tatil-sepeti
Türkiye’nin dijital üretim inovasyon merkezi

SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul’da Kurulu Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÜMER), daha önce yapılmamış, uygulamaya dayalı yenilikçi teknolojiler geliştiriyor. Uluslararası saygın Ar-Ge merkezleri arasında bulunan TÜMER, tamamen yeni ve yerli kompozit malzemelere imza atıyor. Üç boyutlu (3B) yazıcılarla gerçekleştirdiği üretim teknolojilerini sanayiye aktarıyor, bünyesindeki imkânları şirketlerin hizmetine sunuyor. TÜMER; TEI ile yerli turbo jet motoru, ELAA Teknoloji ile de taşınabilir solunum cihazı geliştirdi. İngiliz teknoloji kuruluşu TWI ile İleri Dijital Üretim İnovasyon Merkezi kurdu. KOBİ’lerin dijitalleşerek yüksek katma değerli üretime geçmeleri için DİMAP projesini başlattı. İstanbul Ticaret’in sorularını TÜMER Direktörü Prof. Dr. Bahattin Koç cevapladı. Koç, eklemeli imalat (additive manufacturing) yani 3B imalatta 20 yılı aşkın tecrübeye sahip nadir bilim insanlarımızdan biri. DOKU VE ORGAN MÜHENDİSLİĞİ Prof. Dr. Koç kimdir? İTÜ Endüstri Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra ABD’de North Carolina State Üniversitesi’nde İmalat Mühendisliği dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. State University of New York at Buffalo’da 10 yıl yardımcı doçent ve doçent olarak çalıştı. Burada ve 3B biyoyazıcılar alanında araştırmalar yaptı. ABD Savunma Bakanlığı’nın projelerinde yer aldı, 3B biyoyazıcılar ile yanıklar ve yaraların iyileşmesi üzerinde çalıştı. 2010 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. Dünyanın ilk insan canlı hücrelerini kullanarak üretilen Üç Boyutlu (3B) Doku ve Organ Basımı Projesi’nin mimarı oldu. Eklemeli imalat, 3B yazıcılar konusunda 20 yılı aşkın tecrübe ve araştırmaları ile organ-doku mühendisliği, kompozit malzeme üretimi, yerli jet motorunun geliştirilmesi gibi ileri teknolojili çalışmalar yürütüyor. Uluslararası üç patente ve çok sayıda ödüle sahip olan Koç, halen Sabancı Üniversitesi TÜMER Direktörü ve İmalat ve Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde Öğretim Üyesi. 15 YIL SONRA TÜRKİYE’YE DÖNDÜ Türkiye’ye neden döndünüz? Çocuklarım vatanlarında aileleriyle birlikte büyüsünler, ben de ülkem için daha faydalı işler yapmak istedim. 15 yıllık ABD deneyiminden sonra ülkeme geri döndüm ve disiplinler arası yoğun çalışma ortamına sahip Sabancı Üniversitesi ailesine katıldım. ÜRETİM TEKNOLOJİLERİ ARAŞTIRMA HİZMETİ TÜMER’i tanıtır mısınız? TÜMER, ağırlıklı olarak havacılık, uzay, savunma, otomotiv sanayinde kompozit malzeme üretimi ve eklemeli imalat teknolojileri geliştiriyor. Öncelikli hizmetlerini; kompozit malzemeler ve eklemeli imalat konularında prototip üretim, tasarım ve simülasyon, Ar-Ge, kompozit malzeme üretim ve tasarımı, imalatı, montajı ve testi olarak sıralayabiliriz. Üretim teknolojilerinde kuruluşlara, sanayiye danışmanlık ve eğitim hizmetleri sunuyor. 12 öğretim üyesi, 80’den fazla lisansüstü ve doktora öğrencisi ve yaklaşık 50 araştırmacı, mühendis ve idari personel merkezde çalışıyor. TAMAMEN YENİ VE YERLİ KOMPOZİT Malzeme geliştirmedeki yetkinlikleriniz neler? Kompozit malzemede hızla yerlileşiyoruz. Tasarımdan ham malzemeye, üretim proseslerinden prototipe kadar tüm süreçleri geliştiriyoruz. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) desteği ile yenilikçi kompozit malzeme teknolojileri üzerinde çalışıyoruz. Büyük havacılık ve otomotiv şirketleri için tamamen yeni malzemeler ve teknolojiler geliştiriyor, bunları seri imalata aktarıyoruz. Şartları ağır ve alınması zor olan havacılık ve uzay sertifikasyonu AS 9100’e sahip dünyadaki 6 üniversite merkezi arasındayız. Aynı zamanda ISO 17025 akreditasyonuna sahip sayılı merkezlerden biriyiz. Standartları sağlayan araştırma ve uygulamaya dönük hibrit bir yapımız var. TÜMER İŞ AĞINI KULLANABİLİYORLAR İmalat sektörü TÜMER’den nasıl faydalanıyor? Şirketler büyük yatırımlar yapmadan, merkezimizde yeni ürünler geliştirebilsin, test edebilsin ve potansiyel müşterilerine ulaşabilsinler diye AB ve ülkemiz eş-finansmanıyla desteklenen Doğrudan Dijital Üretim Projesi’ni (DiMAP) başlattık. TÜMER’deki iş ağı ile sektörün en büyüklerine ulaşabiliyor, onların istediği kalite ve sertifikasyonda üretim yapıp, onlara satabiliyorlar. Türkiye’deki KOBİ’leri dijitalleştirerek düşük ve orta seviyedeki ürünleri katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmeyi hedefliyoruz. ŞİRKETLERE AR-GE İMKANI Hangi sektörler başvurabiliyor? İstanbul Kalkınma Ajansı, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı, Teknopark İstanbul, SAHA İstanbul, Kompozit Sanayicileri Derneği, Kocaeli Sanayi Odası ortaklarımız. Onların yönlendirdiği şirketlerle çalışıyoruz. İhtiyaçları olan cihaz ve malzemeleri şirketlerin kullanımlarına sunuyoruz. Kendi elemanları ile Ar-Ge yapıp, ürünlerini geliştiriyor ve seri üretime geçiyorlar. DİJİTAL ÜRETİME SANAL MERKEZ Dijital dönüşüm projeniz nedir? İngiliz araştırma merkezi TWI ile ileri kompozit malzemeler ve eklemeli imalat teknolojileri alanında inovasyon merkezi kurduk. Sanayinin ihtiyaçları ve problemlerine çözüm olacak projeler geliştirerek bu projelerin AB tarafından fonlanmasını sağlayacağız. Öncelikle havacılık ve otomotiv sanayi üretiminde veriye dayalı dijital dönüşümü hedefliyoruz. COVİD-19 İÇİN ALTYAPI DESTEĞİ Tümer ve Kordsa işbirliğiyle kurulan Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi (KTMM), Covid-19 mücadelesinde tüm alt yapısını Sağlık Bakanlığı’na ve sağlık çalışanlarına açtı. KTMM, tedavide kullanılan medikal cihazların ve parçalarının, aynı zamanda sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu ürünlerinin tasarım, analiz ve prototiplerinin üretilmesi için katkıda bulunmaya devam ediyor. MOBİL SOLUNUM CİHAZI Tümer, Teknopark firmalarından ELAA Teknoloji ile tamamen mobil solunum cihazı geliştirdi. Seri üretim için gün sayan cihaz; medikal oksijen ve hava kaynağı olan hasta yatağını yoğun bakım ünitesine dönüştürüyor. Taşınabilir, kompleks solunum algoritmalarına sahip olan cihaz, ambulanslarda ve arazideki askeri ihtiyaçlarda kullanılabilecek.

28 Temmuz 2020 Salı

Covid-19 belirtilerine 7/24 uzaktan takip

HABER: SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul’da yerleşik Pavelsis Aviyonik Teknoloji Üretim Ticaret A.Ş., Modüler Akıllı Medikal İzleme Sistemi’ni geliştirdi. Sistem; 2020 Yılı Covid-19 ile Mücadele ve Dayanıklılık Programı kapsamında İstanbul Kalkınma Ajansı’nca (İSTKA) destekleniyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda faaliyet gösteren İSTKA’nın mali desteği ile yürütülen sistem; desteklenmeye hak kazanan 800 proje arasında kabul gören tek özel şirket olma başarısını gösterdi. BLE teknolojisi ile kablosuz olarak çalışan sistem; hastaların ateş, nabız ve kandaki oksijen seviyesini (SpO2) sürekli ölçüp, kaydedebiliyor. Eşik değerleri geçen tüm ölçümler hasta ve sağlık çalışanlarına alarm bildirebiliyor. Yoğun bakım ihtiyacı olmayan karantinadaki hastaların uzaktan takibini gerçekleştirebilen sistem, tıbbi değerlerinin takibi gereken hastalarda ve 3 yaş altı çocuklarda kullanılabiliyor. İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteklediği Modüler Akıllı Medikal İzleme SistemiProjesi ile ilgili sorularımızı, Pavelsis Aviyonik Genel Müdürü Sinan Ali Tok cevapladı. ELEKTRONİK VE GÖMÜLÜ SİSTEMLER Pavelsis’i tanıtır mısınız? Yıllardır elektronik ürün tasarım ve üretimi yapan Pavotek’in spinoff firmasıyız. Aviyonik sistemler, askeri elektronik ve haberleşme sistemleri, biyomedikal çözümler, güç elektroniği, nesnelerin interneti olmak üzere elektronik ve gömülü sistemler alanında her türlü ihtiyaca yönelik çok sayıda başarılı proje gerçekleştirdik. UÇUŞ KONTROL SİSTEMİ Hava platformlarında uçuş kontrol ve haberleşme sistemleri gibi stratejik önemi olan yetkinlikleri ülkemize kazandırdık. Ar-Ge çalışmalarımızla özgün çözümler üretiyoruz. Gerçek zamanlı işletim sistemimiz Pavos ile mühendislerimiz tarafından geliştirilen çok sayıda modüler yazılım ve donanım kütüphanesi sayesinde kısa sürede karmaşık problemlere yönelik tasarım yapabiliyoruz. HIZLI, GÜVENLİ, STABİL TAKİP Sistem, Covid-19 sürecine nasıl bir fayda sunacak? Covid-19 pandemisi sürecinde, sağlık çalışanlarımızın güvenliğinin artırılması çok önemli. Bu amaçla hastanelerden taburcu edilen hastaların karantina süresince evde veya yoğun bakım dışı yataklarda monitorizasyonunun takip edilmesini amaçladık. Evlerinde izole edilmiş, ayaktan tedavi gören, hafif hastalığı olan hastalar uzaktan anlık, güvenli ve hızlı olarak izlenebilecek. DÜŞÜK MALİYET, KOLAY KULLANIM Maliyeti ve kullanımı nasıl olacak? Düşük maliyetli olacak ve kolaylıkla kullanılabilecek. Sağlık çalışanlarının iş yükünü azaltacak, bulaşma riskini azaltacak. Daha fazla hastanın tedavi alması ve takip edilmesi mümkün olacak. Uzaktan takibe süpervizörlerin de dahil olması sağlanacak. HIZLI MÜDAHALE İMKANI SAĞLIYOR Hasta ile ilgili anlık bilgi verecek mi? Hastanın ateş, SpO2 ve nabız bilgileri BLE teknolojisi sayesinde tüm mobil cihazlardan anlık ve geçmişe dönük izlenebilecek. İlgili parametreler için alarm durumu oluştuğunda hızlı müdahale imkânı sağlanabilecek. Sistem üzerinden, yetkilendirilmiş kişiler tüm hastaların durumlarını takip edebilecek. Bireysel kullanımda ise kişiler yakınlarının durumlarını sürekli takip altında tutabilecek. BAŞKA HASTALIKLARDA KULLANILACAK Ayrıca 3 yaş altı çocuklarda ve tıbbi değerlerinin takibi gereken hastalarda da güvenle kullanılabilecek. Ürünümüzün Ar-Ge çalışmaları sürmekle birlikte hızla üretime geçebilecek düzeydeyiz. Sistemden, yüksek riskli komorbiditesi, solunum sistemi hastalığı olanların da yararlanması amaçlandı. İlk adımda 2 bin 100 adet üretmeyi planlıyoruz. Tıbbi ve medikal danışmanlığımızı İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Kemal Turgay Özbilen yapıyor. * İSTKA’nın desteklediği Modüler Akıllı Medikal İzleme Sistemi Projesi kapsamında hazırlanan röportajda, içerik ile ilgili tek sorumluluk (yararlanıcı/ortaklar/yükleniciler) Pavelsis Aviyonik Teknoloji Üretim Ticaret A.Ş.’ye ait olup İSTKA veya Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın görüşlerini yansıtmamaktadır. ANLIK TAKİP Karantina sürecinde sağlık çalışanlarının, hastaların durumlarını anlık olarak, tek bir yerden ve uzaktan görüntüleyemediklerine dikkat çeken Sinan Ali Tok, “Sağlık çalışanlarının hayatını riske atan bu durum, sistemimiz sayesinde ortadan kalkacak. BLE ateş ölçer, SpO2 ve nabız ölçer ürünleri ile ölçülen sağlık bilgileri merkeze iletilecek. Bilgiler hasta, hasta yakınları ve sağlık çalışanları tarafından 7/24 izlenebilecek” dedi. NABIZ VE OKSİJEN UYARISI BLE nabız ölçer, nabız ve kandaki oksijen miktarını yüksek hassasiyetle sürekli ölçebiliyor. Ölçülen veriler BLE 5.2 ile kablosuz olarak çevredeki akıllı cihazlara ve bilgisayarlara gönderilebiliyor. Kablosuz olduğu için hastaya fazladan bir rahatsızlık vermiyor. Kişinin nabzı veya oksijen verileri eşik değeri geçince merkeze uyarı gönderiyor. Steril ortamdan hasta kontrolü Çevresindeki BLE ile veri aktaran modüllerin ölçüm bilgilerini alıp Wi-Fi ile takip modülüne gönderebilen sistem, duvara sabitlenebiliyor ve adaptör ile çalışabiliyor. Takip modülünde toplanan bilgiler, tüm akıllı cihazlardan izlenebiliyor. Kişi temelli eşik seviyesi belirlenerek ilgililerin uyarılması sağlanabiliyor. Ölçüm değerleri anlık ve geriye dönük grafiksel olarak görüntülenebiliyor. Sağlık çalışanları steril bir ortamdan hastalarının durumlarını kontrol edebiliyor. Ayrıca acil durumlarda, uyarı verebildiği için ölçüm değerlerinin gözden kaçma ihtimali en aza iniyor. YÜKSEK ATEŞ ALARMI BLE ateş ölçer, kişinin vücut sıcaklığını 0.1 C hassasiyet ile sürekli ölçümleyebiliyor. BLE 4.1 ile kablosuz olarak çevredeki akıllı cihazlara ve bilgisayarlara gönderilebiliyor. Ateş belirlenen eşik seviyesini aştığı zaman sisteme alarm gönderiyor.

21 Temmuz 2020 Salı

Biyolojik yaşımızı göz merceğimiz söyleyecek

Gözler sadece kalbin değil, yaşlanmamızı gösteren bir ayna da olabilir.Tüm insanlar yaşlanır, ancak her birimizde bu farklı şekillerde ve hızda olur. Bu gözlem yaygın bir bilgi olmakla birlikte, biyolojik yaşlanmanın evrensel olarak kabul edilmiş bir ölçüsü yok. Yaşlanma ile ilgili çok sayıda parametre önerilmiş ve test edilmiş. Ancak tüm bireylerde biyolojik yaşlanmayı ölçebilen ve takip edebilen bugüne kadar hiçbir belirleyici bilimsel sistematik yöntem geliştirilememiş. Boston Üniversitesi bilim insanları, türünün ilk çalışması olduğuna inanılan araştırmayla göz merceğindeki proteinlerden spektroskopik sinyalleri doğru bir şekilde ölçen özel bir göz tarayıcının insanlarda biyolojik yaşlanmayı tespit edip sonrasında da doğrulukla takip edebileceğini keşfetti. Araştırmanın başındaki isim olan Dr. Lee E. Goldstein, kronolojik yaş ile biyolojik yaşlanma arasında büyük farklılıklar olduğunu, sürdürülen bu çalışma ile artık bunun en üst düzeyde doğrulukla izlenebileceğini söyledi. Goldstein, her bireyin moleküler düzeyde nasıl yaşlandığını takip etmenin onların sağlığını en üst düzeyde tutmada çok önemli bir veri olduğunu vurgulayarak, “Göz merceği yaşam boyunca yaşlanmaya bağlı değişiklikleri biriktiren proteinler içeriyor. Bu mercek proteinleri, her bireyin yaşlanma geçmişinin kalıcı bir kaydını sağlıyor. Göz tarayıcımız, bir kişinin moleküler düzeyde nasıl yaşlandığına dair kaydını çözebilir” dedi. Lens proteinini inceleyen göz tarama teknolojisinin kolay, hızlı ve güvenli bir ölçüm vadetmesinden dolayı hızlıca yaygın hale gelmesi bekleniyor.

16 Temmuz 2020 Perşembe

Yollar ‘akıllı beton’ ile rahatlayacak

HABER: AYŞE BAŞAK Asfalt veya beton ile kaplanan yollar, düzenlibakım ve onarıma ihtiyaç duyar.Amerikan Karayolu ve Ulaştırma Üreticileri Derneği’nin 2020 tarihliyeniraporuna göre, ABD’dekiköprülerin üçte birinden fazlasının onarım çalışmalarına ihtiyacıolduğu ortaya çıkmış.Periyodik bakımlar normal kabul ediliyor, fakat kullanılan malzemenin yapısına bağlı olarak bu ihtiyacın artması ve sıklaşması büyük masraf anlamına geliyor. Bu noktada özellikle beton yolların daha dayanıklı ve uzun süreli hasarsız kullanılabilmesine yönelik araştırmalar önem kazanıyor. SENSÖRLERLE TAKİP Purdue Üniversitesi’ndedoçent olan Luna Lu öncülüğünde yürütülen araştırma ile beton döşeli köprülerin ve otoyolların onarım ihtiyacının daha doğru bir şekilde ortaya çıkmasına ve potansiyel hasara dayanıklımalzemelerle donatılmasına izin verecek bir teknoloji geliştiriliyor. Çalışmaların denenmesi için üç ayrı otobana dökülen yeni betonlara sensörler yerleştirildi. Ardından gelen veriler, yapay zeka tarafından işlenerek yeni betonun yoğun trafik almaya ne zaman hazır olduğu hakkında bilgi verdi. Bu da söz konusu yolların çok erken açılmasından kaynaklanan çatlakları önledi. Çatlakların önlenmesi, daha az onarım projesi anlamına geldi. Bu sayede de onarımdan kaynaklanan trafikciddi orandaazaldı. İÇ KÜRLEME AJANLARI Lu ve laboratuvarı,betonunkendinionarabileceği bir metodüzerinde de çalışıyor.Kendi kendini onaran betondiyebileceğimiz bu yeni teknolojinin özelliklesert kışaylarısırasındayararlı olacağı düşünülüyor. Nasıl mı?Sıcaklık sıfır derecenin altına düştüğünde, yol yüzeyindeki su molekülleri donar ve genişleyerek betonu çatlatır. Bu çatlaklar birkaç kış boyuncayeni ve daha derinçatlaklara yol açmaya devam eder. Lu ve ekibi, betona karıştırmak için ‘iç kürleme ajanları’ adı verilen farklı gözenekli, kum benzeri materyalleri araştırıyor. Beton çatladığında,busertleştirici maddeler suyu emecekve kimyasal reaksiyonlar ile çatlağı besleyecekler. Bu şekilde çatlağı kapatan ve betonu onaran katı maddeler üreten reaksiyonlar, ihtiyaç oldukça kendiliğinden devam edecek. İyileştirme işlemi aynı zamanda suyun betona sızmasını ve bunun sebep olabileceği altyapı kayıplarını da önleyecek. Araştırmalar henüz test aşamasında ama her şey yolunda giderse yaygın kullanımda büyük tasarruf sağlanabileceği düşünülüyor.

16 Temmuz 2020 Perşembe

Milli Covid-19 ilacı 2020 sonunda hazır

SOYHAN ALPASLAN Teknopark İstanbul firmalarından RS Research, Covid-19’u solunum yoluyla, doğrudan akciğere ulaşarak tedavi edecek 3 akıllı ilaç adayı geliştirdi. Akıllı yerli Covid-19 ilaç adaylarının bu ay içerisinde başlayacak hayvan test çalışmaları için Koç Üniversitesi Etik Kurul onayı hazır. Onkoloji alanında yürüttüğü hedefli ilaç taşıma çalışmalarından edindiği uzmanlığı Covid-19 ilacı geliştirmek için kullanan RS Research, farklı kanser türlerine yönelik ilaç adaylarından birinin insanlar üzerinde etkilerini denemek için gerekli olan Sağlık Bakanlığı izinlerini de almış durumda. İstanbul Ticaret’in sorularını RS Research Kurucu Ortağı Prof. Dr. Rana Sanyal cevapladı. TÜRKİYE’NİN MARIE CURIE’Sİ Prof. Dr. Rana Sanyal, Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boston Üniversitesi Kimya Bölümü’nde organik sentez alanında doktora yaptı. ABD’de biyoteknoloji şirketi Amgen’in onkoloji ve nöroloji bölümlerinde araştırmacı olarak çalıştı. Boğaziçi Üniversitesi’nde kendi laboratuvarını kuran Prof. Dr. Sanyal, halen Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi Müdürü olarak görev yapıyor. AB’nin 6. Çerçeve Programı kapsamında Marie Curie Uluslararası Yeniden Bütünleşme (Reintegration) Fonu’nu Türkiye’den alan ilk kişi olması sebebiyle medyada adı ‘Türkiye’nin Marie Curie’si’ olarak anıldı. 50’yi aşkın uluslararası tescilli patent ve patent başvurusunda buluş sahibi olan Prof. Dr. Sanyal, yurt içinde ve yurt dışında birçok başarı ödülüne layık görüldü. ABD’DEN TERSİNE BEYİN GÖÇÜ Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdiniz? Başından beri hedefim, kendimi alanımda geliştirip Türkiye’ye dönmek, çalışmalarımı ülkemde sürdürmekti. ABD’de geçirdiğim 10 yılın ardından, 2004’te geri döndüm ve Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik kadrosuna katıldım. Laboratuvarda geliştirdiğim gelecek vadeden ilaç adaylarını insanlara ulaştırabilmek için Sena Nomak ile 2015 yılında RS Research’ü kurduk. EN BÜYÜK RİSK SERMAYESİ YATIRIMI RS Research’ü tanıtır mısınız? Start-up modeli ile ilaç geliştirmeyi hedefleyen bir akademik spin-off şirketiyiz. 2017’de, bugüne kadar biyoteknoloji alanında Türkiye’de gerçekleşen en büyük risk sermayesi yatırımını aldık. Araştırmalarımız için Teknopark İstanbul’da devam eden bir altyapı yatırımımız var. Ticarileştirme faaliyetlerimiz için ise İsviçre’nin Lozan kentindeki Biopole’da yer alıyoruz. KEMOTERAPİNİN ZARARINI AZALTIYOR Kemoterapi sırasında ilacın yan etkilerini azaltmak için etkin maddeyi doğrudan tümör hücrelerine ulaştıran ilaç taşıyıcı platformlar üzerinde çalışıyoruz. Bu sayede kemoterapinin hızlı üreyen sağlıklı hücreler üzerindeki etkilerini azaltıp, verdiği zararı kontrol edebiliyoruz. SITMA İLACINI ÇOK İYİ TANIYORUZ Hidroksiklorokin üzerinde çalışmaya ne zaman başladınız? 5 yılı aşkın süredir hidroksiklorokin (HCQ) etken maddesinin farklı hastalıklar üzerindeki etkilerini araştırıyoruz. Farklı kompozisyonlarda nasıl kullanılacağını ve farmakokinetik özelliklerini çok iyi biliyoruz. Biyolog, kimyager, eczacı ve hekimlerden oluşan araştırma ekibimiz, onkoloji çalışmalarında deneyimimiz ve akciğer hastalıklarına dair bilgi birikimimiz sayesinde Covid-19 çalışmalarına hızla başladı. İlacı doğrudan akciğere ulaştırarak, muhtemel yan etkilerini azaltan teknolojiler üzerinde çalışıyoruz. Koç Üniversitesi’nden aldığımız Etik Kurul onayı ile hayvan çalışmalarına başlamaya hazırız. TEDAVİYİ TÜRKİYE BAŞLATABİLİR Türkiye’de Ar-Ge projeleri hakkında ne düşünüyorsunuz? İlaç geliştirme alanında söz sahibi paydaşlarımızla çeşitli Ar-Ge projeleri sürdürüyoruz. Ayrıca TÜBİTAK TEYDEB’in Sanayi Yenilik Ağ Mekanizması (SAYEM) kapsamında bir projeye liderlik ediyoruz ve bilgi birikimimizin yeni araştırmacılara transfer edilmesi için çalışıyoruz. Girişimci ve akademisyenlerin yürüttüğü çalışmalar her geçen gün artıyor. Covid-19 sürecinde kamu, akademi, sanayi ve start-up’ların işbirliğinin güçlendiğini görmek çok önemli. Güçlerimizi birleştirmeye devam eder ve bu dönemde kazandığımız alışkanlıkları içselleştirebilirsek, tedaviyi dünyaya ulaştıran Türkiye olabilir. ÜRETİMİ YERLİ ŞİRKETLER YAPACAK HCQ etkin maddesi üzerindeki tecrübelerinin RS Research’e hız kazandırdığını dile getiren Prof. Dr. Sanyal, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlacın klinik çalışmalarına başlamadan, yani insanlar üzerindeki etkileri gözlemlenmeden önce öngörülebilecek tüm risklerin ortadan kaldırılması çok önemli. Hedefimiz, 2020 yılı sona ermeden ilacı hastalara ulaştırmak. İlacımızı üretecek yerli ilaç şirketleriyle görüşmelerimiz sürüyor. İçinde bulunduğumuz süreç, bugüne kadar jenerik ilaçlar geliştiren Türk ilaç endüstrisi için dünyaya açılma yolunda önemli bir fırsat.” TÜRKİYE’DE GELİŞTİRİLEN BİR İLACA İLK ONAY Prof. Dr. Sanyal, “Geliştirdiğimiz ilaç taşıma platformlarına farklı etkin maddeleri ve hedefleme modülleri eklenip, çıkartılabiliyor. Böylece farklı kanser türlerine yönelik çalışmalar yapılabiliyor. Bu teknolojiyi temel alan ilaç adaylarımızdan ilki için Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye’de laboratuvarda geliştirilmiş bir ilacın klinik denemelere geçişine dair verilen ilk onayı aldık. Bu onay insan üzerindeki etkileri deneme aşamasına geçebilmemizi sağlıyor. Türkiye’de sıfırdan geliştirilerek, molekülden insana ulaşma yolculuğunda bu onayı alan ilk şirket olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi. İLAÇ DOĞRUDAN AKCİĞERE GİDECEK Hedefleme teknolojisi sayesinde Covid-19 ilacının direkt akciğere inerek etki edebileceğini belirten Prof. Dr. Sanyal, “İnhaler (solunum yoluyla) olarak kullanımını sağlayıp ilacın yan etkilerini de azaltmayı başardığımızda, kalp gibi diğer organların olumsuz etkilenmesini engelleyebileceğiz” şeklinde konuştu.

07 Temmuz 2020 Salı