tatil-sepeti
Kusursuz fırtına indirim getirecek

HABER: ADEM ORHUN Türkiye, seçim sürecine odaklanmışken, küresel ekonomide ciddi gelişmeler yaşanıyor. ABD Merkez Bankası FED’in parasal genişlemeye son vereceği yönündeki açıklamalarına bir de Çin’deki gelişmeler eklendi. Çin’debüyümedeki düşüşle beraber üretim kaynakları ithalinin azalması, ekonomiyle ilgisi olan herkesi kara kara düşündürüyor. Çünkü bu talep daralması ve küçülme anlamına geliyor. En tepedeki idarecilerden en küçük şirkete kadar herkes, “Ne olacak?” diye soruyor. Yaşananlar ‘kusursuz fırtına’ olarak adlandırılıyor. Kusursuz fırtına kavramı ise şöyle tanımlanıyor: Dünyanın dört bir yanında büyüme, üretim, ticaret ve istihdamın düşmesi. Bununla beraber kur, faiz ve enflasyondaki ciddi dalgalanmaların bütün ülkeleri olumsuz etkilemesi de cabası. SERMAYE YER DEĞİŞTİRİYOR Kusursuz fırtına tahminleri bir yana, gözlenen en önemli olay küresel sermayenin yer değiştirmesi. Bol para dönemi de bitti. Çoğu ülkede en azından önümüzdeki 5 yıl sıcak para girişi kısıtlı olacak. Peki her şey kötüye mi gidecek? Hiç mi çıkış yolu yok? Ne yapmak lazım? Bu soruların cevaplarının bir kısmı problemin içinde gizli. Birçok uzmana göre FED’in faiz değişikliği kararı tarih ve etkileri bakımından acabalarla dolu. Ağustos ayı ortasında, Batılı ekonomistlerden “Eylül değil ama yakın zamanda” minvalindeki görüşler, yeni esneme payı yorumlarına sebep oldu. Zaten iki yıldır sürekli anonsları yapılan ve piyasalar tarafından önemli ölçüde ‘satın alınmış’ faiz kararının ekonomileri ve şirketleri ne seviyede etkileyeceği muğlak. DALGA ETKİSİ Global ekonomide öne çıkan Çin’deki gelişmeler ise daha çok büyükleri etkiliyor. Şöyle ki; önceki yıl 2 trilyon dolarlık ithalat yapan Çin’in mal alımı, halkını doyurmaktan öte, yeni sanayi mallarının üretiminde kullanılan hammadde üzerine kurulu. Kömür, alüminyum, nikel, çinko, bakır, demir, platin gibi malları en fazla Çin tüketiyor. Çin’in bu tüketimi dünyanın bütün ülkelerinde lastik, bardak, ayakkabı, mutfak eşyası ve elektronik ürünler olarak kendisini gösteriyor. Peki Çin’de işler kötüye giderse... Öncelikle Çin’in hammadde aldığı ülkeler bundan etkilenecek. ABD ve AB ülkelerinin Çin ile ticari ilişkileri nihai ürün ithalatı sebebiyle hayli yüksek. Fakat Orta Asya ülkeleri, İran ve Afrika ülkeleri Çin’in emtia tedarikçisi olarak ihracattan kaybedecek ilk ülkeler. Çin ile ticari ilişkileri yoğun olan Almanya gibi Avrupa ülkelerinin de negatif etkilenmesi bekleniyor. TÜRKİYE’NİN ŞANSI Türkiye ise bu iki halkada bulunmuyor. Fakat Çin ile dış satımı çok yüksek hacimlerde olan ülkelerin ihracatı düşerse, ithalatına da olumsuz yansıması olması muhtemel. O nedenle Türkiye’nin bu ülkelere yönelik ticareti zorlaşabilir. Bu noktada hazırdaki ve yeni pazarlardaki başarı; ihracatı, üretimi, istihdamı ve büyüme rakamlarını doğrudan etkileyecek. Hazır pazarlarda finansman modellerinin, alternatif ülkelerde ise pazar araştırmasının ve pazara giriş çalışmalarının büyük önemi bulunuyor. Emtia fiyatlarındaki düşüş, üretim maliyetlerimizi ve cari açığımızı düşürecek. Pazarlar konusunda ise uzmanlar Afrika’daki fırsatlara işaret ediyor. Dünya genelinde talep düştüğü için firmaların üretim planlarını temkinli yapması gerekiyor. Ekonomistler, kriz şartlarının yerel etkilerinin ağırlaştığı zamanlarda stokta kalmamak gerektiğini söylüyor. Üretimi, dağıtım ve satıştaki masrafları gözden geçirmek gerektiğini vurgulayanuzmanlar şunları öneriyor: “Verimliliği artırmak için kurumsal kaynak kullanım araçları (ERP) kullanın. İşletmeler bir araya gelmeli; kümelenme uygulamalarına dahil olarak teşviklerinden yararlanmalı. Küçük olsun, benim olsun mantığından ziyade, güçlerini ve tecrübelerini birleştirenlerin ayakta kalacağı unutulmamalı. Birkaç kişilik şirketlerin dahi ihracat yapabileceği unutulmamalı. Bunun için Ekonomi Bakanlığı’ndan destek alınmalı.” HEDGİNG İLE SAĞLAMA ALIN Kur riskine maruz kalan bir firmanın, bu riski bertaraf etmek için korunma araçlarına başvurması akıllıca bir yöntem. Hedging denilen bu yöntem; döviz kuru dalgalanmalarından doğan riski en aza indirmek anlamına geliyor.Uluslararası para piyasası yoluyla kur riskine karşı korunma yönteminde, döviz bazında net açık pozisyonu olan bir firma, döviz tevdiat hesabı açtırmak ya da döviz kredisi kullanmak yollarından birini seçebilir. EMTİA FİYATLARI FIRSAT Abdurrahman Yıldırım / Habertürk Ekonomi Yazarı: Bu krizin ana sebebi Çin’in durumu. Çin, eskisi gibi büyüyemiyor; çünkü doygunluğa ulaştı. Büyüme ve üretim için gerekli emtia ithalatı da azaldı. Bu durum emtia ihraç eden gelişmekte olan ülkeleri vuruyor. Ancak emtia fiyatlarında ciddi düşüşler olması Türkiye’nin lehine. Bizim şirketlerimiz ve ekonomimiz hammadde ve ara malı ithal eder yapıda. Bu malların fiyatı düşerse, imalat maliyetlerimiz düşecek. Şirket satın alma konusunda temkinli olmak gerekir. Dünyada fazla kapasite var. Ancak talep düşük. Firmalarımız bunu dikkate almalı. Fırtınada dışarı çıkarsan hasta olursun, sonraki işgücünü de kaybedersin. Aşırı risk almaya gerek yok. Hava kötüyse evine çekilip istirahat edersin, hazırlık yaparsın. Hava iyi olduğunda dışarı çıkarsın. FED FAİZ ARTIRMAYACAK Necmettin Batırel / Türkiye Gazetesi Ekonomi Yazarı: Dövizle ihracat yapanlar o kadar tehdit altında değil. Fakat katma değeri yüksek mal satmak lazım. İhracat yaptığımız ülkelerde seçici olmalıyız. Avrupa’da toparlanma işaretleri görünse de, hacimler sıkışık. Polonya ve Hindistan iyi pazar olabilir. Hindistan yüzde 8 büyüyecek. Afrika’ya ağırlık vermemiz gerekiyor. Özellikle Güney Afrika ile ilişkileri geliştirmeliyiz. Türkiye diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışacak. Zira emtia fiyatları ucuzladı. Üretim maliyetimizi aşağıya çekecek gelişmeler bunlar. Dolardaki yükseliş spekülatif. Kurdaki yükselişe rağmen piyasada dolara koşan yok. Zira baktığımızda zaten 185 milyar dolarlık döviz mevduat hesabı olduğunu görüyoruz. Fed eylülde faiz artırmayacak. Çünkü Çin’deki bozulma, ABD’nin ihracatını olumsuz etkiyor. YURT DIŞINDA İŞ YAPMA BECERİSİ Güntay Şimşek / Habertürk Ekonomi Yazarı: Krizin olumsuz etkilerini önlemek için bir an önce TOBB, İTO, bakanlıklardan ilgililer ve özellikle yurt dışında iş yapma becerisi, tecrübesi olan iş adamlarının yer aldığı konsorsiyum oluşturup hareket tarzı ve adımlar belirlenmeli. Burada THY’nin başarı hikayesinin ayrıntılarına dikkati çekmek istiyorum. Diğer hava yollarının kapasite yetersizliği sebebiyle çekildiği noktalardaki ihtiyacı karşılayan THY, hem daha çok noktaya ulaştı hem iş hacmini büyüttü. Çin’in, Almanya’nın çekildiği veya kârlı görmediği yerleri araştırıp oralara oynayabiliriz. Krizi fırsata çevirecek fırsatlar var. Hangi sektörlerin ithalat kaynaklı sıkıntıda olduğunu anlamak için o sektörlerde üretim yapanların önerileri dikkate alınmalı. DESTEKLİ YÜRÜMEK GEREK İhracatçının başarısı için üretimden dış ticarete kadar birçok noktada şirketlerin ‘destekli yürümesi’ gerekiyor. İşletme yönetimi açısından hesapsız iş yapmamak, devletin ve finans kuruluşlarının olabilecek bütün desteklerini kullanma becerisi daha bir önem kazandı. Bu ortamda kurumlar ve şirketler için ekonomistler şunları öneriyor: * Bankalar, reel sektörü zor durumda bırakacak adımlar atmamalı, kredi maliyetini düşük tutmalı, şirketlerle ve STK’larla ilişkilerini geliştirmeli. * Yurt dışı ofisleri bulunan bütün sivil toplum kuruluşları Türkiye algısını iyileştirmek için daha aktif çalışmalı. * İhracat yapıp döviz kazanmayan şirketler dövizle borçlanmaktan kaçınmalı. * Döviz kuru riskinden korunmak için hedge fonları kullanılmalı. * Yurt dışında varlık fiyatları yakından takip edilmeli, şirket satın alma ve ortaklık fırsatları değerlendirilmeli.

28 Ağustos 2015 Cuma

İsmi gibi kendisi de göz kamaştırıyor

HABER: FEDAİ YILDIRIM Rusya Federasyonu’nu oluşturan federe cumhuriyetlerden biri olan ve aynı zamanda dünyada en büyük yüzölçüme sahip özerk ülke Yakutistan Cumhuriyeti, yatırımcı arıyor. Coğrafi konumu gereği Asya’nın kalbinde yer aldıklarını belirten Yakutistanlı iş adamları, çok zengin doğal kaynaklara sahip oldukları için başta bu alanda olmak üzere; tarım, turizm ve inşaat sektörlerinde yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Ülkede yatırım düşünen iş adamlarına yönelik çeşitli avantajlar da mevcut. FIRSATLAR KONUŞULDU Ülkelerindeki iş imkanlarını anlatmak ve karşılıklı yatırım fırsatlarını konuşmak amacıyla başkent Yakutsk’tan İstanbul’a gelen heyet, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) iş adamlarıyla bir araya geldi. Heyeti kabul eden İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim, Rusya’nın, Türkiye’nin önemli ekonomik partneri olduğunu hatırlatarak, “Rusya, Türkiye’nin doğrudan yatırımlarından en fazla payı alan ve en çok ithalat yaptığı ülkelerden biri” dedi. TURİZM DİKKAT ÇEKİYOR Türkiye’nin 2013’te Rusya’ya 7 milyar dolarlık ihracat yaptığını ifade eden Erkesim, bu rakamın 2014’te 6 milyar dolara düştüğünü söyledi. Bu düşüşe sebep olarak küresel ekonomide yaşanan daralmayı gösteren Erkesim, yılsonunda ise ihracat rakamlarının 5 milyar doların da altına gerilemesinden endişe edildiğini dile getirdi. İki ülke arasında en dikkat çeken sektörün turizm olduğunu kaydeden Erkesim, Rusya’dan Türkiye’ye yılda yaklaşık 4.5 milyon turist geldiğini ve önümüzdeki yıllarda ise bu rakamın 5 milyonun üzerine çıkmasını beklediklerini anlattı. AVRASYA’YI GELİŞTİRECEK Bu ziyaretlerin iki ülke ticaretinin artmasına da katkı sağlayacağını hatırlatan Erkesim, şunları söyledi: “Ziyaretler ülke ilişkilerinin yanı sıra Avrasya coğrafyasındaki gelişmeler açısından da büyük önem taşıyor. Dolayısıyla bu toplantının iki ülke arasındaki sosyal ve ticari ilişkilerin gelişmesine yönelik katkı sağlamasını temenni ediyorum. İTO olarak ülkelerimiz arasındaki ilişkileri geliştirme konusunda her türlü desteği vermeye hazırız.” Toplantıda, İTO Genel Sekreteri Ömer Bal da yer aldı. YATIRIM İKLİMİ UYGUN ‘Ülkede olmayan doğal kaynak yok’ diyen Yakutistan Teknopark Müdürü AnatolyA. Semenov, doğal kaynak rezervine 3 trilyon dolar değer biçildiğini hatırlattı. Semenov, ülkede 434 milyon ton petrol, 14 milyar ton kömür ve 2.6 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu ve bunların sadece yüzde 10’unun işletilebildiğini söyledi. Yabancı yatırımların 3 milyar dolar değerinde olduğunu ifade eden Semenov, özellikle balıkçılık için çok uygun alanların olduğunu, 50’den fazla balık türünün yetiştiğini dile getirdi. Yabancı yatırımcıya gümrük vergisi muafiyeti, ücretsiz arazi ve enerji yardımı gibi imtiyazların sağlandığını kaydeden Semenov, şunları söyledi: “Yatırım için gerekli izinler de en basitleştirilmiş şekilde veriliyor. Güçlü bir bankacılık ve finans sektörümüz var. Bu imkanların değerlendirilmesi gerekiyor.” RUSYA’DA İLK SIRADA Yakutsk Belediye Başkanı ve aynı zamanda Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) Avrasya Teşkilatı Başkan Yardımcısı olan Aysen S. Nikolaev, dünyadaki elmas üretiminin yüzde 30’unu gerçekleştir-diklerini belirtti. Nikolaev,20 milyon ton altın, 14 milyon ton kömür ve 10 milyon ton da gaz ürettiklerini kaydederek, kuyumculuk ve elmas işlemede Rusya’nın önde gelen bölgesi oldukları bilgisini paylaştı. Nikolaev, ülkedeki yatırım fırsatlarını şöyle anlattı: “IT sektörüne önem veriyoruz. Bilgisayar oyunları ve programlarında küresel şirketlere uygun yer temin etmeye başladık. Hatta yeni çıkan bir kanunla bazı bölgelerde iş adamları için özerk bölgeler kuruldu ve bu bölgelerde vergi muafiyeti gibi avantajlar sunuluyor. Tarım ürünlerinin işlenmesine önem veriyoruz. Özellikle organik ürünlerin üretiminde ciddi potansiyelimiz var. Turizmde değerlendirebile-ceğimiz bölgeler mevcut. Oteller açmayı planlıyoruz. Hedeflerimize ulaşmak için yabancı yatırımların bölgemize çekilmesi gerekiyor. Çinli firmalar şimdiden ilgi göstermeye başladı. Ayrıca kentsel dönüşüm projesini hayata geçirmek istiyoruz. Bu çerçevede 1 milyon metrekarelik alanda yeni konutlar yapılacak.” UZAYDAN GÖRÜNÜYOR Derinliği 571 metre, çapıysa 1 kilometre olan Yakutistan’ın meşhur Nyurbinsk elmas maden yatağı, uzaydan bile rahatlıkla görülebiliyor.

28 Ağustos 2015 Cuma

Yuan’a yer açın

HABER: ADEM ORHUN Çin Halk Bankası tarafından ilk kez 1948’de piyasaya sürülen Çin parası RenMinbi, bugün devler ligine girmiş durumda. Çin parasının ISO 4217’ye göre uluslararası kodu CNY (ChiNa Yuan). Yuan’ın onda birine Jiao, yüzde birine ise Fen deniliyor. 1955, 1962, 1987 ve 1999’da yeni baskıları yapılan Yuan bugün Çin ve Hong Kong’un yanı sıra Kore, Malezya, Singapur ve Endonezya gibi ülkelerde de geçerli para birimi olarak kullanılıyor. Global ticarette Amerikan Doları (USD) en baskın para birimi olsa da Çin’in para birimi Yuan’ın dolara ciddi rakip olacağı tahmin ediliyor. Bunda Çin’in imalat ve ihracat hedefli ekonomisinin yanı sıra Çin yönetiminin, Yuan’ın uluslararası kabulünü artırmak için yaptığı çalışmaların da etkisi var. ASEAN’DA GEÇER AKÇE Diğer taraftan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkeleri arasında gümrüklerin kaldırılması sonucu Yuan’ın önemi daha da arttı. Vietnam Savaşı’nın ardından komünist genişlemeye karşı 1967’de kurulan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği ülkelerinde, ne ilginçtir ki 2010’dan bu yana Yuan geçerli akçe. ÇİN’İN HEDEFİ SEPET Çin’de Kasım 2012’de seçilen Başkan Şi Cinping, Yuan’ın uluslararasılaşmasına özel önem veriyordu. O zamanki hedef 5 yıl içerisinde Yuan’ın uluslararası kullanılan ve rezerv edilen para birimi haline gelmesi, Şanghay’ın ise 10 yıl içinde uluslararası bir finans merkezi haline gelmesiydi. Bu konuda önemli adımlar atan Çin, 20’den fazla ülkeyle, dolar yerine Yuan kullanılması için anlaşma yaptı. Çin ayrıca, kendi para biriminin IMF’nin dört temel para biriminden oluşan ‘özel çekme hakları sepetine’ (IMF’s special drawing rights basket) girmesi için çalışıyor. Bu sepette yer alacak bir para birimi, ‘rezerv tutulan’ para birimi kategorisine gireceği için piyasada kullanma bakımından ilgi çekecek. REZERVLER DEĞİŞİYOR Bu ilginin somut işaretlerinden birini Ocak 2014’te Nijerya Merkez Bankası verdi. Banka 43 milyar dolar tutarındaki uluslararası rezervlerinin onda birini ABD Doları’ndan Yuan’a çevirme kararı aldı. Bu karar gelişen ülke para birimleri cinsinden varlıkların, ‘sepetteki’ rezerv para birimleri cinsinden varlıklar karşısında yükselişe geçmesiyle ilgili beklentileri canlandırdı. EURO’YU GEÇTİ Halen IMF’nin sepetinde dolar, Euro, Japon Yeni ve Sterlin yerini korusa da Yuan’ın uluslararası piyasalarda kullanımı önceki yıl yüzde 102 arttı. Bu gelişmeyle birlikte Yuan, Ocak 2015’te en çok kullanılan beşinci para birimi haline geldi. Hatta 2013’te doların yüzde 81 ezici üstünlüğüne rağmen, Euro’yu geride bırakarak yüzde 8.88 ile dünya ticaretinde en fazla kullanılan ikinci para birimi oldu. Öte yandan Amerikan Merkez Bankası FED’in önceki yıldan bu yana faiz artırımı yönünde mesajlar vermesi dolar kurunu etkiliyor. Dış ticarette dolar kuru baskısını azaltmak isteyen bazı ülkeler de ikili ticarette yerel para birimlerini kullanma yoluna gidiyor. RUSYA VE İRAN Mevcut durumda en çok kullanılan para birimi ABD Doları’yken, onun peşinden Euro ve İngiliz Sterlini geliyor. Ancak geçtiğimiz yıllarda Çin ve Rusya, doların hakimiyetini kırmak için anlaşmalar yaptı. İki dev, aralarındaki ticarette dolar yerine yerel para birimlerinin kullanılmasına karar verdi. Daha sonra Avustralya da Çin ile benzer bir anlaşma yaptı. Hatta İran Merkez Bankası yetkilileri de alternatif olarak Yuan’ı gördüklerini açıklayarak küresel ticarette doları bırakma kararı aldıklarını duyurdu. BANKALAR GEÇ KALMAMALI Ekonomi Bakanlığı Asya Pasifik Dairesi dış ticaret uzmanları da para birimi tercihinde iş adamlarının organize olmasının önemine dikkati çekiyor. Türkiye’nin dış ticaretinde Çin karşısında dezavantajlı durumda olmasının, bu konuda firmalarımızın elini zayıflattığını belirten uzmanlar, şunları kaydetti: “Yerel para birimi ile ödemenin Çinli banka için kârlı olması gerekiyor. Bu durumda Çinli bankalar bizim ticari bankacılık sistemimizle organik bağ içine girer ve ardından yetkilendirilirler. Ticarette muhbir bankalar belirlenmesi lazım. İki ülke arasında 2010’da beş yıllık SWAP anlaşması yürürlüğe girdi. Ocak ayında dolan bu anlaşmanın yenilenmesi bekleniyor. Ülkeler bu tür anlaşmaları döviz rezervlerini çeşitlendirmek için yapıyor.” YUAN’A GEÇEN BANKALAR İkili ticarette Yuan kullanılması konusu Türkiye’nin de uzun zamandır gündeminde bulunuyor. Öyle ki Türk ticari bankaları (Akbank, HSBC Türkiye, İş Bankası, Türkiye Ekonomi Bankası, Garanti) 2011’den bu yana Yuan ile işlem yapıyor. Bankalar, Yuan üzerinden hesap açma, yurtdışına havale, ithalat ihracat işlemlerini gerçekleştirme ve Yuan cinsinden kredi kullandırma imkanları sunuyor. DEV BANKAYA DOĞRU Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi Strateji Uzmanı Willem Oosterveld, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye-Çin ticaretinde dolar yerine Yuan ve TL kullanılması sözlerini değerlendirdi. Oosterveld, Türkiye ve Çin’in bu adımlarının, yeni kurulan Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın hedefleriyle aynı doğrultuda olduğunu söyledi. Bu yeni banka, Çin yönetiminin ABD ve Japonya’nın ‘hegemonyası’ altında olduğu iddia edilen Asya Kalkınma Bankası’nı baypas etme planı olarak da nitelendiriliyor. Asya-Pasifik bölgesinin sermayesinin ve proje finansmanının Çin öncülüğünde yeni banka üzerinden yönetilmesi, Pekin’in, IMF’nin sepetindeki dolar ve Yen’i iterek, kendisine yer açma planının bir adımı olarak değerlendirilebilir. YUAN LİDERLERİN MASASINDA Küresel ticaretteki gelişmeler, Türkiye’yi Asya-Pasifik bölgesinde yeni ataklara itti. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu öncülüğünde onlarca iş adamı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Çin ve Endonezya’da temaslarda bulundu. Türkiye-Çin İş Forumu’nda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile biraraya gelen Erdoğan, “Döviz kuru baskısından kurtulmak için bir adım atmamız gerekiyor. O da Yuan ve TL ile yani milli paralarımız ile alışverişi yapma sürecidir ki bunu da aramızda etraflıca görüştük” dedi. Alınan bilgiye göre Hazine Müsteşarlığı ile Çin Kalkınma Bankası arasında imzalanan mali iş birliği anlaşması, Türkiye’deki büyük projeler için finansman sağlıyor. Çin Merkez Bankası’nın Türk borçlanma araçlarından yararlanmaya başlaması, Türk Merkez Bankası’nın da Çin tahvil ve bono piyasasında yatırım yapmak için başlattığı süreç de cabası. DEĞERİ KATLANDI Global ekonomide hızla yükselen Yuan’ın, Türk Lirası karşısındaki değeri de artıyor. 2010’da 1 dolar 6.67 Yuan, 1 TL ise 4.67 değerindeyken, bu oranlar giderek yakınlaşmaya başladı. 2011 sonunda 1 TL 3.4 Yuan, Mart 2014’te 2.80’e oldu. Bugün ise 1 TL 2.24 Yuan. SICAK BAKIYORUZ TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, TL’nin global ölçekte daha etkin bir rol oynaması için Çin ile yapılacak Yuan-TL anlaşmasının önemli olduğunu vurguladı. Büyükekşi, “Bu bağlamda İran ve Rusya örneklerinde olduğu gibi Çin ile de yerel parayla dış ticaretin geliştirilmesine sıcak bakıyoruz” dedi. BİRLİKTE TARİH YAZALIM Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Ömer Cihad Vardan, “Ekonomik potansiyelimizle, gelin tarihi tekrar birlikte yazalım. Sadece Asya steplerinde değil Avrupa, Afrika, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu’da Yuan ve TL ile yazalım” dedi. Vardan’ın dikkati çektiği husus, bu sürecin sadece Türkiye ve Çin’de değil, irtibatlı olduğumuz üçüncü ülkelerde de yapılması yönünde. TEK TARAFLI OLMASIN DEİK Türkiye-Çin İş Konseyi Başkan Vekili Yavuz Onay, yerli para kullanımında ‘karşılıklılık’ uygulanmasına dikkati çekti. Onay, şunları söyledi: “Türkiye’de ticari bankalar Çin parasını kabul ediyor. Çin’den kendi parasıyla gelen iş adamına burada Yuan akreditif açılıyor. Ancak biz cebimize Türk parasını koyup Çin’e gittiğimizde bunu ne çevirebiliyoruz ne de bununla piyasada ödeme yapabiliyoruz. TL-Yuan kullanımının her iki ülkede karşılıklı işlemesi lazım. Ayrıca kontratlarda Yuan ile ödemenin dolara endeksli mi olduğu da dikkat etmek gerekiyor.”

07 Ağustos 2015 Cuma

Birçok sektörde özel teşvik var

HABER / FEDAİ YILDIRIM Avrupa Azerbaycan Topluluğu’nun temeli 2008’de Londra’da atıldı. Azerbaycan’ın zengin kültürünü ve iş olanaklarını küresel pazarda tanıtmayı amaçlayan kurum, siyasi ve sosyal konularda da çalışıyor. Yuvarlak masa toplantıları, seminerler ve hedefe yönelik konferanslar da düzenleyen kurum, ofisinin olduğu her ülkede yılda bir kez ticaret forumu gerçekleştiriyor. Bu çerçevede İstanbul’da 25 Kasım’da Avrupa Azerbaycan Topluluğu (The European Azerbaijan Society-TEAS) İstanbul Ticaret Forumu düzenlenecek. Forumda, Türkiye ve Azerbaycan’dan kamu ve özel sektörden üst düzey temsilciler yer alacak. Forum kapsamında katılımcılar yüz yüze görüşmeler de yapabilecek. Forum öncesinde sorularımızı yanıtlayan Avrupa Azerbaycan Topluluğu İstanbul Direktörü Rena Rzaeva, zengin enerji kaynaklarına sahip oldukları için bu alana yapılan yatırımların pek çok fırsatı da beraberinde getirdiğini söyledi. FIRSAT ALANLARI GENİŞ Teşviklerde, yakın kültür ve dil bağının bulunması dolayısıyla Türkiye’nin ayrı bir yeri olduğunu vurgulayan Rena Rzaeva, Azerbaycan’da yatırım düşünenler için tarım, bilgi ve iletişim teknolojileri, inşaat, sağlık ve turizmin büyük potansiyel barındırdığını dile getirdi. Rzaeva, şunları söyledi: “Tarım, 10 yılda yıllık yüzde 10’un üzerinde büyüyerek enerji sektörünün ardından en fazla büyüyen ikinci sektör oldu. Topraklarımızın yüzde 54’ünden fazlası tarıma elverişli olmasına rağmen şu an bu oranın az bir kısmı işleniyor.” İNŞAATTA DEV PROJELER İnşaat sektörünün de ülkede gelişen bir alan olduğunu belirten Rzaeva, inşaatı seneye başlayacak Formula 1 Kompleksi, Bakü Metrosu’nun genişletilmesi ve dünyanın en yüksek binasına ev sahipliği yapacak Hazar Adaları Projesi’nin, sektörün daha da büyümesine katkı sağlayacak projelerden birkaçı olduğunu kaydetti. Rzaeva ayrıca, Kafkas havzasındaki en büyük deniz ticaret limanının hizmete girmesiyle Azerbaycan’ın bölgenin lojistik merkezi olacağını söyledi. BİT HIZLA BÜYÜYOR 2020’ye kadar 9 milyar dolara ulaşması beklenen bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün de ülkede hızla büyüdüğünü anlatan Rzaeva, bu sektörde son yıllarda Türkiye’nin önemli gelişmeler kaydettiğini hatırlatarak, bu alanda özellikle Balakhani Sanayi Parkı ve Azerbaycan Yüksek Teknolojiler Parkı’nın yatırıma ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Azerbaycan’ın önümüzdeki yıllarda uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapacağına değinen Rzaeva, bunun turizme yönelik otelciliğin gelişmesini teşvik edeceğini söyledi. 7 YIL VERGİ YOK Son yıllarda başta petrol dışı sektörler olmak üzere çeşitli alanlarda girişimciliği ve yatırımı desteklemeye yönelik teşvikler geliştiren ülkede, yerel bankalar aracılığıyla verilen devlet destekli krediler de mevcut. Ayrıca firmalar, tescillerini takiben ilk 7 yıl için kurumlar vergisi, gelir vergisi, toprak vergisi ve emlak vergisinden muaf tutuluyor. İşgücü maliyetlerinin de düşük olduğu Azerbaycan’da firmalar, ilk 7 yılda üretimleri doğrultusunda ithal ettikleri ekipman, hizmet araçları ve ürünlerin vergilerinden muaf oluyor. TIBBİ MALZEMEDE FIRSAT Rena Rzaeva, sağlık hizmetleri bütçesinin 10 yılda 10 kat arttığını hatırlatarak, Azerbaycan’ın uzun vadeli planları arasında önceliğin sağlık hizmetlerini geliştirmek olduğunu dile getirdi. Rzaeva, “Yeni açılan ya da yenilenen hastanelerdeki ekipmanın çoğu ithal geliyor. Bu durumun, Azerbaycan’ı sağlık alanındaki şirketlerin gözdesi yapıyor. Eczacılık ve tıbbi tesis alanları da bu fırsatlardan nasibini alacak” dedi. ÇİN YUANI GEÇERLİ Azerbaycan Devlet Petrol Fonu, yatırım döviz sepetini Çin Yuanı ile zenginleştirdi. Fondan yapılan açıklamada, kurumun döviz sepetini çeşitlendirmek amacıyla 2014’te Çin Merkez Bankası’ndan 3 milyar Yuan tutarında yatırım için lisans alındığı, 1 Temmuz’dan itibaren de ilk yatırımın yapıldığı bildirildi. TÜRK FİRMALARINDAN 6.3 MİLYAR $ YATIRIM Türkiye ile dost ve kardeş ülke Azerbaycan arasındaki ticaret hacmi 2014’te 5 milyar dolara ulaştı. Bugün Azerbaycan’da faaliyet yürüten 2 bin 600’den fazla Türk firmasının 6.3 milyar doları aşkın yatırımda imzası bulunuyor.

05 Ağustos 2015 Çarşamba

Notçuların çifte standardı tescillendi

HABER: ADEM ORHUNYunanistan, IMF’ye borcunu ödemeyen ilk gelişmiş ülke olarak tarihe geçti. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere kök söktüren kredi derecelendirme kuruluşları, Yunanistan’a oldukça bonkör davrandı. Ancak 2010 yılından bu yana yaşananlar not kuruluşları için ders oldu. Fitch 30 Haziran’da IMF’ye borcunu ödemeyeceğini açıklayan Yunanistan’ın kredi notunu CC’ye yani ‘junk (çöp)’ derecesine düşürdü. Söz konusu not kuruluşu 2010 yılı Nisan ayında Yunanistan’ın notunu BBB-’ye indirirken ‘yatırım yapılabilir’ seviyede tutmayı sürdürmüştü. Aynı tarihte Türkiye’ye verdikleri not ise spekülatif BB idi.Fitch, Türkiye’ye 2012 Kasım ayında verdiği BBB- olan yatırım yapılabilir ülke notunu Yunanistan’a, ekonomisinin giderek kötüleştiği 110 milyar dolarlık ilk yardım paketi çıktığı 2010 yılında lâyık görmüştü. BÜYÜYENE KÖTÜ NOT Oysa Fitch, aynı dönemde üst üste büyüyen ekonomiye rağmen Türkiye’ye ‘yüksek riskli’ demek olan BB notunu vermişti. Sadece Fitch değil, diğer kredi notu kuruluşları S&P ve Moody’s de benzer bir not tablosu açıklamıştı.Uzmanlar, “Eğer kredi kuruluşları Yunanistan’ı daha objektif ve dikkatli değerlendirselerdi bugünkü tablo ile karşılaşmazdık” diyorlar. Nitekim 2009’dan itibaren Yunanistan’a verilen uluslararası kredi notlarına bakıldığında bu durum açıkça görülüyor. Aynı dönemde bu notlar Türkiye’de tepkilere yol açmış ve haksızlık yapıldığı eleştirilerine yol açmıştı.YUNANİSTAN’IN KREDİ NOT SEYRİ 2009 Ekim: A’dan A-’ya Aralık: A-’den BBB+’ya 2010 Nisan: BBB+’dan BBB−’ye 2011 Ocak: BBB−’den BB+’ya Mart: BB+’dan B+’ya Temmuz: B+’dan CCC’ye 2014 Mayıs: B−’den B’ye 2015 Temmuz: CCC’den CC’ye (‘temerrüt kaçınılmaz’dan önceki son not) * Fitch notlarıdır.YUNANİSTAN EURO’DAN ÇIKARSA NE OLUR? Georgia Üniversitesi Ekonomi Profesörü Jeffrey Dorfman, Yunanistan’da olası gelişmeleri Forbes’ta şöyle değerlendirdi: “Fikir oldukça basit. Yunanistan Grexit diye tabir edildiği şekilde Euro Bölgesi’nden çıkar ve drahmiye geri döner. Ülke bir drahminin 1 Euro’ya eşit olduğunu açıklar.Sonra 300 milyar dolar değerinde drahmi basar. Bunun büyük bölümü de elektronik para şeklinde olur. 260 milyar doları ile Avrupa Merkez Bankası ve IMF’ye borcunu öder. Teknik olarak temerrütten kaçınmış olur. Yunanistan sonra kalan 40 milyar doları kullanır ya da bankalarına sermaye desteği yapar.Bankalar açılır, vatandaş parasını serbestçe çeker. Yunanistan’ın kalan borç yükü cari mali politikalarla yönetilebilir. Büyük vergi artışlarına ya da kemer sıkma paketlerine ihtiyaç kalmadan yönetilebilir. Küçük drahminin devalüasyonu ve kabul edilebilir enflasyonla süreç yönetilebilir.” AB LİDERLERİ ATİNA’DAN REFORM TEKLİFİ BEKLİYOR Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, acil yardım paketinin hazır olduğunu, ancak Yunanistan’ın ciddi ve güvenilir reformlar teklif etmesi gerektiğini söyledi. Euro Bölgesi liderler zirvesinde konuşan Hollande, “Teklifte bulunma görevi Yunanistan’da. Birlik gösterme sırası Avrupa’da.Yunanistan’ın ciddi ve güvenilir reformlar teklif etmesi için bekliyoruz” dedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel de, Yunanistan’ın bir anlaşma sağlayabilmesi için sadece birkaç günü kaldığını belirterek, “Yunanistan’ın yeni kredi alabilmesi için reformlar yapmaya kararlı olduğunu göstermesi gerekiyor” diye konuştu.İSTATİSTİKLERDE HİLE ORTAYA ÇIKINCA GERÇEK ANLAŞILDI Habertürk Gazetesi Yazarı Abdurrahman Yıldırım, “2009 yılında Yunanistan A notuna sahipken Almanya ile aynı faiz oranı üzerinden borçlanıyordu. Yani para sahiplerinin gözündeki itibarı Almanya ile aynıydı. Bunu sağlayan mekanizma da Euro bazında borçlanmaydı. Sonra istatistiklerde hilenin ortaya çıkmasıyla Yunanistan’ın gerçek durumu da görülmeye başlandı” diye konuştu. OTORİTELER GERİDEN GELDİ Kredi derecelendirme kuruluşlarının Yunanistan konusundaki pozisyonunu değerlendiren ekonomist Dr. Can Gürlesel, sistemin yeterince düzgün işlemediğinin görüldüğünü savundu.“Kredi derecelendirme şirketlerinin bu konuda olayların arkasından geldiği söylenebilir. Riskleri eşzamanlı olarak fiyatlayamadılar” diyen Dr. Gürlesel, “Hem kredi derecelendirme kuruluşları hem mali piyasalarda benzeri durumu gördük. Mali piyasalarda nasıl olsa toparlanır, bir şey olmaz havası vardı. Kredi derecelendirme kuruluşları da aynı havaya girdi” şeklinde konuştu.Gürlesel, Avrupa Birliği’nin diğer aktörlerine de dikkati çekerek, “Avrupa’nın siyasi ekonomik birliğine olumsuz etkileri olur diye notlama ve derecelendirme konusunda katı davranmadılar” dedi. “AB üyesi olmak yetmiyor” diyen Gürlesel, “Derecelendirmeyi gereğince yapmak, kredi verirken de ona göre davranmak gerekiyor” diye konuştu.

04 Ağustos 2015 Salı