Doç. Dr. Nurullah Gür
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde küresel ekonomiyi en fazla yıpratan yılı geride bıraktık. Keşke takvimi değiştirdiğimiz zaman beyaz bir sayfa üzerinden yola devam edebilsek. Ancak böyle bir şey mümkün değil. Takvim değişse de öncekinden kalan ekonomik sorunlar yenisine devrediyor. 2021, belki geçtiğimiz yılki kadar zor olmayacak. Ama yine de devreden sorun bakiyelerinden dolayı çetin bir mücadele bizleri bekliyor.
TL VARLIKLAR
Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde para politikası tutumunda ciddi bir değişim yaşandı. Faizler arttı, kredi genişlemesi dizginlendi. Enflasyonun önümüzdeki üç-dört ay yüksek seyretmeye devam edeceği görülüyor. Bu koşullarda erken bir faiz indirimi beklemek gerçekçi olmaz. Peki ya faiz artışı?
Yılın ilk yarısı için konuşacak olursak, ekonomik dengeler açısından faizlerde ilave artışları gerektirecek bir neden yok. Halihazırda zaten reel faiz oldukça yüksek. Ama ekonomi dışında cereyan eden faktörlerde (ABD ile ilişkiler, Doğu Akdeniz meselesi veya Ortadoğu’daki jeopolitik riskler) yaşanabilecek beklenmedik değişimlerin döviz kurları üzerinden para politikasındaki duruşu etkileyebileceği ihtimalini göz ardı etmeyelim. Son yıllarda takındığımız karamsar psikolojiden dolayı TL varlıklar aşırı değersiz fiyatlanıyor. Eğer dış politika ve jeopolitik meselelere yönelik doğru hamleler yapıp sonuç alabilirsek, o zaman TL varlıkların 2021’de daha makul fiyatlandığını görebiliriz. Böylece TL, değer kayıplarının bir kısmını daha telafi edebilir. 2019’da bu senaryoyu yaşamıştık.
YABANCI SERMAYE
Salgına bağlı sosyal kısıtlamalar, reel sektörü bir süre daha etkilemeye devam edecek. Özellikle de hizmetler sektörünü. Aşıların etkin olduğuna dair veriler ortaya çıktıkça ve toplumun geneli aşıya ulaştıkça kısıtlamalar kendiliğinden azalacaktır. Bunun tam olarak ne zaman gerçekleşebileceğini kestirmek kolay değil. Uzmanlar yaz aylarına veya sonbahar başlangıcına işaret ediyor. Turizm ve perakende gibi salgının en çok vurduğu sektörlerin 2020’ye göre daha iyi bir performans gösterdiğine şahit olabiliriz. Yine de 2019 rakamlarına ulaşmak her sektör için kolay olmayabilir.
Salgına ve politikalara dair belirsizliklerin azalması, finansal anlamda en çok gelişmekte olan ülkelere yarar. Uluslararası yatırımcıların iştahının artması, TL varlıklara pozitif yansır. Burada önemli olan, yabancı sermaye girişlerini kısa vadeli getirilerden ziyade, uzun vadeli katma değere dönüştürebilecek doğru sektörlere yönlendirebilmek. Bir süredir ertelediğimiz yapısal reformları hayata geçirme noktasında hissedilir adımlar atabilirsek, Türkiye’nin orta gelir tuzağını kırmak için ihtiyaç duyduğu yerli ve yabancı yatırımların arttığını görebiliriz. Salgının ikinci dalgası ve baz etkisinden dolayı yılın ilk çeyreğinde büyüme düşük gelebilir. Ama diğer çeyreklerde ekonomik aktivitenin daha canlı seyretmesini ve büyüme noktasında yılı makul bir oranda kapatmayı bekleyebiliriz.
08 Ocak 2021 Cuma