Osman Arıoğlu
İşletmelerde kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, kâr payı, vade farkı, kur farkı gibi finansman giderlerinin belli bir bölümünün gider kabul edilmemesi uygulaması yürürlüğe girdi. Türk vergi sisteminde en son 1996, 2000, 2003 yılları arasında uygulanmıştı.
2003 yılında yürürlükten kaldırılan bu uygulama, 6332 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun gider kabul edilmeyen ödemeler başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasına 9 numaralı bent olarak 2012 yılında tekrar eklendi. Bu düzenleme, aynı kanunun 37. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesine (i) bendi olarak eklendi. Düzenlemede bu uygulamamın hangi oran ile yapılacağı konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiş olduğundan bugüne kadar kanunda olan ancak uygulanmayan bir düzenleme durumundaydı.
Resmi Gazete’nin 4 Şubat 2021 tarihli sayısında yayımlanan bir Cumhurbaşkanı Kararı ile bu yetki kullanıldı ve sektör ayrımı olmaksızın işletmelerin öz varlıklarını aşan yabancı kaynaklar için yüzde 10 oranında finansman gider kısıtlaması getirildi.
UYGULAMANIN ANA HATLARI
Getirilen uygulamayı öncelikle ana hatları ile aşağıda tanıtmaya çalışalım.
- Kanun düzenlemesinde de yer aldığı üzere, kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri bu uygulamanın dışında.
- İşletmelerde kullanılan öz kaynak tutarını aşan yabancı kaynaklara ilişkin vade farkı, kur farkı, faiz, kâr payı gibi finansman giderlerinin yüzde 10 bölümü gider olarak kabul edilmeyecek.
- Yatırımların maliyetine atılan finansmanlarla ilgili faiz, kâr payı, vade farkı, kur farkı, bu kısıtlamaya tabi olmayacak.
Uygulamaya ilişkin henüz Bakanlık tarafından bir genel tebliğ ile açıklama yapılmadığından uygulamanın aşağı yukarı ne şekilde yürütülebileceğini geçmiş uygulama tecrübesinden hareketle belirtmeye çalışalım. Buna göre;
- Bir sektörel ayrım getirilmediğinden uygulama kanunda istisna edilen ve yukarıda belirttiğimiz finansal kurumlar dışındaki tüm işletmeler bakımından geçerli olacak.
- Öz varlık kıyaslamasında dönem başı öz sermaye dikkate alınabilecek. Zira mevcutta, grup şirketlerinin birbirine kullandırdıkları finansmanda, şirketin öz varlığının üç katını aşan borçlanmalara ilişkin vade farkı, kur farkı tutarları gider kabul edilmiyor. Bu kıyaslamada dönem başı öz sermaye esas alınıyor. Burada da aynı uygulama yapılabilecek.
Eski uygulamada finansman gider kısıtlaması katma değer vergisi bakımından geçerli değildi. Kısıtlamaya tabi kısım için KDV bakımından bir kısıtlama yani indirim KDV olmaktan çıkarılan bir kısım söz konusu değildi.
DEĞERLENDİRME
Daha önce kaldırılmış olan bu uygulamanın getirisinden ziyade uygulamada bazı sıkıntıları olabilecek. Her ne kadar yürürlükteki mevzuatta nakdi sermaye artırımlarının teşviki için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan ‘Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı’nın yüzde 50’si oranında uygulanacak bir tutarın gider yazılabilme uygulaması mevcutsa da, genellikle işletmelerin, öz varlıklarının sınırlı olduğu durumu dikkate alındığında büyük bir bölümü bu uygulamadan etkilenecek. Yatırım maliyetine intikal ettirilen faiz, kâr payı, vade farkı, kur farkı gibi finansman giderlerinin istisna tutulması, bu uygulamanın doğuracağı sıkıntıların azaltılması bakımından önemli oldu.
19 Şubat 2021 Cuma