tatil-sepeti
tatil-sepeti
Giriş: 15.01.2025 - 10:11
Güncelleme: 15.01.2025 - 10:11
NURULLAH GÜR

NURULLAH GÜR

Reel sektör, zorlu geçen bir yılın ardından 2025 için stratejilerini belirlemeye çalışıyor. İç talebin yüksek faizlerin etkisiyle bir süre yataya yakın bir seyir izleyeceği senaryosunda, reel sektörün işleri toparlayabilmesi için ihracata daha fazla yönelme alternatifi baskın hale geliyor. Fakat ihracatta hızlanmanın çok da kolay olmadığı bir dönemdeyiz.

 

Özellikle kur tarafı ihracatı sıkıştırıyor. Yıl sonu enflasyonu yüzde 44,38 olarak gerçekleşirken, dolar/TL'deki bir yıllık değişim yüzde 19,6'da kaldı. Reel efektif döviz kuruna göre bakıldığında, TL geçtiğimiz yıl yüzde 17,26 oranında değer kazandı. Euro/dolar paritesindeki yüzde 6'lık gerileme de özellikle Avrupa'ya ihracat yapan şirketler üzerinde ilave rekabet baskısı oluşturdu.

 

TL bazında artan ücretler, enflasyon karşısında sabit gelirli vatandaşların satın alma güçlerini korumaya yetmese de TL'deki reel değerlenme, döviz cinsinden ücretlerin yükselmesine neden oluyor. Bu da ihracatçıların rekabet gücünü törpülüyor.

 

AVRUPA PAZARI

 

İhracatı zorlayan unsurlardan biri de Avrupa piyasasındaki durgunluk. Avrupa ekonomisinin lokomotifi sayılan Almanya, kendisi açısından son 30 yılın en ciddi yapısal sorunuyla boğuşuyor.

 

Çin'den ucuz ara malı, Rusya'dan ucuz enerji ithal edip bunları Alman mühendisliği ile katma değerli ihracat ürünlerine dönüştüren büyüme modeli tekliyor. Jeopolitik gelişmeler, bu modelin etkinliğini düşürdü.

 

Yaşlanan toplum, Avrupa Birliği'nin aşırı bürokratik yapısı ve Avrupa ülkelerinde yükselen popülist siyasi eğilimler de Avrupa ekonomisini fazlasıyla hırpalıyor. Avrupa Birliği'ne ihracatta yüzde 40-42 oranında bağımlı olmamız, kaçınılmaz olarak Türkiye'deki ihracatçıları olumsuz etkiliyor.

 

UZUN DÖNEME DAİR

 

Bu koşullar altında ihracatta kısa ve orta vadede sıçrama yaşanmasını beklemek gerçekçi olmaz.

 

Bu yıl döviz kurlarındaki değişimlerin enflasyon oranıyla daha paralel hareket etmesi bekleniyor.

 

Bu durum gerçekleşirse, ihracatçılar için işler biraz daha kolaylaşabilir. Fakat Türkiye'nin ihracatta daha kalıcı başarılar yakalaması için asıl uzun vadeli stratejilere ve politikalara ihtiyacı var:

 

* Ürün farklılaştırmasına giderek, lojistik yatırımlar yaparak ve ticaret diplomasisi faaliyetlerini hızlandırarak Asya, Afrika ve Amerika kıtalarının ihracattaki payını artırmalıyız,

 

* Döviz kuru ve ücretlere duyarlılığı azaltacak daha katma değerli ürün gruplarına geçiş için verilecek sanayi ve teknoloji yatırımları desteklerini çeşitlendirmeliyiz,

 

* Hizmet ihracatında yakaladığımız ivmeyi istikrarlı hale getirmeliyiz.

 

Bu saydıklarım, bir anda gerçekleşebilecek değişim ve dönüşümler değil.

 

Mevcut stratejiler ve politikalar ihracatta 250 milyar dolar eşiğini aşmaya yardımcı olsa da önümüzdeki eşikler için kendimizi yenilememiz gerekiyor. Bu değişim ve dönüşüme kaynak ve zaman ayırmazsak, ihracatta durağanlaşma yaşayabiliriz.

 

nurullah.gur@marmara.edu.tr