Türkiye ile Irak’ın ticareti geçen yıl 13 milyar dolar oldu. Tabii ‘resmi’ olarak... Bu coğrafyada, her şeyin ‘kayıtlı’ olduğunu iddia etmek zor. Nitekim, işin uzmanlarına bakarsanız, Türkiye resmi verilerdeki gibi dış ticarette Irak’ın ikinci ya da üçüncü ortağı konumunda değil, fiili olarak birinci ortağı konumunda. Son Trademap verileri de yüzde 26.8 pay ile Türkiye’yi Irak’ın ithalatında birinci sırada gösteriyor.
Bağdat’ta sokağa çıktığınızda bunu kendi gözlerinizle de görebilirsiniz. Türk ürünlerinin Irak’taki marketlerde payı ciddi boyutta. Gıda da bu böyle, giyim kuşamda da...
Son dönemde Irak tarafından Türk ürünlerine getirilen engeller ticareti olumsuz etkiliyor. Türk ürünlerinden doğan boşluğu ise Çin ürünleri doldurma eğiliminde. Irak’ta Türkiye’nin ticari rakipleri İran ve Çin. İran’ın rekabeti imalat sanayi bakımından değil ama ticari ilişkiler bakımından güçlü. Bu ülkenin Irak yönetimi ile bağları avantaj sağlıyor. Kalite boyutuyla ise Türk ürünleri ‘açık ara’ önde.
Tek kapı ile ticaret...
Türkiye, Irak ile ticaretini tek kapı üzerinden yürütüyor: Habur... Hakkari’nin Çukurca ilçesiyle Duhok arasındaki ‘Üzümlü’ kapısı ise daha çok yolcu geçişi için kullanılıyor. Bu kapıdan yılda geçen TIR sayısı çift haneli rakamları zor yakalıyor.Irak ile ticaretimizin yaklaşık yüzde 70’inin karayolu ile yapıldığı düşünüldüğünde, konunun önemi artıyor.
Irak-İran arasında ise 8 kapı bulunuyor. Bunlar da resmi olanları... Hemen bütün kapılar Haşdi Şabi güçlerinin elinde.
Türkiye’nin hedefi kısa sürede inşa edilecek bir yol ile direkt Musul’a inmek. Musul-Tigrit-Bağdat ticaretin yanı sıra, hac yolu olarak da bir alışkanlık oluşturuyor. Tabii yolun Bağdat’ta bitirilmesi değil, Basra’ya kadar uzanması asıl hedef. Bu aynı zamanda Basra’dan ürünlerin Avrupa’ya kesintiye uğramadan ulaşmasını da beraberinde getirecek. Basra’daki bir malın üç günde Mersin’e ulaşabildiği durumda her iki yönde de ticaretin artması bekleniyor.
Türkiye, böyle bir projenin düşmanlarının olacağının farkında... Mevcut taşıma yollarının geçtiği ülkelerden Türkiye’ye yükselen itirazların bir kısmının buradan kaynaklandığı kaydediliyor.
Irak’a 5 milyar dolarlık taahhüt...
Bağdat’ta ana gündem ‘Irak’ın yeniden inşası’... Uzun yıllardır ciddi biçimde örselenen ülke, yeniden ayakları üzerinde doğrulmaya çalışıyor. Irak’ın bu çabası, yeterli düzeyde olmasa ve nedenler ciddi farklılıklar gösterse de uluslararası planda yankı buluyor. 2018’de ‘Irak’ın yeniden imarı kararı’ alındı. Kuveyt’teki konferansta, Türkiye de bu imar faaliyetlerine 5 milyar dolar ile katkı taahhüdünde bulundu. Bazını düşük faizli kredinin oluşturduğu bu taahhüt Irak için yapılmış en büyük taahhüttü. Görünen o ki, henüz bu taahhüt ile ilgili bir gelişme yok. Yetkililerimize göre, bunun en önemli nedeni Irak tarafının organize olamaması. Aynı nedenlerle taahhüdünü yerine getiremeyen başka ülkeler de var.
Özellikle uğradığı tahribat nedeniyle neredeyse yeniden inşa edilmesi gerektiği belirtilen Musul’da Türkiye’nin öne çıkması bekleniyor. “Musul” diyorlar, “Bizim için de sizin için de çok önemli. Ve kuş uçuşu 120 km.”
Türkiye’den en çok ev alan ulus...
Elimizde 2017 rakamları var. Ancak aynı eğilimin geçen yıl ve bu yıl da devam ettiğine bakarsak, Türkiye’den en çok ev alan yabancı ülke vatandaşlarının Iraklılar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 2017’de Türkiye’de yabancılar 22 bin civarında konut aldı. Bunun 4 bine yakınını Iraklıların aldığı konutlar oluşturdu. Rakamlar katlanarak artıyor.
Bunun bir nedeni, Türkiye’yi sevmeleri ise diğer önemli bir nedeni Iraklıların birikimlerini Türkiye’de değerlendirmeyi daha güvenli bulmaları. Tabii, kendi ülkelerinde de ‘yatırım’ anlamında alışkanlıklarının gayrimenkule yönelik olması da bu tercihlerinde etkili...
Ülkede bankacılık sistemi son derece zayıf. Finansal araçlar çok kısıtlı. Borsa vb. çalışmıyor. Alternatif yatırım araçları bulamayanların yönelebileceği belli başlı adresler altın ve gayrimenkul oluyor. Uzmanlara göre, bu alternatifsizlik nedeniyle Irak’ta, özellikle de Bağdat’ta gayrimenkul fiyatları hayli ‘şişkin’...
Öte yandan, asgari standartlarda bile olsa modern konut ihtiyaçları yüksek. Pek çok Iraklı ‘Saddam’dan sonra taş üstüne taş konulmadı’ düşüncesinde. Düşük gelir grubuna maliyetli yaklaşık 25 bin dolara konutlar üretmek işi önümüzdeki dönemde önemli bir iş alanı olarak görünüyor. Bu alanda Türk şirketleri de bazı projeleri üstlenmiş. Daha fazlasını üstlenmek ve de yol, köprü gibi altyapı inşaatlarına da girebilmek için çalışılıyor.
Bir iyi bir kötü haber
Irak ile Türk iş dünyası arasında yaşanan en önemli sorunlardan biri olan ‘ikinci gümrük kapısı’ uygulamasına son verilmiş görünüyor. Doğrusu şikayetler tamamen sona ermiş değil. Ancak görünen o ki, Bağdat yönetimi, Kuzey Irak’ta alınan vergileri merkezi yönetime teslim etmediği gerekçesiyle güneye geçişte ikinci bir gümrük uygulamasını büyük ölçüde kaldırdı.
Ancak öte yandan, son örneğini makarnada gördüğümüz gibi, Irak ithali yasak ürünlerin sayısını sürekli artırıyor. İthalatına yasak veya çok yüksek vergi getirilen ürünlerin sayısı kısa sürede 78’den 85’e çıktı ve liste sürekli kabarıyor.
Yasak getirilen ürünlerden biri de yumurta. Nereden baksanız 350 milyon doların üzerinde yumurta ihraç ediyoruz Irak’a. Yasak, Afyon başta olmak üzere Türkiye’de yumurta piyasasını da etkiledi. Yasak kararı pek akılcı da görünmüyor. Zira, ülke içerisindeki yumurta üretimi ihtiyacın ancak yüzde 50’sini karşılayabiliyor. Üstelik öğrendiğimize göre, ithalat yasağı Türk yumurtasının Irak’a girişini de engellemiyor. Ama İran ama başka yollarla, markette Türk yumurtası var. Tabii artan maliyetlerle...
Güvenlik yoksa yatırım zor
Irak iş dünyasının önde gelen temsilcisi Bağdat Ticaret Odası’nın İTO inceleme heyeti üzerinden Türkiye’ye ve Türk iş dünyasına yönelik mesajları sıcaktı. Davetler ise samimi ve nazikti. Konuşmalarda Türkiye’nin iş yapma becerilerinin yüksekliği ve yatırım potansiyeli sık sık vurgulandı.
Büyükelçi Fatih Yıldız’ın liderliğinde Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği ve Ticaret Ataşeliği, zor koşullar altında hem diplomatik hem de ekonomik ilişkilerin gelişmesi için büyük bir çaba gösteriyor. Bağdat Ticaret Odası Başkanı Cafer El-Hamdani’nin İTO heyetinin ziyareti sırasında Büyükelçi Yıldız’ı ‘kardeşim’ hitabıyla karşılaması ve çabalarına sık sık vurgu yapması bunun en açık göstergesiydi.
Irak, Dünya Ticaret Örgütü’ne üye değil. Bu açıdan da ikili ilişkilerin güçlendirilmesi önem taşıyor. Kendi ifadeleriyle DEAŞ’ın ‘bitirilmesi’ ekonomiye odaklanma açısından ciddi bir umut olarak görülüyor. Ayrıca son dönemde petrol fiyatlarındaki yükseliş de ülkeyi umutlandırıyor. Gelirleri artıyor ve ülkenin borç ödeme kapasitesi yükseliyor. Şu sıralar Iraklılar, merkez bankalarının 50 milyar dolara ulaşan rezervi ile övünüyor.
Irak’ta şimdilik her şey deyim yerindeyse ‘bebek’ adımlarıyla yürüyor. ‘Normalleşme’ yönünde istek ve çaba olduğu gözlem-leniyor. Ancak daha yapılması gereken çok şey olduğunu bizzat Iraklılar vurguluyor.
Bağdat’tan notlar
* Türkiye’den beklentiler ekonomi ile sınırlı değil. Eğitim önemli bir başlık. Amerikalılar, Süleymaniye’de kurdukları üniversiteden sonra şimdi de Bağdat Havalimanı’na çok yakın bir mesafede bir başka üniversite kuruyorlar. Türkiye’nin de üniversite kurmak dahil eğitime destek olmasına yönelik talep var.
* Türk eğitim sistemine deyim yerindeyse ‘teveccüh’ var. Bağdatlılar, Türk dizilerinin de etkisiyle Türkçe’ye de aşina... Daha da çarpıcı olanı, Bağdat Üniversitesi’nde İngilizce’den sonra en çok eğitim almak için başvurulan yabancı dilin Türkçe olması. Sohbet ettiğimiz bir Iraklı iş adamı, “İnsanlarımız varlıklı. Eğitime yatırım yapma bilinci gelişiyor. Çocukları için iyi bir gelecek istiyorlar. Eğitim alanında Türk girişimcileri açısından büyük fırsat var” görüşünü paylaştı.
* Irak birçok açıdan çelişkiler ülkesi. Bağdat’ın ‘lüks’ olarak nitelenen semtlerinde 5 bin dolara kiralık evler de var. Hayretimizi gizleyemeyince, yöneticilerine 7 bin dolar ve üstünde maaş veren yabancı şirketler olduğunu öğreniyoruz.
* Bağdat’ta çalışanlar içinde devlet memuru olanların oranı yüzde 40’ı buluyor. Yeni başlayan devlet memurları yaklaşık 400 dolar alırken, 10 -15 yıllık kıdeme sahip bir memur yaklaşık iki katı maaş alıyor.
* Sosyal medya kullanımı çok yaygın. ‘Resmi’ yazışmalar bile sosyal medya üzerinden yapılıyor.
* Bağdat’a giderseniz, ne yapıp edip yolunuzu The Station’a düşürün. Teknoloji ve sanat girişimcilerinin buluştuğu, Iraklı start-up’ların bu gözde mekanı ziyaret etmeye değer. Amerikalı öğretmenlerin görev yaptığı, Irak’ın genç beyinlerini bir arada bulabileceğiniz The Station’da yeni bir ticari ilişkiye başlama ihtimali de cabası...
* Bir Türk Lirası yaklaşık 200 bin Irak Dinarı ediyor.
05 Temmuz 2019 Cuma