tatil-sepeti
Düşünceyi okuyup konuşmaya çeviriyor

HABER: AYŞE BAŞAK Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları ‘düşünceleri okuyan’ bir cihaz icat etti. Buluş, düşünceleri konuşmaya çeviriyor. Hastalıklar neticesinde konuşma yetisini kaybeden insanlar için büyük bir umut doğdu. Kaliforniya Üniversitesi çalışanları, uzun yıllardır sürdürdükleri araştırmada önemli bir merhaleye ulaştı. Araştırmacılar, beyin ya da düşünce okuma teknolojisi diyebileceğimiz türden bir teknoloji geliştirdiler. Buluş iki aşamada çalışıyor. Önce beynin konuşma ile ilgili bölümlerine elektrotlar yerleştiriliyor. Çene hareketini sağlayan, ses tellerini, boğazı, dili ve dudakları yöneten, hareket ettiren bölgeler üzerindeki bu elektrotlar beynin bu bölgelerindeki akımı, sinyalleri algılıyor. Bilgisayar ortamında bu sinyaller sayesinde farklı sesler için dilin, dudakların, gırtlağın hareketleri kaydediliyor. Ağzın aldığı şekle ve seslere odaklanıp kaydeden cihaz nihayetinde bunları konuşmaya çeviriyor. YÜZDE 70 ANLAŞILDI Dünyada ilk defa bu araştırma sayesinde, bir insanın beyin faaliyetlerine odaklanarak kişinin düşüncelerini konuşmaya çeviren bir teknolojiden bahsetmek mümkün oluyor. Cihazdan duyulan sentetik bir ses, şimdilik mükemmel olduğu söylenemez, konuşmalar her zaman açık seçik değil ama yapılan deneylerde dinleyiciler diyaloğu yüzde 70 oranında anlayabildiler. Bu da araştırmanın doğru yolda olduğunu gösteriyor. Cihaz, konuşamayan, çeşitli hastalıklar neticesinde konuşma yetisini yitiren, iletişim kuramayan herkes için faydalı olmayı hedeflese de tüm hastalarda kesin çözüm anlamına gelmiyor. Teknoloji, beynin doğru ağız, çene hareketlerini kaydetmesi prensibi üzerinden çalıştığı için bu organları etkileyen bir felç geçirmiş bir hastada işe yaramayabilir. Araştırmacıların hedefi hayatında hiç konuşamamış insanların da ileride bu cihaz aracılığıyla konuşabilmesi. ŞİMDİLİK İMKÂNSIZ Düşüncelerinizin okunması şüphesiz ki korkutucu bir durum. Aklınızdan geçeni karşınızdakinin bilmesi endişe etmenize yol açabilir. Şimdilik bu imkânsız. Cihaz, her ne kadar düşünceleri konuşmaya çevirip, onları duyulur hale getirse de bu kullanan kişinin insiyatifine bağlı bir durum. Kullanıcının ne demek istediğine odaklanıp onu seslendiriyor. Bu tür araştırmalar eleştirilerin daima odağında ve pek çok etik tartışmayı peşi sıra sürüklüyor. Düşünce okumak etik mi değil mi tartışıla dursun, cihazın geliştirilip, yaygın kullanıma müsait olması da zaman alacak gibi görünüyor.

14 Mayıs 2019 Salı

Tüm ihtiyaçları bu özel sırt çantasında

HABER: AYŞE BAŞAK Çantada eşyaların toplu muhafaza edebilmesi, kolay taşınabilmesi ve içinde aradığınızı anında bulabilmeniz uzun yolculuklarda önem taşıyor. Götürdüğünüz şeylerin iyi organize edilmesi için çantanın doğru tasarlanması şart. Diş fırçanız, kemeriniz, bilgisayarınız, çoraplarınız birbirinden ayrı yerlerde ama her an ulaşılabilir bir şekilde dursalar fena mı olurdu? Çanta üreticisi Halton, özel sırt çantası ile ihtiyaçları karşılamayı hedeflemiş. DESTEK ARIYORLAR Tek fermuarla açılıp düz bir zemin haline gelen Commuter sırt çantasının tasarımında özellikle dikkat edilen, aradığınızı rahatça bulmak, bir şeyi almak için başka eşyaları çıkarmak zorunda kalmamak ve her duruma uyum sağlamak olmuş. Neticede ortaya inovatif yeni nesil bir sırt çantası çıkmış. Tasarımcıları seri üretime geçebilmek için internet ve teknoloji dünyasının popüler fonlama yöntemi kitlesel fonlama (crowdfunding) ile projelerine destek arıyorlar. Gereken maddi desteği, çantalarına ilgi duyan, satın almak isteyen insanları bulurlarsa üretime başlayacaklar. Çantaya attığınız şeylere ihtiyaç duyduğunuz anda bulup çıkarmakta zorlanıyor musunuz? Seyahat ederken temiz-kirli, küçük-büyük, hassas elektronik cihazlar gibi her şeyin alt alta üst üste bir yere tıkılmasından hoşlanmıyor musunuz? Eğer eşyalarınızı iyi organize etmek ve rahatça istediğinizi bulmak sizin için önemli ise Commuter tam size göre bir çanta! 25 litre hacmi olan çanta su geçirmiyor. Çanta, içinde 17 bağımsız bölüm barındırıyor. Ayakkabı torbasından, yastıklı dizüstü bilgisayar bölmesine varıncaya kadar. Küçük büyük her eşya için ayrı bölümler düşünülmüş. Günlük kullanım için üstteki fermuar ile çantayı üstten açıp içine bir şeyler koymak çıkarmak mümkün iken çantanın tasarımındaki farklılık asıl yan taraftaki fermuarın açılması ile ortaya çıkıyor. Böylece düz bir şekle gelen çanta örneğin otel odasının yatağının üzerine ya da pikniğe gidildiğinde çimlerin üzerine serilebiliyor, gerekir ise kancalarından bir yere asılarak bu şekilde de kullanılabiliyor. Otel odalarına aşırı dağılmadan, derli toplu bir seyahat imkanı sunan Halton Commuter kitlesel fonlama tamamlandığında hayata geçecek ama henüz seri üretimi yok. Ancak 145 dolara erken sipariş verilebilir, bu çantaya herkesten önce sahip olabilirsiniz. Böyle tasarım öykülerinin ve arkalarındaki kitlesel fonlama desteğinin bir iyi tarafı da yeni tasarımlar yapmak isteyenlere, inovatif buluşları olanlara harekete geçecek ilhamı vermeleri...

06 Mayıs 2019 Pazartesi

Parçalanmaz titanyumdan 3D gitar

HABER: AYŞE BAŞAK 3D baskı teknolojisi hiç ummadığımız alanlarda boy göstermeye başladı. Bu hızla giderse hayatımızdaki hemen her şey basılabilir hale gelecek. Malzeme teknolojisinde uzmanlaşmış İsveçli mühendislik firması Sandvik, 3D baskı ile ana malzemesi titanyum olan son derece dayanıklı bir gitar üretti. Rock müzik konserlerinin alamet-i farikalarından birikendilerinden geçen müzisyenlerin gitarlarını kırdığı anlardır. Gözünüzün önüne müziğin ve konser atmosferinin etkisiyle elindeki gitarı sağa sola vurmaya başlayan gitaristler gelmiş olmalı. Peki ya gitarları ahşap yerine titanyumdan yapılmış olsaydı? Böyle bir gitarı aynı kolaylıkla parçalayabilirler miydi? İngiliz gitar tasarımcısı Andy Holt ve Sandvik’in ortak tasarımı olan 3D baskı titanyum gitar, parçalanmak bir yana, vurulduğu yeri parçalayabilecek dayanıklılıkta. 3D baskı ile gitar üretmek fikri, sıra dışı görünse de sonuç oldukça başarılı. Önce böyle bir gitarı tasarlama fikrinin nasıl ortaya çıktığıyla başlayalım. Sandvik, mühendisliğin sınırlarını zorlarken konserlerinde gitar parçalaması ile meşhur İsveçli rock müzisyeni Yngwie Malmsteen’a meydan okumaya karar vermiş. Hem 3D baskı ile elde edilecek hem iyi ses verecek hem de müzisyenin parçalayamayacağı kadar dayanıklı bir gitar üretme düşüncesi ile yola çıkmış. Gitarın tasarım ve yazılım aşaması oldukça vakit almış. Gitar tasarımcısı Andy Holt’un uzun yıllara dayanan deneyimini teknoloji ile birleştiren Sandvik mühendisleri, gövde için malzeme olarak titanyumu seçmiş; çünkü aradıkları basılabilir, dayanıklı ve hafif malzeme ihtiyacını en iyi karşılayan metal olmuş. TATMİN EDİCİ SES Titanyumun sahip olduğu elverişli dayanıklılık-ağırlık oranı, düşük yoğunluklu hafif ve güçlü bir gitar gövdesi ortaya çıkarmış. Andy Holt’un tecrübesi ise bu 3D baskı eseri kırılmaz gitarın ses performansının tatmin edici olmasını sağlamış. Yani bu 3D baskı gitarın bir müzisyenin aradığı ne varsa hepsine dikkat edilerek üretildiğini söylemek mümkün. Görünümü de gayet güzel, göz alıcı bir gitar. Ortaya rock yıldızlarına yakışır bir model çıktığını söyleyebiliriz. Ve gelelim hikâyenin Yngwie Malmsteen bölümüne. Gitarın tanıtım videosunda gördüğümüz üzere Sandvik’in meydan okumasına karşılık veren müzisyen, bugüne kadar konserlerinde yüzlerce gitar parçalamış olma deneyimiyle bu gitarı da parçalayabileceğini düşünmüş ama netice umduğu gibi olmadı. Sandvik, 3D baskı ile gitar üretmekle kalmadı, Yngwie Malmsteen’ın parçalayamayacağı gitarı da üretmiş oldu. Öyle ki, gitar amfilere vurulduğunda parçalanan gitar değil, amfilerdi.

29 Nisan 2019 Pazartesi

Hırsızı önceden sezen yapay zeka kamera

HABER: AYŞE BAŞAK Yapay zeka tarafından her an izleneceğimiz bir geleceğe doğru adım adım yaklaşıyoruz. Bir süredir dört bir yanımız güvenlik kameraları ile çevrili. Öngörülen gelişmeler bu kameraların artacağı, bizleri tamamen kuşatacakları ve onları gelecekte insanların değil yazılımların takip edeceği yönünde ve bu çok uzak bir gelecekte olmayacak. Uzakdoğu’dan gelen yepyeni bir teknolojinin haberi ile şüpheli insan davranışlarını tespit eden akıllı bir teknolojinin varlığını öğrendik. Japonya’da 50 markette hizmet vermeye başlayan yeni yapay zeka sistemi, kesintisiz güvenlik kamerası görüntülerini takip ediyor. Şüpheli bir şey gördüğünde hemen ilgili personele haber veriyor. Böylece görevliler görüntüyü anında inceleyip ne yapacaklarına karar verebiliyorlar. VaakEye isimli bu sisteme yakında Amazon’un geliştirdiği kasaya uğramadan otomatik ödeme yapılan alışveriş teknolojisi de eklenecek. AYLIK 162 DOLAR Ryo Tanaka’nın kurduğu Vaak, küresel ölçekte fark yaratmayı hedefliyor. Tanaka, “Şirketi, yapılandırılmamış verilerin işleneceği bir sistem geliştirmek üzere kurduk ve insan davranışlarını incelemeye odaklandık” diyor. Şirketin ilk ürünü olan VaakEye geçtiğimiz mart ayında devreye sokuldu ve bu ay duyuruldu. Müşterilerinden ayda 162 dolar alıyorlar. Sistem güvenlik görüntülerini anlık olarak takip ediyor ve bir buluta gönderiyor. İnsanların davranışlarını inceleyen yapay zeka, şüphe çeken hareketleri market çalışanlarına bildiriyor. Sistem 100 bin saati aşan görüntü veritabanı kullanılarak geliştirilmiş. Oyuncular ile marketlerde hırsızlık mizansenleri kurgulanmış. İNSANI TAKLİT Elbette raftan alınan ürünün sepete değil de ceket cebine konması gibi bariz bir durumda görevlileri haberdar edebilmek için marketi tarıyor. Ancak bu gibi belirgin vaziyetler dışında da şüpheli davranışları tespit etmeye çalışıyor. Örneğin etrafa kaygılı bir şekilde bakmak, mekândaki kameraların yerlerini tespit etmeye çalışmak, normalden daha hızlı hareket etmek gibi. Tüm bu gözlemler belli bir eşik aşılana kadar biriktirilip öyle alarm veriliyor. Yani sistemin bir konuda karar vermesi insani bir muhakemeyi taklit ediyor diyebiliriz. Zira biz de çok bariz olmayan bir suç dışında şüpheli davranışların birikmesini ve makul bir şüphe uyandırmasını bekleriz. 50 MARKETTE DENENDİ Halihazırda 50 markette kullanılan sistemin yüzde 81 oranında doğru sonuç verdiği belirtiliyor. Her ne kadar sistem hırsızlık üzerine yoğunlaşmış olsa da başka şeyler için de kullanılabilecek. İnsanın vücut hareketlerinde 100’den fazla noktayı algılayan ve buna göre hüküm veren bu teknoloji ile çok yakında farklı antisosyal davranışları da gözlemlemek mümkün olacak. Örneğin fiziksel saldırı gibi suçlarda da işe yarayabileceği düşünülüyor. Pek çok şehirde güvenlik kameraları aktif olarak kullanılsa da bunların izlenmesi yine insan gözüyle oluyor ve bu kadar çok sayıda kameranın görüntüsünün böyle bir teknoloji geliştirilmeden takip edilebilmesi söz konusu bile değil. O yüzden bu yeni teknoloji büyük heyecan ve beklenti oluşturuyor.

22 Nisan 2019 Pazartesi

Pis su, baloncuk ile temizleniyor

HABER: AYŞE BAŞAK Dünyadaki sınırlı su kaynaklarını içilebilir hale getirmek için çalışan çok sayıda bilim insanı var. Hijyenik olmayan, enfekte suları, ucuz ve basit yöntemlerle içilebilir hale getirmek için araştırmalar yapıyor, büyük bir çaba harcıyorlar. Daha az enerji, para, fiziksel çaba, ilaç ya da kimyasal harcayarak suyu temizlemenin yollarını arıyorlar. Özellikle gelir seviyesi düşük bölgelerde su kaynaklarının ucuz ve etkili yöntemlerle temizlenmesi gerekiyor. Dünyanın pek çok yerinde devam eden ve sonuçlarını bu sayfadan zaman zaman duyurduğumuz çalışmalar, temiz suya erişimin zor ya da imkansız olduğu bölgelerde insanların hayatını kurtaracak derecede önem arz ediyor. MALİYETİ DÜŞÜK Bu alandaki umut dolu haber Avustralya’dan geldi. New South Wales Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, bu yöntem hem çok etkili hem de oldukça düşük maliyetli. Bu sistemde, önce karbondioksit ısıtılıyor. Sıcaklığı belli bir noktaya ulaşan karbondioksit, bir sonraki adımda pis suyun bulunduğu tankın içine basılıyor. Küçük baloncuklar halinde suyun içinden yukarıya, yüzeye doğru çıkan karbondioksit, bu esnada sudaki mikropları yok ediyor. Karbondioksit baloncuklarının etrafa yaydığı ısı, bakterileri ve virüsleri öldürüyor. Araştırma ekibi, düşük sıcaklıklarda bakteri ve virüs öldürmekte hiç de etkili olmayan karbondioksitin, sıcaklık arttıkça suyu dezenfekte ettiğini tespit etmiş ve buradan yola çıkarak sistemi geliştirmiş. 100 derece ve 205 derece arasında ısıtılan karbondioksit suya uygulandığında suyun sıcaklığının 55 derecede kaldığı görülmüş. Gazı ısıtmak, suyun tamamını ısıtmaktan daha az enerji gerektiriyor. Klor ve benzeri kimyasallar kullanmaktan daha güvenli ve UV ışınlarına dayanan sistemlere göre çok daha basit bir yöntem. Tabii, karbondioksitin bulunması en kolay gaz olduğunu ve endüstriyel atıkların en yaygını olduğunu da belirtmeliyiz. Ekibin başındaki Adrian Garrido Sanchis, karbondioksitin tekrar kullanılmasının gayet mümkün olduğunu ve bunun da gazı tekrar tekrar ısıtmayı lüzumsuz kılacağından enerji sarfiyatı açısından çok kolaylık sağladığını belirtiyor.

15 Nisan 2019 Pazartesi