FATİH OKTAY
Zamanın ABD Devlet Başkanı Obama, 2012 yılında Apple’ın kurucusu Steve Jobs’a iPhone telefonların üretimini Çin’den ABD’ye taşımayı önerdiğinde aldığı cevap, bunun olanaksız olduğu olmuştu. Apple yetkililerinin buna gösterdikleri gerekçelerin başında, Çin’in yan sanayi ağları geliyordu. Çin’de telefonlar için gerekebilecek tüm bileşenler, çok sayıda üreticiden, istenilen hacimlerde, hızla temin edilebiliyordu. İhtiyaç duyulan, hazırda olmayan bir bileşen olduğunda da bu çok kısa süre içinde üretiliyordu. Bu, ABD’de mümkün değildi.
Bu köşede zaman zaman dile getirdiğimiz gibi Çin, artık ucuz bir işgücü cenneti değil; ücretlerin düzeyi, özellikle beyaz yaka işlerde artık Türkiye’dekileri geçiyor. Bu nedenle düşük katma değerli basit ürünlerin Çinli ve yabancı üreticileri, üretimlerini çevre ülkelere kaydırıyorlar. Ancak bu, daha yüksek katma değerli ürünler için gerçekleşmiyor. Bunun da nedeni aynı: Başka ülkelerde Çin’deki gibi üretim için gereken parça ve bileşenleri hızla, büyük hacimlerle sağlayabilen yan sanayi ağlarının bulunmaması.
ŞİRKETLER İÇİN ÇEKİM MERKEZİ
Trump yönetimi Çin mallarına yüksek ek gümrük vergileri uyguladığında, bunun Çin’de üretim yapıp ABD’ye satan şirketlerin, bu vergilerden kaçınmak için üretimlerini Çin’den başka ülkelere kaydırmasına yol açmasını bekliyordu. Bu da, yüksek katma değerli ürünlerde, aynı nedenle gerçekleşmedi. Üretimlerini Çin dışına kaydıran az sayıda şirket de üretim girdilerinin temininde zorluk ve maliyetinde artışlarla karşılaştılar.
Bu yan sanayi ağları ya da daha çekici deyim ile imalat sanayi ekosistemi, yalnız üretim değil, teknolojik gelişme açısından da büyük önem taşıyor. Apple yetkilileri, Çin’in avantajları arasında ürün geliştirmenin kolaylığını da sayıyordu; tasarım değişikliklerinde bu ekosistem içinde yeni bileşenler hızla temin edilip denenebiliyor, Ar-Ge faaliyetleri hızlı bir şekilde ve düşük maliyet ile gerçekleştirilebiliyordu. Bu, Çin’i yeni teknoloji şirketleri için bir çekim merkezi haline getirmiş bulunuyor. Bu şirketler Shenzhen gibi merkezlerde fikirlerini ürüne çevirmek için gerekli tüm parça, bileşen, yazılım geliştirme ve tasarım gibi hizmetleri bir arada bulabiliyor, birçok kaynaktan hızlı ve düşük maliyetlerle sağlayabiliyorlar. Bu ortamda bir ürün prototipi başka yerlerde olabileceğinden çok daha hızlı ve ucuza ortaya çıkartılabiliyor, deneniyor, geliştirilebiliyor, son haline geldiğinde de üretilebiliyor.
İMALAT SANAYİSİ EKOSİSTEMİ
Günümüzde ticari drone ürünlerinde dünya lideri olan DJI, bu ekosistemin işleyişi ve sağladığı yarar için iyi bir örnek oluşturuyor. Şirket, 2006’da bir üniversite öğrencisi tarafından kurulduktan 10 yıl sonra 2016’da dünya pazarının yüzde 50’sine sahipti; bugün ise yaklaşık yüzde 80’ine. Şirketin başarısı, farklı kullanıcıları gereksinimlerini karşılayan çok sayıda modeli hızla ve uygun fiyatla piyasaya sürebilmesinden kaynaklanıyor. Bu da, yeni model geliştirmenin ve ardından da üretmenin, ülkenin gelişkin imalat sanayisi sayesinde başka ülkelerde olduğundan çok daha hızlı ve ucuz bir şekilde gerçekleştirilebiliyor olmasına dayanıyor. Çinli şirketlerin yapay zeka, iletişim sistemleri, elektrikli araçlar gibi sektörlerde dünya liderliğine oynamaya başlamalarında Çin’in imalat sanayisi ekosistemi büyük bir rol oynuyor.
12 Şubat 2021 Cuma