Doç. Dr. Nurullah Gür
Koronavirüs salgınını kontrol etmeye yönelik birçok ülke belli bir mesafe kat etti. Her şey bitmiş değil. Halk sağlığı anlamında alınması gereken daha çok mesafe var. Salgının sonbahar ve kış aylarında ikinci bir dalga yapma ihtimali de söz konusu. Ama şu ana kadar gelinen nokta dikkate alındığında, ülkelerin yeni bir normal hayata doğru geçiş hazırlıklarına başlamaları makul görünüyor. Özellikle ekonominin bu yeni başlangıca ihtiyacı var.
SAĞLIK TURİZMİ ÖNE ÇIKACAK
Yeni normalde Türkiye’nin karşısına hem önemli fırsatlar hem de bazı tehditler çıkacak. Türkiye’nin cari işlemler hesabına önemli katkılar sunan turizm, yeni normalde eskiye nazaran daha yavaş performans gösterecek sektörlerden biri. Geçtiğimiz yıl 37.5 milyar dolar döviz geliri getiren turizm sektörü, bu yıl belki bu rakamın yarısını bile yakalamakta zorluk çekecek. Küresel boyutta turizm sektörünün tam anlamıyla kendine gelmesi en az 5 yılı bulabilir. İnsanlar sağlık gerekçeleriyle yurtdışına çıkma konusunda bir süre tedirgin olacaklar. Bir taraftan da küresel yavaşlamaya bağlı olarak düşen gelirler, insanların yurt dışına tatile çıkmasını zorlaştıracak. Turizmin tatil bacağında kayıplar yaşanabilir, ancak Türkiye’de sağlık turizminin yeni dönemde daha fazla ön plana çıkacağını görebiliriz. Türkiye’nin koronavirüs ile mücadele gösterdiği başarılı performans, ülkemizi sağlık hizmetlerinde uluslararası arenada daha bilinir kılacak.
KATMA DEĞERLİ ÜRETİM İÇİN FIRSAT
Türkiye bir süredir ilaç ve tıbbi cihaz sektörlerinde yerlileşme çalışmalarına hız vermişti. Buna yönelik olarak da bu iki alan 11. Kalkınma Planı’nın merkezindeki sektörler arasında yerini almıştı. Yeni normalde ilaç ve tıbbi cihazlarda yerlilik seviyesinin artırılmasına yönelik adımlar hızlanacak. Zamanla bu sektörler önemli birer ihracat kaynağına dönüşebilir. Türkiye’de katma değerli üretimin artması ve yüksek teknolojide dışarıya bağımlılığını azalması için önemli bir fırsat penceresi açılabilir. Geçtiğimiz 10 yılda savunma sanayinde gösterilen başarıların benzerlerini ilaç ve tıbbı cihaz sektörlerinde görebiliriz.
Yeni dönemde Türkiye sadece tıbbi cihaz gibi teknoloji yoğun sektörlerde değil, tekstil gibi daha geleneksel sektörlerde de önemli ihracat fırsatları yakalayabilir. Koronavirüs salgınından sonra bazı gelişmiş ülkelerde insanların Çin ürünlerine karşı negatif tutum takınabilecekleri konuşuluyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda, Çin’in DTÖ’ye üye olmasından sonra gelişmiş ülkelerde pazar payları gerileyen bazı geleneksel sektörlerimiz için bu kayıplarını geri kazanma fırsatı ortaya çıkabilir.
Türkiye’nin yeni döneme dair oluşabilecek fırsatlar için bugünden gerekli stratejileri ve politikaları belirleyerek yola koyulması gerekiyor. Bir taraftan da ortaya çıkacak tehditlerle mücadele için kapsamlı bir yol haritasına ihtiyacımız olacak.
15 Mayıs 2020 Cuma