DOÇ. DR. NURULLAH GÜR
‘Çağ’ kavramı belki biraz iddialı kaçmış olabilir; ancak belirsizliklerin küresel ekonomi üzerinde artan etkisini yansıtabilmek için böylesi çarpıcı bir başlığa ihtiyacım vardı. Zira, 2008’deki küresel finans krizinden sonra küresel ekonominin belini bir türlü doğrultamamasının altında yatan sebeplerin başında belirsizlikler geliyor. Politika belirsizliği, siyasi belirsizlik, jeopolitik belirsizlikler, kur belirsizliği vb. Listeyi daha da uzatabiliriz. Bütün bu belirsizlikler ekonomik davranışlarımızı derinden etkiliyor. Ekonomik birimlerin belirsizliklerden dolayı önünü düzgün göremedikleri bir ortamda yatırım ve tüketim kararlarının sağlıklı verilmesi mümkün değil. Belirsizlik bulutları kaynakların etkin dağılımını engelliyor.
NEOLİBERAL POLİTİKALARIN DEFOSU
Eskiye nazaran siyasi çekişmeler ve seçimler çok daha fazla belirsizlik yaratıyor. Batılı ülkelerde seçimlerin sonuçlarını öngörmek zorlaştı. Avrupa’da popülist partilerin oy oranları kayda değer bir artış gösterdi. Politikaların belirlenmesinde müesses nizamdan ziyade liderlerin tarzı daha belirleyici olmaya başladı. Ticaret savaşlarında gördüğümüz üzere, neoliberal politikaları terk etmekten artık kimse çekinmiyor. Neoliberal politikaların defosu artık net bir şekilde görüldüğü için siyasetçiler yeni bir politika anlayışı ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Küreselciler ise bu süreci mümkün olduğunca baltalama derdindeler. Bu güç mücadelesi gerginliklere neden oluyor.
ABD’deki siyasi kutuplaşma ve Avrupa’daki Kuzey-Güney ayrımının gittikçe belirgin hale gelmesi, ekonomik sorunlara yönelik çözüm arayış sürecini bir hayli uzatıyor. Siyasi kamplaşmalar ekonomik birimlerin karar alma süreçlerini olumsuz etkiliyor. Ellerinde nakit parası olan yatırımcılar daha çok kısa vadeli seçenekler üzerinden tercihlerde bulunuyorlar. Belirsizliklerden dolayı maalesef birçok birey, şirket ve fon, uzun vadeli yatırımlardan köşe bucak kaçıyorlar. Siyaset mekanizmasının yapısal problemlere çözüm üretemediği bir denklemde yatırımcılardan uzun vadeli düşünmelerini beklemek çok gerçekçi değil.
JEOPOLİTİK SICAKLIK ARTIYOR
Soğuk Savaş sonrası dönemde jeopolitik riskler hiç bu kadar hızlı artmamıştı. Jeopolitik riskler artık sadece Ortadoğu ve Afrika ile sınırlı değil. Güney Çin Denizi, Doğu Akdeniz, Latin Amerika ve Kafkaslar başta olmak üzere birçok farklı noktada jeopolitik sıcaklık artıyor. Tek kutuplu dünyaya veda ettiğimiz bu dönemde ABD’nin mesellerde verdiği tepkiler eskisi kadar net değil. Bir taraftan Rusya’nın askeri, bir taraftan da Çin’in ekonomik yükselişi, jeopolitik riskleri farklı bir noktaya taşıyor. Türkiye gibi bölgesel güçlerin verdiği tepkiler artık daha fazla önem kazandı. Jeopolitik meselelere dair bütün bu değişimin belirsizlikler üzerinden küresel ekonomiyi etkilemesi kaçınılmaz.
Teknolojideki baş döndürücü değişimler ve koronavirüs gibi büyük şoklar da belirsizlikleri zıplatan diğer faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Bu toz duman ortamında gelişmekte olan ülkeler, özellikle kur ve jeopolitik riskler üzerinden olumsuz olarak etkileniyorlar. Bütün bu belirsizlik doğurucu unsurlar, son 10 yıldır bıçak sırtında bir dengede ilerleyen küresel ekonominin daha da kırılganlaşmasına neden oluyor.
02 Ekim 2020 Cuma