PROF. DR. NURULLAH GÜR
Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’daki enerji krizi, Fed’in para politikasını gittikçe sıkılaştırması, güçlü dolar, salgına bağlı kapanmalarla yavaşlayan Çin ekonomisi, yine Çin’de gayrimenkul sektöründe yaşanan sarsıntılar, yüksek faiz ortamında gelişen ekonomileri zorlayan borç stoku… Küresel ekonominin üzerine çöken sorunların listesi uzun. Bu çetrefilli ortam büyümeyi aşağıya çekerken, enflasyonu körüklüyor.
IMF’nin güncel tahminlerine göre, geçen sene yüzde 6.1 büyüyen küresel ekonominin 2022’de yüzde 3.2 büyümesi bekleniyor.
2022 için sene başında yapılan büyüme tahmini yüzde 4.4’tü. Sorunlar üst üste bindikçe büyüme tahminleri sürekli aşağı yönlü revize edildi. Gelişmiş ülkeler için iktisadi faaliyetin daha da yavaşlama ihtimali mevcut. Gelişen ülkeler belki bir sürprizle yılın geri kalanında beklenenden bir tık daha hızlı büyüyebilirler. IMF’nin enflasyon tahminlerinde ise yaklaşık bir puanlık yukarı yönlü revizyon var. Enflasyonun bu yıl gelişmiş ekonomilerde yüzde 6.6, gelişen ekonomilerde ise yüzde 9.5 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.
Bizim enflasyon rakamlarına kıyasla bunlar düşük görülse de küresel ekonominin bu seviyeleri son 30-40 yılda görmeye alışık olmadığını unutmayalım.
KOLAY ÇÖZÜM YOK
Aynı anda çok fazla sorunun bir araya gelmesi çözümü zorlaştırıyor. Enflasyonu düşürmek için para arzı artışı ve kredi genişlemesini frenlemek gerekiyor. Ama bunu yaparken de sıkı para politikasının dozu iyi ayarlanmalı. Zira, enflasyon tüm dünyada talep ve arz kanallarından gelen eş anlı etkilerle yükseldi. Bu da para politikasının etki alanının belli noktalarda tıkanabileceğini bize söylüyor. Merkez bankaları para politikasını sıkılaştırmada aşırıya kaçarlarsa, bu hamlenin enflasyon düşürücü yöndeki marjinal etkisi sınırlı kalırken, büyüme ve istihdam çökebilir.
Ülkeler bu dönemde tüketimi değil, üretimi desteklemeli. Küresel tedarik zincirlerinin normalleşmesi için her ülkenin kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım. Bu dönemin kendine has koşullarından dolayı ön plana çıkan bazı sektörlerde (enerji ve finans gibi) aşırı kâr elde etmiş şirketlere geçici vergi artışları uygulanabilir. Bu vergiler, gelir dağılımını düzeltici, dar gelirli hanelerin satın alma güçlerini arttırıcı yöndeki sosyal harcamaları finanse etmekte kullanılabilir. Gıda ve enerji krizleriyle mücadele etmek için ise diplomasiye ihtiyaç var. Tıpkı Türkiye’nin girişimleriyle önceki hafta Karadeniz’de açılan tahıl koridorunda olduğu gibi. Tüm bunlar hayata geçirilmesi kolay olmayan çözüm önerileri. Bu yüzden de küresel ekonomi için riskler yukarı yönlü kalmaya devam ediyor.
05 Ağustos 2022 Cuma