istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 14.11.2025 - 10:00
Güncelleme: 14.11.2025 - 10:00
İSA KARAKAŞ

İSA KARAKAŞ

Yargıtay, işçi ve işveren arasındaki ihtilafların başında gelen fazla mesai davalarında elektronik kayıtlarla ilgili emsal bir karara imza attı. Elektronik kayıtlara müdahale edildiğine dair somut delil sunulmadıkça, bu kayıtların çalışma sürelerini belirlemede temel alınmasını hükme bağlayan Yargıtay, elektronik kayıt sistemine geçmiş ya da geçecek olan işverenlere rahat bir nefes aldırdı.


İŞÇİ ve işveren arasında en çok vuku bulan ihtilafların başında fazla mesai uyuşmazlıkları geliyor. Günümüz iş hayatının vazgeçilmezi haline gelen elektronik giriş-çıkış sistemleri, fazla mesai davalarında ne kadar güvenilir? Gelişen teknolojilerle birlikte işyerlerinde uygulamaya konan elektronik işe giriş ve çıkış sistemlerinin bu ihtilaflarda delil gücü, en çok merak edilen hususların başında geliyor. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, verdiği emsal nitelikteki kararla bu soruya net bir yanıt verdi.


KARAR BİLGİLERİ
Kararı veren daire başkanlığı: Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

Karar bilgileri: Esas No. 2025/4533, Karar No. 2025/5540

Yasal dayanağı: 4857 sayılı İş Kanunu’nun ‘Fazla Çalışma Ücreti’ başlıklı 41. maddesinde; “…Fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. 63’üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz. Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde 50 yükseltilmesi suretiyle ödenir” yer alan hükümler, uygulamanın yasal dayanağını teşkil eder.


İKİ FARKLI KARAR
Yargıtay’a uzanan dava süreci, Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nde çalışan ve emeklilik nedeniyle işten ayrılan davacı işçilerin fazla çalışma ve hafta tatili taleplerinin ispatı konusunda mahkemeye başvurmalarıyla başladı. Ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 8. ve 9. Hukuk Daireleri birbirinden farklı kararlara imza attı. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi, işçilik alacaklarının tanık anlatımlarıyla ispat edilebileceğini, çünkü davalı kurumun dosyaya sunduğu kart okuma kayıtlarıyla davalı tanıklarının beyanlarının dahi çeliştiğini, kayıtların değişmezliği ve bütünlüğünü garanti altına almak için zaman damgası ile mühürleme sistemi bulunmadığını, bu nedenle kayıtlara itibar edilemeyeceğini kabul etti.


Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ise resmi kurum olan davalı işverenin dosyaya sunduğu personel hareketleri çizelgelerine değer verilip işçilik alacağının hesabında dikkate alınması gerektiğini kararlaştırdı.


Davacı işçiler, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 8. ve 9. Hukuk Dairelerinin benzer konuya ilişkin kesin kararları arasında fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağının ispatı bakımından davalının sunduğu kayıtlara değer verilip verilmeyeceği ve faiz başlangıcı yönünden uyuşmazlık bulunduğunu belirterek uyuşmazlığın giderilmesini talep etti.


KAYITLAR ESAS ALINACAK
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 8. ve 9. Hukuk Daireleri arasında çelişki ve uyuşmazlıklarla ilgili Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, kapsamlı bir incelemeyle çelişkileri gideren karara imza attı.


Kararda, “Zaman damgası eksikliği, kendi başına kayıtları geçersiz kılmaz. Müdahale iddiası somut kanıt gerektirir; yoksa tanık ifadeleriyle bu delillerin aksi ispatlanamaz” denildi. Kararda, 2016’dan beri kullanılan PDKS sisteminin her çalışana özel kartlarla veri kaydettiğine, zaman damgasının mali yük nedeniyle yaygınlaşmadığına dikkat çekildi. Yargıtay, bilirkişi raporlarını da referans alarak 8. Daire’nin yaklaşımını yetersiz buldu, 9. Daire’yi haklı çıkardı.


Faiz başlangıcı tartışmasına ise değinmedi; zira benzer konuda daha önce ‘arabuluculuk son tutanağı’ tarihini esas alan bir karar vermişti.


Bu karar, gittikçe hızlanan dijital dönüşümün muvacehesinde, elektronik ortamda tutulan “Kayıtlar gerçeği yansıtmıyor! Sahte!” gibi iddiaların olduğu uyuşmazlıkların çözümünde adeta bir mihenk taşı niteliğindedir.


Keza geçtiğimiz temmuz ayında İş Kanunu’na derc edilen ‘elektronik bildirim’ hükümleri ile birlikte değerlendirdiğimizde özellikle insan kaynakları yönetiminin dijitalleşmesinin önündeki engelleri bertaraf edecektir. Bu yönüyle inceleme konusu Yargıtay kararı emsal nitelikte bir ilki teşkil eder.


İŞVERENLERE NEFES ALDIRDI
İnceleme konusu müstesna nitelikteki bu Yargıtay kararında, fazla çalışma iddiasının ispatında elektronik kayıtların geçerliliği ve esaslarına ilişkin ilkelere açıklık getirildi. Yargıtay bu kararda, detaylı bir inceleme sonrası elektronik kayıtlarla ilgili net bir duruş sergiledi. “Elektronik kayıtlarda zaman damgasının olmaması, tek başına bir engel değil. Müdahale edildiğine dair somut delil sunulmadıkça, bu kayıtlar çalışma sürelerini belirlemede temel alınmalı. Aksi takdirde, tanık beyanları bu kayıtları geçersiz kılmaz” şeklindeki hüküm, elektronik kayıt sistemine geçmiş ya da geçecek olan işverenlere rahat bir nefes aldırdı. Ancak her şeye karşın elektronik kayıtların değişmezliğine ilişkin bir önlemin bulunmasının, belirtilen ihtilafların giderilmesinde işverenlerin elini daha da güçlendireceğini söyleyebiliriz.