tatil-sepeti
Elektrikli araçlara ses zorunluluğu

AYŞE BAŞAK Elektrikli araçlar hayatımıza ilk girdiğinde, fosil yakıtlı araçlara nazaran sessiz olmalarını pek hayırlı bulmuştuk. Trafik gürültüsünün, araç sesi kirliliğinin azalacağını, bunun da özellikle metropoller için iyi haber olduğunu düşünmüştük. Oysa her şey bu kadar basit değil ve uzun yıllara dayanan trafik alışkanlıkları var. Elektrikli araçların sessizliği, arkalarından yaklaşan bir aracı duyamayan yayalar, bisikletliler ve özellikle görme engelliler için çok tehlikeli olabiliyor. YAPAY SES İÇİN YASA ABD’de, bir süre önce elektrikli araçların özellikle düşük hızlarda seyrederken ve fren yaparken yapay bir ses çıkarmasını öngören federal yasa yürürlüğe girdi. Böylelikle araçların çıkardığı seslere göre hareket etmeye alışık olan yayaların sağlığı ve güvenliği temin edilmiş olacak. Araçlara eklenecek olan ses, insanları uyarıp, otomobilin hızı hakkında fikir verecek. ÜRETİCİLERE FIRSAT Bu yasa, elektrikli araç üreticileri için de bir yaratıcılık fırsatı olarak görülüyor. Üreticiler, araçlara kendine has sesler eklemek için çalışmalara başlamış. Araçların çıkaracağı sesler, yayaları uyaracak kadar yüksek ve taşıtın hızlanıp yavaşladığını belirtecek karakterde olacak. Otomobillere meraklı kişilerin onları motor seslerinden ayırt etmeleri şaşırtıcı değil. Üreticiler de motor seslerini aracın kişiliğinin bir parçası olarak görür ve performans algısını güçlendirmek için bu sesten istifade ederler. Gücünü bataryadan alan elektrikli araçlar ise düşük hızlarda fazla ses çıkarmıyor. Özellikle 30 km hızın altında tamamen sessiz oldukları söylenebilir. BESTECİLERLE ÇALIŞIYORLAR Peki, elektrikli araçlara nasıl sesler eklenecek? Elbette yapay sesler. Otomobil şirketleri, sıra dışı fikirler üretmeye başladı bile. Lincoln, son model elektrikli araçlarının uyarı seslerini tasarlamak için Detroit Senfoni Orkestrası ile çalışıyor. BMW ise Vision M NEXT adlı elektrikli otomobili seslendirmesi için meşhur besteci, Hollywood’da yaratıcı işlere imza atan Hans Zimmer ile anlaştı. Otomobil, düşük hızda seyrederken, hızlanırken, yavaşlarken ve geri giderken çıkardığı sesler en az 40 desibel şiddetinde ve birbirinden farklı olacak. Otomobil üreticileri, buna uyacak ama fosil yakıtlı bir otomobilden farkını da vurgulayacak şekilde elektrikli araçlarına güçlü bir kişilik kazandırmak için çalışıyor. Grönland’daki erime geri dönülmez noktada Küresel ısınmanın gezegenimiz için yarattığı tehlike, uzak bir tarihe yönelik tehdit olmaktan çıktı, kapımızda. Buz kütleleri eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, iklim değişiyor, hava olayları daha şiddetli yaşanıyor, sebep olduğu felaketleri giderek daha sık görüyoruz. Araştırmalar, en kısa sürede önlem almamız gerektiğini, aksi halde geri dönmenin mümkün olmadığı bir noktaya yaklaştığımızı söylüyor. Nature’da yayınlanan yeni bir makale, çarpıcı bir araştırma sonucunu ortaya koydu ve kötü bir haber verdi: Grönland’daki buz tabakası, geri dönüşü mümkün olmayan bir biçimde eridi. Yani küresel ısınma, içinde bulunduğumuz an itibariyle etkisini kaybetse dahi Grönland’ın eski haline dönmesi imkânsız. 280 MİLYAR TON Bilim insanları, buz tabakasını oluşturan ve muhafaza eden yıllık kar tabakasının yoğunluğunun artık buzulların erime hızını yakalayacak düzeyde olmadığını açıkladı. Bilim insanları bu sonuca, Kuzey Kutup Bölgesi’nde 1978-2018 arasında 40 yıl boyunca 200’den fazla buzulu inceleyerek elde ettikleri uydu verileri üzerinden vardı. Veriler, kar yağış oranının, buz tabakasının erime hızının çok gerisinde kaldığını ortaya koydu. Yağan kar azaldıkça, buz tabakasının üzerini kaplayarak erimesini yavaşlatıcı etkisi yok oldu. Ayrıca okyanusların ısınması da Grönland’daki erimeyi hızlandırdığı için kar yağışı hiçbir biçimde buzulları korumaya yetmiyor. Güncel verilere göre her yıl eriyen 280 milyar ton buz, Grönland’dan okyanuslara karışıyor. Bu da okyanus seviyesinin hızla yükselmesi anlamına geliyor.

01 Eylül 2020 Salı

Sanayiciye bedelsiz ‘sosyal mesafe denetimi’

SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul firmalarından Doruk, geliştirdiği ProManage KiT (Kontrollü İnsan Trafiği) uygulamasını sanayiciye bedelsiz olarak sunuyor. Yapay zekalı yüksek teknolojili bu uygulama; fabrikaların faaliyetlerine devam ederken, çalışanların anlık sosyal mesafe denetimini ve raporlamasını yapıyor. Böylece çalışan sağlığı korunarak, üretimin devamlılığı sağlanıyor. Üretimin kesintisiz sürmesi için ‘Fabrikalar Açık Kalsın’ kampanyasına imza atan Doruk, ProManage KiT uygulamasını edinmek isteyen sanayicileri, Covid-19 salgınından etkilenenlere hizmet eden vakıf ve sağlık kuruluşlarına bağış yapmaya davet ediyor. İstanbul Ticaret’in sorularını, Doruk’un Uluslararası Genişlemeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden cevapladı. RAKİPSİZ DİJİTAL SİSTEM Doruk’u tanıtır mısınız? Üretim yönetiminde dijitalleşme pazarını inşa eden firmamız, 1998’de kuruldu. Türk sanayinde dijitalleşmenin konuşulmadığı yıllarda, dijital üretim yönetim sistemi ProManage’ı geliştirdik. ProManage; artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojileri ile tam entegre olan dünyadaki tek üretim yönetim sistemi. Endüstriyel nesnelerin interneti (IIoT), makina öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojileri ile tam entegre olan dünyadaki tek üretim yönetim sistemi ProManage ile sanayicilerin dijital dönüşüm mentorluğunu yapıyoruz. Merkez ofisimiz Teknopark İstanbul’da. Antalya Teknokent ve İzmir Depark Teknokent’de de ofislerimiz var. ABD’li MxD’nin de Ar-Ge partneriyiz. ABD’de kurduğumuz ProManage Smart Manufacturing Solutions şirketi, Japonya merkezli ITO Corporation ile partnerlik anlaşması imzaladı. Bu anlaşma ile Asya-Pasifik pazarına giriş yaptık. DÜNYA İLE REKABET İMKANI ProManage sisteminin faydaları nedir? ProManage; işletmelere çalışma maliyetlerini ve nasıl bir yatırımı realize ettiklerini gösteriyor. Dar boğazlarına, zayıf yönlerine, gelişime açık noktalarına ilişkin anlık bilgiler veriyor. Maliyeti düşürmek, teslim sürelerini kısaltmak ve katma değeri yüksek üretim için hangi yöntemlerle, neler yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Böylece sanayici üretimini daha verimli ve çevik hale getiriyor, kayıplarını tespit edip azaltıyor. Sanayici, dünya ile rekabet edebiliyor ve kendi sektörüne yön verebiliyor. 300 FABRİKAYI DİJİTALLEŞTİRDİ ProManage KiT uygulaması nasıl doğdu? ‘Sadece Türkiye’de değil, dünyada 300’den fazla öncü sanayi kuruluşunun dijital dönüşümünü yapabilme yetkinliğimizi, Covid-19 salgınına karşı nasıl bir faydaya dönüştürebiliriz?’ diye düşündük. Böylece mühendislerimizin gönüllülük esasına göre, ortak çalışarak geliştirdikleri yapay zeka destekli görüntü işleme teknolojisini kullanan ProManage KiT (Kontrollü İnsan Trafiği) uygulaması hayata geçti. Tüm dünyada günlük yaşam sosyal mesafe kurallarına göre düzenlenirken, biz de fabrikaların kapanmaması, üretimin durmaması için sanayi çalışanlarına özel bir çözüm geliştirdik. Uygulamayı bedelsiz olarak sanayicilerimizin hizmetine sunduk. EK YATIRIM GEREKMİYOR ProManage KiT’in faydaları neler? Sosyal mesafe ölçüm ve uyarı uygulaması ProManage KiT sayesinde fabrikalar açık kalıyor. Sanayici, ek yatırıma gerek duymadan uygulamayı kullanarak, çalışanlarının sosyal mesafe denetimini ve raporlamasını anlık olarak yapabiliyor. ProManage KiT, personelin sosyal izolasyona uyup uymadığını izleyip, temas noktalarını dijital ortamda tespit ediyor. Uygun olmayan mesafelerde anında uyarı veriyor. Böylece işletmeler, çalışanlarının sağlık risklerini değerlendirerek, hemen önlem alabiliyor. KULLANIMI ÇOK KOLAY Uygulamayı, isteyen sanayici kullanabiliyor mu? Herhangi bir sanayi işletmesi ProManage KiT’i kullanabilir. Web sitemizde yayımladığımız kurulum ve kullanım kılavuzları sayesinde uygulama kolayca devreye alınabiliyor. Tesislerdeki mevcut kamera sistemi ve uygulamanın bağlı olduğu yeterli donanıma sahip bir bilgisayar kullanım için yeterli. KARANTİNAYA GEREK KALMIYOR Risk taşıyanları nasıl belirliyor? ProManage KiT, şüpheli bir durum oluştuğunda geriye dönük olarak geçmiş uyarı kayıtlarını takip edebiliyor. Görüntülerdeki insanları tanıyabilen uygulama, video dosyalarından canlı analiz yapabiliyor. Kayıtların raporlarını çıkararak, risk taşıyanların tespitini sağlıyor. Risk taşıyanların tespiti ile işletmede karantina koşulları oluşturmaya gerek kalmıyor. Çalışan sağlığı korunarak üretime devam edilebiliyor. KİŞİSEL İHLALLER CANLI YAYINDA Aylin Tülay Özden, sistemin mesafe ihlalinde anında uyarı verdiğini belirterek, işleyişi şöyle anlattı: “Uygulama, canlı kamera görüntülerini işliyor, sosyal mesafe uyarıları ekrana yansıyor. Böylece çalışanlar, kendi ihlal durumlarını anlık ve canlı olarak görebiliyor. Mesafe ihlalinde bulunulduğunda anında uyarı gönderiliyor, tüm durum ve uyarılar raporlanıyor. Raporda; sosyal mesafe ihlalinin yapıldığı bölge, başlangıç ve bitiş zamanları ile verilen alarmlar görüntülenebiliyor. Operatör, ilgili kişilerin isimlerini kayda ekleyip, not yazabiliyor.” FABRİKALAR AÇIK KALSIN KAMPANYASINA BAĞIŞ Özden, ‘Fabrikalar Açık Kalsın’ kampanyası ile ilgili şu çağrıyı yaptı: “ProManage KiT uygulamasını edinmek isteyen sanayicilerimiz, ‘Fabrikalar Açık Kalsın’ kampanyamıza destek verebilir. Zorunlu değil ama bizim bedelsiz hizmetimiz çok katmanlı bir destek ve yardımlaşma kampanyasına dönüşsün istiyoruz. Pandemiden etkilenen halkımıza hizmet ve destek sunan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Darüşşafaka Cemiyeti, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Vakfı’na bağış yapabilirler.”

01 Eylül 2020 Salı

Covid-19 aşısının anahtarı gen testinde

HABER: SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul firmalarından NPGenetics (NeuroPsychoGenetics), bireylerin tükürük örneğinden genetik haritalarını çıkartarak; hastalık riskleri, davranış ve karakter yapısı, beslenme hassasiyeti, ilaç duyarlılığı, spor programı, yetenek ve yetkinlik planlaması hakkında analizler yapıyor. Firma, özellikle yetenek genetiği ve davranış genetiği analizlerinde Türkiye’de lokomotif rolünü üstleniyor. İstanbul Ticaret’in sorularını, NPGenetics’in kurucusu ve genel müdürü Ahmet Vedat Karaca cevapladı. Nörobilim uzmanı Karaca “Ulusal genetik veri bankamız olsaydı, gen teknolojilerini kullanarak; Covid-19 aşısı geliştirme ve aşının Türkiye nüfusu üzerinde nasıl tepki vereceğini öngörmede katma değer sunabilirdik” dedi. Karaca’nın, “Nöropolitikanın Tanımı ve Nöropolitika Araştırmalarından Örnekler” isimli araştırması Türkiye’nin nöropolitika alanında hazırlanmış ilk yüksek lisans tezi. GENETİĞE UYGUN KULLANIM KILAVUZU NPGenetics’i tanıtır mısınız? Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek toplumu ve bireyleri tanımlayıp, gerekli ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla psikometrik, genetik ve nörobilim çalışmaların tamamından elde edilebilecek verileri kullanıyoruz. Bireylerin tükürük örneklerinden genetik verilerine ulaşıp, yaşamlarını daha doğru ve sağlıklı planlamalarına yardımcı oluyoruz. Daha basit bir ifade ile kişilerin genetik kodlarını inceleyip, tercüme ederek; genetik yapılarına uygun kullanım kılavuzlarını hazırlıyoruz. 2018 yılının Eylül ayında firmamızı kurup, 2019 yılında Teknopark İstanbul’da yerimizi aldık. “Güvenlik Unsurlarının Yeteneklerinin Artırılmasında Genetik Optimizasyon” adlı Ar- Ge projemizle startupımızı başlattık. Genetik testlerin faydası nedir? Genetik testleriyle; hastalık riskleri, davranış ve karakter, beslenme hasssasiyeti, ilaç duyarlılığı, spor yönetimi, yetenek ve yetkinlik farkındalıkları belirlenebiliyor. Kişi hayatı boyunca sadece bir kere yapılacak genetik analiz sonuçlarını bir ömür boyu kullanabilir. Kişisel, koruyucu ve önleyici sağlık yaklaşımı çerçevesinde ideal bir yaşam planı sunuyoruz. BİYOSAVUNMA Biyoteknoloji, hayatımızı nasıl etkiliyor? Covid-19 ile biyolojik unsurların ne kadar önemli olduğunu gördük. Bilhassa biyoteknoloji alanındaki son gelişmeler, toplumun en acil zorluklarına hazırlanmamıza ve bunları aşmamıza yardımcı oluyor. Dünyadaki en büyük teknoloji şirketlerinin yeni yatırım sahalarının biyoteknoloji ürün ve hizmetleri olduğunu görüyoruz. Google dünyada biyoteknolojiye yatırım yapan en büyük şirket. 400 milyar dolarlık bir hacme sahip biyoteknoloji pazarının 2024 yılında 775 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Genetik test pazarı, biyoteknoloji pazarının küçük bir parçası. Global Market Insights verisine göre; 2026 yılında 29 milyar dolara ulaşması beklenen gen sektörü, yaşamın her alanında araştıracak, ürünleştirebilecek bir hizmet buluyor. Bizler de genetik test pazarında eğitimin idealleştirilmesi, insan kaynakları süreçlerinin optimize edilmesi, biyosavunma ve biyopolitik alanlarda öncü rol üstlenmeye gayret ediyoruz. GENLER HUKUKİ KARARLARI DEĞİŞTİRİR ABD’de, kritik kurumlarda ve görevlerdeki atamalar genetik ve nörobilim test sonuçlarına göre yapılıyor. Genetik test sonuçları hukuki kararların da seyrini değiştiriyor. ABD’de 2005 ve 2012 yılları arasında 1585’ten fazla hukuki davada genetik ve nörobilimsel kanıtlar kullanıldı. Aynı dönemde; ABD’deki cinayet dava sanıklarının yaklaşık yüzde 5’i, idam ile yargılananların ise yüzde 25’i için nörobiyolojik veriler kullanılarak daha düşük sorumluluk isnat edilip, ceza indirimleri istendi. Tüm davalarda davranış genetiği ve nörobilimin kanıtlarının başarılı olduğu dava oranı ise yüzde 30 civarında. 30 BİN TL’YE HARİTA Kişisel bir gen haritasının maliyeti nedir? Yetenek genetiği, davranış karakter genetiği, spor genetiği, beslenme genetiği, cilt ve güzellik genetiği gibi ayrı ayrı paketlerimiz mevcut. Ancak tamamını yaptırmak isteyen bir doğrudan tüketici için ortalama 30 bin TL’ye mal oluyor ve üç hafta içinde bireylerin tüm genetik raporlaması tamamlanıyor. İnternet sitesinden sipariş verildiğinde adrese tükürük kiti gönderiyoruz. Teknopark İstanbul biyoteknoloji laboratuvarında genetik analizi yapıyoruz. GÜVENLİKTE YETENEK ARTIŞI NPGenetics, Teknopark İstanbul’da başladığı; “Güvenlik Unsurlarının Yeteneklerinin Artırılmasında Genetik Optimizasyon” adlı Ar-Ge projesi ile savunma sektöründe önemli bir eksiği gideriyor. Proje ile güvenlik unsurlarının hem insan kaynakları yönetimi, hem de beslenme ve spor eğitimleri, genetik yapılarına uygun ve dolasıyla daha verimli hale getiriliyor. Güvenlik unsurlarının bilişsel ve fiziksel performanslarındaki olumlu artış, görevlendirmelerde de çok yönlü katma değer sağlıyor. GENETİK SUÇLARA ÖZEL ÇÖZÜMLER MAOA geninin 2R versiyonuna sahip bireylerde öfkenin, şiddetin arttığı, potansiyel cinnet vakalarının gözlemlenebildiğine dikkat çeken Karaca, “ABD’de bazı eyaletlerde bu ve benzeri genetik, nörofizyolojik, nörobiyolojik nedenlerle tetiklenebilecek suçların azaltılmasına yönelik çözümler deneniyor” şeklinde konuştu. KADINA ŞİDDET GENLERDE SAKLI! Karaca, “Kamu politikalarında genetik biliminden yararlanılabilmesi adına bir kurum ile “Kadına Şiddetin Önlenmesinde PsikoGenetik Faktörlerin Tespiti ve Yönetilmesi” başlıklı Ar-Ge projesi hazırladıklarını söyledi. Böylece Türkiye’nin şiddet davranışı ile ilişkilendirilmiş genlerinin haritasını çıkarma arzusunda olduklarını belirten Karaca, “Çünkü nörohukuk araştırmaları bizlere genlerimizin davranışlarımız üzerindeki etkisi hakkında çok şey söylüyor” dedi. 400 milyar dolarlık hacme sahip biyoteknoloji pazarının 2024 yılında 775 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Genetik test pazarı, biyoteknoloji pazarının küçük bir parçası. Global Market Insights verisine göre; 2026 yılında 29 milyar dolara ulaşması beklenen gen sektörü, yaşamın her alanında araştıracak, ürünleştirebilecek bir hizmet buluyor. 7 RAPORLA GEN ANALİZİ Yetenek Genetiği Raporu Davranış Karakter Genetiği Raporu Spor ve Fitness Genetiği Raporu Beslenme Genetiği Raporu Cilt Genetiği Raporu Hastalık Riski Genetiği Raporu İlaç Duyarlılığı Gen Raporu

26 Ağustos 2020 Çarşamba

Teknoloji ekosistemine 7 mükemmeliyet merkezi

Yeni teknolojilerin pazarı değil, üreticisi olma hedefiyle hareket eden Türkiye, TÜBİTAK’ın altyapısını geliştirmeye devam ediyor. TÜBİTAK RUTE Motor Mükemmeliyet Merkezi, TÜBİTAK MAM Enerjetik Malzemeler Laboratuvarı, TÜBİTAK MAM Biyomalzeme, Biyomekanik, Biyoelektronik Mükemmeliyet Merkezi, TÜBİTAK MAM Yüksek Sıcaklık Malzemeleri Araştırma, Geliştirme ve Onarım Mükemmeliyet Merkezi, TÜBİTAK UME Fotovoltaik Performans Test Merkezi, TÜBİTAK SAGE Çevresel Testler Merkezi ve TÜBİTAK SAGE Ar-Ge Hizmet Binası, bu hedef doğrultusunda hizmete alındı. MOTOR GELİŞTİRME İMKANI TÜBİTAK RUTE Motor Mükemmeliyet Merkezi: Merkezde; demiryolu, denizcilik, jeneratör ve özel amaçlı kullanıma uygun motorlar yurt içinde test edilebilecek. Bu sayede hem firmalar yurt dışındaki laboratuvarlara para vermekten kurtulacak hem de büyük bütçeli motor geliştirme projeleri ülkemizde yapılacak. TÜRKİYE’DE ÜRETİME KATKI TÜBİTAK MAM Ulusal Enerjetik Malzemeler Sentez ve Karakterizasyon Laboratuvarı: Askeri mühimmatlarda kullanılan ve yurtdışı kaynaklardan satın alım yoluyla temin edilen enerjetik malzemelerin ülkemizde üretilebilmesi için gerekli olan üretim proseslerinin geliştirilmesi ve uluslararası standartlara uygunluk çalışmalarının gerçekleştirilmesi artık mümkün hale geliyor. TEK ELDEN TEST TÜBİTAK MAM Biyomalzeme, Biyomekanik, Biyoelektronik Mükemmeliyet Merkezi: Biyomekanik Laboratuvarı’nda Ar-Ge kapsamında geliştirilen ürünlerin hedef doku ve uygulamaya yönelik mekanik özellikleri test edilecek. Ülkemiz implant ve biyomalzeme üreticileri için en önemli eksikliklerden olan biyomekanik standart test hizmetleri verilecek. Biyoelektronik laboratuvarında ise elektroniğin tıp ve biyoloji ile artan sinerjisinin bir ürünü olarak, bu alanlarda gerçekleştirilen uygulamalar ile hastalığın teşhis ve tedavi edilmesinde önemli süreçler işletilebilecek ve birçok hastalık tedavi edilebilir hale gelecek. Biyomalzeme, Biyomekanik, Biyoelektronik Mükemmeliyet Merkezi, yurt dışında yapılan testleri tek bir elden yürütecek, ayrıca biyoteknoloji temelli malzeme ve sistemler geliştirecek. TÜRBİN KANATÇIĞI ÜRETİMİ TÜBİTAK MAM Yüksek Sıcaklık Malzemeleri Araştırma, Geliştirme ve Onarım Mükemmeliyet Merkezi: Enerji, havacılık ve demir-çelik sektörlerinde yüksek sıcaklık uygulamalarında kullanılmak üzere araştırma, ürün geliştirme ve prototip imalatına yönelik konusunda tek yetkin merkez. Helikopter ve uçak motorlarının kristal kanatçıkları MAM’da üretiliyor. MAM’da üretilen türbin kanatçığı, turboşaft motorlarında kullanılıyor. Bu kanatçık, milli genel maksat helikopter Gökbey’in motorunda kullanılan en yüksek katma değerli parça konumunda. Türkiye dünyada bu parçayı üretim kabiliyetine sahip 5 ülke arasında yer alıyor. KALİBRASYON VE TEST TÜBİTAK UME Fotovoltaik Performans Test Merkezi: Burada optiksel, elektriksel, termal, mekaniksel test sistemlerinin kalibrasyonlarında kullanılan referans sistemlerinin izlenebilirlikleri birincil seviye izlenebilirlik sistemlerine bağlanabilecek. Böylece ölçümlerin güvenilirliği ve doğruluğu TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü tarafından sağlanacak. Test Merkezi’nde, güneş enerjisi uygulamalarında kullanılan cihazların kalibrasyonları ve test ölçümleri gerçekleştirilecek. Böylece yerli üreticilere zaman ve maliyet avantajı sağlanacak. MİLLİ MÜHİMMAT TASARIMI TÜBİTAK SAGE Çevresel Testler Merkezi: Bu merkezde özellikle savunma sanayi için çok büyük öneme sahip çevresel testler ile ilgili standartların gereği olan çoğu test hizmeti gerçekleştirilecek. Test Merkezi sayesinde silah sistem projeleri başta olmak üzere tüm çevre şart testleri uluslararası standartlarda ülkemizde icra edilecek. Yine SAGE bünyesinde kurulan yeni Ar-Ge Hizmet Binası’yla milli mühimmatların tasarımı, yazılımı ve simülasyonu alanlarında stratejik çalışmalar yürütülecek.

18 Ağustos 2020 Salı

Biyoçeşitlilik için parazit seferberliği

AYŞE BAŞAK Küresel ısınma, kaçak avlanma, kirlilik ve doğal yaşam alanlarının giderek küçülmesi nedeniyle çok sayıda canlı türünün nesli ya tükendi ya da tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Birçok türün tükenmesine neden olan en önemli unsur insan. 784 TÜR TÜKENDİ İnsanların tüketimdeki aşırılıkları, doğanın dengesini bozan tercih ve uygulamaları ile binlerce yıldır süregelen kültürel alışkanlıkları biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Örneğin binlerce yıldır dişleri için avlanan filler için uzunca bir süredir tehlike çanları çalıyor. Bilimsel verilere göre 1500 yılından itibaren 784 tür, kesin olarak tükendi. Bilim insanları, biyoçeşitliliği korumadığımız takdirde gelecekte nesli tükenen canlının insan olabileceğini vurguluyor. Soyu tükenen canlılar deyince aklımıza gözümüzle gördüklerimiz, bir biçimde aşina olduklarımız geliyor. Mesela çita, Sibirya mersin balığı, kimi göknar türleri ya da Madagaskar boa yılanı gibi canlılar… Ancak şu günlerde bilim insanları, acil yardıma ihtiyacı olan, soylarının tükendiği hiç de aklımıza gelmeyecek bir grup canlıya dikkat çekiyor: Parazitler. BİYOÇEŞİTLİLİK DEĞERİ Parazit kelimesi insanda çok olumlu hisler uyandırmıyor. Aklımıza hemen asalak bir yaşam süren çeşitli zararlılar geliyor ama bilim insanları bu canlıların ekolojik denge içindeki rolünün büyük ve önemli olduğuna dikkat çekiyor. Hemen her tür gibi parazitlerin de biyoçeşitlilik içinde kilit bir rolü var. İçinde yaşadıkları, konakladıkları pek çok canlı ya da onların içinde yer aldıkları besin zincirindeki farklı canlılar için yaşamsal rol oynuyorlar. Dünyanın çeşitli üniversitelerinden bilim insanları, parazitlerin tükenmemesi için bir çalışma başlattı ve parazit biyoçeşitliliğinin değerinin yeteri kadar bilinmediğini açıkladı. YÜZDE 10’UNU TANIYORUZ Parazitlerin müthiş çeşitliliğe sahip bir tür olduğunu vurgulayan Washington Üniversitesi bilim insanı ve uluslararası araştırma ekibinin üyesi ekolojist Chelsea Wood, toplumun bu biyolojik çeşitliliğinin önemini bilmediği, kavrayamadığı görüşünde. Wood, parazitlerin henüz tam manasıyla tanınıp, ne işe yaradıkları anlaşılmadan tükenme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını söylüyor. Wood haklı, dünyadaki parazit çeşitliliğinin henüz yüzde 10’u hakkında ayrıntılı malumat sahibiyiz. Bu yüzden büyük bölümü araştırma ve koruma çalışmalarının dışında kalıyor. KORUMA PLANI Araştırma ekibinin Biological Conservation dergisinde yayınladığı makalenin odağında küresel ölçekte bir parazit koruma planının nasıl oluşturulacağı var. Makalede hemen her ekosistemde bulunan parazitlerin ekolojik açıdan dünyanın önemli canlılardan bazıları olduğu fakat vahşi yaşamı ve biyolojik çeşitliliği koruma çalışmalarına nadiren dahil edildikleri vurgulanıyor. Bu nedenle ekip, nesli tükenmekte olan parazitleri resmi olarak korumak başta olmak üzere parazit biyoçeşitliliğini destekleyecek veri toplama ve sentezleme, risk değerlendirme ve önceliklendirme, koruma uygulaması, sosyal yardım ve eğitim vermek gibi çeşitli hedefler belirledi. Bu hedeflerin arasında gezegendeki tanımlanan parazit türlerinin oranını yüzde 50’ye çıkarmak da var.

18 Ağustos 2020 Salı