Giriş: 25.03.2024 - 07:39
Güncelleme: 25.03.2024 - 07:39
İSA KARAKAŞ

İSA KARAKAŞ

 

İş Kanunu’nda, “Kadın işçi, iş sözleşmesini, evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kendi arzusuyla sona erdirirse kıdem tazminatı hakkı doğar” hükmü bulunuyor. Yargıtay’a giden bir uyuşmazlıkta, net bir şekilde evlilik gerekçesi bildirilmediğine dair itiraz üzerine verilen yerel mahkeme kararı bozuldu. 

 

Halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde, kadın işçinin evlenmesinin ardından ne şartlarda kıdem tazminatı alabileceğini düzenleyen hükümler yer alıyor. Bu hükümler gereğince en az bir yıl çalışması bulunan kadın, evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde belirsiz süreli hizmet akdini kendi arzusu ile sona erdirmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanıyor. Bunun belli süre içinde, net bir dilekçe ve belli belgelerle yapılması gerekiyor. Zaman zaman yüksek yargıya intikal eden konu hakkında bir 

 

Yargıtay kararının bilgileri şu şekilde: 

 

Konu: Evlilik nedeniyle kıdem tazminatı 

 

Kararı veren daire başkanlığı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

 

Karar bilgileri: 2016/1871 E., 2020/822 K.

 

DAVA VE İDDİALAR

 

İnceleme konusu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında; taraflar arasındaki ‘işçilik alacağı’ davasından dolayı yapılan yargılamada özetle; davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde işletme operasyon elemanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesini evlilik nedeniyle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. 

 

Davalı vekili ise cevap dilekçesinde; davacının evlilik gerekçesiyle iş sözleşmesini feshettiğine dair iradesini ortaya koyarak evlilik cüzdanını sunmak suretiyle kıdem tazminatını müvekkili şirketten talep etmediğini, dolayısıyla fesih nedeninin evlilik olmadığını belirterek, davanın reddini savundu. 

 

YEREL MAHKEME KARARI

 

Konuyla ilgili yerel mahkeme; davacının … 2003 tarihinde evlendiğini, fesih bildiriminde eşiyle aynı ortamda birlikte zaman geçirmenin verdiği sıkıntı nedeniyle işten ayrılmak istediğini ifade ettiği, buna göre yasanın tanıdığı evlenme nedeniyle işten ayrılma hakkının kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. 

 

TEMYİZDEKİ TESPİT

 

Davacı vekilinin bu karara karşı temyiz talebinde bulunmasına binaen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi; davacının dosyada bulunan nüfus kaydına göre … tarihinde evlendiğini, … tarihinde davalı işverene hitaben yazdığı dilekçesinde; evlilik nedeniyle çalışmak istemediğini belirtir yönde ifadeler kullanarak … tarihi itibariyle ayrılmak istediğini açıkladığını kaydetti. Hukuk Dairesi ayrıca, mahkemece her ne kadar bu dilekçenin evlilik nedeniyle işten ayrılma iradesini taşımadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de davacının ihbar öneli tanımaksızın fesih imkanına sahip olduğu halde … tarihinden yaklaşık 10 gün önce dilekçesini işverene sunmasının, işten istifa etmek sureti ile ayrıldığı şeklinde yorumlanamayacağını belirtti. 

 

YARGITAY’IN KARARI

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararında, “Davacının evlenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davalı işverene evlilik nedeniyle ayrılmayı ifade eder dilekçesini sunması, davacının evlenme nedenine dayalı fesih hakkını kullanması olarak kabul edilmiştir. 

 

Fesih işlemi, yasanın aradığı bir yıllık süre içinde kullanılmıştır. Yasa gereği kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Mahkemece kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır…” gerekçesiyle karar bozuldu.

 

İTİRAZA CEVAP

 

Bu karardan sonra, dava direnme yolu ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne geldi. Bu uyuşmazlıkta; somut olayda, kıdem tazminatı, kanunda belirtilen asgari çalışma süresini dolduran işçinin iş sözleşmesinin yine kanunda belirtilen nedenlerden biriyle son bulması halinde işçiye, işçi ölmüş ise mirasçılarına işçinin kıdemi ve ücreti dikkate alınarak işverence ödenen bir miktar para olarak tarif edildi. Kararda 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde; “Kadın işçi, iş sözleşmesini evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kendi arzusu ile sona erdirirse kıdem tazminatı hakkı doğar” düzenlemesi kadın işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı hükmü vurgulandı. Devamında kadın işçinin, bu hükümden yararlanması, Medeni Kanun hükümlerine göre bir nikâhla evlenmesine bağlı olduğu, yine hükmün uygulanması bakımından kadının, evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini feshetmiş olması gerektiğinin, bu sürenin de hak düşürücü süre olduğunun altı çizildi.

 

NİHAİ KARAR

 

Buradan hareketle somut olayda davacının nüfus kayıt örneğinden evlenmiş olduğunun tespit edilmiş olması, fesih bildirimi, dava dilekçesi ve tüm dosya içeriği dikkate alındığında; davacının evlendiği için işyerinden ayrıldığı, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 

14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan fesih hakkını, resmi evlilik işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kullanılacağına ilişkin kanunun açık hükmüne uygun şekilde kullandığının anlaşılması, uyuşmazlığa uygulanması gereken hükümlere göre davacı zamanaşımı süresi henüz geçmeden dava açtığından, hakkın kötüye kullanıldığından bahsedilemeyeceği, bu nedenle de iş sözleşmesini haklı nedenle fesheden davacının kıdem tazminatına hak kazandığı sonucuna varılarak, Özel Daire bozma kararına uyulması gerektiği bildirildi. 

 

RESMİ EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN 1 YIL SÜRE VAR

 

Kadın işçinin, evlenme nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanması için her şeyden önce en az bir yıl üzerinde kıdeminin (çalışma süresinin) bulunması gerekir. İnceleme konusu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere, evlilik prosedürünün Medeni Kanun hükümlerine göre bir nikâhla yapılmış olması elzemdir. Diğer yandan, bu hakkın kullanımında resmi evlilik işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmemiş olmasına dikkat etmek gerekir. 

 

Aksi takdirde diğer tüm şartlar olsa bile belirtilen süre içinde hakkın kullanılmaması hak kaybına yol açar. 

 

AÇIK BEYAN VE DİLEKÇE EKİ

 

Son olarak kadın işçinin evlenme nedeniyle hizmet akdini fesh etmek istemesi halinde; bu yöndeki irade beyanını açık ve net olarak yazılı bir dilekçe ile ortaya koyması, ayrıca dilekçe ekine de evlilik cüzdanı fotokopisini ilave etmesi, hem ispat hem de gereksiz ihtilafların ortaya çıkmasını bertaraf etmek açısından önemli.