Hakan  GÜLDAĞ

Hakan GÜLDAĞ

Diğer Yazıları

Hakan Güldağ

Şimdi ‘kalkınma’ demek,
veriyi yönetmek demek

ABD Hudson Enstitüsü, yayımladığı son brifing notu ile çarpıcı bir bilgi paylaştı: Dünyada her gün 2.5 katrilyon bayt veri üretiliyor. Hesaplamışlar, insanlık tarihinde üretilen verilerin yüzde 90’ı son 24 ayda üretilmiş. Demek ki, birkaç hafta önce Eko Mercek’te müşteri artık hem ‘veri-nimet’ diye boşuna yazmamışız. İçinde bulunduğumuz çağı ‘bilgi çağı’ olarak niteleyip duruyorduk ya... Anlaşılan iş yeni başlıyor. Hudson Enstitüsü’nün bilgi notuna göre, ‘veri tsunamisi’ asıl şimdi gelecek.
Birkaç yıl içerisinde günlük veri üretme düzeyi gigabayt’lardan terabayt’lara, şimdi petabaytlara geldi. Sıra, ‘eksabayt’, zetabayt ve yottabayt’larda...

***

Bu baş döndürücü gelişmeyi mutlaka dikkate almak lazım. Dönüşümü görmek lazım. Çünkü burada iş var. Bugünün tüketici toplumunu tarif edecek en temel eğilim nedir diye sorarsak yanıt çok açık: Hep birlikte nesnelerin egemenliğinden bilginin egemenliğine geçiş yapıyoruz. ‘Nesne’ bugünkü ekonomik düzen içindeki şampiyonluk koltuğunu ‘veri’ye terk ediyor. Hem bireyler hem de kurumlar olarak giderek artan biçimde cep telefonlarımız, bilgisayarlarımız, tabletlerimizle arkamızda bıraktığımız ‘dijital ayak izleri’ hem imalat hem de hizmetler sektörü için daha önemli hale geliyor.

‘Nesnelerin egemenliğinden bilginin egemenliğine geçiş yapmak da ne demek’ derseniz gündelik hayatımızdan örnek vereyim: Otomobilleri ele alalım. Çok zaman geçmedi. Otomobil bizim için bir kişisel ulaşım nesnesiydi, o kadar. Hız göstergesini bilirdik, yakıtın bitip bitmediğini kontrol ederdik, belki bir iki şey daha... Oysa şimdi öyle mi? Otomobiller giderek tekerlekli bilgisayarlara dönüşüyor. Destek kameraları, kör noktalar için yeni düzenekler, kendi kendine park etmeler, kablosuz telefon, GPS ve diğerleri... Otomobillerin biz sürücülerle etkileşimi artık farklı. Çok daha zengin bilgi sağlamakla kalmıyor, bu bilgileri kendileri işlemden geçirip bize sunuyor.

***

Otomobil kullanımımız kökten dönüştükçe, bu filmin devamının nasıl geleceğini de iyice anlar olduk. Sürücüsüz araçlar gerçek olacak, biliyoruz. Ama iş onunla kalmayacak. Sürücüsüz araçlar demek daha fazla elektronik veri demek. Dijital ayak izlerimiz daha da büyüyecek demek. Hızla gelişen ve birbirini güçlendiren teknolojiler, devasa boyutlarda bir veri ambarı oluşturmaya devam ediyor. Bir zamanlar darı ambarlarına sahip olmak ve kontrol etmek isteyen güçler şimdi bu veri ambarının peşinde.

Görünen o ki, kısa süre içerisinde ülkeler yeniden ikiye ayrılacak. Bir tarafta, daha çok veri üretebilen, veri işleyebilen ve veriyi kullanabilenler. Diğer tarafta ise belki de geleceğini ve bağımsızlığını kaybedecekler. Birinciler, çoktan veri üretmek ve işlemek için gereken altyapıya yatırım yapmaya başladı. İşin hem donanım hem de hukuki boyutuna... Diğerleri ise olup biteni şimdilik bir tiyatro gibi izliyor.

***

‘Ne yapalım’ derseniz, ‘veriyi yönetmeye bakalım’ derim. Bugün bilgi çağı demek veri yönetimi çağı demek. Artık ekonomik ve sosyal kalkınmanın, kısacası refah meselesi bir veri yönetimi meselesi haline geldi.

Konunun önemi ülkenin geleceği boyutuyla sınırlı değil. Veri yönetimi, iş hayatı için de kritik önemde. Verinin derlenmesi, işlenmesi ve kullanılması iş yapma yöntemlerimizi kökten değiştiriyor. Fabrikaların düzenini ve işleyiş biçimlerini değiştiriyor. Bununla da kalmıyor, o fabrikalarda üretilen malzemenin de niteliğini de değiştiriyor. Üretim ve hizmet sektörleri arasındaki ilişkiyi de çeşitlendirip, derinleştiriyor.

Söylemedi demeyin... Göreceksiniz, şirketler ürünlerini bundan böyle daha fazla o büyük veri ambarından elde ettiği bilgilere göre tasarlayacak. Hepimizin dijital ayak izlerine ulaşabiliyorlar, dolayısıyla ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilir hale geldiler. ‘Kişiye özel’ ürünler ve çözümler artacak. Aklınıza ne gelirse... İlaçtan tutun da yiyecek-içeceğe kadar. Üstümüze başımıza ne giydiğimizden nasıl vakit geçireceğimize kadar. ‘Biri yapar, biri satar’ alışkanlığı değişecek. İmalat yapan şirketler giderek kişiye özel üretime odaklanacağı gibi birçok alanda imalat ve hizmet daha fazla iç içe girecek.

***

‘İyi de neden?’ diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Kendimce yanıtını vereyim: Çünkü verinin derlenmesi, işlenmesi ve işimizde kullanılması yani kısaca ‘veri yönetimi’ meselesi, içinde bulunduğumuz ama etkilerini gerçek anlamda yeni yeni hissetmeye başladığımız bilgi çağının bir numaralı kazanç kapısı da ondan.

Peki biz bu yeni çağa hazır mıyız? Geç olmadan, araya kapatamayacağımız mesafeler girmeden hepimizin kendini bir gözden geçirmesinde fayda var.

Dijital çağın birimleri giderek gündelik hayatımızda daha fazla yer ediniyor. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle önce ‘bit’ ve ‘bayt’ (byte) terimleri ile tanıştık. Ardından kilo, mega, gigabayt geldi.

Veri üretimi ve bunları saklama kapasiteleri arttıkça yeni terimler gündelik kullanıma giriyor. Şimdilerde trilyonluk kapasiteyi ifade eden ‘terabayt’ daha sık kullanılır oldu.
Bu birimler neyi ifade ediyor, kısaca anlatmaya çalışayım: İlk dijital birim ‘bit’ olarak adlandırılıyor. Bit, bilgisayarların temel işlem düzeninde yer alan en küçük bilgi parçası. Bilgisayarlar, çalışma düzenleri çerçevesinde, her şeyi ‘0’ ya da ‘1’ olarak algılıyor. Lambayı açma kapama düzeni gibi. Anahtara basıp açtığınızda ışık yanar, bir kez daha bastığınızda söner ya, aynen öyle: Işık açıkken ‘1’, kapalı iken ‘0’... Bilgisayar dili ile söyleyecek olursak her bir ‘0’ ya da ‘1’ bir bit’ten, bir ‘bayt’ ise 8 bit’ten oluşuyor. Her bir bayt ise günlük hayatta bir karakter demek.

Şöyle anlatayım: Bu yazıyı yazarken bilgisayarımın klavyesinde bastığım her bir karakter bir bayt. Örneğin ‘İstanbul’ kelimesi 8 harften, yani 8 karakterden oluşuyor. Her bir karakter de 8 bit’ten oluştuğuna göre, İstanbul kelimesi 64 bit demek. (8x8:64)Dijital alemde bit küçük ‘b’ ile, bayt büyük ‘B’ ile ifade ediliyor. Bir kilobayt (KB) 1024 bayt (B) içeriyor. Sonrası metrik düzen gibi ilerliyor. Ama dijital alemin çarpanı biraz farklı. Bir kilometre 1000 metre. Bir kilobayt 1024 bayt. Bir megabayt ise 1024 kilobayt’tan oluşuyor. (1024*1024) Bir megabaytlık, yani 1 milyon 48 bin 576 baytlık bir belge, kabaca 70 sayfalık bir gazeteye denk. Ya da 560 sayfalık kalın bir kitaba...

Bir başka ifadeyle bir MB, 10 punto, yani bugün gazetelerde yer alan haberlerin yazıldığı harf büyüklüğü ile 280 adet A/4 sayfasına eşit. 1 terabayt ise 280 milyon sayfaya denk geliyor.

Araştırmacılara göre, insan beyninin bellek kapasitesi 2.5 petabayt. Bir petabayt ise 1.25 katrilyon büyüklüğünde.

22 Kasım 2019 Cuma