Doç. Dr. Nurullah Gür
Koronavirüün yayılma eğrisini düzleştirmek için alınan sosyal izolasyon önlemleri sıkılaştıkça kaçınılmaz olarak ekonomik aktivite yavaşlıyor. Ülkeler ekonomik faturanın daha fazla ağırlaşmaması için reel sektöre ve çalışanlara çeşitli destekler vermeye çalışıyorlar. Devletlerin açıkladığı kurtarma paketlerinin toplam tutarı şimdiden 7 trilyon dolara ulaştı.
Bizde de bir taraftan kamu harcamaları artırılırken bir taraftan da merkez bankasının piyasaya yeni likidite olanakları sunduğunu görüyoruz. Herhangi başka bir kriz döneminde maliye ve para politikaları bu kadar gevşese, enflasyonun artacağına dair endişeler hemen yükselirdi. Ancak, bu sefer durum farklı. İşsizlikle enflasyon arasındaki ödünleşmede ibre hiç bu kadar sert bir şekilde işsizliği düşürmekten tarafa dönmemişti. İşsizlikle enflasyon arasındaki ilişkiyi bu sefer iki zıt yöne hareket eden değişkenler olarak da değerlendirmemiz lazım. Sonuçta üretimi ve ticari hayatı koruyamazsak işsizlik ve enflasyonun aynı anda yükselmesini engelleyemeyiz. Yine de politikalar anlamında bir tercih yapılması gerekecekse, önceliğimizin şirketlerimizi ayakta tutmak ve dolayısıyla istihdamı korumak olması gerektiği çok nettir.
CİROYU TELAFİ ETMEK İÇİN
Ekonomik aktivitenin bu derece sıkıştığı bir dönemde para musluklarını açmanın normal bir zamana kıyasla enflasyon üzerinde oluşturacağı baskı sınırlı kalacaktır. İnsanların evde kaldıkları süre boyunca yapamadıkları hizmet sektörü harcamalarını (saç kestirme veya lokantada yemek yeme gibi) gelecekte birebir oranda telafi etmeleri mümkün değil. Bununla birlikte, şirketlere sunulan likidite zaten normal zamanlarda yapılması beklenen ciroyu belli bir oranda telafi etmek için veriliyor. Bu da şirketlerin ile ilave harcama yapmayacakları anlamına geliyor. Bütün bunlar zaten enflasyonu dizginleyecektir.
Bu süreçte TL’nin değer kaybetmesi ve bazı sektörlerde üretimin yavaşlamasından kaynaklı olarak enflasyonun artma riski tabii ki var. Ancak, şirketlerimizin kapanması ve işsizliğin artmasının ekonomik ve sosyal hayatta meydana getirebileceği tahribat düşünüldüğünde, enflasyon rakamlarının biraz bozulması makul karşılanması gereken bir maliyettir.
DÜŞEN PETROL FİYATLARI AVANTAJ
Düşen petrol fiyatları, enflasyonu kontrol altına tutmak için önemli bir avantaj. Virüsün şok etkisi geçtikten sonra döviz piyasaları belli oranda bir dengelenme yaşayacaktır. Gelişmekte olan ülkelere 2008’deki küresel kriz sonrasında olduğu kadar dışarıdan fazla para yağmayacak. Bunu beklemeyelim. Çünkü bu sefer büyük merkez bankalarının bastıkları para, bankaların kasalarına değil, reel sektörün ve insanların ceplerine doğru gidiyor. Dolayısıyla merkez bankalarının basmasına rağmen gelişmiş ülkelerde yatırıma ve tüketime dönüşmeyen para miktarı bu sefer çok sınırlı kalacaktır. Ama en azından döviz piyasasındaki dalgalanmayı sonlandıracak ve döviz kurlarını daha makul seviyelere getirecek miktarda para girişinin yaşanması (son 1-2 ayda çıkan paranın geri gelmesi gibi), enflasyonla mücadelede TCMB’nin elini rahatlatır.
Hem işsizliğin hem enflasyonun artmaması için üretim çarklarını ve ticari hayatı korumamız şart. Bunu ne kadar başarabilirsek ekonomik aktivitedeki ve makro ekonomik göstergelerdeki toparlanma o kadar hızlı olur.
17 Nisan 2020 Cuma