna basıyor. Böylece cihazı kumanda etmeye gerek kalmadan, GPS marifetiyle kendisi geri dönüyor. Eğer ağ ile değil, olta ile balık tutuyorsanız, AguaDrone ile yapacaklarınız burada bitmiyor. “Eve dön” tuşu ile anında geri dönen cihazın alt kısmını çıkarıyorsunuz. Yerine olta vazifesi gören parçayı takıyorsunuz. Hava aracı, balıkların tespit edildiği yere geri uçuyor. Aynı yere kondurduktan sonra, yemi salma emrini veriyorsunuz. Bundan sonra da, her zaman olduğu gibi balığın yemi ısırmasını bekliyorsunuz. HD KAMERA İLE CANLI YAYIN Su geçirmez bir HD kameranın da ürüne ilave edilmesi bekleniyor. Böylece hem su altı hem üstünü canlı olarak izleme şansınız da olacak. Hatta belki balığın yemi yutmasını da canlı izleyeceksiniz! Teknolojinin dünyanın en eski mesleklerinden balıkçılığı getirdiği son nokta! Henüz seri üretime geçmeyen AguaDrone için internetten 999 dolara sipariş verilebiliyor.

05 Ağustos 2015 Çarşamba