PROF. DR. NURULLAH GÜR
Deprem gerçeğini maalesef bir kez daha acı bir şekilde hatırladık. Öyle ki, bu deprem etkilediği alanın büyüklüğü itibariyle Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Yaralarımız kabuk bağlayacak ve zamanla iyileşecek ama içimizde daima bir sızı hissedeceğiz. Bölgedeki insanlarımızın acılarını biraz olsun hafifletmek ve umutlarını yeniden yeşertmek için millet olarak büyük bir mücadele vermemiz gerekiyor.
Şehirlerimizin ihya edilmesi için altyapı yatırımlarına ve yeni konutlara ihtiyaç olduğu kadar ekonominin çarklarının yeniden dönebilmesi için de desteğe ihtiyaç var. Zira, insanlarımız ancak çok boyutlu bir ihya planıyla yavaş da olsa yeniden sosyal hayatın içerisine girebilirler ve geleceği düşünmeye başlayabilirler.
HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
Bu noktada tabii ki kamuya çok büyük görevler düşüyor. Zaten devlet dediğimiz şey, böylesi zorlu dönemlerde asli fonksiyonlarıyla daha fazla ön plana çıkacak bir mekanizma değil mi? Kamunun tüm imkanlarıyla vazifesini yerine getireceğinden kuşkumuz yok. Ama şu da bir gerçek ki, dünya üzerinde herhangi bir devlet sadece kamu kaynakları ve gayretiyle bu denli büyük bir afetin üstesinden gelemez. En zengin ve gelişmiş ülkeler bile…
İşte, bu yüzden millet olarak herkesin elini taşın altına sokması gereken bir dönemdeyiz. Diğer şehirlerde yaşayan vatandaşlar, ellerindeki imkanları bölge insanlarıyla paylaşmalı. Bilim insanları ve uzmanlar da bölgenin nasıl depreme karşı dirençli bir biçimde fiziki ve iktisadi olarak ayağa kaldırılacağına kafa yormalı.
DESTEK MEKANİZMALARI
Bu denklemde iş dünyasına da büyük görevler düşüyor. İş dünyasının eğitim ve sağlık gibi sosyal hayat temelli altyapının ayağa kaldırılmasına yönelik cömert desteklerde bulunması, fiziki altyapı ve konut stokunun yenilenmesi için ise kamu ile ortak projeler geliştirmesi lazım. Bölgedeki tarım arazileri, fabrikalar, lojistik merkezleri ve hizmetler sektöründe işlerin yeniden gelişebilmesi için odalar, borsalar ve kooperatiflerin önderliğinde destek mekanizmaları oluşturulabilir.
KÜLTÜREL KODLARIMIZ
Depremzede vatandaşların günlük hayatlarına sürdürülebilir biçimde devam etmeleri, bölge ekonomisinin yeniden ayağa kalkması ile mümkün olabilir. Üretim çarklarının yeniden dönmeye başlaması, Türkiye ekonomisi açısından da son derece kritik öneme sahip. Zira, bölge ekonomisi Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 9.3’ünü, ihracatının ise yüzde 8.9’unu gerçekleştiriyor.
Sözün özü, bu büyük bölgesel ihya mücadelesinin üzerinden başarılı biçimde ancak kamu, vatandaş ve iş dünyası arasında oluşacak sinerji ile gelebiliriz. Bu sinerjiyi oluşturabilecek kültürel kodlara da sahibiz. Şimdi bu potansiyelimizi gerçeğe dönüştürme vakti…
20 Şubat 2023 Pazartesi