tatil-sepeti
Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları

Donald Trump, dört yıl aranın ardından bir kez daha ABD Başkanlık koltuğuna oturmak için gün sayıyor. Trump’ın ilk dönemi, küresel ekonomi açısından oldukça kaotik geçmişti. Gümrük tarifeleri, yaptırımlar ve uluslararası kurumların altını oyan eylemler, ilk başkanlık dönemine damgasını vurmuştu. 

Aslında Trump’ın Çin’e karşı takındığı aşırı korumacı tutum, Amerikan müesses nizamı için bir alarm işlevi görmüştü. O dönemde yaşananlar, ABD’yi Çin ekonomisinin yükselişine karşı her zamankinden daha dikkatli olmaya sevk etti. Mevcut Başkan Joe Biden, Trump’ın ilk döneminde devreye aldığı tarifeleri kaldırmadığı gibi Çin’in teknolojik gelişimini farklı yöntemler üzerinden de yavaşlatmaya çalıştı. 

Trump, Meksika’dan Kanada’ya, Güney Kore’den Fransa’ya kadar birçok ülke ile ekonomik ilişkiler açısından çok öngörülebilir ve istikralı bir süreç yürütmedi. Türkiye için de durum benzerdi. Trump’ın başkanlığının ilk iki yılında gerilen ilişkiler, 2018’deki kur şokunu tetikleyen unsurlardan biri olmuştu. Trump, sonrasında ise Türkiye’ye yönelik tavrını değiştirmiş ve iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmaya çalışmıştı. 

 

KÜRESEL TİCARET İÇİN ZORLU DÖNEMEÇ

Peki, Trump’ın ikinci döneminde küresel ekonomiyi neler bekliyor? Öncelikle Trump’ın ticari korumacılıktan vazgeçmesini beklememek lazım. Trump, ABD’nin yüksek dış ticaret açığı verdiği ülkelere karşı elindeki tüm kozları oynayarak ticaret rakamlarını daha dengeli hale getirebilecek anlaşmalar yapmaya çalışacaktır. Tabii ki Çin’e karşı çok daha agresif olması bekleniyor. 

Küresel ticareti zorlu bir dört yıl bekliyor. Ancak ABD ile Çin arasındaki ticaret ve teknoloji savaşları, bir taraftan da belli ülkeler için yeni fırsat pencereleri açabilir. Bu açıdan Türkiye, ABD’ye daha fazla ihracat yapmak için alan bulabilir. 

 

KISA VADELİ DALGALANMALARA DİKKAT!

Fed politikaları, faiz ve diğer güncel ekonomik meselelere dair Trump’ın sosyal medya üzerinden yapacağı açıklamaların, küresel finans piyasaları üzerinde kısa vadeli dalgalanmaları tetiklemesi sürpriz olmayacaktır. Trump, faiz oranlarının daha hızlı biçimde aşağıya inmesi için Fed’e baskı yapmaya çalışabilir. Böyle bir senaryo, hisse senedi piyasalarına yarayabilir. Trump’ın beraberinde getirdiği bunca belirsizlik, bir taraftan da altının ons fiyatının bir süre daha yüksek kalmasına yol açabilir. 

 

JEOPOLİTİK RİSKLER

Biden döneminde dünya daha istikralı ve barışçıl olmadı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ve İsrail’in Ortadoğu’daki katliamları, jeopolitik riskleri dünyanın uzun zamandır alışık olmadığı seviyelere çıkardı. Maalesef savaş ortamının en büyük ve acı bedelini masum insanlar ödüyor. Jeopolitik riskler bir yandan da ekonomiler üzerinde belirsizliklere ve istikrarsızlıklara yol açıyor. 

Trump, başkanlık koltuğuna oturunca savaşları sona erdireceği taahhüdünde bulundu. Çok kolay bir iş değil. Hele ki İsrail lobisi, Amerikan siyasetini bu kadar etki altına almışken. Yine de Trump’ın Biden’a kıyasla daha çözüm odaklı olduğu gerçeğini dikkate almak gerekiyor. Savaşların akıbeti, Trump’ın ikinci döneminde küresel ekonominin rotası üzerinde oldukça belirleyici olacaktır. 

nurullah.gur@marmara.edu.tr

25 Kasım 2024 Pazartesi