Bir önceki yazımda küresel ekonomideki dönüşümün politika ayağı üzerine durmuştum. Bu yazıda Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan teknolojik dönüşüme odaklanacağım. Teknoloji, her yeni sanayi devrimini şekillendiren ana etmendir. Daha önceki üç sanayi devriminin yükselmesinde iki veya üç yeni teknoloji belirleyici olmuştu. Ancak Dördüncü Sanayi Devrimi’nde çok fazla sayıda yeni teknoloji aynı anda ve birbirleriyle etkileşim halinde üretim yapısında ciddi değişimlere yol açıyor. Siber fiziksel sistemler, nesnelerin interneti, 3D yazıcılar, bulut bilişim, otonom robotlar, yapay zeka ve büyük veri, yeni dönüşüm dalgasının ana teknolojileri konumunda.
KALKINMADA LİG ATLAMA FIRSATI
Gelişmiş ülkeler, imalat sanayinde Çin gibi gelişmekte olan ülkelere kaptırdıkları rekabet avantajını yeniden kazanabilmek için son yıllarda üretimde emeğin önemini azaltarak yüksek teknolojili sermaye mallarını daha fazla ön plana çıkarmaya çalışıyor. Emeğin üretimdeki öneminin azalarak yüksek teknolojinin ağırlığının daha önce hiç olmadığı kadar artması tekstil, gıda, elektronik aletler ve otomobil gibi gelişmekte olan ülkelerin rekabetçi olabildikleri sektörlerde bile daha fazla zorlanacakları anlamına gelebilir. Bir taraftan da neredeyse bütün sektörlerde kartlar baştan karılacağı için bu yeni teknolojik dönüşüm, akıllı politikalar uygulayabilen gelişmekte olan ülkeler için kalkınmada lig atlama fırsatı sunabilir. Çin bu kapsamda robotik, yapay zeka ve sanal gerçeklik gibi alanlara büyük yatırımlar yaparak gelişmiş ülkelerin hamlelerine cevap vermeye çalışıyor.
ÜRETKENLİĞİ ARTIRAN TEKNOLOJİLER
Dördüncü Sanayi Devrimi’ni yönlendiren teknolojiler geçmiştekilerin aksine artık sadece mavi yakalı işleri değil, rutin ve insanla etkileşimi az olan beyaz yakalı işleri de tehdit ediyor. Bu yönüyle işsizliği diğer teknolojik dönüşümlerden daha fazla negatif etkileme ihtimali yüksek. Bu durum dünya genelinde gelir dağılımının daha da bozulması anlamına gelebilir.
Bu süreçte emeği ikame eden değil, emeğin üretkenliğini artıran teknolojileri geliştirerek hem ekonomik büyümeyi hızlandıran hem de istihdamı artıran ülkeler daha başarılı olacak. İnsan faktörünü yok sayarak sadece bir şeylerin patentini alma hedefiyle teknoloji geliştirmeye çalışanlar, ancak kısa vadeli kazançlar elde edebilirler. Doğru teknolojinin gelişimini destekleyen ülkeler sosyal huzuru koruyarak yüksek büyümenin keyfini yaşayacaklar.
TÜRKİYE DÖNÜŞÜMÜ NASIL YAKALAR?
Dördüncü Sanayi Devrimi’nin Almanya’nın bir ulusal sanayi stratejisi olduğu doğru. Almanya, gelişmekte olan ülkelere daha fazla yeni makina ve donanım satabilmek için bu dönüşümü parlatmaya çalışıyor. Bütün bunlara rağmen yeni teknolojilerin başta imalat sanayi olmak üzere ekonomiyi hızla değiştirmeye başladığı da bir gerçek. Bu dönüşümü yok sayarak yaşayamayız. Ancak bu dönüşümü yakalamak, Almanya veya Kore’den akıllı robot ithal ederek olmaz. Sadık Ünay ve Şerif Dilek ile birlikte kalem aldığımız Sanayiyi Yeniden Düşünmek isimli kitapta vurguladığımız gibi: “Türkiye’nin bu dönüşümü yakalaması demek; 3D yazıcıları ve akıllı robotları üretebilmesi, büyük verileri işleyerek onları kullanabilir hale getirecek algoritmaları yazabilmesi, akıllı fabrikaları kendi mühendislerinin organize etmesi veya bozulan sensörleri kendi teknisyenlerinin tamir etmesidir.”
20 Mayıs 2019 Pazartesi