Küresel ekonomi, Trump'ın yeni gümrük tarifeleriyle sarsıldı. 185 ülkeyi kapsayan tarife paketi, Trump'ın bugüne kadar uyguladığı korumacı tedbirlerden farklı. Trump, ticaret savaşlarının cephesini hiç bu kadar genişletmemişti. Öyle ki, ABD'de ortalama efektif gümrük tarifesi oranı, 1910'lu yıllardan bu yana kaydedilen en yüksek seviyeye çıktı.
Trump'ın ilk başkanlık dönemindeki tarifeleri, Çin'in hızlı yükselişi karşısında Amerikan ekonomisini canlandırma açısından faydalı olmuştu. Trump'ın ardından gelen Biden yönetimi, tarifeleri tamamlayacak biçimde devreye aldığı teşvik paketleriyle Amerikan sanayisini korumaya ve desteklemeye devam etmişti. 2016-2024 yılları arasında uygulanan korumacı politikaların, Amerikan ekonomisine olumlu etkileri olduğu yadsınamaz.
Fakat korumacılıkta ipin ucunu kaçırdığınız zaman süreç aleyhinize işlemeye başlar. Olumsuz etkiler baskın hale gelir. Trump'ın yeni gümrük tarifeleri için de aşırıya kaçan bir korumacı hamle olduğunu söyleyebiliriz. Tarife artışları çok büyük ihtimalle ABD'de enflasyonu artıracak ve büyümeyi yavaşlatacak.
Tarifeler sadece Amerikan ekonomisine değil, küresel ekonomiye de zarar verecek. Dünya geneline yayılan bir ticaret savaşının olası etkilerini tahmin etmeye çalışan bilimsel bir çalışmanın sonuçlarına göre, ticaret savaşları ülkelerin reel GSYH'lerinde yüzde 2.8'lik bir daralmaya neden olabilir. Bu da 2 trilyon doların üzerinde kayıp anlamına geliyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİ NASIL ETKİLENEBİLİR?
Her ülke bu olası etkileri aynı oranda hissetmeyecektir. Trump, Türkiye'ye en alt orandan tarife uyguladı. Kötünün iyisi ile karşılaştık diyebiliriz. Özellikle Doğu Asyalı rakiplerimiz bizden çok daha yüksek tarifelere maruz kaldı. Bu fark, Doğu Asyalı şirketlerin Amerikan piyasasına girmekte zorlanmalarından kaynaklı oluşabilecek boşluğun bir kısmının Türkiye'deki şirketler tarafından doldurulmasına olanak sağlayabilir. Amerika zorlu bir pazar olduğu için bunun bir garantisi yok. Fakat önemli bir fırsat ile karşı karşıya olduğumuz da kesin. Son yıllarda ivmelenen ABD'ye ihracat biraz daha hızlanabilir.
Bununla birlikte, Trump'ın tarifelerinin AB ekonomisini olumsuz etkileyecek olması dolaylı olarak bizim ihracatımıza da olumsuz yansıyabilir. Ayrıca, başta Çin olmak üzere Doğu Asya ülkelerinin Amerikan pazarına satamadıkları ürünleri agresif bir fiyat kırma politikasıyla Türkiye gibi alternatif pazarlara yönlendirmeleri bizim açımızdan risk oluşturabilir.
Bu süreci lehimize çevirmemiz için bazı stratejik hamlelere ihtiyacımız olacak:
1. ABD ile dengede giden ihracat ve ithalat rakamlarını koz olarak kullanarak Türkiye’ye uygulanacak yüzde 10’luk tarife oranının aşağıya çekilmesi için müzakereleri vakit kaybetmeden başlanmalıyız.
2. Amerikan pazarına entegrasyonu hızlandırmak için özel sektör hem kendi içinde hem de devletle koordineli biçimde çalışarak ölçek ekonomisi, ürün farklılaştırma ve lojistik gibi konularda çözümler üretmeli.
3. Doğu Asyalı ülkelerden gelebilecek ithal ürünlere karşı önden önlemler almalıyız.
4. İtalya, İspanya ve İngiltere gibi ortak üretim ve teknoloji geliştirmeye açık olabilecek ülkelerle işbirliği potansiyellerini değerlendirerek sanayi kapasitemizi güçlendirmeliyiz.
5. Sanayi malları ticaretinin yavaşlaması ihtimaline karşın hizmet ihracatımızı artırmaya dönük politikaları çeşitlendirmeliyiz.