OSMAN ARIOĞLU
Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günlerde önemli bir karara daha imza attı. Karar ile uzun yıllardır uygulanagelen ve 6183 sayılı kanunun 58’inci Maddesinde yer alan ve ödeme emrine itirazda haksız çıkılması durumunda yüzde 10 haksız çıkma zammı uygulanmasını öngören yasa hükmü Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi.
Bu konu daha önce de Anayasa Mahkemesi gündemine getirmiş, ancak o yıllarda Anayasa Mahkemesi yasal hükmünün Anayasa’ya uygun olduğuna karar vermişti. Konu on yıl sonra tekrar bir başka uyuşmazlık nedeniyle Anayasa Mahkemesi gündemine getirildiğinde; yüksek mahkeme bu defa haksız çıkma zammını düzenleyen hükmün Anayasaya aykırı olduğu yönünde karar verdi. Kararın gerekçesinin; doğal olarak zaten kamu alacağının geç ödenmesinin gecikme zammı gibi bir yaptırımı olduğu dolayısıyla da yargıya başvuru hakkını caydırmaya dönük ilave bir yaptırımın yerinde olmadığı sonucuna varıldığı ana fikrine dayandığını ifade edebiliriz.
YARGIYA MÜRACAAT HAKKI
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde son derece makul olduğu değerlendirilebilir. Kişilerin yargıya müracaat haklarının doğal kişilik hakları içerisinde olduğu değerlendirilerek, bunu ekonomik ek yaptırımlarla zorlaştırmaya veya engellemeye çalışmanın bir gereği olmadığı doğal değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeyi yapmadan önce uzun yıllardır 6183 sayılı kanunun 58’inci maddesinde yer alan bu hükmün ve buna benzer birçok yasa hükmünün özünde temel bir kabule dayandığını değerlendirmekteyiz. O da; geleneksel anlayışta düzenleme yapılırken mümkün olduğunca açık kapı bırakmamak amacıyla hareket edilmesidir. Yasa hükümleri ile oluşturulan ortam oluşturulurken kötü niyetli olanı ve yasayı dolanmaya çalışanı engelleme temel varsayımı ile hareket edildiğinden, normal hayatı devam ettiren için de zaman zaman ciddi zorlukların ortaya çıkmasına neden olunan bir ekonomik veya sosyal ortamın oluşabilmektedir.
İHRACAT AVANSLARININ İADESİ
Bir örnek olmak üzere bahsetmek istersek, kaynak kullanımı destekleme fonu (KKDF) uygulamasında da ihracat avanslarının iadesinin KKDF’na tabi tutulması gibi uygulamaların da artık yeniden değerlendirmeye tabi tutulmasında yarar olacaktır.
Belli ki, geçmişte bu hüküm getirilirken kamu alacağının ödenmesini geciktirmek için yargıya başvurmayı engellemek gibi bir amaç taşınmış olabilir. Ancak, Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi mevzuatımızda ödeme emrine itiraz alacağın tahsili için kamunun başvuracağı yolları kendi başına engellemeye yetmez. Tahsilatın engellenebilmesi için yürütmeyi durdurma kararı alınması gerekir.
DEĞERLENDİRME
Zaman zaman bu köşede altını çizmeye çalıştığımız üzere, günümüz teknolojisinin geldiği noktada artık düzenleme yapılırken en kötü veya kötü niyetliyi engellemek değil, normal hayatın güvenlikli devam ettirilmesi temel kabulünden hareket edilmelidir. Elbette zaman zaman yasal düzenlemelerin boşluklarını arayanlar ve bundan yararlanmak isteyenler olabilecektir. Kamu düzenine ve yasalara aykırı davrananların yaptırımlarla karşılaşmaları doğaldır. Bunların tespiti günümüz teknolojisinde çok daha hızlı ve kolay olacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını kamu düzenine yönelik düzenlemeler yapılırken yeni bir anlayışın pekişmesi noktasında önemli bir dönüm noktası mahiyetinde olacağını değerlendirmekteyiz.
19 Ağustos 2022 Cuma