tatil-sepeti
Evde kal, projede kal

HABER: ECEM ÇUHACI KÜÇÜK Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM), Instagram hesabından 3. yılına özel bir yayın gerçekleştirdi. Koronavirüs sebebi ile tüm faaliyetlerini online olarak gerçekleştiren BTM, ilk canlı yayın konuğu olarak İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç’i ağırladı. Avdagiç, girişimcilere hayat tecrübesini aktarırken, iş insanı ve yatırımcı kimliği ile ilgili soruları da yanıtladı. Avdagiç, BTM’li girişimcilere, “BTM üyesi girişimciler çalışmalarına evden devam etsinler. Malum, şu günlerde #EvdeKal diye bir slogan var. Biz de genç girişimcilerimize #EvdeKalProjedeKal diyerek sesleniyoruz” mesajını verdi. ONLINE İŞLER ARTACAK BTM’nin kuruluşundan bugüne kadarki sürecini hatırlatan Avdagiç, amacın geleneksel ekonomiyi canlandırmak ve teknolojik gelişmeleri yakalamak olduğunu söyledi. Koronavirüs süreci hakkında da konuşan Avdagiç, birçok firmanın artık evden çalıştığını, bu salgın bittikten sonra bile çoğu alışkanlıkların değişerek online ortamdaki işlerin artacağına dair düşüncelerini aktardı. MELEK YATIRIMCI SİNYALİ Şekib Avdagiç, yatırımcı kimliği ile de birçok soruyu yanıtlarken, özellikle kendi alanı olan otomotiv ile ilgili girişimcilerle ilgilendiğini belirtti. Birkaç yıl önce yurtdışında otomotiv sektörü ile ilgili bir startupla da görüştüğünü anlatan Avdagiç, melek yatırımcı olmaya çok yakın olduğunun sinyallerini de böylece vermiş oldu. DAHA FAZLA İŞBİRLİĞİ İstanbul Ticaret Odası’nın BTM ve Teknopark İstanbul ile birlikte birçok projede yer aldığına dikkat çeken Avdagiç, “Savunma Sanayii Başkanlığı ile birlikte 2010’da kurulan Teknopark İstanbul, yenilikçilik anlamında çok güzel işlere imza attı” dedi. Başkan Avdagiç, ayrıca BTM ve Teknopark İstanbul arasındaki işbirliklerinin artacağı müjdesini de verdi. 3 YILDA 300 GİRİŞİM İstanbul Ticaret Odası tarafından kurulan, yenilikçi iş fikirlerinin ticarileşmesi ve girişimciliğin yaygınlaşması için faaliyet gösteren Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM), 3. yılını kutladı. Kurulduğu yıldan bu yana büyük gelişmeler kaydeden ve toplam 11 binden fazla girişim başvurusu yapılan BTM, 2020’de 3 bin metrekarelik yeni yerleşkesinde hizmet vermeye devam ediyor. 3 yılda büyük bir ivme yakalayan BTM, 2017 yılında yola çıktığında 20 girişimi kabul etmişken, şu anda bünyesinde 300 girişim bulunuyor. BTM, aynı zamanda birçok ödülün de sahibi oldu. Yakın zamanda yeni dönem için çağrıya çıkacak olan BTM’nin sosyal medya hesaplarını takip ederek, yenilikçi iş fikirlerinizle 4 programdan birine başvuru yapabilirsiniz.

16 Nisan 2020 Perşembe

Pandemi önlemleri sismik gürültüyü azalttı

Koronavirüs salgını, dünyanın yaşam biçimini değiştirdi ve ekonomik düzende büyük bir karmaşa yarattı. Virüsün yayılmasını engelleme çabaları her ne kadar hayatı durdursa da gezegenimiz için iyi sonuçları da var. Virüsün yayılmasına karşı aldığımız önlemler sonucunda daha az hareket ediyor ve daha az gürültü çıkarıyoruz. Dünyanın hareketini inceleyen araştırmacılar, ulaşım ağlarının ve diğer insan faaliyetlerinin durdurulmasına bağlı olarak sismik gürültüde büyük bir düşüş yaşandığını bildiriyor. KÜÇÜK DEPREMLER ÖLÇÜLECEK Araştırmacılar bu gelişme sayesinde bu dönem boyunca dedektörlerin daha küçük depremleri tespit edebileceğini, volkanik aktiviteleri ve diğer sismik olayları izleme yeteneklerinin artabileceğini söylüyor. Hareketli araçların ve endüstriyel makinaların neden olduğu titreşimlerin etkileri küçük olsa da arka plan gürültüsü üreterek sismologların aynı frekansta meydana gelen diğer sinyalleri algılama yeteneğini azaltıyor. EKİPMANLAR DAHA HASSAS Brüksel Kraliyet Gözlemevi’nde elde edilen veriler, Brüksel'de koronavirüsün yayılmasını önlemek için alınan önlemlerin, insan kaynaklı sismik gürültünün üçte bir oranında azalmasına neden olduğunu gösteriyor. Önlemler arasında 14 Mart'tan itibaren okulların, restoranların kapatılması ve 18 Mart'tan itibaren tüm zorunlu olmayan seyahatlerin yasaklanması da yer alıyor. Söz konusu düşüş, gözlemevinin ekipmanlarının hassasiyetini artırdı ve değişik frekans aralığındaki dalgaları algılama yeteneğini geliştirdi. ARTÇI SARSINTILAR TESPİT EDİLECEK Washington Sismoloji Araştırma Enstitüsü'nden sismolog Andy Frassetto, pandemi önlemleri önümüzdeki aylarda devam ederse dünyanın dört bir yanındaki şehir tabanlı dedektörlerin deprem artçı sarsıntılarının yerlerini tespit etmede normalden daha iyi sonuçlar alabileceğini söylüyor.

15 Nisan 2020 Çarşamba

Salgın hastalarının tedavisine yapay zekalı uzaktan takip

HABER: AYŞE BAŞAK Normal şartlar altında, ciddi veya yaşamınızı tehdit eden bir hastalığa yakalandığınızda, doktor ve hemşire gözetiminde tedavi olmak, bunun için hastaneye başvurmak en güvenli seçimdir. Ama koronavirüs nedeniyle küresel pandemi yaşadığımız bugünlerde hiçbir şey normal değil. Sağlık çalışanları ve hastalar arasında fiziksel temas yoluyla hastalığın bulaş ve dolayısıyla daha fazla insana yayılma riski çok yüksek. Bir diğer problem de hastane yatak kapasiteleri. Küresel pandemi, dünyanın tüm ülkelerinde, sağlık sistemleri için beklenmedik bir durum ve hastanelerin doluluk oranlarının kapasite üstüne çıkma ihtimali büyük bir risk teşkil ediyor. VÜCUTTAKİ SENSÖRLER Danimarka’dan bilim insanları, ‘yapay zeka ile hastayı evde izlemeyi içeren yeni yöntemler bu sorun için ideal bir çözüm olabilir mi’ sorusuna yanıt arıyor. Bu teknolojiler, hastanın vücuduna yerleştirilen küçük sensörler aracılığıyla kan basıncını, oksijen doygunluğunu, kalp atış hızını ve solunum sıklığını ölçen kablosuz cihazlar ile akıllı veri izleme sistemlerinden oluşuyor. ACİL DURUMDA ALARM Sensörlerden gelen bilgiler kablosuz olarak yeni izleme sisteminin beynini oluşturan merkezi bilgisayara iletiliyor. Bilgisayar, yapay zeka algoritmaları kullanarak birçok veriyi okuyor, analiz ediyor ve yorumluyor. Bu sayede hastanın değerlerinin normal olup olmadığını veya durumunda bir komplikasyona sebep olabilecek ölçüde sapma olup olmadığını değerlendiriliyor. Acil durumda, sistem bir dizi yanlış olabilecek alarmı filtreledikten sonra hastane personelini kablosuz iletişim araçları ile hemen bilgilendiriyor. Böylelikle hasta, süreci çok acil ve doktor müdahalesi gerektirmeyen durumlar dışında evinde, herkesten izole bir biçimde atlatabiliyor. SAĞLIKÇILARI KORURUZ Rigshospitalet, Bispebjerg Hospital ve DTU Health Tech’in ortak yürüttüğü araştırmanın yöneticisi ve danışmanı doktor Christian S. Meyhoff, “Şu anda durum ciddileşiyor ve ülke çapındaki tüm yoğun bakım birimlerini hazırlıyoruz. Ancak önlemlere rağmen yatak üniteleri üzerindeki baskının ciddi hale geldiğini görüyoruz. Maalesef mevcut personel ve ekipman sayısından dolayı herkesi yakından izleme ihtimalimiz çok az. Bu yeni teknoloji sayesinde hastaları uzaktan izleyebilir ve tedavi gerekli olana kadar da bekleyebiliriz. Bu şekilde hem personeli hem de hastaları enfeksiyonun yayılmasına karşı koruyabilir ve şu anda yetersiz tedarik edilen birçok koruyucu ekipmanı kurtarabiliriz” dedi.

15 Nisan 2020 Çarşamba

Gıda israfını önleyecek sensör geliştirildi

Bitkiler, çiçek açarken ve meyveler olgunlaştıkça, etilen adı verilen renksiz, tatlı kokulu bir gaz yayar. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü kimyagerleri, şimdi bu gazı milyarda 15 parça gibi düşük konsantrasyonlarda algılayabilen küçük bir sensör geliştirdi. Bu sensör sayesinde gıda israfının önüne geçilebileceğini düşünüyorlar. AN BE AN TAKİP Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde görevli kimya profesörü Timothy Swager, karbon nanotüp adı verilen yarı iletken silindirlerden yapılan sensörün, meyve ve sebzeleri sevk edildikleri esnada ve depolandıklarında izlemek için kullanılabileceğini söylüyor. Daha iyi gıda yönetimi ve gıda israfının azaltılması için sürekli bir ihtiyaç olduğunu belirten Swager, “Meyve ve sebze taşıyan ve ticaretini yapan insanlar, taşıma sırasında ne yaptığını ve etileni taşırken düşük tutmak için önlem almaları gerekip gerekmediğini bilmek istiyor” dedi. YÜZDE 12’Sİ ÇÜRÜYOR ABDTarım Bakanlığı'na göre, her yıl ABD süpermarketlerinde meyve ve sebzelerin yaklaşık yüzde 12'sinin çürüdüğü ve israf edildiği tahmin ediliyor. Araştırmacılar geliştirilen sensör ile bu büyük kayıp oranının azaltılabileceği konusunda hemfikir. OLGUNLAŞTIKÇA ARTIYOR Etilen, büyümeyi, olgunlaşmayı ve yaşam döngüsünün diğer önemli aşamalarını uyarmak için bir hormon olarak çoğu bitki tarafından üretilir. Muzlar bu konuda örnek gösterilebilir. Başlangıçta yeşil olan muz meyvesi olgunlaştıkça sarı ve ardından kahverengiye döndükçe artan miktarlarda etilen üretir. Çiçekler, çiçek açmaya hazırlanırken etilen hormonu üretir. Stres altındaki bitkiler etileni aşırı üretebilir. Aşırı etilen onların erken olgunlaşmasına ve zamanından evvel solmalarına neden olabilir.

02 Nisan 2020 Perşembe

Gizli enfeksiyonlar yeni salgınlara neden olabilir mi?

HABER: AYŞE BAŞAK Bilim adamları, patojeni yayabilecek hafif veya hiç semptomu olmayan kişilerin oranını tahmin etmek için acele ediyorlar. Koronavirüs salgını dünya çapında arttıkça, araştırma ekipleri önemli bir epidemiyolojik bulmacayı anlamak için yarışıyor. Enfekte olmuş insanların ne kadarının semptomları hafif veya hiç yok? Ön araştırmalar, gizli vakaların tüm enfeksiyonların yaklaşık yüzde 60'ını temsil edebileceğini tahmin ediyor. Minnesota Üniversitesi'nin Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma ve Politikaları Araştırmacısı Michael Osterholm, “Semptom göstermeyen veya hafif derecede hasta olan vakaların oranını anlamak, bu özel salgının nedenini anlamak adına bizim için gerçekten önemli olacak” diyor. 26 BİN VAKA İNCELENDİ Çin ve ABD’lilerden oluşan bir araştırmacı ekibi, gizli enfeksiyonların kapsamını ölçmek için Çin'in Hubei eyaletindeki salgının merkez üssü Wuhan'ın sağlık komisyonuna bildirilen 26 bin laboratuvar onaylı vakanın klinik verilerini kullanarak bir model geliştirdi.Sonuçlara göre, 18 Şubat'a kadar Wuhan'da yetkililerin bilmediği 37 bin 400 enfekte kişinin bulunduğu tahmin ediliyor. Bildirilmeyen bu vakaların çoğu, semptomları hafif veya hiç olmayan, ancak yine de bulaşıcı olabilen kişilerden oluşuyor. POTANSİYEL BULAŞTIRICI Wuhan'daki Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nde halk sağlığı uzmanı Wu Tangchun, “En iyimser tahminimize göre, enfekte olmuş kişilerin en az yüzde 59'u test edilmeden ve potansiyel olarak başkalarına bulaştırarak dışarıdaydı” diyor. Çalışma, virüsün neden Hubei'de bu kadar hızlı yayıldığını ve şu anda dünya çapında dolaştığını açıklıyor. BELGELENMİŞ KANIT Ancak muhtemelen semptom göstermeyen vakalar için en iyi belgelenmiş kanıt, Japon karasularındayken şubat ayı başlarında Covid-19 salgını yayılan Diamond Princess yolcu gemisinden geldi. Gemi karantinaya alındıktan sonra 3 bin 711 yolcu ve mürettebatı tekrar tekrar test edilip, yakından izlendi. Diamond Princess’deki yaklaşık 700 enfekte bireyin yaklaşık yüzde 18’inin hiçbir zaman semptom göstermediği görüldü. Ama geminin çoğunluğu yaşlı bireylerden oluştuğu için oran epey düşük. Birkaç çalışmanın sonuçları dikkate alındığında, hiç semptom göstermeyen veya hafif belirtiler gösteren vakaların toplamının tüm enfeksiyonların yaklaşık yüzde 40-50'sini temsil ettiği düşünülüyor. TEK YOL SOSYAL MESAFE, Araştırmacıların ortak kanaati, ‘güçlü ve kararlı sosyal mesafeli önlemler uygulamak, virüsün yayılmasını önlemenin tek yolu olduğu’ yönünde birleşiyor. SORUNUN ÖLÇEĞİ HÂLÂ BELİRSİZ Hafif semptomları olan veya hiç semptomları olmayan insanlar başkalarına hastalık bulaştırabilir mi? Covid-19'lu bazı kişilerin semptomlarının hafif olduğu zamanlarda özellikle hastalıklarının başlarında boğaz bezlerinde yüksek düzeyde virüs bulunduğunu gösterdi. Araştırmacılar, öksürük veya hapşırma yoluyla başkalarına yayıldığını tahmin ediyorlar. Veriler, birçok bilim insanının şüphelendiğini doğruluyor, enfekte olmuş bazı kişilerin hafif semptomları olduğunda veya hiç semptom olmadığında da oldukça bulaşıcı olabileceğini söylüyor. Ancak, bilim adamları sorunun ölçeğinin hâlâ belirsiz olduğunu vurguluyor.

02 Nisan 2020 Perşembe