HAKAN GÜLDAĞ
Belirsizliklere ve oynaklıklara karşı ne yapmak lazım?
‘Allah Allah, şimdi bu soru da nereden çıktı’ dediğinizi sanmıyorum; çünkü bu soru çoğumuzun aklından hiç çıkmıyor bu aralar.
Gerçi geçen hafta kurlarda sakinleşme emareleri görür gibi olduk ama oynaklıklar devam ediyor. Fiyat belirlemede ciddi zorluk çekiyor iş dünyası. Enerji fiyatlarının geçen yıldan bu yana kabaca üç katına çıkması, kimi sektörlerde maliyet hesaplamalarını iyice güçleştirdi. Geçen yılın sonuna doğru başlayan krediye erişim problemleri de devam ediyor. Kredi faizleri yüzde 30’lar düzeyine yükseldi. Enflasyon da yükselenler arasında. Görünen; elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamlarıyla bir süre daha da artacak.
Daha neler eklenir bu listeye?
Ama anlatmak istediğim şey başka... Geçen Eko-Mercek’te çeşitli başlıklar altında 2022’ye ilişkin beklentilerimizi paylaştık.
Açıkçası, görünüm net değil. Adeta ön camı iyice çamurlanmış, dikiz aynasıyla geri viteste ileriye gitmeye çalışan bir arabadayız.
Bazen de aşağıya giden bir yürüyen merdivende yukarı çıkmaya çalışan birine benzetiyorum durumumuzu.
RİTİM BOZUKLUĞU YAŞIYORUZ
İnanın, bu hissiyat bana veya size ait değil sadece. Şu sıralar kelimenin tam anlamıyla bir ‘ritim’ problemimiz var. Daha doğrusu bir ‘ritim bozukluğu’... Öncelikle bunu bir tespit etmemiz gerekiyor. Tespit edip kabullenelim ki, tedbirini alabilelim.
Ne kastediyorsun derseniz söyleyeyim: Bundan sonra hayat bir süre ‘aritmik’ olacak. Belirsizliğin esas olduğu, karmaşıklığın esas olduğu bir iş hayatı bizi bekliyor. Güzel şeyler söylemediğimin farkındayım. Gelgelelim gerçek bu ve Türkiye’de daha şiddetli hissediyor olabilir, ancak bütün dünyanın sorunu bu.
Hiç şüphesiz oynaklıklar hep vardı iş hayatında. Ama hatırlayın, daha öngörülebilirdi her şey. Ekonomi bir yılın mevsimleri gibi neredeyse belirli bir düzen içinde ısınır veya soğurdu. Şirket yöneticileri, gelecek hakkındaki kararlarını daha rahat bir ortamda alırdı. Keza siyasetçiler de öyle...
Ne zaman ki 2008-2009 krizi yaşandı, oradan bu tarafa dengeler bir bozuldu, pir bozuldu. Ekonomilerin grafikleri kalbinde ritim bozukluğu olan hastaların kardiyografileri gibi... Hızla inip çıkmaya başladı. İster iklim değişikliği, ister çevre sorunu ne derseniz deyin, bu süreçte gezegenimizin de ritminin bozulduğunu fark ettik. ABD ile Çin arasında artan hegemonya mücadelesi de jeopolitik arenada taşları yerinden oynattı. Tam bu durumu ‘yeni normal’ diye adlandırıp kabulleniyorken, Covid-19 adeta tüm dünyada aynı anda çalan bir alarm zili oldu.
REKABET ORTAMI DEĞİŞİYOR
Kısa vadedeki gelişmelerle daha orta ve uzun vadedeki eğilimlerin örtüşmesi belirsizliği daha da şiddetlendirdi. Şimdi belirsizliğin ortaya çıkardığı oynaklıkları yaşıyoruz hep birlikte...
Sözlüklerde bir piyasada değerlerin sık sık ve hızlı bir şekilde inip çıkması, dalgalanması’ olarak tanımlanan bu oynaklık ortamı, yabancı dillerdeki karşılığı ile ‘volatilite’ iş dünyasında karar almayı zorlaştırıyor. O yetmez gibi tarafların durumu olduğundan iyi ya da kötü göstermeye çalışması da cabası... Bir bakıyorsunuz bir yorumcu bir televizyon ekranından toz pembe tablolar çiziyor, bir başka kanalda ise bir başka yorumcu ‘bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete’ havasında... Böyle bir ortamda en deneyimli girişimcilerin ve yöneticilerin kafasının karışması işten bile değil.
Ne yazık ki, göründüğü kadarıyla ‘volatilite’ uzun bir süre bizimle. Demek ki, taşlar yerine oturuncaya kadar ‘balans ayarlamaları’ sık sık karşımıza çıkacak. İş insanları ve yöneticiler yeni dönemde piyasalardaki her tür iniş, çıkışa alışmak ve bunlara karşı gerekli önlemleri almak zorunda kalacak.
Çok kolay mı? Değil. Bir kere insan zihni belirlilik arıyor. İşimizi plan, program ve bütçelerle yürütüyoruz. Alışık olduğumuz şey o. Ama şimdi o iş modelleri üzerinde düşünmek zorundayız. Çünkü artık esas haline gelen belirsizlik ve karmaşıklık nedeniyle rekabet de ‘ritim bozukluğu’ içinde yaşanacak.
BİR DALGAKIRAN İNŞA ETMEK ŞART
Kısacası, açık denizdeyiz, deniz dalgalı, dalga boyu da yüksek. Ama durgun denizde herkes kaptan. Asıl maharet böylesi dönemlerde kaptanlık yapabilmek.
Bu ortamda, çalkantılara karşı koyabilmek için güçlü bir dalgakıran oluşturmak şart. Bu yazının parçası olan kutuda, uzmanların oynaklık ortamında neler yapılması gerektiğine ilişkin önerilerini topladım. Görünen o ki, oynaklığı önce zihnimizde yenmemiz gerekiyor. Kendilerine dalgakıran inşa edebilen ve yapısını sürekli güçlendiren şirketler, volatilite döneminden büyüyerek bile çıkabilecek.
Bu dönemde kontrolü elinde tutmak isteyenlerin önce gerçekçi olması ve yaşananların dünyanın sonu olmadığını kavraması gerekir. Hayat bir yandan da fırsatlar üretmeye devam ediyor. Mesela Covid-19’un tetiklediği nedenlerle tedarik zincirleri son dönemde hasara uğradı. Ama bu durum aynı zamanda Türkiye’nin önüne fırsatlar çıkardı.
Bu çalkantılı dönemde iş dünyamızın asıl gücü, sermayesinin büyüklüğünde olmayacak. Asıl gücünüz, belirsizlik içinde yüksek yönetme kabiliyetine sahip olmanızda. Kendinizi şöyle bir yoklayın... Bugüne kadar kaç kriz yaşadınız? Emin olun, dünyadaki rakiplerinizden çok daha fazla... Belirsizlik ve karmaşa içinde firmalarını bugüne taşımış iş insanlarımızın bu konudaki tecrübesi yüksek. Şimdi maharet, bu gücümüzü kurumsallaştırmak. Kurumsal bir kabiliyet haline getirebilmek. Bunu başaran firmalar, belirsizlik ve oynaklık dalgalarına karşı güçlü bir dalgakırana sahip olacaklar.
SİSLİ ORTAMDA YAPILMASI GEREKENLER
Epey bir tespit yaptık. Ama iş tespitle bitmiyor. Daha doğrusu bir çözüm oluşmuyor. Zaten bizim en önemli kusurlarımızdan biri bu bana göre. Maşallah durum tespitinde çok iyiyiz. ‘Ne oldu’ ya da ‘neden oldu’ sorularını yanıtlamaya gelince elimize kimse su dökemez. Oysa bizim ‘nasıl çözeriz’ sorusuna ağırlık vermemiz lazım. Tabii ki, sorunların nedenleri üzerine muhakkak kafa yoracağız ama farklı çözüm yollarını bulmaya da öncelik vermemiz gerekiyor.
Uzmanlara göre, volatiliteyi önce beynimizde, sonra gerçek hayatta yenmemiz gerekiyor. Oynaklığın yarattığı sorunları önce beynimizde canlandırdığımızda teknik önlemler konusunda daha isabetli kararlar alabiliyoruz. İşte iş ortamına belirsizlik sisinin bastığı dönemde yapılması gerekenlere uzmanlardan birkaç öneri:
ETKİ ALTINDA KALMAYIN
Günlük sıkıntıların ve kısa vadeli dalgalanmaların, tüm işinizi darmadağın etmesine izin vermeyin. Her kafadan bir ses çıktığı belirsizlik dönemlerinde bir bisiklet sürücüsü gibi hemen önünüze değil, karşınıza bakın. Orta vadedeki hedeflerinizi hep gözünüzün önünde tuttuğunuzda volatiliteye daha iyi tahammül edebilirsiniz.
PANİK ATAĞA DİRENİN
Oynaklığın yarattığı risklerde en büyük tehlike, paniğe kapılıp ani kararlar almaktır. Soğukkanlılığınızı koruyup koşullardaki ani değişimlere karşı hazırlıklı olduğunuzda şirketinizi oynaklığın darbelerinden koruyabilirsiniz.
OYNAKLIĞI YÖNETİN
Oynaklığın ve endişenin sizi yönetmesi yerine siz tüm oynaklık unsurlarını denetim altında tutmaya gayret edin. Alınabilecek önlemleri önceden belirleyin.
KARAR HIZINIZI YÜKSELTİN
Volatilite dönemlerinde koşullar hızla değiştiği için siz de kararlarınızı mümkün olan en kısa zamanda almayı amaçlayın. Ortam hızla değiştiğinde yönetimin gerekli karar ve önlemleri aynı hızla alacak bir esnekliğe sahip olmasını sağlayın.
REEL EKONOMİYE ODAKLANIN
Finansal dengeleri gözetirken, önceliği talep unsurlarına, üretime ve ileri teknoloji uygulamalarına verin. Aksi takdirde durgunluk sonrası dönemde şirketinizin varlığını sürdürmesi zorlaşır.
14 Ocak 2022 Cuma