tatil-sepeti
Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları

PROF. DR. NURULLAH GÜR

ngur@medipol.com.tr

 

Depremin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Depremzedelerin manevi kayıplarını telafi etmek mümkün değil. Psikolojik travmanın hafiflemesi ise zaman alacak. Deprem sonrası bölgenin ihyası hususunda işin bir de iktisadi boyutu olduğu aşikâr. Depremin ekonomik maliyetine yönelik 25 milyar ila 35 milyar dolar arasında çeşitli tahminler mevcut. Henüz bütüncül bir analiz yapmak için yeteri kadar veri yok. Dolayısıyla tahminler şu aşamada biraz havada kalıyor. Maliyeti ne olursa olsun, Türkiye’nin kamu maliyesi ve toplumun sosyal sermayesi, bu maliyeti omuzlayacak kapasitededir.


Deprem sonrası şehirlerdeki sosyal ve iktisadi yaşamın nasıl ayağa kaldırılacağı oldukça hayati bir mesele. En az onun kadar önemli olan bir şey de olası yeni deprem ve doğal afetlere karşı ülkemizin direncini artırmak.

Zira, ülkemiz bir deprem coğrafyası. Kuşkusuz, en kritik ödevlerimizden biri de şehrimiz İstanbul’u farklı deprem senaryolarına hazırlamak. 


İŞYERLERİ DE HAZIRLANMALI


Ne zaman ve ne şiddette olacağı bilimsel olarak öngörülemese de İstanbul ve çevresinin depreme açık olduğu kesin. Her birimin bu gerçeği dikkate alarak hareket etmesi lazım. Hem 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi hem de 6 Şubat 2023 Ekinözü-Kahramanmaraş depremi, insanların evinde uyku halinde olduğu saatlerde gerçekleşti. Ancak bu durum, sonraki depremlerin de benzer saat dilimlerinde olacağı anlamına gelmiyor.


Dolayısıyla hem insan hayatını hem de yaşanabilecek iktisadi zorunlulukları dikkate alarak sadece konutları değil, işyerlerini de depreme karşı dirençli hale getirmemiz gerekiyor. İşyerinden kastettiğim; dükkân, atölye, fabrika, depo, genel merkez gibi bir şirketin iş faaliyetlerini yürüttüğü irili ufaklı tüm mekanlardır.


Hiç şüphesiz, insanoğlunun en temel yaşam alanı olan konutlar, deprem konusunda öncelliklidir. Ama gündüz vakti milyonlarca insanın içinde olduğu işyerlerini de göz ardı edemeyiz. Mahalledeki bakkaldan, OSB’lerdeki koca fabrikalara kadar istisnasız her bir işyeri, bunu bir hayat memat meselesi olarak görmeli.


TÜM PAYDAŞLARIN ORTAK AKLI


Reel sektörün deprem direncini artırmaya yönelik olarak yapılması gerekenler listesi uzun. Bu işi planlı, çok boyutlu, koordineli ve titiz biçimde yapmak gerekir. Merkezi yönetimden belediyelere, odalardan STK’lara, inşaat mühendislerinden şehir planlamacılarına, banka ve katılım kuruluşlarından sigorta şirketlerine, patronlardan çalışanlara kadar istisnasız tüm paydaşların ortak aklı ve eforuyla üstesinden gelebileceğimiz bir mesele bu. 


Yaşadığımız son acı tecrübe, beklenen İstanbul depremine daha hazırlıklı olmak için bir uyarı olarak değerlendirilmeli. Konut stokunun yanı sıra büyük veya küçük ayırt etmeksizin tüm işyerlerinin de deprem direnç envanterinin çıkartılması ve buna göre eyleme geçilmesi şart. Bu, hem insan hayatını korumak hem de ülke ekonomisinin kalbi olan bu şehrin iktisadi sürdürülebilirliği açısından elzem.

06 Mart 2023 Pazartesi