Hakan  GÜLDAĞ

Hakan GÜLDAĞ

Diğer Yazıları

Hakan Güldağ

Dünya nüfusu 7.8 milyar. İnternete erişimi olanlar ise çoktan dünya nüfusunun yarısını aştı. Bugün yaklaşık 4.5 milyar insan internet erişimine sahip. Ve bu rakam yılda yüzde 7 civarında büyüyor. Bu gelişme dünya ekonomisini de değiştiriyor. Sadece e-ticaretin bütün dünyada yaygınlaşmasından, e-ihracatın 1 trilyon doları aşmasından bahsetmiyorum. Dünya ekonomisinin en önemli dinamiklerinden biri olan internet kapitalizme de yeni bir boyut kazandırdı. Adına da kısaca ‘gözleme’ kapitalizmi deniyor.

Dünyanın en değerli ilk 10 şirketi arasındaki şirketlere bir göz atın. Çoğunlukla ‘teknoloji şirketleri’ diye nitelediğimiz bu yapılar, ‘gözleme’ kapitalizminin temel taşlarını oluşturuyor.

Gözleme kapitalizminde başroldeki aktör ise yine tüketici. Bu kapitalizmde sermaye tüketiciyi aynı zamanda veri kaynağı olarak kullanıyor.

Hani bizde müşteri ‘velinimet’tir ya... Şimdi müşteri giderek ‘veri-nimet’ haline geliyor,
İzleme/gözleme kapitalizmde yöntem ve amaç şöyle:

Her gün, her saat haşır neşir olduğumuz arama motorları, sosyal medya yapıları, mal satış platformları, (Google, Facebook, Twitter, Amazon vb.) gibi mecralarda çeşitli amaçlarla dolaşırken bıraktığımız dijital izler değerlendiriliyor.

Tüketicinin internetteki tüm etkinliği, açıklamak istemediği kişisel bilgileri dahil, çeşitli algoritmalar yoluyla izlenip, derlenip veriye dönüştürülüyor.

Veriler toplanıp, ticari ya da siyasi amaçlar için kullanmak isteyenlere satılarak ‘birikim’ yapılıyor. Bizim bıraktığımız dijital izler alınıp satılan bir mala dönüştüğü gibi yeni bir sermaye birikim modeline dönüşüyor.

Biraz önce rakamları verdik. Milyarlarca internet kullanıcısı trilyonlarca veri üretiyor.
Her dakika, her saat, her gün ortaya çıkan bu devasa veri birikimine hiçbir fiyat ya da ücret ödenmiyor.

Böylelikle kapitalist modelin işleyişindeki ‘artık-üretim’ gibi bütün internet kullanıcılarının, hepimizin emeğinin ürünü olan bu veriler adeta ‘artık-veri’ olarak değerlendiriliyor.

Bir anlamda ‘el konulan’ bu birikim, çoğu kez veri madenciliğinde işlenmek üzere ‘hammadde’ olarak satılıyor.

Bu alan şimdilik kuralsız işliyor. Yeni yeni bazı takipler söz konusu... Kimi düzenleme gereklerinden bahsedilmeye başlandı. Bu alanın önde gelen bazı aktörleri sorguya çekiliyor. Kısa bir süre önce Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in kullanıcı bilgilerinin izinsiz paylaşılmasıyla ilgili ABD Kongresi’nde ifade vermesi gibi... Bu yıl temmuz ayında, ABD Federal Ticaret Komisyonu dünyanın en büyük sosyal medya ağı olarak nitelenen Facebook’u ABD’li 87 milyon seçmenin bilgilerini paylaşması nedeniyle 5 milyar dolar para cezasına çarptırdı.

Ancak görünen o ki, bu sahanın öncüleri sınırları zorlamaya devam ediyorlar. “İzin alma, özür dile” yaklaşımı şimdilik geçerliğini koruyor.

Sınırları zorlamaya devam ediyorlar çünkü bu alan hani deyim yerindeyse, ‘tatlı’ kârların olduğu bir alan. Hem de çok... Bu alanın öncülerinden biri olan Google, 2001-2004 arasında gelirlerini yüzde 3590 (üç bin beş yüz doksan) artırmıştı.

ALGORİTMALAR DÜNYAYI YÖNETMEYE BAŞLIYOR!

‘Gözleme’ kapitalizminde üç süreç yan yana çalışıyor:

Bir, veriler onları üreten bireylerden, yani her birimizden karşılığı ödenmeden, bedavaya ve çoğunlukla da izinsiz, çeşitli teknolojiler kullanılarak gizlice toplanıyor.
İki, bu verilerin bireylerden alınabilmesi için, o verilerin üreticisinin yaşamına ve davranışlarına nüfuz ediliyor.

Üç, üreticisinin en ince ve mahrem ayrıntısına kadar nüfuz edilerek elde edilen bu veriler kullanılarak, üreticisinin yaşamı, tüketim eğilimi, ruhsal durumu, beğenileri, siyasi eğilimleri, bu verileri satın alanların gereksinimlerine göre şekillendiriliyor.
Bu gelişmeleri en iyi değerlendiren ve tüm dünyaya anlatanların başında bir Türk geliyor. North Carolina Üniversitesi’nden Prof. Zeynep Tüfekçi... Geçtiğimiz nisanda Wired dergisinde yaptığı değerlendirmede şöyle anlatıyordu bu sürecin etkilerini:
“Trilyonlarca veriyi toplayıp değerlendirmek için giderek daha fazla yapay zeka kullanılıyor. Yapay zeka ve ürettiği algoritmalar, giderek hepimizin ne satın alacağımızı, hangi filme gidip, hangi kitabı okuyacağımızı, hatta hangi partiye destek vereceğimizi belirlemeye çalışıyor!”

İnternetin veri toplayıcıları ve işleyicileri, yapay zeka ve algoritmalar üzerinden dünyayı yönetmeye başlıyorlar.Dikkatinize sunarım.

TÜRKİYE’DE İNTERNETE ERİŞİM HIZLANDI

Türkiye’de internete erişim konusunda hızlı bir gelişme var. Türkiye’de hanelerin internete erişimi yüzde 70 civarına geldi. İş yerlerinde ise internete erişim yüzde 95’lere ulaştı.

Bu konuda elimizdeki veriler 2018’de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2013-2017 yılları arasını kapsayan araştırmaya dayanıyor. TÜİK’in “Bilgi Toplumu İstatistikleri” çerçevesinde derlediği bilgilere göre, hanelerde internete erişim oranı yüzde 66.8 oldu. 2013’te bu oran yüzde 48.9 düzeyindeydi.

Aynı dönemde 10 kişi ve üzeri çalışanı olan iş yerlerinde internet erişimi yüzde 90.8’den yüzde 95.9’a çıktı. Böylece TÜİK tarafından Türkiye’nin internete erişimi yüzde 80.7 olarak belirlendi. Bu oran beş yıl önce yüzde 49.1 düzeyindeydi.

İnternete erişimde ciddi bir ilerleme kaydeden Türkiye’nin şimdi önünde kendi bilişim teknolojilerini üretmek ve vatandaşlarının dijital dünyada ürettiği verileri değere dönüştürmesini sağlayacak kendi eko-sistemleri oluşturmak var.

27 Eylül 2019 Cuma