tatil-sepeti
Brexit ve Avrupa Birliği

HABER: EMRE ATAÇ / İktisadi Kalkınma Vakfı Uzman Yardımcısı Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen AB Liderler Zirvesi’nde göç, iç güvenlik, dış politika ve Brexit konuları masaya yatırıldı. Şüphesiz ki, Brüksel’de bir araya gelen AB devlet ve hükümet başkanlarının en önemli gündem maddesi, çıkmaza giren Brexit meselesiydi. Son olarak 20-21 Eylül 2018 tarihlerinde Dönem Başkanı Avusturya’nın Salzburg kentinde toplanan 27 AB lideri, Birleşik Krallık ile ayrılma tarihi olarak belirlenen 29 Mart 2019 hedefine ulaşabilmek için Başbakan Theresa May üzerinde baskı oluşturarak, ekim ayındaki zirvede sonuç alınmasını hedeflemişti. Başka bir deyişle; AB ile Birleşik Krallık arasında aylardır devam eden müzakerelerin Brüksel’de yapılacak bu zirvede tamamlanması bekleniyordu, ancak İrlanda sorunu bunun henüz mümkün olmadığını gösterdi. SINIR ANLAŞMAZLIĞI Bilindiği üzere, Brexit müzakereleri son dönemde Birleşik Krallık’ın bir parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınırla ilgili bir anlaşmazlık nedeniyle tıkanmış bulunuyordu. AB, Kuzey İrlanda’nın Gümrük Birliği içerisinde kalmasını talep ediyor. AB yetkilileri, coğrafi olarak Büyük Britanya dışında kalan İrlanda Adası’nda bulunan Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti arasında bir iç sınır uygulamasını kabul etmiyor. İngiltere ise Brüksel’in bu tutumuyla Birleşik Krallık’ın toprak bütünlüğünden vazgeçmesini beklediğini öne sürüyor. Birleşik Krallık, sınırda ticaret kontrolünden kaçınmak için daha geniş bir ticaret anlaşması üzerinde uzlaşmaya varılana kadar AB Gümrük Birliği kurallarıyla uyumlu kalmayı öneriyor. Ancak AB, sadece Kuzey İrlanda’yı Gümrük Birliği’nde tutmayı istiyor. Birleşik Krallık ise ülkenin birliğini tehlikeye atacak bu öneriyi ‘kabul edilemez’ görüyor. BİR YIL DAHA UZATILSIN Nitekim son Liderler Zirve’sinde de bu soruna çözüm arandı, ancak Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının ardından, söz konusu sınır üzerinden yapılacak ticaret ile ilgili görüş ayrılıkları giderilemedi. Zirvede AB tarafından tıkanıklığın aşılması için 31 Aralık 2020’de tamamlanması öngörülen geçiş sürecinin bir yıl uzatılarak, bu süreç içerisinde, ticaret anlaşmasının koşullarının belirlenmesi için daha fazla zaman verilmesi gündeme getirildi. Bu öneriyle, hem Birleşik Krallık hem de İrlanda’da krize dönüşen sınırda bir güvenlik ağı oluşturulmasından kaçınılmış olacak. Benzer şekilde önerinin Başbakanı May’e kendi çözüm önerisini sunması konusunda baskı yaratmayı hedeflediği de düşünülebilir. Brexit konusunda tıkanan süreçle ilgili hem Brüksel’de hem de ülkesinde eleştirilerin hedefi haline gelen Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May ise zirvenin ardından yaptığı konuşmasında, ülkesinin AB’den ayrılmasına ilişkin anlaşmada ilerleme kaydetmesine karşın Kuzey İrlanda sınırı konusunda sorunların bitmediğini dile getirdi. TAVİZ VERMEYİZ İngiltere Başbakanı Theresa May, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınırın gelecekteki statüsüyle ilgili taleplerinden taviz vermeyeceklerini belirtti. Birleşik Krallık’ta Brexit yanlıları, Kuzey İrlanda konusunda AB’ye kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini savunuyorlar. Bu nedenle May’in görüşmelere bu baskıyla geldiği ve AB tarafından önerilen çözümlere kapıyı kapattığı belirtiliyor. Brüksel’deki zirvenin asıl olarak bu nedenle başarısızlıkla sonuçlandığı ileri sürülüyor. Özetle, Birleşik Krallık’ın İrlanda konusunda taviz vermemesi üzerine yılsonuna kadar bir anlaşmanın imzalanamayacağı ihtimaller arasında. Müzakerelerin sonunda anlaşmaya varılsa da varılmasa da Birleşik Krallık 29 Mart 2019’da AB’den resmen ayrılmış olacak. Bu nedenle Birleşik Krallık hükümeti ve AB bir taraftan müzakereleri yürütürken, diğer taraftan da “No Deal” yani anlaşma olmadan ayrılma ihtimaline de hazırlanıyor.

20 Kasım 2018 Salı

Türkiye enerji derecelendirmede 6 sıra yükseldi

Enerji güvenliği, enerji paylaşımı ve çevresel sürdürülebilirlik kriterleri bakımından125 ülkenin incelendiği ‘WEC World Energy Trilemma Index 2018’ raporuna göre, geçen yıl Türkiye’nin enerji derecelendirme listesinde CBB olan notu,BBB seviyesine yükseltildi. Rapora göre, geçen yıl enerji güvenliği alanında 82’inci sırada yer alan Türkiye, bu yıl bu alanda 15 sıra yükselerek 67’inci oldu. Çevresel sürdürülebilirlik alanında 6 sıra yükselerek 49’uncu olan Türkiye, enerji paylaşımı alanıdaise 2 sıra gerileyerek 54’üncüğe düştü.Kriterlere göre Suudi Arabistan, Rusya ve Irak gibi enerji zengini ülkeleri geride bırakan Türkiye, bu yıl enerji derecelendirme listesinde6 sıra birden yükseldi ve 44’üncü oldu. Listede ilk sırayıDanimarka alırken, onu İsviçre ve İsveç izledi. İlk üç ülkeyi sırasıyla Hollanda, Birleşik Krallık, Slovenya, Almanya, Yeni Zellanda, Norveç ve Fransa takip etti.

15 Kasım 2018 Perşembe

Dünya helal sektörü İstanbul’da buluşacak

İstanbul, bu ay dünya helal sektörünü ağırlamaya hazırlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleşecek Dünya Helal Zirvesi, 29 Kasım- 2 Aralık 2018, Yenikapı’daki ‘Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde kapılarını açacak. Zirve kapsamında helal sektörünün büyüme potansiyeli masaya yatırılacak. Ayrıntılı bilgi için: www.worldhalalsummit.com.tr

13 Kasım 2018 Salı

Ticaret 15 yıl içinde dijitalde yürüyecek

HABER: AHMET CERAN / İktisadi Kalkınma Vakfı Uzmanı Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) 2018 Dünya Ticaret Raporu’nu yayınladı. Dijital teknolojilerin küresel ticareti nasıl dönüştürdüğünün incelendiği raporda, ticaretin 15 yılda tamamen dijitale kayabileceği öngörülüyor. Rapor, teknoloji kavramını bütüncül şekilde ele almaktansa daha özele inerek belli teknolojik fenomenlerin ticarete etkisini değerlendirmeye çalışıyor. Raporun etraflıca üzerinde durduğu teknolojiler; nesnelerin interneti, 3D yazıcılar, blockchain teknolojisi ve yapay zekâ oluşturuyor. Bunlar ve bunlarla bağlantılı diğer tüm gelişmeleri rapor, ticaretin güncel eğilimleriyle karşılaştırmalı ve iç içe ele alıyor. DTÖ Raporu’nun çıkış noktası ise çok basit ama genel geçer bir değerlendirme: Tekerleğin icadından demir yollarına ve günümüze dek, teknolojik gelişmeler ve ticaret iç içe ilerledi. Bu karşılıklı etkileşim, her dönemde ticaretin hem araçlarını hem ürünlerini hem de prosedürlerini değiştirdi veya destekledi. MALİYETLER DÜŞECEK Rapor, bilgi teknolojilerindeki ve bant genişliği (bandwidth) ile altyapılardaki gelişmelerle, bahsi geçen teknolojilerin 15 yıllık bir dönemde genele yayılabileceğini belirtiyor. Bütün bu değerlendirmeler ışığında DTÖ Raporu, en temelde yukarıda adı geçen teknolojilerin, ticaret maliyetlerini önemli oranlarda düşüreceğini ileri sürüyor. Raporda verilen rakamlar, teknolojik ilerlemelerin ışığında, 1996 yılından bu yana ticari işlem maliyetlerinin yüzde 15 oranında azaldığına işaret ediyor. Bu eğilimin artarak devam etmesi bekleniyor. Olası tasarruftan ve büyümeden ise en kârlı çıkacak gruplar olarak gelişmekte olan ülkeler gösteriliyor. Gelişmekte olan ekonomilerin küresel ticaretteki payının 2015’te yüzde 46’dan 2030’da yüzde 57’ye ulaşması öngörülmüş durumda. ALIŞKANLIKLARDA DEĞİŞİKLİK Raporda belirtildiği gibi, gelişen teknolojilerin ticarete bir diğer etkisi, tüketici alışkanlıklarının değişmesi olacak. Bunun en gözle görülür örneği ise, e-ticaretin her geçen gün büyük oranda artarak devam eden kullanımı. E-ticaretin 2015 yılında küresel çaptaki toplam hacminin 2015 yılında 25 trilyon dolar olduğu ifade ediliyor ki, 2013 yılıyla karşılaştırıldığında yüzde 56’lık bir artışa işaret ediyor. E-ticaretteki bu artış, ürün çeşitliliği, farklı aktörlerin kolaylıkla piyasaya girebilmesi ve ürünlerin dağıtımının, tanıtımının ve üretiminin daha ucuza gerçekleştirilebilmesi gibi faydalar teşkil ediyor. Dijital platformların gelişmesi ve dikkat çekmesiyle, önümüzdeki dönemde bu platformların, ticaretin merkezi, pazar alanlarına dönüşmesi de öngörüler arasında. BİLGİSAYARLAR KONUŞURSA Bahsi geçen dönüşüm, blockchain teknolojisinin sunmayı vaat ettiği bireysel meşruiyet, mutlak güvenlik ve güvenilirlik gibi mefhumlarla birleştiğinde, akıllı kontratların ve benzer kavramların uygulamada artış göstermesi de beklenebilir. Nitekim bütün bunların gerçekleşebilmesi için DTÖ’nün altını çizdiği kritik bir mekanik bulunuyor. Tüm bu ileri seviyeli dönüşüm ancak, bilgisayarların ve diğer dijital unsurların birbirleriyle ve insanlarla ‘konuşabilmesi’ halinde hayata geçecek. Yani, ileri seviye bağlantılılığın sağlanması, nesnelerin interneti gibi uygulamaların daha etkin hale gelmesi, veri transferinin hızlanması şart. VERİ GÜVENLİĞİ KRİTİK EŞİK Güncel konjonktürde uzmanların ve akademik çevrelerin tartıştığı gibi, DTÖ Raporu da teknoloji-ticaret ilişkisinin doğurması muhtemel bir takım tehdit, belirsizlik ve sınamaya işaret ediyor. En öncelikli sorun, veri güvenliği meselesi. Bahsi geçen platformlar, işlemler ve çevrimiçi faaliyetler büyük ölçüde veri odaklı aktiviteler. Dolayısıyla kişilere ait verilerin en hassas ve güvenli şekilde korunması, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesi açısından ihtiyaç. Bununla birlikte, akıllı kontratlar ve blockchain sistemleri gibi hukuki açıdan statüsü belirsiz bir takım güncel trendlerin de düzenlenmesi, hukuki boşlukların ortadan kaldırılması gerekecek.

13 Kasım 2018 Salı

Moğolistan, Türk tarihi için ‘laboratuvar’ gibi

Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından ‘Moğolistan’da Türk İzleri’ konulu bir panel düzenlendi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç ile MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan ve İstanbul Ticaret Odası Sayman Üyesi Ahmet Özer’in de katıldığı toplantıda, İstanbul Ticaret Odası eski Başkanı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yalçıntaş, İTO ve MÜSİAD Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ile MÜSİAD Yüksek İstişare Heyeti Üyesi Ali Rıza Arslan konuşmacı olarak yer aldı. DÜNYANIN ÇATISI MÜSİAD Genel Merkez’deki programda konuşan İsrafil Kuralay, Moğolistan’ın bulunduğu yer itibariyle dünyanın çatısı konumunda olduğunu söyledi. Kuralay, şunları söyledi: “Vezir Tonyukuk, başkent Ulan Batur’un doğusunda yaşamış, 40 sene vezirlik yapmış. ‘Türklerin Müslüman olmasının önünü ilk açan kişi’ olarak kabul edilir.” DEVLETİN KURULDUĞU VADİ Kuralay, Türk tarihi açısından Moğolistan’ın, laboratuvar niteliğinde, araştırmaya açık, arkeolojik müze özelliği taşıdığını kaydetti. Kuralay, Türklerin bölgede yoğunlukla yaşadığı yerin Bayan Ölgii olduğunu belirterek, şehrin 1940’ta kurulmasına rağmen, hâlâ çadırlarda yaşayan Türklerin bulunduğunu söyledi. Kuralay, “Türk tarihi açısından ilk yazılı anıtların olduğu Orhun Abideleri (Bilge Kağan ve Kül Tigin Yazıtları) Bayan Ölgii’de. Orhun Vadisi ilk Türk devleti olan Göktürk Devleti’nin kurulduğu yer. Moğollarla Türkler burada iç içe geçmiş durumda. Moğolistan’da yaşayan Türk toplulukları Saka Türkleri, Hoton Türkleri, Tuva Türkleri ve Uygur Türkleri. Bugünkü Türkçemize en yakın Türkçeyle konuşanlar Uygur Türkleri” diye konuştu. Murat Yalçıntaş da Türklerin tarih sahnesine çıktığı en eski ata yurdunun Moğolistan olduğunu kaydetti. Yalçıntaş, “Burada Türklere ait ilk kelimelere rastladık. Bu kelimeler balbal denilen taşlarda yazıyor. Taşların özelliği, Türkler vefat ettiğinde, öldürdüğü düşman sayısı kadar vefat eden kişinin mezarının olduğu yere taş dikmeleri. Amaç, mezarda yatan kişinin ne kadar güçlü olduğunu göstermek” dedi. DAYANIKLI ATLAR Moğolistan’da tarımın çok az olduğuna dikkat çeken Yalçıntaş, halkın büyükbaş hayvancılık yaparak geçimini sağladığını söyledi. Yalçıntaş, “Özellikle Moğol atları, büyükbaş hayvanlar içinde en yaygın olanları. Atlar, eksi 35 derecede bile dışarıda durabiliyor. Çabuk yorulmaz ve 170 kilometre gidebilirler.” Ali Rıza Arslan ise Türkiye’nin Moğolistan’daki Türk değerlerini koruma altına aldığını belirtti. Türk tarihi ve Türk kültürüyle ilgili belgesellerin artmasını isteyen Arslan, “Çünkü bu tür belgeseller, gelecek nesillere ışık tutacak mahiyette” dedi.

09 Kasım 2018 Cuma