tatil-sepeti
Özbekistan’dan transit geçişlere kolaylık

Özbekistan hükümeti, transit geçiş kurallarını kolaylaştırdı. Bakanlar Kurulu tarafından imzalanan kararnameye göre, Özbekistan topraklarından yapılacak transit geçiş kuralları sadeleştirilirken, bu çerçevede transit geçiş güzergahlarının sayısı artırıldı. Ayrıca transitaraçların giriş tarihinden itibaren ülkeden çıkış yapması gereken süre 3 günden 5 güne çıkarıldı. KISITLAMALARDAN MUAFİYET Kararnameye göre, Özbekistan topraklarından geçecek yabancı araçların transit geçiş yapabileceği yeni 47 güzergah daha belirlendi. Bugüne kadar, ülke genelinde yabancı araçların transit geçiş yapabileceği 52 güzergah bulunuyordu. Yeni uygulamaya göre, seyahat eden veya ticari olmayan araçlar, transit giriş-çıkış yapması gereken süre ve güzergaha ilişkinkısıtlamalardan muaf tutuldu. Mevcut uygulamaya göre, Özbekistan üzerinden transit geçiş yapacak yabancı vatandaşlar, sadece uluslararası statüye sahip kara yolları ve güzergahlar üzerinden hareket edebiliyor.

19 Aralık 2018 Çarşamba

Türk film ve dizileri Güney Afrika’da

Dizi ve film gibi TV yapımlarında Türk ürünleri her geçen yıl daha fazla ülkede yer buluyor. Sektörlerin dış pazarlara açılması için uluslararası fuarlara katılım organizasyonları düzenleyen İstanbul Ticaret Odası (İTO), TV ve yapım sektörü için de birbiri ardına adımlar atıyor. Avrupa’nın en önemli sektörel fuarı olan MIPTV ve MIPCOM’da sektör mensuplarını dünya profesyonelleriyle bir araya getiren İTO, Güney Afrika’daki DISCOP fuarının da katılım organizasyonunu gerçekleştirdi. YENİ İŞ FIRSATLARI Fransa’nın Cannes şehrindeki MIPCOM ve Singapur’daki ATF gibi Johannesburg’daki DISCOP’ta da içerik üreticileri, yapımcılar ve satın almacılar bir araya geldi. Türk firmaları da 14-16 Kasım’da düzenlenen DISCOP Johannes-burg’da boy gösterdi. İTO fuarda, “Dünya, Türk içeriği izliyor” sloganıyla Türk firmalarının katılım organizasyonunu gerçekleştirdi. TV yapımları ve içerik açısından Afrika ve Orta Doğu’daki medya pazarında yeni iş fırsatları sunan DISCOP Markets, İTO ile fuara katılan firmalar açısından oldukça verimli geçti. Fuarda Türkiye’den yapım şirketleri, reklamcılar ve televizyon kanalları yer aldı. TÜRKİYE PANELİ İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay’ın da katıldığı fuarda İTO, sektörün ve Türk yapımlarının son yıllardaki başarısını ve projeksiyonunu bir panel ile paylaştı. “The Scope of Turkish Content, Celebrating a Decade of Success” başlığıyla düzenlenen panelde Türk film, içerik ve yapım sektörünün çeşitliliği ve dinamizmi vurgulandı. Fuara İsrafil Kuralay ile birlikte Ticaret Bakanlığı temsilcisi Ramazan İçuz, Prof. Dr. Arzu Öztürkmen, İTO Meclis Üyeleri Faysal Koçer, İlhan Soylu ve Mehmet Gürbüz Aksu da katılarak katılımcılarla ürünler ve iş bağlantıları hakkında görüştü. Fuara katılan İTO heyeti ayrıca Pretoria Türkiye Büyükelçisi Elif Çomoğlu Ülgen’i ziyaret etti. Büyükelçilik Müsteşarı Onur Ekren’in de yer aldığı görüşmede, Ticaret Müşaviri Demet Işıl Karakurt’a hediye takdim edildi. Ziyaretten sonra Türkiye standını ziyaret eden Büyükelçi Ülgen, ayrıca paneli de takip etti.

29 Kasım 2018 Perşembe

Yemen’de hayatta kalma mücadelesi

Birleşmiş Milletler verilerine göre, geçtiğimiz yıl 27 milyon nüfuslu Yemen’de iç savaş nedeniyle yaklaşık 7 milyon kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Ülkeye gıda, yakıt ve ilaç girişindeki kısıtlamalar nedeniyle bu sayı 15 milyona yaklaştı. Her 3 kişiden 2’si açlık sıkıntısı ile mücadele etmek zorunda. Şiddetli açlık yaşayan çocuklar zatürre, ishal, sıtma ve kızamık gibi bulaşıcı hastalıklara karşı daha savunmasız ve organ yetmezliği ile karşı karşıya. BESLENME TEDAVİSİ Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışan Yeryüzü Doktorları, 2016 yılından beri bölgede beslenme sağlığı konusunda yardım faaliyetleri yürütüyor. Şu anda Aden ve Hadramut illerinde ALboraiqah, Khormakser, ALmukala, ALraidah & Kosaiar bölgelerinde toplam dört beslenme sağlığı merkezinde anne ve çocuklar başta olmak üzere açlıktan ölümün eşiğine yaklaşmış insanlara tıbbi beslenme tedavisi sağlanıyor. ÖLÜM KALIM MESELESİ Bugüne kadar açtığı beslenme sağlığı merkezlerinde 115 bin kişiyi muayene ettiklerini ve 45 bin kişiye beslenme tedavisi sağladıklarını belirten Yeryüzü Doktorları Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Dr. Yahyahan Güney, “Dünyanın Neresinde olursa olsun insani krizlerden en fazla zarar gören şüphesiz çocuklar oluyor. Bu durum Yemen’de de uzun süredir böyle maalesef. Maaşların ödenemediği, kamusal hizmetin sunulamadığı, sağlık hizmetinin durmak üzere olduğu Yemen’de, krizin başladığı ilk günlerden beri Yemen halkına destek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ölüm kalım meselesi olarak nitelediğimiz bu çalışmalarımız için halkımızın da desteklerini bekliyoruz” diye konuştu. 50 ÜLKEYE ULAŞTI Sağlık alanında uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olarak 2000 yılında çalışmalarına başlayan Yeryüzü Doktorları, 20 bine yakın gönüllü sayesinde ulaştığı ülkelerin ve uyguladığı projelerin sayısını her geçen gün artırıyor. Afganistan’dan Suriye’ye, Somali’den Filistin’e, Uganda’dan Yemen’e kadar 50’ye yakın ülkede proje yürüten Yeryüzü Doktorları, tıbbi insani yardıma ihtiyaç duyan bölgeler başta olmak üzere doğal felaketlerden etkilenen ülkelere de en hızlı şekilde ulaşmayı hedefliyor.

29 Kasım 2018 Perşembe

2019 gıda ticareti tehlikede mi?

HABER: SELVİ EREN / İktisadi Kalkınma Vakfı Uzman Yardımcısı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 48’inci toplantısını yaptı. Toplantı sonrasında 8 Ekim günü de büyük yankı uyandıran bir küresel ısınma raporu yayımladı. Küresel ısınmanın 1.5°C’nin altında tutulması için radikal değişikliklerin yapılması gerektiği konusunda çağrıda bulunan rapor, eşiğin geçilmesi halinde global ekolojik sistemin çökebileceği uyarısı yapıyor. Bilim insanlarına göre Sanayi Devrimi’nden bu yana 1°C yükselen dünya sıcaklığının korkulan eşiğe yani 1.5°C’ye ulaşması önümüzdeki 12 yıl içinde gerçekleşebilir. Bu bağlamda rant odaklı önceliklerin ekolojik tahribatı engellemek adına ödemediği bedelin çok daha fazlasını tahribat dolayısıyla ödemek zorunda kalacağı belirtiliyor. ISINAN GEZEGEN VE GIDA Isınan bir gezegenin hava koşullarındaki değişkenlik ve aşırılık anlamına gelmesi gıda güvenliğini de doğrudan riske atıyor. Nitekim iklim değişikliğindeki sert hava koşulları şimdiden tarım üretimini doğrudan etkileyerek gıda fiyatlarını ve ticaret kapasitesini değiştiren etkiler yaratıyor. Kurak geçen 2018’de beklenmedik hava koşulları nedeniyle tüm dünyadaki tarım üretimi ciddi seviyede düştü. Piyasada fiyatların yükselmesine neden olan üretimdeki düşüş, “ekolojik felakete” sadece 0.5°C kalmasının tarım üretim modellerine doğrudan bağlı olduğunun da en çarpıcı kanıtı. GIDA İHRACATI AZALIYOR Bu anlamda gıda ticaretinde ön plana çıkan Rusya ve Almanya, gıda ürünleri ihracatında önemli bir kalem olan ürünlerdeki azalmayla karşı karşıya kaldı. 2003 yılında yüzyılın kuraklığını yaşayan Avrupa kıtası ile 2010 yılında buğday ihracatını durdurmak zorunda kalan Rusya, 20 yıldan az bir süre içinde benzer kuraklık senaryosuyla karşı karşıya. Küresel buğday üretiminin yüzde 6; Avrupa kıtasındaki patates üretiminin ise yüzde 20 oranında düştüğü açıklandı. Miktardaki azalmanın yanı sıra ürün kalitesinin de düştüğü yeni hasat dönemi sonucu talebin altında kalan arz açığını kapatmak için korumacı politikalar devreye girerken; tedbirler gıda fiyatlarını sabit tutmak üzerine yoğunlaştı. Bu konuda öne çıkan en büyük endişe, tarımda üretim ve kalitenin giderek daha fazla azalıp azalmayacağı. Küresel ısınma verileri bu durumun devam edeceğini göstererek, gerçeğe en yakın olanın en fazla korkulan senaryo olduğunu ortaya koyuyor. FARKLI ÜRETİM MODELLERİ Değişen iklim şartlarına uyum sağlamak için akıllı sulama sistemlerinin geliştirilmesi, daha dayanıklı tohumların üretilmesi başta olmak üzere farklı seçenekler mevcut. Oysa küresel ısınmanın ilerleme hızı, ülke politikalarının ve çiftçilerin uyum sağlama hızının çok üstünde. Üretim modellerini değiştirmek için zaman gerektiği bir gerçek; ancak üretici refahını garanti edebilmek, gıda talebini karşılamak ve ticaret dengesini korumak için olabildiğince hızlı hareket edilmesi gerekiyor. TÜRKİYE İÇİN SICAK MI SOĞUK MU? Türkiye’nin de bizzat yaşadığı tarımsal üretimdeki azalma, küresel ısınmanın getirdiği değişkenlere hazırlıklı olmayan üretim modellerinin sallantılı geleceği hakkında somut ipuçları sunuyor. Türk tarımı, öngörülemeyen olumsuz hava şartlarının yanı sıra yapısal sorunların, kontrol edilemeyen gıda enflasyonunu tetiklediği; bir sonraki üretim yılı hakkında belirsizlikler yarattığı bir dönem geçiriyor. Merkez Bankası’nın üçüncü ve dördüncü çeyrek enflasyon raporlarında ön plana çıkan gıda enflasyonu ekim ayında 29.26 olarak hesaplandı. Tarımdaki yapısal sorunlara ek olarak küresel ısınmanın yarattığı değişken hava şartları, Türkiye’nin gıda güvenliğini sağlama konusunda yeni stratejiler geliştirmesini zorunlu kılıyor. Yüksek fiyatları düşürmek ve düşük verimli üretim açığını kapatmak için ithalata yönelinmesi uzun vadeli çözümler sunmuyor. Nitekim ithalat odaklı talep karşılama, diğer ülkelerdeki üretim devamlılığına bağımlı hale gelen bir süreç olarak ilerliyor. Bu anlamda ihracatın devamlılığı ve iç piyasadaki fiyat istikrarı için ithalata ihtiyaç duyan Türkiye’nin ithalat-ihracat stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerekebilir. GELECEĞİN HABERCİSİ Avrupa kıtasında ve Rusya’da görüldüğü üzere ithalat yapılan topraklardaki üretim iklim değişikliği sebebiyle beklenenin çok altına düşebiliyor. 2017 yılında AB-28’in tahtını elinden alarak en büyük buğday ihracatçısı olan Rusya’nın düşük üretim sebebiyle ihracatı durdurma kararı alabileceği konuşulmaya başlanmıştı. Eylül ayında başlayan bu söylemler gerçeğe dönüşmedi; fakat böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde Rusya’dan buğday ithal eden ülkeler sıralamasında ikinciliği elinde tutan Türkiye’nin hem iç talebi karşılamada hem de gıda ihracatında olumsuzluklar yaşayacağını öngörmek zor değil.

27 Kasım 2018 Salı

Avrupa Birliği, yabancı yatırımları denetleyecek

Avrupa Birliği (AB), stratejik sektörlerine 3'üncü ülkelerden gelen yatırımların güvenlik veya kamu tehdidi oluşturup oluşturmadığını denetleme mekanizması kurmaya hazırlanıyor. AB Komisyonu, 3'üncü ülkelerden gelen doğrudan yabancı yatırımların denetleneceği bir mekanizma oluşturmak üzere Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB Konseyitemsilcileri arasında siyasi uzlaşı sağlandığını açıkladı. Buna göre, AB üyesi ülkeler doğrudan yabancı yatırımları güvenlik ve kamu düzeni gerekçeleriyledenetleyecek bir mekanizma kuracak. KONSEY VE PARLAMENTO'NUN RESMİ ONAYI GEREKİYOR AB üyesi ülkeler ve AB Komisyonu arasında yabancı yatırımlara ilişkin iş birliği geliştirilecek. Ülkeler birbirlerini ve AB Komisyonu'nu herhangi bir doğrudan yabancı yatırım konusunda bilgilendirecek. Üye ülkeye yapılacak bir yatırımın kamu düzenine veya güvenliğe tehdit oluşturması halinde AB Komisyonu bu ülkeye tavsiyede bulunacak. Yabancı yatırımcının mülkiyet yapısı ve yatırımın finansmanı gibi belirli bilgilerin de bu mekanizma içerisinde paylaşılması sağlanacak. Söz konusu yabancı yatırım konusunda son söz hakkı ise ilgili ülkede olacak. Uzlaşının yasalaşması için AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun resmi onayı gerekiyor.

21 Kasım 2018 Çarşamba