Bu yazıyı hazırladığımız sıralarda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bir açıklaması yayınlandı. Açıklama ile enflasyon düzeltmesinde küçük ve orta boy işletmeleri sevindiren gelişme yaşandı. Bakan açıklamasında; TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD, TÜRMOB gibi iş dünyası ve meslek kuruluşlarının talepleri doğrultusunda yapılan değerlendirmeler sonucunda 2023 yılı cirosu 50 milyon TL’nin altında olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri bakımından ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon muhasebesi uygulanması zorunluluğu bulunmadığını ifade etti. Böylece, yaklaşık 1.5 milyon mükellef, geçici vergi dönemlerinde enflasyon muhasebesi uygulaması yapmak zorunda bulunmayacak.
OLUMLU GELİŞME
Bu gelişme, bize göre de enflasyon düzeltmesi uygulaması bakımından son derece yerinde atılmış bir adım oldu. Böylece, büyük bir mükellef kesimi ve örnek uygulamalarda ortaya çıkan enteresan durumlar geçici vergi dönemleri için sonlandırılmış oldu.
Hafızamızı tazeleyecek olursak; aktifinde sabit kıymet bulunan ve bu sabit kıymetin bir bölümünü özkaynak, önemli bölümünü de ortaklara borçlar veya uygun finansman oranı ile krediyle edinen mükellefler hiçbir faaliyetleri olmasa dahi, enflasyon düzeltmesi sonucu vergi matrahı çıkması ve vergi ödemesi durumuyla karşı karşıya kalıyordu. Açıklama ile bu ve benzeri örneklerin doğurduğu sonuçlar ortadan kaldırılmış oldu.
Bizim bu konuya ilişkin görüşümüz; enflasyon düzeltmesi uygulaması daha önce 2004 yılında bir defa uygulanmış olduğundan ve 2018 yılında başlamak üzere düşük oranlı yüzde 5, 2021 yılında da yüzde 2 vergi ödemek suretiyle, daha sonra da vergisiz sürekli hale gelen yeniden değerleme uygulamaları ile mükellefler bilançolarını önemli ölçüde düzeltebilmişlerdi. 2004 yılında bu uygulamaya bu derece direnç olmamasının en temel nedeni de mükelleflere bilançolarını düzeltme fırsatının ilk defa veriliyor olmasıydı.
ENFLASYON DÜZELTMESİNİN TEMEL MANTIĞI
Enflasyon düzeltmesinin temel mantığı ise bilançoda parasal olmayan kıymetlerin endekslenmesidir. Sabit kıymetler, stoklar, sermaye ve sermaye unsurlarının değerlemesi suretiyle bilançonun sürekli gerçek durumu yansıtması temel amaçtır.
Mükelleflerin içerisinde bulundukları vergi rejimine göre maksimum faydayı sağlama anlamında kendilerini konumlamaları ise basiretli tüccar olmanın bir gereğidir. Bunun için vergilemede veciz bir söz vardır. “Vergiden kaçınmak yasal, vergi kaçırmak ise yasadışıdır.” Enflasyon düzeltmesi uygulamasının olmadığı dönemlerde öz kaynak yerine borç kaynaklarla finansman vergisel anlamda daha avantajlı sonuçlar doğurduğu için işletmelerin borç kaynaklara daha çok yönelmeleri de doğal bir sonuçtu.
DEĞERLENDİRME
Bir yandan da ülkemizde tasarruf açığı bulunması nedeniyle tamamen öz kaynakla finansman hayatın gerçeklerine çok da uygun düşmez. Özellikle daha uygun maliyetli kredi ortamlarından yüksek enflasyonlu dönemlere girilmesi nedeniyle avantajlı borç kaynaklarla finanse edilen kıymetler enflasyon düzeltmesi sonucu değer farkı oluşturuyor ve bu fark üzerinden vergi alınması mükellefler açısından belki de nakit anlamda ödenemeyecek vergisel sonuçlara neden olabilecekti.
Özetle, enflasyon düzeltmesi bilançoların güncel değerleri ile devam etmesi ve işletmelerin de borç kaynak değil öz kaynakla çalışmalarını avantajlı kılan bir uygulamadır. Bu uygulama arızi olarak ortaya çıktığı zaman işletmeleri zorda bırakabilecekti. Hazine ve Maliye Bakanının açıklamasıyla sermaye yetersizliği veya finansal avantaj sağlamak amacıyla hazırlıksız yakalanmış mükellefler bakımından zaman kazanma imkanı sağlanmış oldu. Bizce de alınan karar son derece olumlu oldu ve enflasyon düzeltmesi uygulamasının, en azından geçici vergi dönemlerinde ortaya çıkarabileceği sıkıntılı durumlar önemli ölçüde ortadan kaldırıldı.
02 Eylül 2024 Pazartesi