tatil-sepeti
Gıdanın raf ömrü ipek ile uzatılacak

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde doçent olan Benedetto Marelli, ipek odaklı laboratuvar çalışması esnasında tezgahta ipeğe batırılmış bir çileği yanlışlıkla unutmuş. Bir hafta sonra laboratuvara geri döndüğünde çileğin hâlâ taze olduğunu görmüş. Bu olay, o güne kadar ipeğin biyomedikal uygulamalarına odaklanan Doç. Marelli’nin zihninde bambaşka fikirlere yol açmış. Bu fikirleri geliştiren ve kendisi gibi bilim insanı olan ortaklarıyla bir şirket kuran Marelli, icat ettiği, gıdaların raf ömrünü uzatan ipek bazlı ürün kaplayıcının yaygın olarak kullanılmasını hedefliyor. DAHA UCUZ Şirketin hedeflediği teknoloji, bütün veya kesilmiş taze sebze-meyve, et, balık ve diğer gıdaların raf ömrünün uzatılmasında geniş bir etki yaratacak. Şirket, ipek kaplama yöntemini kullanarak, besinleri, insana ve doğaya zararlı ambalaj malzemelerinden çok daha ucuza ve çok daha iyi koruyacağını taahhüt ediyor. Marelli, ipek kaplamalarının pahalı yeni ekipmanlara veya değişikliklere gerek kalmadan mevcut gıda işletme hatlarına entegre edilmesinin mümkün olduğunu belirtiyor. ÜÇTE BİRİ İSRAF Doç. Marelli, her yıl küresel gıda arzının üçte biri israf edilirken nüfusunun yüzde 10’undan fazlası açlıkla karşı karşıya olan dünyamızda, bu teknolojinin yaygınlaşması ile taze gıdalara küresel erişimi ve tedarik zinciri verimliliğini artırmayı hedeflediğini belirtiyor ve “Teknolojimizin plastik gıda ambalajlarını neredeyse tamamen ortadan kaldırabileceğini düşünüyoruz” diyor. BOZULMAYA BARİYER İpek, yiyeceklerin yüzeyini kapladıktan sonra gıdanın doğal bozulma mekanizmalarını yavaşlatan tatsız, kokusuz ve algılanamayan bir bariyer oluşturuyor. Gıda maddesinin yapısına bağlı olmak kaydıyla birlikte ortalama olarak raf ömründe yüzde 200’e kadar artış görülüyor. Bu sayede daha az gıda israfı sağlanıyor. Ayrıca soğuk zincirler üzerindeki baskı azaltılarak nakliye sırasında atmosfere salınan sera gazları da azaltılıyor. Hem de bunların tümü, doğa, herhangi bir plastik atık madde ile kirletilmeden yapılıyor.

02 Temmuz 2020 Perşembe

Dünyanın en küçük yumurta fosili

Japonya’daaraştırmacılar,4.5 santimetre uzunluğunda ve 2 santimetre eninde dünyanın en küçükdinozor yumurtası fosilini keşfetti. Tsukuba Üniversitesi ile Beşeri Faaliyetlerve Tabiat Müzesi’nden araştırmacıların yer aldığı ekip, Hyogo eyaletinin Tamba şehrinde dinozor yumurtası fosili buldu. 10 GRAM AĞIRLIĞINDA Ekip, jeokronolojik olarak 100 milyon yıl önceki erken kretase dönemine ait yeryüzü tabakasında bulunanyumurta fosilinin o dönem10 gram ağırlığında olduğunu hesapladı. Teropot türü küçük bir dinozora ait olduğu kaydedilen vefosil analizinde 4.5 santimetreye 2 santimetre ebatlarına denk gelen keşfe ‘Himeoolithus murakamii’ ismi verildi. DİNOZOR YUVALARI Ekip uzmanlarından Tsukuba Üniversitesi Profesörü Tanaka Kohei,bulunan fosilleşmiş yumurtanın, aynı bölgedeküçük dinozorların nasıl yuvalandığına ışık tutacağını söyledi. Aynıekip, Tamba’daki tabakada, 2015-2019’da 4yumurta fosili ile etrafa saçılmış1300’den fazlayumurta kabuğu parçası tespit etmişti. Moğolistan ve İspanya’daki fosilyumurtalarının çoğunun 5 santimetreye 7 santimetre olarak ölçüldüğünü belirten araştırma ekibi, Tamba’daki keşfin dünyanın en küçük yumurta fosili olduğunu kaydetti.

02 Temmuz 2020 Perşembe

Enfeksiyona karşı antiviral el

HABER: AYŞE BAŞAK Danimarka Teknik Üniversitesi’nde öğrenim gören iki genç araştırmacı, koronavirüs enfeksiyonunu azaltmak için bakır bazlı bir alet geliştirdi. Bir kapı koluna her dokunduğunuzda potansiyel olarak virüs bulaşma veya virüs yayma riskiyle karşı karşıya kalırsınız. Ancak Markus Iversen ve Orion Pilo’nunbuluşu olan alet, bu riski sıfıra yaklaştırıyor.Antiviral el olarak adlandırılan aleti kullanmak kolay. Eşyaları tutmak için bir kancaya, ayrıca düğmelere basmak için özel bir uca sahip. Aleti bir anahtarlığa veya kemerinize takabilir ve istediğiniz yüzeylere pratik bir biçimde dokunabilirsiniz. BAKIRDA YAŞAYAMAZ Alet, antiviral etkisi ve dayanıklılığı için seçilen bakır bazlı bir metal olan pirinçten yapılmış. Alaşımındaki bakırda bulunan metalik iyonların oligodinamik etkisi, virüslerin ve bakterilerin hücre duvarlarını parçalıyor. Aslında bu etki, 1893 yılında Karl Wilhelm von Nägeli tarafından keşfedildi. Bazı metal iyonları, özellikle ağır metaller, bu etkiyi çeşitli derecelerde gösterir. Bakteriler, oligodinamik etki söz konusu olduğunda bulundukları yüzeyde yaşamaya devam edemez. Virüsler de genel olarak bu etkiye karşı çok hassas. Bu etki, virüsün metabolik aktivitesi bitene kadar süreceğinden nihayetinde virüsü öldürür. Southampton Üniversitesi’ndeki araştırmalarda soğuk algınlığından zatürreye kadar birçok hastalığa neden olan koronavirüslerin bulaşıcılığı ile ilgili çalışmalar yürütülürken, bu virüslerin cam ve çelik gibi materyaller üzerinde günlerce hayatta kalabilmesine karşın, bakıra maruz kaldıklarında dakikalar içinde yok oldukları fark edildi. Metalin düşük bir oranda kullanılması durumunda da oligodinamik etki gerçekleşiyor. Pirinç kapı kolları, gümüş çatal bıçak takımları, bakır kap kacak gibi eşyalarda bu etki görülüyor. SERİ ÜRETİM AŞAMASINDA İşte bu bilgiler ışığında, iki öğrenci beyin fırtınası yapmaya, 3D çizimler üretmeye ve prototipler geliştirmeye başlamış. Halihazırda Danimarka’da üretim sürecinde olan buluş, kir tutmasını önlemek üzere tüm profil kenarlarının yuvarlanmasını sağlamak için bir su jeti tekniği kullanılarak şekillendirildi. Genç araştırmacılar prototipi ilk geliştirdiklerinde, aracı kullanmakla ilgilenenler aile ve arkadaşları ile sınırlı imiş. Şimdi ise seri üretim aşamasında; ürünlerine yönelik talebe neredeyse yetişemiyorlar.

02 Temmuz 2020 Perşembe

Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi’ne proje desteği

Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation’ın hazırladığı Rejenerasyon-20 projesiyle Covid-19 salgınının ülke ekonomisine negatif etkilerinin azaltılmasına yönelik girişimcilerin hayata geçireceği yenilikçi uygulamalar desteklenecek ve toplumun girişim ekosisteminin katkılarıyla güçlenmesi sağlanacak. Cube Incubation, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) Covid-19 ile Mücadele ve Dayanıklılık Programı kapsamında ‘Girişimcilik Ekosistemi Yenilenme Projesi: Rejenerasyon-20’ ile destek almaya hak kazandı. Destekten 30 girişimin yararlanması hedefleniyor. HEDEF 1.000 GİRİŞİMCİ Rejenerasyon-20 projesi ile birlikte erken aşamadaki girişimlere dijital hızlandırma, ürünleştirme aşamasındaki girişimlere danışmanlık programı verilecek. Ayrıca ekosistemdeki soru ve sorunlara yanıt niteliğinde içeriklerden oluşacak video portalında 100 video ile bini aşkın girişimciye ulaşılması hedefleniyor. Projeyle Türkiye’deki nitelikli Ar-Ge mühendislerinin de girişimler bünyesinde istihdam edilmesi planlanıyor. ULUSLARARASI ÜRÜNLER Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu, destekten yararlanacak girişimcilerin kalıcı, uygulanabilir, çağdaş metodlara dayanan destek mekanizmalarıyla projelerini başarıyla hayata geçireceklerini söyledi. Topçu, şu bilgileri verdi: “Rejenerasyon-20 ile girişimcilik ekosistemimizdeki başarılı genç beyinlerimizin uluslararası arenada rekabet eden ürünleri ve uygulamaları hayata geçireceğine inanıyoruz. Teknopark İstanbul olarak kuluçka merkezimizi uluslararası bir merkez haline getirmek ve girişimcilerimize uluslararası standartlarda imkanlar sunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.” İHRACATTA ARTIŞA KATKI Rejenerasyon-20 kapsamında, Türkiye’de üretilen yerli ürünlerle Türkiye’den başlayarak dünyaya açılan, salgının olumsuz etkilerini ortadan kaldıran projelerin desteklenmesi, gelecek vadeden girişimlere can suyu destek mekanizmasının kurulması hedefleniyor. Uluslararasılaşma kapsamında ithalatta düşüş sağlanarak, ihracatta artışa katkı sunulması da amaçlanan projenin diğer hedefleri ise sosyal girişimlerin ortaya çıkarılması, toplumun rahatlatılarak birliktelik ruhuna destek olunması ve dayanışma kültürünün desteklenmesi olacak. TÜRKİYE’NİN AR-GE ÜSSÜ OLMA YOLUNDA İstanbul Ticaret Odası’nın da kurucuları arasında olduğu Teknopark İstanbul, Türkiye’nin Ar-Ge üssü olma amacıyla çıktığı yolda bugün 95’i aşkın girişimci grubuna ve aralarında ASELSAN, TUSAŞ, TEI, ROKETSAN, STM, BMC Power, Aspilsan, Vestel Savunma, Yaltes, C-Tech, Altınay Havacılık, Pavotek, Femsan, Armelsan, Kale Havacılık ve Figes gibi firmaların yer aldığı 320’yi aşkın şirkete ev sahipliği yapıyor. KALICI OLMAK İÇİN MAKRO İLKELER Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi, ayrıca projenin uygulanmasından sonra bu süreçleri orta uzun vadede kalıcı hale getirerek şu makro ilkeleri hayata geçirmeyi planlıyor: * Girişimlerin, dijitalleşerek işbirliğine dayalı bir şekilde çalışmalar yürütmeye devam etmesini sağlamak. * Sosyal işbirliğine dayalı daha geniş ekosistemler oluşturmak. * Çevik, elastik, dijital iş yeri modelleri kullanmak, işin niteliğine, türüne ve gerekli ilgili becerilere bağlı olarak evden ve ofisten çalışmanın en iyi kombinasyonunu sağlamak. * Teknoloji destekli uygulamalar geliştirilmesine yardımcı olarak fiziksel süreçler üzerindeki baskıyı azaltmak için değer odaklı, proaktif girişimler ortaya çıkartılmasına destek olmak.

23 Haziran 2020 Salı

Nefesten Covid-19 tespiti

HABER: SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul’da yerleşik New Senses Uzay Teknoloji Sağlık Araştırmaları A.Ş.,yapay zekalı ilk kakozmi (kötü koku) ölçeri geliştirdi. CovidNose adındaki Covid-19 Tanı Kiti, hastalığıalveoler yolla yani nefes kokusunda tespit ettiğikan gazı moleküllerinin dengesizliklerini ölçerek teşhis ediyor. Kan alınmadan metabolik alkoloz ve asidozu (asit ve baz denge bozuklukları) tespit eden kit, İstanbul’da çeşitli hastanelerde 420 hastada etik izinle denendi ve başarılı oldu. Sürekli gelişen yapay zekası ile CovidNose, mutant yeni koronavirüsleri ve başka hastalıkları da tespit edebilecek. İL SAĞLIK’TA BAŞKAN YARDIMCISI İstanbul Ticaret’in sorularını New Senses’in, Covid-19 için oluşturduğu ekibine liderlik eden Dr. Hasan Gökçeoğlu cevapladı. Yüksek lisansını, Hastane Yönetimi ve Sağlık İşletmesi alanında yapan Dr. Gökçeoğlu, doktorasını Üsküdar Üniversitesi Sağlık Yönetimi ve Hastane İşletmeciliği Bölümü’nde sürdürüyor. Dr. Gökçeoğlu, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkanlığı’nda Başkan Yardımcısı. SESİ HİSSETTİREN EŞSİZ SAAT New Senses’i tanıtır mısınız? New Senses, yapay zeka odaklı projeler üretiyor. Bunlardan biri, uluslararası akıllı saat piyasasında bir ilk olan Sence Watch. Sesleri duymasanız dahi hissetmenizi sağlayan bu akıllı bileklik; işaret dili yerine gerçek seslerden oluşan, daha kolay öğrenilen titreşim diline sahip. Engellilerin hayatını kolaylaştıran bir asistanla donatılan akıllı saatlerimizi TÜBİTAK 1512 Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kısmında piyasaya verdik. Yüzlerce engelli birey, sosyal medya deneyimi sunan yapay zeka ile donatılmış HisliFil isimli uygulamamızı başarıyla kullanıyor. EĞİTİM KURUMLARINA HİBE Turkcell, Vestel gibi büyük firmalar, işitme engellilere eğitim veren kurumlara hediye ettiğimiz Sense Watch’a destek oldu. Ürünümüz halen https://arikovani.com/projeler/sense-watch/detay adresinde satılıyor. Sancaktepe Engelsiz Teknoloji Geliştirme Merkezi’nde ürünümüz ile engelli bireylerin eğitilmesi, teknoloji öğretilmesi ve istihdamının sağlanması ile ilgili çalışmalarımız sürüyor. YAPAY ZEKALI BİYOSENSÖR Covid-19 projeniz nedir? Tamamen yerli ve milli bu projemizin adı CovidNose, yapay zeka destekli Covid-19 Tanı Kiti. Yapay zeka ile tanımlanan verileri analiz edip Covid-19'u teşhis edebiliyor ve hastalığın klinik takibinde başarıyla kullanılıyor. Hedefimiz; kolay uygulanabilen, Covit-19 teşhisini basitleştirip, tedavi sürecini hızlandıran yapay zeka destekli biyosensörler içeren bu test cihazlarını seri üretmek. 420 HASTADA DENENDİ Hastalarda denendi mi? CovidNose Tanı Kiti,İstanbul’da çeşitli hastanelere başvuran ve Covid-19 sonuçları pozitif 420 hastada etik izin dahilinde denendi. Hastaların pH, pCO2, HCO3 gibi kan gazı değerleri saptandı ve kan gazı ölçümlerinde hastalığın erken evresinde tespit edilebilecek ciddi dengesizlikler gözlendi. HASTALIKLARIN KOKULARI Nefes kokusundan hastalık tespitini nasıl yapıyor? Hastalıklara sebep olan mikroorganizmalar ve maddeler ayrı ayrı kokular oluşturur. Akciğerlerdeki etkin konakçı savunma sistemi ve hastalığa yol açan mikroorganizmalar nedeniyle nefes kokusu değişir. Mesela, diyabet hastalarında aseton kokusunu andıran bir nefes kokusu olur. Herhangi bir tümör nedeniyle bozulan veya ölen dokularda oluşan uçucu gazların nefes ile atılmasıyla kötü ağız kokusu ortaya çıkar. Çeşitli kanser türlerinin erken tanısında eğitilmiş köpeklerden ve elektronik burunlardan faydalanılarak yapılmış çalışmalar mevcut. CovidNose’un çalışma sistematiği de aynı. KAN ALMAYA GEREK YOK Kullanımı kolay mı? CovidNose, kokunun türünü de tespit edebilen yapay zekalı bir biyosensör. Kan almaya gerek kalmaksızın hastaların arter kan gazı izlenimlerini yapıyor. Kolay kullanımı ile hastalığın erken tespitinde, önleyici olarak havaalanı ve sınır kapısı gibi yerlerde kullanılabilir. HAZIRLIKLI OLMALIYIZ Covid-19’dan kurtulacak mıyız? Temennimiz yayılmanın durması ve hastalarımızın ivedi şifa bulması. Ancak pandemi alanında uzman kişiler ekim ve kasım aylarında virüsün yeniden salgın oluşturma ihtimalinden bahsediyor. Bu ihtimale, tüm sahalarda bir uyum halinde hazırlıklı olmamızda fayda var. DÜNYADA TEK Dr. Hasan Gökçeoğlu, “Literatürde yapay zeka ile donatılmış ve Covid-19’u halitozis yani kötü koku ile teşhis edebilen yerli ya da yabancı bir ürün bulunmuyor” bilgisini verdi. MOBİL TEŞHİS KİTİ YOLDA NewSenses’in yeni çalışması, Mobil Covid-19 Teşhis Kiti. Kit, mobil cihazlara kılıf gibi takılacak. Telefon uygulaması özel bluetooth bağlantısını tanıyarak cihazı eşleyip kullanıma hazır hale getirecek. İsteyenlerin mobil cihazlarına takacakları bu kit; nefesten tanı koyabilecek, tüm virüs evrimini yapay zeka ile izleyecek, öğrenecek, yeni semptomları ve hastalıkları teşhis edebilecek. Firma en geç 2020 Kasım’ında kiti pazara sunacak. Mobil teşhis kitinin her gelir grubunun ulaşabileceği bir fiyatta olması hedefleniyor. MUTANT VİRÜSÜ DE TESPİT EDECEK Yerli Covid-19 erken teşhis kitinin maliyetleri düşüreceğini belirten Dr. Hasan Gökçeoğlu, “Ayrıca hem iç hem dış pazarda ilk defa bir teşhis kiti yapay zeka entegrasyonu ile yer alacak. Yapay zeka sürekli gelişerek, mutasyona uğrayan virüsleri, kronik hastaları, bağışıklık sistemi düşük kişileri belirleyip, ulusal sağlık koruma politikalarının daha az maliyetle, etkin şekilde yürütülmesini sağlayacak” dedi.

20 Mayıs 2020 Çarşamba